Gönderen Konu: Bağımsızlık 29 Ekim 1923 Anısına  (Okunma sayısı 3479 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı metingökçe

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 2
BAĞIMSIZLIK

“29 Ekim 1923 Anısına”

Yeryüzünde insanoğlunun var olduğu zamandan beri var olan, Anadolu’da en aşağı 7 bin yıldır yaşayan, Anayurtlarındaki ikliminin değişmesi sonucunda ikinci kez göçe başlayan Türkler, Anadolu’ya, Balkanlar’a, Karadeniz’e, Avrupa’ya yerleşmişlerdir. Zaten ilk  göçte yerleşmiş ve Türk olan yerleşik halkla, yeni yerleşen Türkler kaynaşmış, ancak bu durum kanlı tarihe sahip Avrupa’nın devletleri tarafından kasıtlı olarak çarpıtılmış, soydaşlar birbirine düşürülmüştür. Çünkü Yeryüzündeki mevcut Türk coğrafyasında yer alan, olağanüstü yer altı ve yer üstü zenginliklerine sahip, bağımsız  birleşik bir “Türk Cumhuriyeti ” hiçbir zaman ezemeyecekleri, sömüremeyecekleri süper bir güç haline gelecektir. Bunu Hitler bile anlamış, saf Alman ırkının en tehlikeli, nihai düşmanı olarak Türkleri belirlemişti, Rusya’ya saldırırken, baş hedefi Türki Devletleri işgal etmek amacında olan Hitler, genç Türkiye Cumhuriyeti’ne hem Balkanlar’dan, hem de Karadeniz’in kuzeyinden gelip, Ermenistan’ı da üs olarak kullanıp, doğu sınırlarından saldırmak niyetiyle hareket etmişti.
Yaşanılan tarihin her aşamasında görüldüğü gibi, Türkiye Cumhuriyeti her süreçte, her zaman, zulmün kalesi Avrupalılara diken olmuş ve  batmıştır, bu barbarların;  Yolbaşımız Mustafa Kemal ATATÜRK’ün de öngördüğü gibi Türkiye Cumhuriyeti önderliğinde gerçekleşecek birleşik bir “Türk Cumhuriyeti” sonları olacaktır, Yeryüzünde barbarlığa, adaletsizliğe, soykırımlara izin verilmeyecektir, Avrupalıların soykırımlarla dolu gerçek tarihleri gün yüzüne çıkacaktır. Tüm Türklerin bir bayrak altında toplandığı “Türk Cumhuriyeti” zalim emperyalist devletlerin korkulu rüyasıdır, gerçekleşecektir, gerçekleşmemesi için hiçbir güçlü neden yoktur, onun için, yalnızca Türkiye Cumhuriyeti değil, yeryüzünde yaşayan tüm Türklerin Ordusu, insanlık tarihinde ilk kurulan düzenli ordu, Türk Ordusu her türlü psikolojik saldırıya maruz kalmaktadır, amaç sadece Türkiye Cumhuriyeti’ni parçalamak değildir, tüm Türklerin birleşme umudunu yitirtmek için Türk Silahlı Kuvvetleri’ni pasifize etmektir. Türk Silahlı Kuvvetleri hariç, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin her alanına yayılmış hainler, işbirlikçiler mevcuttur ve koca çınarı deviren ağaç kurtları gibi Cumhuriyetimizin temel değerlerini kemirmektedirler. Osmanlı’nın son zamanlarının benzeri olayları yaşatılmaya çalışılmaktadır, siyasetçileriyle, basınıyla, aydınıyla yaşanmaktadır da, yine mandacılar türemiştir, yine borçlar kapitülasyonlar başlamıştır, yine şeriatçılık ve ayrılıkçılık diz boyudur, yine yavru vatanlar satılmaktadır,  bu kez içimizdeki gizli işgal çok büyüktür, önlerinde tek engel kalmıştır, bu engel hainlerin saldırı odakları haline gelen Türk Silahlı Kuvvetleri’dir, Türk Ordusunu küçültmeye, görevlerini başka kuvvetlere ithal etmeye çalışmaktadırlar, ama yanılmaktadırlar, Türklerin yüz akı olan bu  Ordu kendi ordularına benzemez, Türk Milleti’nin bağrından çıkmaktadır, lejyoner değildir, vatan evladıdır, tüm Türk Devletleri’nin gözbebeğidir ve her saldırıyı, yeryüzündeki Türkler adına defedecektir, fikir üretecek, bunu uygulayacak, nicelik ve nitelik olarak büyüyecek, bu savaşı da kazanacaktır. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tarihi zaferlerle doludur, Yeryüzündeki tüm Türklerin umududur, Onlar Yüce Komutan Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Cumhuriyetle birlikte büyüttüğü Ordudur, hainler hariç,  Türk Milleti sonuna kadar Ordusunun arkasındadır.
Yeryüzüne insanlığın en iyi niteliklerini korumak, göstermek, yaymak için gelmiş Türk Milleti, önce hainleri, işbirlikçileri tanıyacak, Ordusunu daha da büyütecek, iktidarını özgür iradesi ile kendi seçecektir. Türk Milleti, icazetlerini Amerika’dan, Avrupa’dan alanları bilmektedir, bu kez dezenformasyonlar etkili olmayacaktır, silkelenip, kalkması an meselesidir, çünkü bizim tarihimiz köklüdür, Kurucumuz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün yol göstericiliği, her anlamda başöğretmenliği önümüzdedir, hain amaçlar gerçekleşmeyecektir, Türk Milleti’nin tüm tarihi buna kefildir. Yeryüzünde Türk Bozkurtları yürümeye, Gökyüzünde Türk Kartalları uçmaya başlamıştır, bunun sonu bellidir, önce işgal edilmeye, Sevr uygulanmaya başlayan topraklarda Yol Gösterici Mustafa Kemal ATATÜRK’ün izinde yürüyüşe başlamak, daha sonra Ata’mızın da hedefinde olduğu gibi tüm Türki Devletlerin birleşmesi yolunda yürümektir, doğru olan da budur, tüm düşmanlarının korkularını gerçekleştirmek, saldırıları kökten çözmek olacaktır. Diğer Türki Devletleri bağımsızlığa kavuşmadıkça, Türk Milleti’nin 5 milyon yiğidinin canı pahasına kurduğu, “Türkiye Cumhuriyeti” adını taşıyan kalesi büyük saldırı altında kalacaktır, çünkü uç kaledir,  unutulmamalıdır ki, hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır; hat Türkiye Cumhuriyeti’dir, satıh ise tüm Türk Devletleridir.
