Gönderen Konu: Atilla’nın torunları özerklik istiyor..  (Okunma sayısı 14879 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı YALNIZKURTKARAGÜLLE

  • GÖKBÖRÜ SİNOP
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1345
  • Mekanı Uçmağda!
Romanya’da Transilvanya’nın doğusunda, Karpat Dağları yamacında yer alan Sekelistan bölgesinin adı daha önce birçok kişi tarafından duyulmamış olabilir.


     Ancak Hun İmparatorluğu’nun hükümdarı Atilla’nın torunları olduğunu söyleyen 700 bin kişilik Sekel halkı, 93 yıldır özerklik mücadelesi veriyor. Son olarak kimya mühendisi Levente G. Borbely (55) seslerini dünyaya duyurmak için Sekelistan’dan Moğolistan’a doğru 2 yıllık bir yürüyüşe başladı. Borbeley, yürüyüşünün 21’inci gününde Ankara’daydı.
     

     Sekeller, Atilla’nın 453’teki ölümü ve devamında gelen Avrupa Hun İmparatorluğu’nun çöküşü sonrasında korunaklı bir yere çekilen 3000 Hun savaşçısının torunları olduklarını söylüyorlar. Bazı tarihçiler ise Sekellerin Hunların değil Avarların torunları olduklarını kabul ediyor. Ancak Sekeller’in eski sosyal ve siyasi teşkilatlanmaları Türk boylarınınkilere benziyor. Ayrıca Göktürk Alfabesi’ne çok benzer bir alfabe kullanıyorlar.

TTK.
 :turan:
10 EYLÜL 2022'DE UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!


Dört yanım soru, Tanrı'm
Hepsi en zoru Tanrı'm
Soruların zorundan
Soyumu koru Tanrı'm

Sen Tanrı değil misin, adını yargılatma
Sana Tanrı deyince, dinimi sorgulatma
Ya adam et bunları, ya beraber yaşatma
Kanı bozuk olanlar "Türk'üm" diyemesinler
Ve Türk'ün dik başını yere eğemesinler.

Çevrimdışı TÜRK-KAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2181
  • UÇMAĞA VARDI, TANRI DAĞLARINDA!
Ynt: Atilla’nın torunları özerklik istiyor..
« Yanıtla #1 : 01 Ocak 2012 »
Türkiye'de Sekeller ile ilgili tek çalışmayı yapan İsmail Doğan Hoca'nın Sekel Türkleri ile ilgili ayrıntılı bilgiler verdiği röportaj aşağıdadır.

http://www.toredergisi.com/soylesiler/ismail-dogan-ile-soylesi.html 

ÇukurovaSanat: Sekeller hakkında bilgi verebilir misiniz?

Doğan:İlk çalışmalarımızı yürüttüğümüz Romanya'da 19 azınlık var. Bunların en çoğu Macarlar, 21 Milletvekilleri var. 1 milyon 800 bin nüfusa sahip Macarların içinde ayrı bir grup var. Bunlar Sekeller, 800 bin nüfusları var. Eski Macarca konuşuyorlar.     Türkiye'de haklarında yapılmış bir çalışma yok. Sadece H.N. Orkun ve I. Kafesoğlu kısaca bahsediyor. Sekeller üzerine en çok Macarlar çalışmıştır. Macar olduklarını iddia ederler. Bunlar Transilvanya’da yaşıyorlar. Ekonomik olarak çok güçlüler. "Biz Atilla'nın oğlu Çoha'nın torunlarıyız, ne Macar, ne Romen ne Almanız" derler.     Sekeller Transilvan'ya bölgesinde 800 bin nüfusa sahipler. Bunların üzerinde pek çok teoriler var. Teorilerin bir tanesi Macarların sınır bekçileri oldukları üzerinde ve Macarca konuştukları için de Macar derler. İki köyleri de Macaristan sınırları içindedir. Moldova sınırları içinde yaşayan Sekeller de var. Kendilerini Romanya'da "Sekuy" olarak adlandırıyorlar. Yaşadıkları coğrafya adeta Kafkasya'nın aynısı... Doğu Avrupa'nın Kafkasya'sı diye biliriz. Aynı Kafkasya gibi Seke dağlık, bol arazili, yeşillik, hayvancılıkla uğraşıyorlar. Eski Macaristan- Avusturya İmp. Sınırlarına yayışmış durumdalar. Yerleşim alanlarını dağların yamaçlarından seçiyorlar. Burası Doğu Avrupa'nın geçiş noktası, nasıl Kafkasya geçiş noktası, nasıl Kafkasya geçiş yeriyse burası da öyle.     

