Bu konu uzun zamandır kafama takılıyordu ve elimde bulunan eserlerden yararlanarak bir derleme yapmaya karar verdim.
Ali Ahmetbeyoğlu, Avrupa Hun İmparatorluğu adlı kitabında 6. yüzyıl Goth târihçisi Iordanes'i kaynak göstererek Attila'nın İtalya Seferi sırasında Papa I. Leo, Senatör Avienus ve Roma vâlisi Trygetius'dan oluşan Batı Roma elçileriyle görüştüğünü belirtir. Batı Romalılar, Hunlar'ın çekilmeleri karşılığında onlara yıllık vergi ödemeyi kabul ederler. 5. yüzyıl Roma târihçisi Priskos'a göre ise Attila'nın yakınları onun İtalya Seferi'ne çıkmasını her zaman engellemeye çalışmışlardır çünkü Roma'yı alıp yakıp yıktıktan sonra ölen Visigoth kralı Alareiks'ın (Alarik) başına gelenin Attila'nın da başına gelmesinden çekinmişlerdir.
Türk Millî Kültürü adlı ünlü yapıtında İbrahim Kafesoğlu da aynı bilgileri vermiştir, ancak kaynak belirtmemiştir.
René Grousset'nin Bozkır İmparatorluğu'nda da aynı bilgilerin daha özetlerine rastlarız ancak karşımıza yine herhangi bir kaynak çıkmaz.
Sıra geldi J. Otto Maenchen-Helfen'ın yazdığı The World of the Huns'a... M-H eserinde bu konuyu ayrıntıyla incelemiştir ve öykünün bizim bildiğimiz biçiminin aslında gerçekten olmuş bir olayın sonraki yüzyılda masallaştırılmışı olduğunu ortaya koymaktadır. 6. yüzyıl târihçisi Iordanes'e göre Papa I. Leo ve Hun Kralı Attila görüşmüşlerdir ve Papa, Attila'yı İtalya'dan çekilmeye iknâ etmiştir. Ancak M-H'nin yaptığı araştırmaya göre Papa'nın yazdığı hiçbir mektupta böyle bir bilgiye rastlanılmamaktadır. Ancak Doğulu piskoposların Papa Symmachus'a yolladıkları 512 ya da 513 târihli bir mektupta Papa I. Leo'nun Attila'yla görüştüğü yazılmıştır; ancak mektuba göre Papa, Attila'yla yalnızca Hunlar'ın ellerinde bulunan esirlerin tesiîm edilmeleri konusunu görüşmüştür. 6. yüzyılda ve sonrasında ise Papa'nın Attila'yla görüşüp onu İtalya'dan çekilmeye iknâ ettiğine ilişkin bir Hristiyan efsânesi oluşmuştur; bu söylencede ayrıca Papa'nın yanında elindeki çekili kılıçla Attila'yı korkutan bir Hristiyan azîzin rûhundan da sözeder. Maenchen-Helfen'a göre bu efsânenin çok fazla târihî bir değeri yoktur.