Açılış günü yaşanan büyük coşkuyu ve ilgiyi sözcüklerle anlatabilmek için Gökbörü Turancı Düşünce ve Eğitim Derneği 'nin harmanında neler var bilmek gerekir. En başta Ankaralı Gökbörüler'in sanal dünyanın dışında yıllardır azalmadan süren bağlılıkları var. Sıraya kesin saygı var. Yüksek ahlâkla bezenmiş özverili ve kararlı Bozkurtlar var. İmece var. Dayanışma var. Her biri ailelerinden aldıkları ışığı tertemiz yüzlerinde yansıtan genç Gökbörüler var. Kısacası her türlü olumsuzluklara karşın Türk ulusunun varoluşundaki maya var. Yaşamımda dönüm noktası olan bir kaç sevinç anı ile ancak karşılaştırabileceğim bir gün yaşadım. Bundan sonraki bir adımı da bu ibretlik tablodan ders alıp, İstanbullu Gökbörüler olarak bizler atar, var olan topluluğumuzu bir yerleşke çatısı altına koyarsak ve bunda bir parça katkım olursa ölsem de gözlerim açık gitmez. Sayın Genel Başkanımız önderliğinde değerli Ankaralı Gökbörülere bu gurur gününü yaşattıkları için en içten teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca genel merkez açılışımıza doğrudan katılarak iyi dileklerini bildiren saygın konuklarımız, iletişim araçlarıyla arayarak kutlayan uzaktaki dostlarımız, çiçek göndererek desteklerini sunan soydaşlarımız da sağ olsunlar var olsunlar.
Geçmişte yaşanan birlik beraberlik çabalarının ne kadar yanlış anlaşıldığını ve değerlendirildiğini Gökbörüler olarak hep birlikte gördük. Gereksiz ve yapay kırgınlıklara yol açmamak, art niyetli kişilere bir daha fırsat vermemek için Gökbörü Derneği olarak, bilinen hiç kimseye ve hiç bir topluluğa özel bir davet çağrısı yapmayacağız. Türklüğün bir taklid-i iman konusu değil, doğuştan beri bizimle olan bir gerçeklik, bir kan meselesi olduğunu bilen kişiler olarak, bu kutlu ulus için elimizden gelen her şeyi, en doğru biçimde yapmaya çalışmaktan bir an bile geri durmayacağız. Türk ulusun değerlerine saygı çerçevesinden ayrılmadan, yasaları, Türk töresini ve kamu yararını gözeterek daima büyük Türk ulusu için çalışacağız. Bu da her Gökbörünün kanının emri ve imzası olacaktır. İnanıyorum ki, Ulu Tanrı'nın izniyle bütün Türkçüler Tanrı vergisi iç seslerini dinleyerek, doğru işlerle tanındıkça yükselecek olan Gökbörü'nün kurt başlı ongunu altında bizlerle kucaklaşacak ve bunu da bir ayrıcalık olarak göreceklerdir.
Sayın Genel Başkanımıza bir kaç kere anlattığım gibi yüzlerce yıllık payitahtı bir kenarda tutarak, hiçliğin ortasında yoktan bir başkent kuran, son ve ebedi başbuğumuz Mustafa Kemâl Atatürk'ü, Ankara'yı Türkiye Cumhuriyeti'nin çekim odağı yaptıktan sonra tertemiz Türk mayasını burada harmanlayarak koruduğu için saygıyla anıyorum. Ankaralı Gökbörüler'in daha iyiyi yapmak adına çırpınışlarını gördükçe oturduğum yerde merhum Falih Rıfkı Atay'ın ''Mustafa Kemâl Esir Olmuş'' adlı yazısını işte bunun için düşünüyordum. O İstanbul ki, yanlış ulaşan bir haberle Trikopis'in Başbuğ'umuzu esir ettiğini zannetti. O gün Türk'ün sessiz gözyaşları içine akarken, yabancı bayraklı azınlıklar ve bugünkü ikinci cumhuriyetçilerin dedeleri olan soysuzların sevinç naraları yeri göğü inletmişti. Hangi çıkıntının ne amaçla dediğini bilmiyorum ama tiyniyetsiz ya da ahmak bazıları ''Ankara'nın en güzel yanı İstanbul'a geri dönüşüdür'' lafını söylermiş, oysa 5 Haziran günü akşamı kanımızdan olan en sevdiklerimize kavuşma yolunun verdiği duygu, zamansız bir ayrılığın acısı gibiydi. Başta koca börümüz İbrahim Beğ olmak üzere özverili ve çalışkan Ankaralı Gökbörülere bizlere bu mutluluğu yaşattıkları için tekrar teşekkür ediyoruz. İlk sırada en kalabalık ilimiz İstanbul olmak üzere bütün Türk ellerinden ses bekliyoruz. Ballı çiçekli kaşarların, TRT hırsızlığından sabıkalı it gibilerin, etnik bölücülüğün siyasi gündemine canhıraş bir şekilde sahip çıktığı Türkiyemiz'de sizler de ete kemiğe bürünerek onlardan daha cesur olduğunuzu gösterin, daha gür bir sesle bu vatanın Türklerin olduğunu, uluğ güne kadar da öyle kalacağını haykırın. Sağ olun, var olun. Tanrı Türk'ü Korusun.