ÇukurovaSanat: Hocam "Sekel" kelimesinin kökeni ve kullanım tarihi hakkında ne diyorsunuz?     

Doğan:Sekel adının ilk defa 10 y.y.geçtiğini söylüyorlar ama 10-11 yy. Macar kayıtlarında Sekelleri gözüyoruz. Sekel kelimesinin anlamı üzerinde, kimdir bu diye sorduklarında muhtelif çalışmalar var. "Sekel" kelimesinin Macarca da "sınır muhafızı" anlamına geldiğini, Çağatayca sözlüğünde "soylu-asil" anlamına geldiği gibi; Tatarca "siğil" kelimesiyle hatta Göktürk yazıtlarında geçen "siğil" kelimesiyle aynı olduğu söylerler. Hasan Eren de aynı görüştedir. Ancak Seke kelimesinin köküne baktığımızda veya Romence'de söylendiğinde kendi telaffuzlarında " sekuy", "saka" şeklinde ifadeleri var. Biz "sekel" diyoruz onlar "Sekuy" diyorlar. Romen, Bizans kaynaklarında Sakalara "secui" şeklinde rastlanır.  Sicilya kelimesindeki "secui", Bizans ve Romen kaynaklarında söylenen İskit "Secui" kelimesiyle bizim bugün "sekul" dediğimiz kelimenin kökü aynı. Şahsi kanaatimiz bu "Secui" kelimesiyle "Saka" kelimesi aynı ve bizim bu Sekeller dediğimiz "Secui"lar  Sakaların Hunlardan itibaren kalan bakiyeleridir. Sekel adının ilk defa 10 yy. da geçtiğini söylüyorlar. Ancak 10-11 yy. Macar kayıtlarında Sekelleri görüyoruz. Sekeller "Atilla'nın torunuyuz" diyorlar ve biz yaptığımız çalışmalarda ve özellikle yer adlarında bunu açıkça görüyoruz. Daha çok Macar oldukları yolunda ve Macar olarak biliniyor bunlar. İşin garibi Fatih'e top döken Macar diye bildiğimiz, aslında Sekel. Araştırmalarımız esnasında gidip gördüğümüz ve Macar olarak gördüğümüz, tanıştığımız araştırmacıların çoğununda Sekel asıllı. Macar asıllı olanlarla bunlar arasında bilimsel yönden epey bir çatışma söz konusu. Romenler bunların sonradan Ortodokslaştırılmış Romenler olduğunu söylüyorlar.     

ÇukurovaSanat: Sekeller de Türk boy teşkilat düzenini koruyor diyorsunuz. Bu konuda biraz bilgi verir misiniz?     

Doğan:Oğuzlar nasıl boylar şeklinde teşkilatlanmışsa, Sekeller’de de boylar var. Üç esas boy.. Bunlar kendi içlerinde ikiye ayrılıyorlar. Bunlardan da kendi içlerinde ayrılan ikiye ayrılıyorlar.   Bunlardan  da  kendi içlerinde ayrılan boylar var.. Şabat, Medyes, Kürt, Yörük, Tarak vb. boy isimleridir. Türkçe kelimelerden oluşuyor, Macarca da içinde olmakla birlikte. Sekellerin isimlerine baktığımızda özellikle boy isimlerine baktığımızda karşımıza pekte yabancısı olmadığımız birçok Türkçe isim çıkıyor. Biliyorsunuz, yer adları ve şahıs isimleri bir soyun tespitinde oldukça önemlidir.     Çünkü bunlar "alıntı kelime" olamazlar. Dini kelimeler hariç. Sekellere bakıyoruz dini kelimelerin dışında, albay, atar, baba, baka, bakışı, balta, bari, baş, behez, bulgar, çanak, eğri, kaçkın., vs. Biz 2 bin 800'e yakın böyle isim tespit ettik.. Yaptığımız çalışmada bunların hepsini verdik. Bu 2 bin 800 şahıs isminin yaklaşık 1800'ü Türk lehçe ve boylarında kullanılan şahıs isimleri.. Sekeller köyün yaşlısına, çocuklara, öğüt terbiye veren, "ak sakal" diyorlar.     

