Bulunduğumuz durumun ne kadar ciddi olduğunu değişik bir dille anlatmaya çalıştım.Bunun üstüne harekete geçmeden hemen önce bu konuyu hem bireysel hem de toplu olarak kafamızda yapmamız gerekenleri toparlamak, örgütlenmek için bazı şeyleri ciddi anlamda net bir şekilde açıklığa kavuşturmamız lazım.Öncelikle herhangi bir insanın bir konuyu tamamen açıklığa kavuşturabilmesi için dakikalarca, saatlerce, günlerce, haftalarca, aylarca ve hatta yıllarca üst üste defalarca düşünmesi gerekir. Irkımızın tarih boyunca yaptığı yanlışları teker teker ele almak gerekir. Bunları yapmasaydık neler olurdu diye defalarca sayısız ihtimal üzerinde durmak ve bunların bizi çoğu zaman daha düşünmeye sevketmesi gerekir ki taki yaşadığımız bugüne kadar bunu yapmalıyız. Ancak bazen de bu yanlışlar berrak sudaki kum yüzeyi kadar net ve barizdir. Hatta bu yanlışlardan bazıları Ongun Irmağı nda yürürken ayağımıza batan sivri ve keskin taşlar bazense engin bir denizin ortasında sudan dışarı taşmış tepeler oluverir. İşte bu tepelerin içinde büyük ve bariz bir dağ duruyor. Ama bu dağ ne bir taş gibi dibe oturmuş ne de rüzgarla oraya buraya savrulacak kadar hafif bir çöp yani kendi istediği yöne doğru gidiyor. Önemli noktalardan biri bu yanlıştan bu dağdan kurtulmak için sadece bir ya da bir kısım Türk ün görüp ona karşı savaşması-tavır alması yetmez, bunu herkesin görmesi gerekiyor. Bu dağın bir adı da var ve vurduğu kıyıları,adaları hatta kıtaları yarıp geçiyor. Ve bu sefer suyun dibini kaldırıp onu bulandıran gerçeği görmemize engel olan bu dağ bu illet büyük Türk kıtasına sayısız kez çarpmış, onu parçalara ayırmış, bazen o parçalar o kadar küçülmüş ki o dağın altında ezilip yok olmuş, o parçalarda yaşayanların kanıysa diğer Türk adacıklarının kıyılarını kızıl ve lanetli duruma getirmiş. Bu Türklük kıtasını sayısız parçaya bölen lanetli dağın adıysa bencillik. Ya da diğer uzun tanımıyla maddi manevi tüm ayrıntılarıyla şiddetli ve fazlasıyla kişisel bir menfaat-çıkar ilişkisi ve bu pis duyguyu-hastalığı kullanarak rüşvet, kişisel bir seçim olan din vb. şeylerle bizi daha da derine itip boğmak isteyen Türklük düşmanları. Düşünün bunun gibi acaba bizi parçalayan kaç lanet-hastalık var ve sorulması gereken asıl soru: Türklük kaç parçaya ayrılmış?
Acaba bunun gibi dağları belki de daha büyüklerini alt edebilmemiz-yok edebilmemiz, büyük bir demir yığını gibi eritebilmemiz için sadece bir dağa bile kaç Ergenekon Seferi yamak gerekir?Yoksa bu dağların bizden uzaklaşması için en güçlü olan Tanrı Dağları na mı sığınmalıyız?
Türklük bu devirde çok büyük bir sınav içinde kandaşlarım. Bize her yandan saldıran sayısız illet ve bu da yetmiyormuş gibi kana susamış Türklük düşmanları da zaten parçalara ayrılmış bu kıtayı tamamen su altında bırakmak için sonsuz çaba sarfetmekten çekinmiyor.
Ey Türk! Titre ve kendine dön!
Tengri Türkü korusun!

