HÜSEYİN NİHÂL ATSIZ »
Sayfa 3Dünya gitgide daha çok modaların tesirinde kalıyor. Moda artık yalnız iradesiz kadınları değil, fikir ve sanat alanını da dalgalandıran bir faktör oluyor. Bakıyorsunuz günün birinde bir kitap yahut bir yazar moda olmuş, herkes ondan bahsediyor; başka bir günde siyasî ve iktisadî bir rejimin dilden düşmediğini görüyorsunuz. Bizdeki bu türlü son modalardan biri sosyal adalet, bir ikincisi de sosyalizmdir. Bu türlü modaların gelip geçmesinden, tartışılmasından milletçe
Devam..Akif, şair, vatanperver ve karakter adamı olmak bakımından mühimdir. Şairliğine kimse itiraz edemez. Onun oldukça bol manzum eserleri arasında öyle parçalar vardır ki Türk edebiyatı tarihinde ölmez mısralar arasına girmiştir. Vatanperverliği, tam ve tezatsız bir vatanperverliktir. Akif, sözle vatanperver olduğu halde fiille bunu tekzip edenlerden değildi. Vatanperverane şiirler yazdığı halde en sefil bir namert ve en rezil asker kaçağı hayatı yaşayanlar henüz aramızda bul
Devam..Nejdet Sançar öldü demek, Türkçülük cephesi en iyi savaşan tümenini kaybetti demektir. Bu boşluğu ve ön saflardakilerin yıpranmışlığından doğan açığı ikinci, üçüncü sırada hedefe doğru yürüyenler dolduracak, yürüyüşe bir an bile ara verilmeyecektir. Gerçek insan için hayat , savaştır. Biz bu dünyaya hayvanlar gibi zevketmeye değil, bir görev yapmaya geldik. Bu görev, dirliğimiz boyunca, son günümüze ve gücümüze kadar sürecek Türkçülük savaşıdır. Ölenleri toprak ananın kuc
Devam.."Faşist" demek bir devrin İtalyan milliyetçisi demektir. İtalyanca "facio" kelimesinden doğan bu sıfat, Musolini'nin İtalyan milliyetçi partisi mensuplarına alem olmuş, İtalyan milliyetçiliğine de "faşizm" denmişti. Milliyetçiliğin milletleri sardığı sırada hepsi ayrı ayrı adlar almış; Almanlar "nazi" (Nasyonal Sosyalist'ten kısaltma), İspanyollar "falanjist", Belçikalılar "reksist", Romenler "gardist" kelimesini kullanmıştı. Bu disiplinli ve komünist düşmanı milliyetçilik i
Devam..Turancılık, Türkiye'de 60 yıldan beri tartışılan bir konudur. Zaman zaman, Türklerle akraba milletleri de içine alan bir sistem hâlinde düşünülmekle beraber bugün "Turancılık" deyince Türkiye'de anlaşılan şey, tarihî mirasları da dahil olduğu halde bütün Türkleri tek devlet hâlinde birleştirmek ülküsüdür ve her ülkü gibi nesillere bakan, kan ve can vergisi isteyen, gönüllere heyecan katan bir inançtır. Tarihi, savaşları ve fütuhatı dolayısıyla hemen bütün dünyay
Devam..27 Mayıs 1960'tan sonraki ayların birinde, durumun Türkiye için siyasi bakımdan pek sağlam gözüktüğü bir sırada, Kıbrıslı bir öğrenci bana: "Rumlar yakında Türkler'e karşı harekete geçeceklerdir" demişti. Tecrübesiz bir gencin bu kanaatine katılmamış, bunu nerden çıkardığını sormuştum. Çünkü o zaman Ada'da ne 10.000 Yunan askeri ne de ağır silahlar vardı. Hatta yerli Rumlar bile henüz yeterince silahlanmamıştı. Böyle bir durumda Rumlar neye güvenerek Türklere saldı
Devam..Nihâl Atsız'ın Bostancı'daki evinde Reha Oğuz Türkkan ile yaptığı konuşmanın kaydı. (Tarih: 21 Nisan 1975)
Devam..?Sağ? ve ?sol? deyimlerinin iktisadî mânâsından başka bir de ideolojik anlamı olduğu malûmdur. Günümüzde iktisadî doktrinler 15. Asırdaki tarikatlar gibi birbirine karıştığı halde fikriyat bakımından sağ ve sol hâlâ kesin çizgilerle birbirinden ayrılmış durumdadır. Çünkü iktisadî şekiller ve şartlar zamanla değişmekte, fakat ?ülkü? sabit kalmaktadır. Sosyal demokrat, Hıristiyan sosyalist, cumhuriyetçi sosyalist, nasyonal sosyalist deyimleri bu tedâhüllerin örneğidir.