ÇukurovaSanat: Hun yerleşim biçimiyle Sekellerin yerleşim biçiminin de benzer olduğunu söylüyorsunuz...     

Doğan:Sekel yerleşim yerleri Hun yerleşim yerleri sistemine göre kurulmuştur. Hun onluk sistemi dediğimiz bir sistem... On ev var, sağında ve solunda da onarlı bir şekilde evlerini kurmuşlar.. Savaş zamanında her onlu yapıdan bir at ve savaşçı çıkar. Bu 10 ev ahalisi birbirleriyle akraba değiller ama onluk sistem içinde yer almışlarsa kız alıp vermiyorlar, birbirlerini akraba gibi görüyorlar. Hayvancılığı birlikte yapıyorlar, tarlayı birlikte sürüyorlar. Evlerin mimari özellikleri Anadolu da ki geleneksel Türk evleriyle aynı, solda mutfak, sağda hayvanlar kalıyor, üstte ise oturuyorlar ve yaşadıkları yerler.     

ÇukurovaSanat: Hocam, Sekellerin Geçim kaynağı ne?     

Doğan:Sekellerin geçim kaynaklan genellikle hayvancılık. Tarımı neredeyse yapmıyorlar. Sadece hayvanlarını beslemek için ot biçiyorlar, birazda mısır ekiyorlar. Büyük ve küçükbaş hayvancılık onların en büyük geçimi.     Sekellerde ki at kültürü diğer doğu halklarından değişiktir. Atı bugün maalesef sadece ulaşım olarak kullanıyorlar ama atları için "bu atlar bize tatarlardan kaldı, Tatar-Macar savaşlarında bu atları getirdiler" diyorlar. Sadece savaşta ve eğitimde biniyorlar. Atı bugünde besliyorlar ve en ilginci at eti yiyorlar ama kımızı bilmiyorlar.     

ÇukurovaSanat: Hocam, Sekellerin bizim içinde önemli olan bir yönleri var. Göktürk yazısını kullanıyorlar. Doğu Avrupa da bir halk ve Göktürk yazısı, çok ilginç, biraz bahseder misiniz bu konudan...     

Doğan:Sekellerin Türklükle, Türk kültürüyle paralelliğinin en önemli noktaları bizim Türk yazısının versiyonlarından "Seke" yazısıdır. Seke yazısını biz Eski dönemdeki eserlerden beri biliyoruz. İlk defa 16-17 yy. karşımıza çıkıyor. Sekeliler bu yazıyı ata yazısı olarak kabul etmişlerdir. M.S. 1000 yıllarında Macar Kralı İştvan Hıristiyan olunca Hıristiyan olup o zamanki Avrupa Birliğine girince Türk yazısını yasaklamış, Roma yazısına geçmiştir. Ama Sekeliler bu ata yazılarını pencerelerine evlerin iç duvarlarına yazarak gizlemişlerdir. Burada kuvvetli bir Seke Milliyetçiliği söz konusudur. Göktürk yazısıyla Gazete çıkarıyorlar. Bugün Temeşvar Müzesinde Sakalardan kalma bir madalyon bulunuyor. Sekeller de bu yazının kullanımı son yıllarda artmaya başladı. Bazı kitapların içinde notlar olarak, İncil ve başka kitapların içinde Sekel yazısı kullanılmış. Bu yazı Sekeller için adeta bir kutsal dayanak noktası. Bu yazıyı geliştirmek ve kullanmak istiyorlar. Evlerinin iç ve dış kapılarına Sekel yazısıyla yazıyorlar. İlkokullarında Romence ve Macarca yanında bu yazı da öğretiliyor. Sekel gençleri atalarının bu gizemli yazısını bugün milli bir unsur olarak kullanıyorlar. Hatta bazı gençler aşk mektuplarında bu yazıyı kullanıyorlar. Yani bu yazı Sekellerin ruhuna işlemiş. Enstitüleri, dernekleri var. Şimdi özerk bölge olmak istiyorlar. Ayakta kalabilmek için de bu yazıya sarılıyorlar.     

