Gönderen Konu: BALKANLAR VE GORALILAR  (Okunma sayısı 3954 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kök-Börü

  • Ziyaretçi
BALKANLAR VE GORALILAR
« : 05 Haziran 2007 »
    
Göç ve terk edilmişlikle bütünleşenler:Gora ve Goralılar

Gora; Dragaş Belediyesi ve 20 köyle birlikte Kosova’nın güneyinde yer alan bu bölge köylerinin 2’si daha Makedonya sınırları içerisinde, 10’u da Kuks Belediyesiyle birlikte Arnavutluk sınırları içerisinde bulunuyor. İhmallere ve terkedilmişliğe itilen bu yöre ve halkı son yüzyıl içerisinde sürekli fakirlik, ekonomik sıkıntılar ve göçle yüzleşti. Resmi olmayan verilere göre nüfusu yaklaşık 18.000 olan bu bölgede günümüzde yaklaşık 7 bin ile 8 bin arasında kişi yaşıyor. Bölgedeki köylerin en büyükleri Restelica, Brod, Mlika, Baçka, Dikance ve Vranişte neredeyse bomboş. Savaştan sonra iki binin üzerinde kişi daha iş bulabilmek için buraları terk etti.

Osmanlı’nın ardından bölge sürekli göç yaşadı
Dragaş Belediyesinden 15 kilometre uzaklıkta bulunan Brod Gora köylerinden biri. Osmanlı döneminin bölgedeki ünlü zanaat ve ticaret merkezi özelliğine sahip. Rakımı 1400 metre olan ve Makedonya-Kosova sınırı yanı başında bulunan bu köy de sürekli göçü yaşayanlardan... Osmanlı askerinin bölgeden ayrılması üzerine köy ve bölge halkının çoğu Türkiye’ye göç etti. Aynı göç Rankoviç rejiminde,  Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti döneminde yaşanan baskılar sırasında da aralıksız sürer. 1999 yılı Kosova savaşı sonrasında bölgede son bir göç dalgası daha yaşandı. İster Gora bölgesinde, ister de şehirlerde yaşayan Goralılar, savaşın ardından aşırı milliyetçilik akımı, baskı, asimilasyon, yağmalama ve çok sayıda saldırıların kurbanı oldu. Üsküp’teki hemşeri ve yakınlarının yanında kendilerini bulan 450 kadar Brod’lu aile, ayrıca İştip, Bitola, Prilep, Veles ve Koçani gibi şehirlere de yerleşti.

Kalmak onlar için ‘endişe ve belirsizlik’  
 Brod köyünde olduğu gibi Gora bölgesinin genelinde genç nesilleri görmek mümkün değil. Kalanlar içinse gelecek ‘endişe ve belirsizlik’ demek. On yıl öncesine kadar yaklaşık 3000 kişinin yaşadığı bu köyde şimdilerde 850 kişi yaşama mücadelesi veriyor. 1938 yılına kadar Türkçe eğitim yürütülen yörede 1938 yılından sonra, Sırp askerlerinin saldırı ve baskıları neticesinde Sırbistan tarafından gönderilen hocalarla eğitim Sırpça dili üzerine yapılmaya başlar. Günümüzde Brod köyü ilk okulunun 150 kadar öğrencisi var. Eğitim ise hala Sırbistan eğitim plan ve programına göre yapılıyor. Ebeveynler “bunu değiştirmeye yetki ve gücümüz yok” diyor. Köylerin bazılarında eğitim Kosova plan ve programına yapılıyor. Yörenin ‘önde gelen’ bazı kişileri ise eğitimin hala Türklere karşı kin besleten Sırbistan eğitim plan ve programına göre yapılmasında ısrarlı. Çünkü ısrarlı olanlar gibi, öğretmenlerin birçoğu daha Sırbistan Eğitim Bakanlığından maaş alıyor. Sıradan vatandaşa gelince Brod ve Gora bölgesi köylerinde yaşayanlar genelde hayvancılıkla, şehirlere yerleşenler ise aşçılık, pastacılık ve köftecilikle uğraşmakta.  
Onlar kimin vatandaşı?
Onlar Kosova sınırları içerisinde yaşamaları ve Kosova vatandaşları olmalarına rağmen, bu durum her geçen gün rengini değiştirmeye devam ediyor. Savaştan sonra Gora’da peynir ekmek gibi Makedon ve Bulgaristan pasaportları dağıtılıyor. Romanya pasaportlarının da dağıtılmaya başlanacağı haberi bölgede en son konuşulan konulardan bir diğeri. Makedon pasaportlarına gelince, bu ülkenin pasaportuna sahip olabilmek için (İsim ile soyadı kısmının yanı başında “po poteklo Makedonec” - Makedon asıllı ve uzun zamandır Kosova’da yaşadığının belgelendiği) Makedonya İçişleri Bakanlığı formunun doldurulması yeterli. Söz konusu formların yöredeki dağıtımını Makedonya İslam Birliği üstlenirken; bu girişim Dragaş Belediyesi, UNMIK, KFOR temsilcileri ile siyasi liderlerin sert tepkilerine maruz kalmasına rağmen hala devam ediyor.  

