Gönderen Konu: Alaton ''Türkiye Öcalanın ev hapsine alışsın''  (Okunma sayısı 3575 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

tungatonyukuk

  • Ziyaretçi
Ünlü işadamı İshak Alaton, Türkiye'nin Kürt sorununa ilişkin çok tartışılacak önerilerde bulundu

Dünyanın dört bir yayında barışa katkı sunan aktivistlerin katılımıyla gerçekleştirilen "Barışı Kurmak " konferansına, DEP Eski Milletvekili Leyla Zana'yla birlikte konuşmacı olarak katılan işadamı İshak Alaton tartışılacak önerilerde bulundu.

Seçim sonrası Abdullah Öcalan'ın ev hapsine alınacağı yönündeki iddiaları değerlendiren Alaton,"Toplum Öcalan'ın ev hapsine hazırlanmalı" dedi.

Kürtlerin Türkiye'den ayrılacağı yönündeki olasıklıkları da değerlendiren Alaton,"Ayrılık bölge insanına sorulmalı" önerisinde bulundu. 

Eskiden Kürdistan kelimesini kullanmanın mümkün olmadığını söyleyen Alaton, bugün gelinen noktada bölge insanının Türkiye'den ayrılıp ayrılmama konusundaki tercihinin sosyal araştırmalarla tespit edilmesi gerektiğini söyledi. Üstü kapalı olarak bu konuda referandum çağrısı yapan Alaton, Kanada , iskoçya ve İngiltere gibi ülkelerin bu yola başvurarak, önemli ilerlemelerde bulunduğunu hatırlattı. Alaton şöyle konuştu:

"Herşeyden önce bölgeden ayrılmak istenilip istenilmediğini belirleyecek geniş kapsamlı sosyal araştırmalar yaparak, gerçek istekleri görmeliyiz. Kürtlerin gerçekten ayrılmak isteyip istemediklerini, hem kendileri ve hem de biz Türkler görmüş olacağız. Bu bizi, şiddeti kullananlar karşısında çok güçlü bir konuma getirecektir. Bunu yapan ülkeler huzur içinde yaşamadıktadırlar. Mesela Kanada'daki Quebec bölgesinde ayrılmak isteyenler azınlıkta kaldı". Büyük ihtimalle Türkiye'nin de Kanada Quebec'deki gibi bir tecrübe yaşayacağını öne süren Alaton, "dürüst bir şekilde bu araştırmayı yapalım. Diyelim ki, ayrılmak isteyenlen küçük bir azınlık, beraber yaşayanlar çoğunlukta, o zaman çoğunlukta yürüyelim" şeklinde konuştu.

AYRILIĞI BÖLGE İNSANINA SORUN

Bölgede ayrılmamayı isteyenlerin çoğunlukta olduğuna inandığını vurgulayan Alaton, "Barış kelimesi gerekli gereksiz kullanılarak hakikatan çok yıprandı. Yıllarca propagandaya kurban edildi ve böylece algı karışıklığı da yarattı. Ne yazık ki bir taraf için her barış çabası, savaşın devamı gibi algılanıyor. İki tarafta barış derken savaşın galibi olduğunu söylüyor. Eğer bir taraf, barış derken diğer taraf onu elleri tetikte tutmak olarak algılıyorsa, mevcut olandan da daha tehlikeli bir duruma işaret ediliyor" diye konuştu.

KUZEY IRAK'IN GÜNEYDOĞU'YA ETKİSİ KAÇINILMAZ

1984'ten bu yana Kürt meselesinde çok değişlikler yaşandığını söyleyen İshak Alaton, "Irak'ta artık Saddam Hüseyin yok. Irak'taki kürt topraklarında federal bir Kürt devleti kuruldu. Kürt sorununa hala şartlar hiç değişmemiş gibi yaklaşıyoruz. Dünde yaşamaya devam ediyoruz ve inat ediyoruz. Bugün yapacağımız hareket, Irak Kürdistanı'ndaki kalkınma hamlesinin Güneydoğu'daki etkilerine bakmak olmalıdır. Bu etki kaçınılmaz. Bölge hızla değer kazanmakta. Bölgeyi Türk şirketleri kuruyor. Kendi bölgemizde hayvancılık ve tarımı yeniden inşaa etmeliyiz" şeklinde konuştu.

TOPLUM ÖCALAN'IN EV HAPSİNE HAZIRLANMALI

Kürt sorununda siyasi olarak yapılması gerekenleri de sıralayan Alaton, seçim barajını düşürülmesini ve bölge insanına tek bir oyunun bile ziyan olmadan mecliste temsil edileceği güvencesinin sağlaması gerektiği söyledi. Tek başına hükümet iradesiyle değil, Ulusal bir uzlaşmayla Öcalan'ın durumunun netleştirilmesi gerektiğini belirten Alaton, "Kürtleri teskin edecekse Öcalan ev hapsi konumuna da geçirilebilir. Parlamentonun toplumu bu fikre hazırlayacak, toplumsal zemini hazırlaması gerekiyor. Bu toplumsal bir hazırlık icab ediyor" diye konuştu.