ÇukurovaSanat: Hocam, Sekellerin sanatlarından, geleneklerinden bunların özellikleri ve Türk kültürüyle ortakları üzerine ne diyebilirsiniz.?     

Doğan:Sekeller arasındaki en önemli kültür unsurlarından biri el sanatlarıdır. At arabası yapmak için kullandıkları malzemeler, körükler, çanaklar, çömlekler, Orta Asya Türk sanatlarıyla büyük bir benzerlik gösteriyor. Kilim dokuma sanatları, evin döşemeleri, yüklüğüne varıncaya kadar, Anadolu'daki ile aynı...     Sekel mimarisinin en önemli unsurlarından biri kapıları. Sekel dilinde kapıya "kapı" diyorlar. Bunları işlemek, süslemek, onlar için ayrı bir iş... Sembolleri güneş ve ay, her yerde motif olarak kullanıyorlar. Kapı işlemeciliğini ayrı bir sanat haline getirmişler.     Sekel mezarlığını bir görseniz, Sibirya'da ki veya başka bir Türk bölgesindeki bir mezarlık sanırsınız. Mezar taşları, kitabeleri ağaçtan yontulma, ay ve güneş sembolü var. Bir tek yontma ağaç kullanıyorlar başlık olarak. Eski Türk geleneğinde gelinin çeyizi halka gösterilirdi. Bu gelenek Sekellerde de var. Ama halk gelinin evine gitmiyor. Çeyiz bir atın üstünde meydanda gezdirilerek gösteriliyor.     Sekel kilimleri ile Anadolu kilimleri aynı motif, dokuma biçimi, kök boya kullanımı ve boyanın işleme biçimi aynı. Nakışlarda da büyük benzerlik var. Alevi - Bektaşi Türkmen kitleleri arasındaki kilimlerde kullanılan bazı özel motifler aynen Sekellerde de var.
23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!

Çevrimdışı TÜRK-KAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2181
  • UÇMAĞA VARDI, TANRI DAĞLARINDA!
Ynt: Atilla’nın torunları özerklik istiyor..
« Yanıtla #2 : 01 Ocak 2012 »
23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!

Çevrimdışı TÜRK-KAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2181
  • UÇMAĞA VARDI, TANRI DAĞLARINDA!
Ynt: Atilla’nın torunları özerklik istiyor..
« Yanıtla #3 : 01 Ocak 2012 »
Sekellerin tarihte kullandığı alfabelerinin kökenide Eski Türk Yazıtlarına dayanmaktadır.



23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!

Çevrimdışı TÜRK-KAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2181
  • UÇMAĞA VARDI, TANRI DAĞLARINDA!
Ynt: Atilla’nın torunları özerklik istiyor..
« Yanıtla #4 : 01 Ocak 2012 »
Ahmet Bican Ercilasun Hoca Yeniçağ'da yazdığı bir makalede, Göktürk kökenli Sekel Alfabesi'nin Osmanlı Dönemi'nde İstanbul'da da bir yazıt olarak bulunduğunu belirtmiş.

http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=20695

Köktürk harfleri İstanbul’daAHMET BİCAN ERCİLASUN Türklerin kullandığı ilk alfabe Köktürk alfabesidir. Bu yazı Batı’da Runik olarak adlandırılır. Son zamanlarda oyma yazı da denilmektedir. Köktürk adlandırmasının sebebi, bu alfabeyle yazılmış büyük anıtların (Köl Tigin, Bilge ve Tonyukuk anıtlarının) Köktürklerden kalmış olmasıdır. Ancak bu adlandırma bazen yanlış bir algıya yol açmakta ve bu alfabeyle yazılmış bütün yazıt ve belgelerin Köktürklere ait olduğu sanılmaktadır. Söz gelişi Yenisey kıyılarında bulunan yüzlerce yazıtın çoğu Kırgızlara aittir. Köktürk alfabesi, Bulgar ve Peçenek Türklerinden kalma bazı küçük yazıtlarda da kullanılmıştır.