Peki neden Makedon pasaportu?
Savaştan hemen sonra yörede ilk olarak ofisini açan kuruluş Makedonya Kilisesi yardımlaşma örgütü ACT olmuş. Yardımların dağıtımı ardından yöreyi ziyaret eden Makedonya Uluslararası Kongresinden üst düzey bir heyet, Dragaş Belediyesindeki Goralı yetkililerden Gora’da Makedonya-Kosova sınır geçidinin açılması için girişimlerin başlatılmasını ister. (Makedonya, Arnavutluk, Kosova, Türkiye, Batı Avrupa, ABD ve Avustralya’da yaşayan Goralı, Torbeşleri ) İster uluslararası, ister de yerel arenada, ‘Müslüman Makedonların’ haklarını savunur şeklinde boy gösteren söz konusu heyetin tek amacı; Kosova sınırları içerisinde yaşayan Goralıları ‘İslamlaştırılmış Makedonlar’ olarak göstermek, Makedon hükümetinin hedeflerine uygun alt yapıyı sağlamaktır. Makedonya, bölgede Makedon pasaportlarını dağıtarak tek hedef, kendilerince Kosova sınırları içerisinde kalan Gora bölgesini kendi toprakları, 400 kilometre karelik alanda yaşayan ve Makedonca konuşan Goralıları da kendi vatandaşı olarak göstermektir. Bu amaca varabilmek için açık açık faaliyet yürüten Makedonya Uluslararası Kongresi, savaştan sonra art arda gönderdiği heyetlerle Gora için özel bir statü, özel bir yönetim, iki sınır arasında serbest ticaret, yöredeki Gora halkına çifte vatandaşlık, 20 köy ilk okulunda Makedonca eğitim, Makedonya’ya serbest geçebilmeleri için özel izin, YSFC’nin çöküşüne kadar sınır geçidi olarak faaliyet yürüten Strezimir-Restelica sınır noktasının açılmasını talep etmektedir. Ekonomik kriz ve işsizlikle mücadele eden Goralıların bu can alıcı sorunundan yola çıkanlar, ‘Makedonya pasaportuyla Yunanistan, ve Slovenya’ya vizeyle, Bulgaristan, Hırvatistan ile Türkiye’ye ise vizesiz gidebilir, iş bulabilirsiniz’ söylemleriyle pasaport formlarının dağıtımını sürdürüyor. İşsizlik yüzünden canlarından bezmiş bazı Brod’lu ve Goralılar için pasaport formlarında ‘Makedonum’ yazması yada bunun kabullenilmesiyle daha geçlerde nelerin yaşanabileceği çok da önemli değil.  