SİLAHLA ULAŞILDI, SİLAHLA DEVAM EDEMEZ

Silahla bir yere varılamayacağını söyleyerek sahte bir iyimserlik sunmayacağını söyleyen Alaton, " Açıkca Kürt meselesinin bugün geldiği yere silahla ulaşıldı. Bunu da biliyorum. Ancak silah bundan daha fazlasını alamaz. Silahları bırakmak şart. Şiddet devam ettikçe, elde ettiklerini hızla kaybedeceklerdi ortadır" şeklinde konuştu.

ALATON'UN ZANA'YA JESTİ GÜLDÜRDÜ

"Kızım" diye hitap ettiği Eski Dep Milletvekili Leyla Zana kürsüye geldiğinde nazeket gösterip önce oturmasını isteyen Alaton, Zana'nın da jestine karşılık vermesi üzerine, sert bir el işaretiyle Zana'nın oturmasını istedi. Leyla Zana'da bu hareket üzerine önce oturunca salonda gülüşmeler yaşandı.

ZANA KÜRTÇE KONUŞTU

İshak Alaton'un konuşmasının ardından kürsüye çıkan Eski Dep Milletvekili Leyla Zana konuşmasını Kürtçe yaptı. Başlangıçta tercüme konusunda sıkıntı yaşanmasına rağmen Zana, sorunun halledilmesini Türkçe olarak isteyen Zana, sorun çözülünce Kürtçe konuşmaya devam etti.

"KÜRTLER KENDİ ELBİSELERİYLE BİLE DIŞARI ÇIKMAYA UTANIYORLARDI"

Türkiye'nin her açıdan zengin ve güzel bir ülke olduğunu söyleyen Zana, zihniyetteki sınırların yıkılması gerektiğini belirtti. Kürtlerin bir dönem kendi ana dillerinden utandıklarını öne süren Zana, "Kürtler kendi elbiseleriyle bile dışarı çıkmaya utanıyorlardı" şeklinde konuştu. 'Bu ülkede Kürtler vardır' dediklerinde, kendilerine ' onlar dağ Türkleridir' denildiğini belirten Zana, "Bu dönem artık sona erdi " dedi. Türkiye halkının da artık Kürtleri bildiğini ve sorunlarıyle ilgilenmeye başladığını hatırlatan Zana , bugün sorulması gereken sorunun Kürtlerin siyasi ve idari anlamda başı dik, sınırsız bir şekilde yaşamlarını yeniden şekillendirecekler mi ? olduğunu söyledi.

AYRILIP AYRILMAMA SORUSU TÜM TÜRKİYE'YE SORULMALI

Alaton'un gündeme getirdiği önerilere de değinen Zana, ayrılıp ayrılmama konusunun sadece Kürtlere değil, tüm Türkiye'ye sorulması gerektiğini söyledi. Zana, Türk halkı Kürtlerle yaşamak istiyor mu ? İstemiyor mu ? Referandum sadece Kürtlere yapılmamalı, Tüm Türkiye'de yapılmalı" şeklinde konuştu.

"KÜRTLERİ BU AŞAMAYA GETİREN SAYIN ÖCALAN VE ÖRGÜTÜDÜR"

Türklerin Kürtleri kendi kapısındaki ayakkabı boyacısı veya simitçi olarak görmekten vazgeçmesini gerektiğini söyleyen Zana, "Tabuları yıkmamız lazım. Kürtlerin yerine düşünülmekten vazgeçilmeli. Kürtler kendi liderlerini seçmeli. Kimi istiyorlarsa, onu seçmelidir. 30 yıldır Kürtleri bu aşamaya getiren Sayın Öcalan ve örgütüdür" şeklinde konuştu. Kürtlerin PKK'nin ortadan kalmasını istemediğini öne süren DEP Eski Milletvekili Leyla Zana, "bu güç ortadan kalkarsa Kürtler ortadan kalkar. Bu güç kendini değiştirsin. Silahlı mücadeleyi bıraksın, gelsin siyaset yapsın" diye konuştu

CHP'Lİ TANRIKULU DA KATILACAK

Yurdışı ve Yuriçinden çok sayıda siyasetçi ve akademisyenin katıldığı ve Barış Girişiminin düzenlediği " Barışı Kurmak Konferası" yarın da devam edecek. Bilgi Üniversitesi'nin Dolapdere Kampüsündeki konferans için hazırlanan Türkçe, Kürtçe ve İngilizce büroşürler dikkat çekerken, ünlü şair Melih Cevdet Anday'ın içinde 'Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör' dizesinin de yer aldığı 'Olsun da gör' şiiri konferasın mesajı olarak kullanılıyor. Gazeteciler de dahil sadece akredite olanlar katılabildiği konferansın yarınki oturumuna öldürülen Gazeteci Hrant Dink'in eşi Rakel Dink, Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanları Aysel Tuğluk ve Ahmet Türk, BDP Eşbaşkanı Gülten Kışanak ve CHP Genelbaşkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu'nun da katılması bekleniyor.