Köktürk alfabesi bazı Macarca yazıt ve belgelerde de kullanılmıştır. Ancak bu yazıt ve belgelerdeki yazı bilim dünyasında Sekel yazısı olarak bilinir. 700 000 civarında nüfusa sahip olan Sekeller, Romanya’nın ortalarındaki Sekelistan ülkesinde yaşarlar. Sekelistan, Karpat dağlarının doğusunda ve Transilvanya’nın batısındadır. İsmail Doğan’ın 2005’te Ankara’da yayımladığı  “Attila’nın Torunları Sekeller”  adlı eser ile Levente G. Borbèly’nin Girne ve İstanbul’da 2010 yılında bastırdığı  “Sekelistan - İşgal Altında Unutulmuş Bir Ülke”  adlı küçük kitapta Sekeller hakkında daha geniş bilgi bulunmaktadır.

Sekellerin, Macarlardan önce bölgeye geldikleri, Hunların veya Avarların torunları oldukları düşünülmektedir. Macarlar bölgeye gelince Sekellerin dili Macarcalaşmıştır. Ancak Köktürk alfabesiyle aynı olan Sekel yazısı, Macarca bazı yazıt ve belgelerde kullanılmıştır. Bunların en önemlisi 1598 Martı’nda yazılmış bulunan Telegdi Rudimentası’dır. Altı sayfalık eserde, alfabe hakkında bilgi verilmekte, Macarların millî ve tarihî alfabesi olduğu düşünülerek ondan gururla bahsedilmektedir. Hüseyin Namık Orkun’un Türk Dil Kurumu’nca 1940’ta neşredilen Eski Türk Yazıtları III adlı eserinde Sekel yazılı belgeler hakkında  geniş bilgi bulunmaktadır. Orkun’un verdiği bilgilere göre bu yazıtlardan biri de 1515’te yazılan  İstanbul Yazıtı’dır.

Köktürk (Sekel) harfli Macarca yazıtta şöyle yazmaktadır: “1515 senesinde bunu yazdılar. Kral Laslo’nun beş sefirini burada beklettiler. Bilayi Barlabaş iki sene burada idi... Kedeyi Sekel Tamaş bunu yazdı. Hükümdar Selim Beğ buraya yüz at ile koydu.” Anlaşıldığına göre yazıtın yazıcısı, Macar kralı Laslo’nun İstanbul’a gönderdiği Bilayi Barlabaş başkanlığındaki elçilik heyetinden Kedeyi Sekel Tamaş’tır. Gerçekten de böyle bir elçilik heyeti, Çemberlitaş’ın karşısındaki Elçi Hanı’nda Yavuz Sultan Selim tarafından 5-6 yıl bekletilmiştir.

Elçi Hanı 1865’teki bir yangın sırasında yandığı için Sekel yazılı taş bugün yoktur. Taş ve üzerindeki yazıyla ilgili bilgi, seyyah Dernschwam’ın Macaristan maden ocaklarıyla ilgili bir muhtırasından bugüne intikal etmiştir. Dernschwam, Avusturya elçisi Busbecq’in elçilik heyetiyle Kanuni zamanında İstanbul’a gelmiş, Çemberlitaş karşısında bulunan aynı handa konaklamış ve Sekel Tamaş’ın taş üzerindeki yazıtını kopya etmiştir. Bu sayede, yazılı taş kaybolduğu hâlde üzerindeki yazı bugüne kadar gelebilmiş ve Alman Türkolog Babinger tarafından da 1910’larda bilim dünyasına tanıtılmıştır.