“Hayat yok burada”
Yöredeki halk ise: “Bizler ne merhamete, ne de acımasızlığa terk edilmişiz. Savaştan sonra buraya hiç kimse gelip sorunlarımızla ilgilenmedi. Sadece seçim zamanı geldiğinde herkes buralarda oy peşinde koşturuyor. Seçim bittikten sonra artık ne uğrayan oluyor, ne de ziyaret eden. Elektriğimiz, suyumuz, yolumuz, paramız yok, hayat yok burada... Ne doğru dürüst bir belgemiz, ne de pasaportumuz var. UNMIK’in çıkardığı yolculuk belgesiyle hiçbir yere gidilemiyor. Kruşevac’ta Sırbistan pasaportu çıkarabilmek için 250 euro gerekli. Sadece bir doğum kâğıdı almak 25 euroya mal oluyor. İş yok. O parayı nereden kazanacağız. O yüzden bura insanı Makedon pasaportunu bir umut, bir kurtuluş  olarak görüyor. Doktor ve aydın kesim buraları terk etti. Bizler yalınız tek başına kaldık buralarda” diyorlar. Bunu dile getirirken, yerel ve merkez yönetimde yer alan kendi siyasi liderlerinin ilgisizliğinden de yakınmayı ihmal etmiyorlar. Başka bir Brod köyü sakini de, Makedonya kısmında kalan Yelovyana ve Urviça Gora köylerindeki ahalinin çoğunun Makedon pasaportlarına sahip olmadıklarının altını çizerken, hiçbir zaman Makedonya sınırları içerisinde yaşamamış olanlara Makedon vatandaşlığı verilmesinin kafalarda birçok soru işareti yarattığını belirtiyor.

Şu günlerde Gora’da ‘Gelecekten daha fazla korku’ duyulduğu için ne oldukları, nereden geldikleri ve ne hissettiklerini çok iyi bilmelerine rağmen bu değerler yüreklerde saklanıyor; Ve ahali herhangi bir milli mensubiyet kimliğine bürünmemeye çalışarak tarafsız kalmaya tercih ediyor. Bu sebebin altında yine terkedilmişliğe mahkum edilmek ve hiç kimsenin onlara sahip çıkıp destek sunmama korkusu yatıyor. Sadece pasaport dağıtanlar gibi sahip çıkmak isteyenlerin kötü emellerine alet olmamak, onların kimi milli değerlerinden uzak durmaya çalışmasının tek nedeni. Sarıldıkları tek değer İslamiyet olgusu olunca, Goralılar dışa ‘İslamlaştırılmış bir etnik gurup’ şeklinde yansıyor.  

Ancak Gora’da milli ve dini değerlerin bilincinde olmayan veya olup ta kariyer yada şahsi çıkarlar peşinde koşturan, göz göre göre halkı asimilasyona itmek isteyen bir gurup ta mevcut. Maalesef bu mevcudiyet, aşırı milliyetçi Hırvat, Sırp, Makedon, Bulgar ve Arnavut kesimlerinin, onların büyük ulusal projelerinin çıkarına hizmet sunuyor. Böl ve yönet sistemiyle hareket eden bu aşırı milliyetçi kesimler için birilerinin isimsiz ve milli değerlerden uzak kalması, doğal olarak onların ‘büyük’ hedeflerine engel oluşturmuyor.  

Maznikar: “Goralıların kimler olduğuna dair gerçekler Osmanlı arşivlerinde yatar”

“1389 – 1876 yılları arasındaki dönemde ve Osmanlı belgelerindeki kayıtlara göre bu bölgede yaşayan Goralıların kendilerini Türk olarak bildirmişlerdir” diyen Maznikar, Osmanlı yönetiminin ayrılışı ardından 1971 yılına kadar ister Sırp-Hırvat-Sloven Krallığında, ister de Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyetinde ve bu dönemlerin kayıtlarında Goralılar kendilerini Türk olarak bildirdiğini ifade ediyor. Birçok askeri ve doğum kayıt belgesi de bu halkın kendilerini Türk olarak bildirdiklerini kanıtlamakta. İkinci dünya savaşı sonra sonrası 1971 yılında baskı ve asimilasyon girişimleri sonucu Gora bölgesinden Türkiye’ye göçlerin yine ivme kazandığını kaydeden Maznikar, 1971’de Gora’dan 5000 kişilik bir gurubun daha Türkiye’ye yerleştiğini anlatıyor. “Osmanlı arşivlerinde Gora bölgesinde yaşayan halkın Türk olduğu ve Osmanlı’dan önce buraya yerleşen Türk kavimlerinden oldukları vurgulanmaktadır. Osmanlının ayrılışı ardından bura halkına yönelik Pan- Slavcılık ve asimilasyon hareketleri başlatılmış, direnenler ya öldürülmüş, yada göçe zorlanmışlardır. Bu asimilasyon hala günümüzde de açık olmasa bile dolaylı bir şekilde sürmektedir” diyen Maznikar, “Sizce Çanakkale savaşında, Plevle muharebesinde şehit düşen onlarca Goralı kendini nasıl hissetmiş olabilir ki, bura savaşlarda yaşamalarını feda edebilsin?” diye soruyor.

