Gönderen Konu: 12 Eylül'de kaybolan yıllar  (Okunma sayısı 3235 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı alper_bozkurd

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 44
12 Eylül'de kaybolan yıllar
« : 11 Eylül 2007 »

GÖKTÜRK TUNÇTÜRK

HABER - ANALİZ

12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından 27 yıl geçti.

Darbe sırasındaki siyasi sorumlu zat ile darbe konseyinin başı da vicdanları rahat bir şekilde aramızda. Şapkasını alıp demokratik yönetimi ara rejimcilere teslim edip giden zat, şimdilerde birilerine siyasi akıl babalığı yaparken, birisi de çıkıp titreyen ellerini göğsüne götürerek ‘Vicdanım rahat. Bir sağ’dan bir sol'dan idam ediyorduk ki eşitlik sağlansın’ diyor.

12 eylül öncesi Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı ve Hüseyin İnan fırtınası vardı. Türkiye üzerinde oyun oynayan ve Amerika ile süper devlet olma yarışında Türkiye’de hakimiyet sağlamayı amaçlayan Sovyet Rusya gençliğimizden önemli bir kısmını ‘Devrimci’ adı altında Marksist-Leninist grubunu KGB vasıtasıyla koordine etmeyi başarmıştı.

Ve bu sözde devrimcilerin yakalarına ‘Komünizme’ hizmet ettiğini gizlemek için de Atatürk’ün Kocatepe ye çıkış rozetini taktırmıştı. Deniz Gezmiş bu akımın en gözde lideriydi. Sözle sistemin değişmesini istemişti. Gün geldi Deniz gezmiş ve arkadaşları asıldı. Suçları; devlet düzenini silahlı örgütle değiştirmeye çalışmaktı. Gezmiş’i ve arkadaşlarını astıran aynı devlet;  şimdi 35 bin insanımızın ölümüne ve ülkenin alt-üst olmasına sebebiyet veren terörist başı-bebeklerin katili Öcal’an ve yandaşlarını besleyip, meclislere sokuyor. Bu mantığa baktığımız da Deniz Gezmiş ve arkadaşları bu vampirlerin yanında sütten çıkmış ak kaşıktır.

Çok iyi hatırlıyorum, Alparslan Türkeş ile  MHP’nin Bahçelievler'deki merkezinde rahmetli Kemal Fedai Coşkuner le yaptığımız sohbette, her gün sol örgütler tarafından onlarca ülkücü öldürülmesine rağmen,Türkeş;  Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmesine karşı olduğunu rahatlıkla ifade ediyordu. Ve aynı Türkeş, 1979 yıllarının ortalarında siyasi yönetimdeki çatlaklar yüzünden terörün ivme kazandığını, tek çarenin ise fazla gencin ölümünü engellemek için ordunun yönetime el koymasını sık sık istemekteydi.

Ve 12 eylül 1980 sabahı ordu yönetime el koydu.
Ülkücüler’in, Akıncıların ve solcuların hepsi toplanıp cezaevlerine atılırken, siyasi patronlar tatil köyü sayılacak mekanlara eşleri ile birlikte gönderilmişti. İşte gençlikte o zaman  uyanış başladı.
Çünkü; onlar ister suçlu ister suçsuz olsunlar, anadan doğma ağır işkencelere tabi tutulurken, onları darbeden önce taraftar olarak ileri süren siyasi patronlar belikli askerle anlaşmış ve kendilerini tatile çıkartmışlardı.

Askeri yönetim o dönemde ek bir genelge yayınlayarak örgüt ve örgüt mensubu yakalayan polislere de para primi vereceğini bildirince olanlar olmuştu. Herkes toplanıyordu ve işkencelerde sözde itiraflar imzalattırılıyordu. Öyle bir hal almıştı ki hali hazırdaki cezaevlerinde yer yoktu.Prefabrik cezaevleri inşa edilip gençler içine sokuluyordu, hem de hayvan misali.

Bir yatakta 6 kişi yatmaktaydı.