Macarca için kullanılmış olsa da Köktürk harflerinin  1515-1865 yılları arasında tam 350 yıl İstanbul’daki bir taş üzerinde yazılı bulunması çok ilgi çekici bir vakıadır. O tarihlerde Köktürk yazısının henüz çözülmediğini de hatırlayalım. Köktürk yazılı metinler ilk olarak 1720’lerin başında Yenisey boylarında bulunmuş ve 170 küsur yıl boyunca okunamamıştı. Ancak 1889’da Köl Tigin ve Bilge Kağan anıtlarının bulunmasıyla 1893 sonunda yazı çözülebilmiş ve okunabilmiştir.

Çemberlitaşın karşısında bugün çeşitli binalar bulunmaktadır. Ancak Çemberlitaş’ın etrafında büyükçe bir boşluk da vardır. Bence 1865’teki yangında yok olan Köktürk (Sekel) yazılı taşın, üzerindeki yazılarla birlikte hazırlanmış bir kopyası, bu alandaki bir yere konulabilir ve yanındaki bir levhaya da konuyla ilgili bilgi yazılabilir. Böyle bir küçük anıt hem Köktürk yazısının 350 yıllık İstanbul yolculuğunu hem de Macar ve Sekel kardeşlerimizin İstanbul macerasını bize hatırlatacaktır.

23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!

Çevrimdışı YALNIZKURTKARAGÜLLE

  • GÖKBÖRÜ SİNOP
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1345
  • Mekanı Uçmağda!
Ynt: Atilla’nın torunları özerklik istiyor..
« Yanıtla #5 : 01 Ocak 2012 »
Bilgi paylaşımı için teşekkürler.

TTK.
10 EYLÜL 2022'DE UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!


Dört yanım soru, Tanrı'm
Hepsi en zoru Tanrı'm
Soruların zorundan
Soyumu koru Tanrı'm

Sen Tanrı değil misin, adını yargılatma
Sana Tanrı deyince, dinimi sorgulatma
Ya adam et bunları, ya beraber yaşatma
Kanı bozuk olanlar "Türk'üm" diyemesinler
Ve Türk'ün dik başını yere eğemesinler.

Çevrimdışı İL TEGİN

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 171
Ynt: Atilla’nın torunları özerklik istiyor..
« Yanıtla #6 : 01 Ocak 2012 »
 Ben Sekelleri hiç duymamıştım. Bu bilgiler ışığında onların bize Macarlardan daha yakın olduğu sonucunu çıkarıyorum.

Çevrimdışı YALNIZKURTKARAGÜLLE

  • GÖKBÖRÜ SİNOP
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1345
  • Mekanı Uçmağda!
Ynt: Atilla’nın torunları özerklik istiyor..
« Yanıtla #7 : 04 Ocak 2012 »
Dünya tarihine yön veren Büyük Hun İmparatoru Attila’nın soyundan gelen Romanya’nın Sekelistan bölgesinde yaşayan Kimya Mühendisi ve İngilizce Öğretmeni Levente Gergelyfi Borbely, bölgesindeki 700 bin Türk'e uygulanan asimilasyon ve baskı politikasına dikkat çekmek için yürüyor.

Borbely, Kapıkule’den yürüyerek çıktığı Moğolistan yolculuğunda Samsun’a geldi. İstanbul, Ankara, Gürcistan-Batum, Azerbaycan, Türkmenistan ve Moğalistan güzergahındaki yolculuğunu 2 yılda tamamlayacağını ifade eden Borbely, Türk Ocağı Samsun Şubesi'nde mola verdi.

Parasız çıktığı meşakkatli yolda günde 30 kilometre yürüyüp geceyi uyku tulumu içinde geçiren Attila’nın torunu Levente Gergelyfi Borbely, amacının bilinmeyen Türk bölgesini tanıtmak, baskı altında yaşayan Sekel Türklerinin sesini duyurmak olduğunu belirtiyor.

Romanya’nın Karpat Dağları'nın doğusunda yer alan Sekelistan’da 700 bin Türk’ün yaşadığını ifade eden Borbely, “895'te Macarlar gelene dek atalarımız bu bölgede varlıklarını ülkesel olarak devam ettirmiş. Orta Çağın Macar tarihçileri, Sekellerin Atilla'nın torunları olduklarını ve Macarlar geldiklerinde orada bulunduklarını kaydetmektedir. Sekeller, Attila’nın 453'te ölümü ve devamında gelen Hun İmparatorluğu’nun çöküşü sonrasında Karpat havzasındaki 3 bin Hun savaşçının torunlarıdır. Yani bir Türk boyuyuz." dedi.