(Plevle muharebesinde Bord köyünden 94 kişi şehit düşmüş, sadece iki kişi, Raif Maslar ve Demir Kalinka sağ olarak köylerine dönebilmiştir. Çanakkale savaşında bu yöreden şehit düşenlerin sayısı 460’tır.)

Türkiye’nin daha fazla sahip çıkmasını istiyoruz

Türkiye devletinin bu insanlara bir an önce sahip çıkmasını isteyen Maznikar, bura halkı zor koşullar altında bu tür bir yaşama terk edilirse, Pan Slavizim faaliyetleriyle çok yakında hem dinini hem de kimliğini değiştirmek zorunda kalacağını ifade ediyor. “Türkiye Cumhuriyetinin üzerindeki yükün hayli ağır olduğunun bilincindeyiz ve bütün Türk Dünyası, Türkiye Cumhuriyetinden gelecek desteğe, en ufak bir yardıma bile ihtiyacı çok büyüktür. Ama ben yine de Türkiye’nin Goralılar’dan desteğini esirgemeyeceği konusunda iyimserim” diyen Maznikar, Türk KFOR’unun savaştan sonra bölgede sağladığı güvenlik, yürütmüş olduğu faaliyetler ve sunmuş olduğu yardımları övgüyle karşılayarak yere göğe sığdıramıyor. ‘Buraların tek ihtiyacı iştir, yatırımlardır, Türkiye’deki şehirlerle kardeş şehirler oluşturmaktır’ diyen Maznikar, Brod’tan 205, Dragaş Belediyesi genelinden 417 oy çıkaran Kosova Demokratik Türk Partisi’nin yöredeki faaliyetlerinin sadece seçim kampanyaları sırasında oy toplayabilmek için yapmış olduğu ziyaretlerle kısıtlı kaldığını ifade ediyor. Maznikar, Kosova Türk Eşgüdüm Bürosu, Anadolu Kalkınma Vakfı AKV ve Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi TİKA’dan daha fazla ilgi ve yardım beklediklerini de söyledi.

Biz Boşnak değiliz

Savaştan sonra Dragaş Belediyesinde Boşnaklaştırma faaliyetlerinin de hız kazandığını belirten Brod’un “DAG” Kültür ve Araştırma Merkezi Başkanı Yahya Maznikar, “Bizler Bosna ve Boşnakları severiz, onlara saygımız sonsuzdur. Ancak Goralılar olarak Boşnaklarla İslam dini dışında etnik, kültürel, giyim, yaşam tarzı, gelenek ve görenek olarak hiçbir ortak noktamız, hiçbir bağlılığımız yoktur. Kimi Gora köylerinde Boşnaklığı kabul edenler ortaya çıkmaya başladı. Fakat kendilerinin ne olduğunu itiraf  etmelerinin zamanı da gelecektir. Bence savaştan sonra Gora’da Boşnaklaştırma fikrini yayan ve bunu destekleyenler batı devletleridir. Onlar için Gora’daki halkın kendilerine Türk demesinden ziyade Boşnak demesi daha faydalı. 1971 yılından bu yana da yapılan sayımlarda milli kimlik olarak bizlere ya Yugoslav dendi, ya Müslüman dendi, ya da Goralı dendi. Ama oradaki halkın kendilerini ne hissettiklerini, yüreklerinde neyin yattığını ben çok iyi biliyorum. Ve yüreklerdi o milli duyguların gün gelip rahat bir şekilde dile gelmeye başlayacağından eminim” diyor. Maznikar, Makedonya sınırları içerisinde kalan Urviça ve Yelovlyana köylerindeki Goralılara yönelik yürütülen tüm baskı ve asimilasyon girişimlerin başarısızlıkla sonuçlandığını, ora ahalinin milli kültürlerini korumaya ve kendilerine Türk demeyi başardıklarını belirtti. Ancak Arnavutluk sınırları içerisinde kalan Gora köylerinin yürütülen eritme politikalarının kurbanı olmaktan kurtulamadığını dile getiren Maznikar, “Yusuf ve Cemile” gibi Türküleri aynı melodi fakat Arnavutçalaştırılmış şekliyle söylemek zorunda kaldıklarını ifade etti. Buradaki köylerin çoğunun boş olduğunu, genç neslin İngiltere gibi batı devletlerine göç ettiklerini kaydeden Maznikar, kalanlardan da kimilerinin kendilerine ‘Goralıyım’ demeye korktuklarını vurguladı.  