Elbetteki haklısınız.Ancak parçalanmadan bahsederken sadece Türkçülerden değil geriye kalan milyonlardan, gerçeği göremeyen, gerçeği görmesi engellenen Türk lerden bahsediyorum.Ne yazık ki biz Türkçüler bile kendi aramızda bölünmüş durumdayız ki buradaki biz kelimesinin sadece Türkçüleri değil tüm Türkleri temsil etmesi gerekir.Kısacası dünya üzerindeki her Türk ün en azından büyük çoğunluğunun sadece Türk olduğunu bilmesi yeterli gelmez, tam kelime anlamıyla her Türk ün Türkçü olması lazım gelmektedir.
Bunun yolu da bu tür kişisel ya da toplumsal hastalıkların son bulmasıdır.

Söyledikleriniz çok doğru.Peki bu hastalık en baştan insana nereden bulaşıyor? Televizyon(karakutu) mu, çevre mi, yoksa daha yakını olan aile mi, ya da yaşam şartlarındaki sıkıntılarda bu hastalığın nüfuz etmesinde yardımcı mı?
Elbetteki hepsi de ayrı ayrı nedenler.Ne yazık ki şu anki modern yaşam tarzı denen illet bu nedenlerin hepsini bünyesinde barındırıyor ve giderek büyütüyor, insanların aklına ''Dünya benim etrafımda dönüyor.'' düşüncesini çelik halatlarla bağlıyor, ve bu düşünce dışa vurarak bencilliğe dönüşüp kafada bir ur gibicesine büyüyor.

bence bu konuların hepsi ekonomik millet geçim derdindeyken kredi kartlarıyla yaşarken hergün ev kirası ödemelriyle ugraşırken gündemleri kolay takip edemiyor.
birde artık birlik zamanı sagcıymış solcuymuş demeyip bu vatan için hep beraber savunma zamanı yakında zaten suriye ile savaşa sokulmamız an meselesi bu arada pkkda bize sorun çıkaracak biz savaş derdine sokuldugumuz zaman MUSTAFA KEMAL ATATÜRK kongreleri yaparken bu iş parti meselesi degil  yurdun meslesi idraki ile kurtuluş savaşını gercekleştirmiştir. Türkün partisi yoktur bütün partilerden Türk milliyetcileri vardır elele verirsek bu savaştan beraber çıkarız alevisiyle sünnisiyle ateyistlerile
gün birlik zamanıdır

Haklısınız.Maddi sıkıntı bu durumu iyice zorluyor orası kesin.Bu milleti dinle ideolojiyle vs. bölmek için verilen uğraşları ve bunların her birini teker teker irdeleyerek yararını zararını her Türkçünün bilmesi lazımdır.Dediğiniz gibi Türkçünün sağcısı solcusu, ateisti sünnisi olmaz ancak eğer tekrar ulusal bir direniş (ister maddi yani eylemle ister kağıt kalem ya da klavyeyle) veya benzeri olacaksa laza, kürde, çerkese, arnavuta, ermeniye vs. etnik döküntülere aman vermeden bu direnişin içine sadece kan ve düşünce olarak tümüyle Türk olanlar alınmalıdır.

Türkçülük Ülküsü sağ ve sol kavramlarının kısırlığıyla kuşatılamayacak kadar engin bir yaşayış ve düşünüş biçimidir. Türk çocuklarının sağ ve sol gibi sığ ayrımlardan kurtularak Türklüğün değişmez milli ülküsü olan Türkçülük Bayrağı altında birleşmesi yaşamsal bir zorunluluktur. Damarında taşıdığı kanın yüceliğini duyumsayanlar geçmişin sun'i gündemlerinden kurtularak günün ve geleceğin tek gerçekliği olan Türklük ve Türkçülük bilinciyle şekillenmelidir. Bu otağda geçmişin tartışmalı belirsizliklerini bir yana bırakıp Türkçülük Ülküsüne yönelen hiç bir kimse geçmişte yer aldığı siyasi ve ideolojik öbekler ve fikri seçimleri nedeniyle suçlanamaz.

Varlığın tek ve değişmez gerçeği olan Türkçülük Ülküsünde bir ve beraber olanlara esen olsun...

Bu vesileyle taşıdığı kutlu kanın farkındalığıyla Türkçülük Bayrağının altında kutlu Turan yoluna koyulma gayreti sergileyen türkbüke kardeşimize de hoş geldiniz deriz.  Varlığı bize güç vermektedir.

TTK.