Devam..Korku ve şaşkınlık içinde yaşayan ilk insanın biricik dostu ışıktı. Çünkü onun sayesinde yiyeceğini bulabiliyor, onun yardımıyla düşmanlarından kurtuluyordu. Işıksızlık onun için korkunç bir şeydi. İnsan muhayyilesinin bulup yarattığı, nesilden nesile göçürerek günümüze kadar ulaştırdığı ne kadar fena, yabani, tehlikeli şey varsa hepsi karanlıktan doğmuştu. Eski büyük dinlerin bazılarında kainat ışık ve karanlık diye iki büyük parçaya ayrılıyor, iyi ve güzel o
Devam..Don Kişotu herkes bilir; kahramanlık martavallarıyla dolu kitapları okuya okuya zayıf sinirleri büsbütün sarsılan ve aklını oynatan bu kahraman taslağı, cihana güya adalet götürmek için sıska bir ata biner ve paslanmış bir mızrakla yola çıkar. Bozuk kafasında yalnız düşman orduları ve devler olduğu için koyun sürülerini asker, yeldeğirmenlerini dev sanarak onlara hücum eder. Sonunda ne olduğu da malumdur. Son zamanlarda da İstanbul'da bir komünist Don Kişotu türedi. O da
Devam..Sayın Başvekil, Orhun'un mart sayısında size hitaben yazdığım açık mektup Türkçü çevrelerde çok iyi karşılandı. Yurdun türlü bölgelerinden aldığım mektuplarla telgraflar büyük bir efkârıumumiyeye tercüman olduğumu bana anlattı. Size gelince, bunu sizin de iyi karşıladığınızı biliyorum. Orhun'u okuduğunuz zaman hiçbir şey söylememiş, yalnız acı acı gülümsemiş olsanız bile yine iyi karşılamış olduğunuza inanırım. Çünkü ben o acı gülümseyişin manasını anlarım. Çünkü gönlünü
Devam..Bugün dünyada başlıca üç rejim var: Demokrasi, faşizm, komünizm. Bunları birer terim olarak kullanıyorum. Çünkü faşizm, nasyonal-sosyalizm ve falanjizm birbirinden biraz farklı ve milli sistemler olduğu halde ana prensipleri benzediği için hepsine birden faşizm diyorum. Komünizmi de umumiyetle sol cereyanları anlatmak için kullanıyorum. Komünizmin mutedil şekli olan sosyalizm aşağı yukarı dünyadan kalkmış ve umumiyetle komünizme çevrilmiştir. Bir kısmı da sağa kaçıp nasyonel-sosya
Devam..Bir milletin yürütücü kuvvetine ?ülkü? denir. Toplumlardaki kişileri birbirine bağlayan nesne, sadece kök birliği, çıkar ve ihtiyaç değil, bunlarla birlikte ve aynı zamanda ülküdür. Ülküsüz topluluk yerinde sayan, ülkülü topluluk yürüyen bir yığındır. Sözlük anlamı ?and? ve ?uzak hedef? demek olan ?ülkü?, topluluğu aynı yolda yürüten bir kuvvettir ki, bu uğurda insanlar birbirlerine karşı içten sözleşmiş gibidirler. Ülkü, ilkönce, insanların gönüllerinde, gönülle
Devam..Disiplin, medenıyetin getirdiği bir davranış şeklidir. Medeniyetin doğurduğu meseleler birçok fedakarlıüı gerektirdiğinden insanlar hürriyetlerinden, haklarından ve çikarlarından vazgeçmek suretiyle bu disipline uyarlar. Bugünün medeniyetinde romantik hürriyet yoktur. Hürriyet yalnız vicdanlarda ve kafaların içindedir. Davranış hürriyeti geri kalmış toplumların işidir. Hürriyetin sınırsızlığı ise ancak hayvanlara mahsustur. Kendilerine "ilerici&q
