Hiç şüphesiz dünyada ırkçılığın en fazla yakıştığı insan Türk insanıdır. Tarihi boyunca soydaşlarının kahramanlıklarını görmüş, okumuş, bunların etkisinde kalmış her kişi bu üstün ırka hayranlığını gizleyememiştir. Neticede bu kanı taşıyan her insan bilinçli yetiştirildiği takdirde ırkına samimi duygularla bağlanmış, haklı gururunu yaşamış ve soyunu üstün kılmak için çaba sarf etmiştir.
Bugünün Türkiye’sinde etnik anlamda bir bölünmüşlük inkâr edilmeye çalışılsa da açık seçik görülmektedir. Siyasilerin sürekli kardeşlik masalları anlatması bizleri yani Türkçüleri sinir harbinin en kritik noktasına getirmiştir. Bu noktadan sonra Türk Irkının üstünlüğüne inanan soydaşlarımızın kendilerini daha açık ifade etmesi gerekmektedir.”Türkçüyüm ama Kürtlere saygım var”,”Her Kürt aynı değil ki” gibi yaklaşımlar sadece korkuya delalettir. Bu korku öylesine bir yumuşamaya ve yuvarlaklaşmaya neden olmuştur ki, terörü lanetlerken bile Türk insanını barışçıl bir çizgiye sürüklemiştir.”kahrolsun PKK” sloganları atıp bu örgütün ana unsurunu kardeş gibi tanıtmak ne kadar gülünç bir fikirdir. Kuzey Irak’a girmemizi isteyen insanlarımızın çoğu Kürtleri kardeş olarak görmektedir. Ne yapacaksınız, Irak’a girip kardeşlerinizi mi vuracaksınız?
Yavaş, ağır ve aciz yönetimler sayesinde Türk insanı kendine güvenini kaybetmeye başladı. Türk’lerin savaştan kaçtığını görmek bizden çok düşmanlarımızı şaşırtıyor. Tarih boyunca kendisine karşı kalkan eli kesen, yürüdüğü vakit taş üstünde taş bırakmayan, ismi kahramanlıkla eşdeğerde görülen Türk Irkı, ümmetçilik, hümanizm, sağduyu kıskacında ezilmeye başladı. Bunun sebebini açıklarken “dış güçler” safsatasını dinlemek Türkçüleri sadece güldürüyor ve daha katı bir ırkçılığa sevk ediyor. Bize bu ümmetçiliği misyoner batı mı dikte ediyor? Bize bu insancıllığı ve sağduyuyu yobaz katiller olan Arap ve Fars soytarıları mı öğretiyor? Dış güç diye bir tehlike yoktur. Tehlikenin büyüğü içten çürümedir. Her gencin elinde yerli teröristlerin bilimkurgu kitapları gezerse, her anne baba çocuğunu ırk bilincinden uzaklaştırıp sorumsuzca büyütürse felaket kaçınılmaz bir hal alır.
Ötüken’ den batıya doğru attığımız her adım bizi felakete sürüklemiştir. Kaynaşmak, kültür alışverişinde bulunmak gibi lüzumsuz senaryolar çizilerek Türklüğünden uzaklaştırılan bir millet yaratılmaya başlanmıştır. Böylesine planlı, programlı bir çökertme hareketine karşı yapılması gereken şey açıktır. Her Türk, ırkını tanımalı, yabancı unsurlardan soyutlanmalı, taşıdığı kana olan borcunu haysiyetli bir şekilde ödemelidir. Irkçılık yapmak illa ki kan dökmek anlamına gelmez. Bulunduğumuz ortamlarda Türk olmayan unsurları dışlamak, Türkçülükten başka fikirleri elimizin tersiyle itmek, kan bağını inkâr eden kültür milliyetçilerini bulunduğu mevkilerden uzaklaştırmak ilk etapta yapılması gerekenlerdir. Dünya üzerinde aynı kanı taşıdığımız milyonlarca kahraman kardeşimiz varken ilkel, vatansız, haysiyetsiz insan kalabalıklarını neden kendimize benzetmeye çalışalım ki. Bırakalım bataklıkta boğulsunlar. Bizim için tek çıkar yol titreyip kendimize dönmektir.
Tanrı Türk Irkı’nı korusun.
Bahadır ÇELİKBAŞ