Türk kültürünü halen devam ettirdiklerini, Göktürk alfabesine yakın bir alfabeyi kullandıklarını söyleyen öğretmen Levente Gergelyfi Borbely, Sekelistan’ın da 1918’den bu yana Romanya’nın işgali altında olduğunu vurguladı.

Romanya’yı resmi olarak tanımadıkları için kendi alfabelerini kullanmalarına engel olunup insan hakları ihlallerine, ayrımcılığa, işkencelere maruz kaldıklarını, toprak ve milli kaynaklarından mahrum edildiklerini söyleyen Borbely, yolculuğa çıkmasını şöyle özetliyor: “Bu yürüyüşün amacı, dünyadaki bütün Türk toplulukların, Avrupalıların kardeşlerine nasıl muamele ettiklerini fark ettirmektir. Avrupa Biriliği'nin dünyadaki en demokratik yer olduğunu iddia eden ve diğer birçok ülkeyi kolayca yargılayabilen Avrupalı liderlerdir bunlar. Yüyüşüm anavatanım Moğalistan’da sona erecek. Bu yolculuğu yürüyerek ve bazen de otostop çekerek tamamlamaya çalışacağım. Yapabileceğimin en fazlasını yapmaya çalışacağım. Her durağımda, geçtiğim her yerde, en azından Sekeller’in durumunu anlatan bildiriler dağıtacağım."

Eylemiyle ilgili bir de manifesto hazırlayarak gittiği her yerde insanlara dağıtan Levente Gergelyfi Borbely, Moğolistan’da gençlere İngilizce öğretip yaşadıklarını kitaplaşmayı hedeflediğine de değindi.

 “Her şeye rağmen bugün, Sekelistan’da bölgesel özerklik almayı hedefleyen güçlü bir hareket var. Sekeller artık kendi geleceğini tayin etme hakkının kullanılmasının dünyanın başka yerlerinde belli bir dereceye kadar kabul edilebilir olduğunun her geçen gün daha fazla farkına varmaktadırlar." diyen Borbely, sözlerini şöyle tamamlıyor: “Umarım bu eylemim Sekel halkının barışçıl mücadelesinin zorluğuna ve Avrupa Birliği içerisinde elverişsiz bir ortamda bu mücadelenin yürütülmesine rağmen, geleneksel dirençleri sayesinde sonunda uluslararası seviyede destek kazanır."
10 EYLÜL 2022'DE UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!


Dört yanım soru, Tanrı'm
Hepsi en zoru Tanrı'm
Soruların zorundan
Soyumu koru Tanrı'm

Sen Tanrı değil misin, adını yargılatma
Sana Tanrı deyince, dinimi sorgulatma
Ya adam et bunları, ya beraber yaşatma
Kanı bozuk olanlar "Türk'üm" diyemesinler
Ve Türk'ün dik başını yere eğemesinler.

Çevrimdışı Andarkan

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 62
Ynt: Atilla’nın torunları özerklik istiyor..
« Yanıtla #8 : 04 Ocak 2012 »
Sekel denilen bu arkadaşlar Macaristan'daki Turan kurultayını düzenleyen Szekler oluyor glaiba.

Çevrimdışı Türkistan Ordusu

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 339
Ynt: Atilla’nın torunları özerklik istiyor..
« Yanıtla #9 : 04 Ocak 2012 »
Macaristan'da işler yolunda. En son yeni, milliyetçi bir anayasayı uygulamaya sokmuşlar. Komşu ülkeler (Romanya veya Slovakya gibi Macar azınlık bulunduran) rahatsız durumdan ve yeni anayasaya "faşist" diyorlar.
İleri! İleri! Türkistan erleri!
Senin için ölürüz Türkistan illeri...

(Türkistan Lejyonu'nun anısına atfendir).