Devam..12 Ekim 1969'da yapılacak seçimler için partiler şimdiden yarışmaya başlamıştır. Parti başkanlarıyla ileri gelenlerinin yurdu dolaşarak yaptıkları konuşmalar bunu gösteriyor. Bu arada Halk Partisi kendisi için iane toplamaya kalkışarak Türkiye'de ilk defa görülen bir mücadele şekli denemektedir. Burada asıl söz konusu etmek istediğimiz şey Halk Partisi Genel başkanının kendi partisi hakkında bir hükmüdür: Halk Partisinin tek kusuru seçimle gereği kadar ilgilenmemesi
Devam..1943 Haziran`ınında "En Büyük Tehlike" adı ile çıkan ve tifüsten korunma çarelerinden bahsediyor sanılarak halk tarafından kapışılan bir broşürde Türkçülük ve ırkçılık ülküsüne saldırılmış, Türkçülük yabancı malı bir düşünce diye gösterilmiş, Türkçülerle ırkçıların da yabancı devletlerin ajanları olduğu zimnen anlatılmak istenilmiştir. Bu broşürü yazan (daha doğrusu üstüne imzasını koyan) yoldaşın adı Erkman olduğu için kendisini ilk önce Alman Yahudisi sanmıştım. Çünkü
Devam..Kahramanlar tarihin her çağında saygı görmüş; her zaman her yerde kahramanlar yetişmiştir. Kahramanlık insan erdemlerinin en yücesidir. Milletlerin de kahramanları sayısınca itibar kazandığı ve dayanıklı olduğu bilinen gerçeklerdendir. Fakat sadece ?kahraman? olmakla ?milli kahraman? olmak arasında fark vardır. ?Milli kahraman?, tesirini daha büyük çapta gösteren, gelecek yüzyıllara da kumanda eden, unutulmaz izler bırakan kimsedir. Milli kahramanlar, milletlerin hayatı
Devam.."Biz, bize saldırılmadıkça savaşmayız" cümlesini siyasiler çok kullanır. Fakat bu cümlenin pek "sudan" olduğunu anlamak için ufak bir dikkate bile lüzum yoktur. Çünkü kendisine saldıran bir millet ister istemez savaşacak, aşırı bir barışçı olsa bile yaşamak için bu uğraşı göze alacaktır. Tarihin başlangıcından beri yapılan savaşların hemen hepsinde, dikkatle bakılırsa, bir savunma unsuru vardır. İlk saldıran tarafta bile kendini koruma içgüdüsü a
Devam..NİHÂL ATSIZ'IN SAVUNMASI Aşağıdaki yazı, NİHÂL ATSIZ'ın kamuoyunda "Irkçılık-Turancılık Dâvâsı" diye bilinen 1944 Türkçülük dâvâlarında mahkeme heyetine karşı yaptığı savunmanın tam metnidir. (Savunmanın içerisinde adı geçen kişilerin kimlikleri yazının sonunda belirtilmiştir.) DÂVÂNIN MÂHİYETİ
Devam..Bir milletin dertlerini açık yürek ve iyi niyetle konuşmak varken, eksikliklerle yanlışları yurtseverlik duyguları içinde tenkid etmek dururken her konuyu, her çareyi yalnız kendisi bilirmiş gibi tavır takınıp da kendisi gibi düşünmeyenlere hınçla, kinle saldıran, iftira atan o türedi yok mu, işte vatan haini, millet düşmanı tipinin musahhas örneği odur. Sen, başka hakimiyetlerdeki Türkler'den mi bahsettin? Türedi hemen karşındadır. Seni emperyalistlikle suçlayacakt
Devam..