Kaynak : http://www.internethaber.com/ocalanin-ev-hapsine-toplum-hazir-olsun-339680h.htm#ixzz1IwJGRb9s

tungatonyukuk

  • Ziyaretçi
Tusiad dan sonra yine zengin iş adamları kürtçü propagandaya başladılar.Alaton denen adam bu ülkede nasıl zengin oldu oda tartışılır hep bizim suçumuz bir tane zengin Türkçü iş adamı varmı acaba ?

Çevrimdışı TÜRK-KAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2181
  • UÇMAĞA VARDI, TANRI DAĞLARINDA!
Tusiad dan sonra yine zengin iş adamları kürtçü propagandaya başladılar.Alaton denen adam bu ülkede nasıl zengin oldu oda tartışılır hep bizim suçumuz bir tane zengin Türkçü iş adamı varmı acaba ?

 Alp Er Tunga Kandaşım!  Yahudiler sonradan zengin olmaz. Onların çoğu zaten zengin doğarlar.

 "Türkçü" İşadamını, "Türk" İşadamını geçeceksin. Bize sizler gibi Türk Evlatları, Türkçü Gençler lazımdır. Unutmayın! SON ve EBEDİ BAŞBUĞ ATATÜRK, Kurtuluş Savaşı'nı cebi dolu kompradorlarla, işadamlarıyla, holding sahipleri ya da CEO'lar ile değil; şu imanlı, şu temiz kanlı Türk Milletinin neferleri, bayraktarları ile verdi.

 Hepiniz birer Türk Bayrağısınız! Bayrağı Lekelemeyin! Kirletmeyin ! Yere düşürmeyin!

 Ortalık Çıfıt Çarşısı'na dönmüş. Ağzı olan konuşuyor. Necip Türk Milleti'mizin üzerinde ölü toprağı serpilmiş; onu kaldırmakta, şahlandırmakta gene biz Türkçülere düşüyor. Tanrı utandırmasın !

 TTK

23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!

Çevrimdışı Çağrıbey

  • [GÖKBÖRÜ ANKARA]
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2199
  • Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Alaton denen kan emici yahudi ne zaman, Türk Milletine ait sorunlar üzerinde, konuşma hakkına sahip olmuş?
Alçaklık ve düzenbazlık yahudinin doğasıdır. Yalnız bu yahudi ve bilcümle etnik azınlıkların unuttukları bir şey var. Burası Türk yurdudur ve Türk yurduna ve devletine ait son sözü söyleyecek olan da ancak ve ancak Türklerdir.
Biz bu ve benzeri sahneleri daha önceden de gördük. Türk milleti, devletinin yönetimini, kendisinden olmayanlara kaptırınca kıyıda köşede ne kadar etnik döküntü varsa birer birer arz-ı endam edip, adeta sığıntılıklarını unutarak, ev sahibi gibi davranmaya başlarlar.
Ne zaman kadar?
Türk'ün hesap görme günü gelene kadar!
Sanırım, tarih boyunca yüzyılda bir gördüğümüz, yüzyıllık yeni bir hesap döneminin daha eşiğindeyiz.
Türk'ün hesap gününde, bırakın Türk'ün canına kastedeni, kapıdaki itine hoşt deme cüreti gösteren bile payına düşeni alır ve tarih bunun sayısız örnekleriyle doludur.
O büyük ve kutlu günde Türk milletini kandırarak ve sömürerek elde ettikleri milyar dolarlı bile onları Türk'ün öfkesinden kurtarmaya yetmeyecektir.
Biz Türkler insanı severiz.
Doğayı severiz.
Bütün varlıkların yaşam hakkını gözetir ve koruruz.
Evimizdeki kedimizi, kapıdaki köpeğimizi bile kendi yediğimiz neyse onu yedirerek doyururuz.
Sahipsiz sokak köpeklerine su, ekmek ve yiyecek verir ve hatta onların, doğaları gereği, havlayıp çocuklarımızı korkutmalarına bile ses etmeyiz.
Ve hatta o sahipsiz sokak köpeklerinin; yolları, kaldırımları, parkları kirletmelerine bile ses çıkartmayız.
Türk milletinin sokak köpeklerine bile gösterdiği bu hoşgörü, köpeğin haddini aşıp camii duvarına pislemesiyle sona erer.
Eğer bir köpek camii duvarını kirletmişse o köpeğin eceli gelmiş olarak görülür.
Dahasını yazmaya ve söylemeye gerek yoktur!

Ne Mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana...

Saygılarımla.

Çağrıbey