   Mimarımız Mustafa Kemal ATATÜRK’ün bize bıraktığı miras olan tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti, tek merkezden yönetiliyormuşçasına planlı biçimde, kültürel, psikolojik, ekonomik, siyasi ve askeri alanlarda, uluslar arası hukuka uyulmadan, egemenlik hakkı çiğnenerek, içten ve dıştan şiddetlenen saldırılara maruz kalmaktadır. Türk Milleti’nin ulus devlet niteliğinde kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nde, Türkler azınlık durumuna getirilmeye çalışılmaktadır, Türklerin kalesi içten yıkılmak istenmektedir, artık buna izin verilmeyecektir, biliyoruz ki yeni sömürgeciliğin, gizli işgalin, barbarlığın adı Avrupa Birliği’dir, ABD’dir, oynadıkları oyun; Ermenistan kullanılarak Türk Devletleri’nin arasında, İsrail benzeri askeri üsler yaratmaktır, buna izin verilmeyecektir, Türk Devletleri, Arap Devletleri gibi değildir/olmayacaktır.
Buradan Ermenistan’a sesleniyoruz; yakın tarihte Avrupa’lı, Amerika’lı kalleşlerin oyununa geldin, aldatıldın, zarar gördün, şimdi de görürsün, Türk Milleti ile eskiden olduğu gibi barış içinde yaşayabilirsin, seni kullanan devletlerin bile, bize karşı şansı yokken  senin  bu topraklardan bir taş alma ihtimalin hiç yoktur. Bizim emperyalist amaçlarımız hiç olmadı, yurtta sulh, cihanda sulh diyen bir milletiz, ama canımıza kasteden olursa durmayız, dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmayasınız, bilesiniz ki, Türk Şahinleri havalandığında soluğu Erivan’da alır. 
   Türk tarihinde ittifaklarına ihanet göremezsiniz, tam tersine hep iç ihanetlerle, ittifaklarının ihanetleriyle darbe almıştır, ama bundan sonra buna izin verilmeyecektir. Türk Kartalları, Türk Şahinleri havalanmıştır, olanları keskin gözleriyle, gökyüzünden açık olarak görmektedirler, zamanı gelince pençelerini konuşturacaklardır. Gökyüzünde uçarken Onlar’ın gördüğü Avrupa, Emperyalistlerin bize anlatmaya çalıştığı Avrupa’dan çok başkadır; tüm barbarlığıyla, yıkıcılığıyla, kıyımcılığıyla, gericiliğiyle Amerika’ya, Afrika’ya, Asya’ya gidip, toprakların gerçek sahiplerinin soyunu kurutan Avrupa, kendisinden başka hiç kimsenin iyiliğini istemeyecek kadar kanlı bir kıtadır. Yeni sömürgeciliğin, soykırımcılığın en eski adresi olan ve bize uygarlık anlatmaya kalkan Avrupa, kalp krizi geçirmekte olan hastayı üzerinde Ay, Yıldız’lı giysi olması nedeniyle hastanelerine almamaktadır, ırkçı, faşist ve nazisttir.
Yeni yerler keşfedilebilir, yeni fetihler yapılabilir; o zaman fatihlere yakışan ne halka ne de topraklara zarar vermemektir, tarihte her zaman Türklerin yaptıkları gibi. Uygarlık budur; yüzyıllarca her soydan ve dinden insanla barış içinde yaşamak, insan ayrımı yapmamaktır, ama bunları konuşmak boşunadır, bizim binlerce yıldır sahip olduğumuz değerlerin zerresi hala Avrupa’da yoktur, öyle görülüyor ki olamayacaktır da, ulusal vicdanları iflastadır.
   Fotoğraflarından bile, düşman dizlerin bağı çözülen, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ün gösterdiği yol bir kez daha aydınlanmaktadır, artık gece karanlığında hainlik yapanlar gün ışıyınca ellerinde düşman bayrağı ile yakalanmışlardır, zaman Türk Milleti’nin hakimiyet zamanıdır. Türk Milleti’nin, Büyük Dahi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerini anlayacağını, Milliyetçiliğe, Devletçiliğe, Halkçılığa, Laikliğe, Cumhuriyetçiliğe, Devrimciliğe, kısaca Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkacağını, üzerinde oynanan tüm oyunları bozacağını biliyoruz.
Bu 83. doğum gününde “İlelebet Payidar” kalacak, tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni saygıyla kutluyoruz ve biliyoruz ki, Türklere yakışan; Ata’larının yol göstericiliğindeki Türk Milleti’nin Kurtuluş Savaşı’nda  dediği gibi,

“YA İSTİKLAL YA ÖLÜM”dür.


Mehmet Refik YÜCEL

SIRYAD   Fahri Başkanı
DİİD      Fahri Başkanı
DDDSK   Fahri Başkanı

[email protected]

www.siryad.org.tr
www.dogainsanisbirligidernegi.org.tr
www.dddsk.org.tr