Suçsuz-günahsız yıllarca yatıp mahkemelerden beraat eden binlerce genç oldu.
Cezaevlerinde, işkencelerde ölenler, sakat kalanlar oldu. Şimdi darbeciler yargılansın diyenler her ne hikmetse o dönemde cezaevlerinde yatıp ta yargılanmaları sonucu beraat edenlerin haklarının bir şekilde iadesini istemiyorlar.

Kenan Evren, TV’lere çıkıp elleri titreyerek ve övünerek vicdanının rahat olduğu ve o dönemlerde eşitliği sağlamak için bir sağ’dan bir sol'dan idam ettiklerini rahatça söylüyor. Şimdi sormak lazım Evren’e; “Yaşı daha henüz reşit olmamış gencin yaşını büyüttürüp, idam ettirmek hangi vicdanda var? Olmayan vicdan rahat olur mu?”

Ülkenin kalkınmasında onlarca yıl zamanlar durdurulduğu gibi binlerce gencin yılları heba oldu. Şimdi bu yılların hesabı kesinlikle iade edilmeli ve küskünler devleti ile barıştırılmalıdır.

DARBE ÜLKÜCÜLERİ KURTARDI

12 Eylül askeri darbesinden önceki çatışma döneminde ülkücüler ve Sol örgütler güç gösterisi için kurtarılmış bölgeler elde etme çabasındaydı. Sol örgütler de 49 fraksiyon vardı ama hepsinin hedefinde ülkücüler vardı. Yine sol örgütler bankalar ve kuyumcular soymakta , önemli iş adamlarından yüklü haraçlar almaktaydılar. Bu yüzden ağır silah bakımından ve savunma açısından ülkücülerden çok çok üstte idiler.

Her gün onlarca ülkücü genç bu önemli üstünlükle vuruluyor, öldürülüyordu.
Ülkücülerde ise savunma araçları son derece azdı. Öyle bir noktaya gelinmişti ki, ülkücülerin yatağı Bahçelievler'de  MHP genel merkezi ile Gençlik kolları genel merkezi güpegündüz bombalanmış, kurşunlanmış ve ölümlere sebebiyet verilmişti...

Açıkça söylemek gerekirse ülkücüler yürek bakımından sol örgütlere korku salmıştı ama sol örgütlerin ağır silah üstünlüğü onları yok etme noktasına getirmişti. Elbette ki ihtilalde ülkücüler, sol örgütlerle aynı kefeye konulmuş, işkenceler görmüş, vatan haini tanımlaması ile yargılanmışlardı.

Yani sol örgütler karşısında devletten hiçbir ayrıcalık görmemişlerdi.

Ama şurası da gerçek ki, askeri darbenin olması ülkücülerin daha fazla ölmesini tamamen engellemiştir.

cafesiyaset.com (özel)

 
TÜRK TÜRK'Ü TANRI SADECE TÜRK'Ü KORUSUN!!!

tungatonyukuk

  • Ziyaretçi
Ynt: 12 Eylül'de kaybolan yıllar
« Yanıtla #1 : 11 Eylül 2007 »
Kahpe Eylülleri Unutmayız unutturmayız.Bir gün Öcümüzü alıcağız..

Çevrimdışı Deli

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 253
Ynt: 12 Eylül'de kaybolan yıllar
« Yanıtla #2 : 11 Eylül 2007 »
      Teşekkürler Alper_ Bozkurt kandaşım...
NE AMERİKA , NE RUSYA , NE ÇİN ,
HERŞEY MİLLİYETÇİ TÜRKİYE İÇİN ...

Çevrimdışı alper_bozkurd

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 44
Ynt: 12 Eylül'de kaybolan yıllar
« Yanıtla #3 : 11 Eylül 2007 »
Her sabah kalktığımda intikam ateşi yüreğimde yanıyor. Bir gün evet birgün,elbet bu intikam alınacak, 5000 şehidin hesabı sorulacaktır. İşte o gün Türk'ün gazabından kimse onları koruyamayacaktır.
Türk Türk'ü Tanrı Türk'ü Korusun!!!
TÜRK TÜRK'Ü TANRI SADECE TÜRK'Ü KORUSUN!!!