Tarihi belgeler ve araştırmalar Goralılar hakkında ne diyor?

Bilim adamları, tarihçiler,10. ve 12. yüzyıllarda Kuzey Çin’deki Kuman ve Kıpçak ailelerinden gelen ve Balkanlara kuzeyden inen Torbeş ve Goralılarla ilgili arşivlerdeki belgelere göre; ataları çok güçlü savaşçılar olan Kuman Türkleri, soydaş Hun, Avar ve Bulgar gibi Türk boylarının yolunu izleyerek ilk olarak Karadeniz’in kuzeyine yerleşmişlerdir. Karpat Dağları, Orta Avrupa ve Balkanlara ilerleyerek, Romanya, Bulgaristan ve Makedonya’ya yerleşirler ve yerleştikleri bölgelerin adlarını ve adlandırmalarını olduğu gibi benimserler. 1078 yılında Kuman Türkleri, Tuna ırmağının güney vadilerine daha önce yerleşen Peçenek Türkleriyle birlikte Bizans’a saldırır ve bir süre Edirne’yi muhasara altına alırlar. Kuman ve Peçenek Türkleri 1078 yılında Tuna ve Sava ırmaklarının güneyinde kurdukları federasyon 1091 yılına kadar sürer. Bu federasyonu bir tehlike olarak gören Bizans, bu kavimleri birbirine düşürerek, Macarların yardımıyla Bulgar Türklerini, Peçenek Türklerinin desteğiyle Macarları imha etti. Aynı taktiği kullanarak 1091 Lebunion savaşında para karşılığında kendine bağladığı Kuman Türklerini Peçenek Türklerine karşı kullandı. Böylece kurulan Kuman-Peçenek federasyonu bozuldu. 1154 yılına kadar Kumanların bir kısmı Kosova, Yeni Pazar ve Bosna’ya yerleşirken, bir kısmı da kuzeye dönerek bugünkü Romanya, Avusturya, Macaristan ve Çekoslovakya topraklarına göç ettiler. Kosova’nın güneyindeki Gora bölgesinde bulunan Mlika köyüne yerleşenler Balkanların ilk ve en eski camiini inşa ederler. Cami kitabesinde “1090 yılında bu camiyi Ahmet Ağa inşa ederken, onarımı da 1128 yılında tamamlanmıştır” yazılıdır. Söz konusu kitabe İslam’ın buraya Osmanlıdan önce geldiğini bir daha kanıtlamaktadır. Ayrıca burada bir hususa daha değinmek önemlidir. Tüm bu süreçte Kuman ve Peçenekler Balkanlara kuzeyden inerken aralarında İslam’ı benimseyenler de vardır. Aralarında tesettürlü kadınlar olduğu gibi, yüzleri örtülü, yakışıklı, cesur ve savaşçı Kuman ve Peçenek Türkleri vardır. O yüzden Osmanlı orduları Balkanlara çıkarken, 1389 Kosova Muharebesinden önce diğer yerlerde olduğu gibi Gora’da da İslam’ı benimsemiş, dillerinde ve yaşam tarzlarında orta Asya’daki eski Türk kültürüne özgü özellikleri yitirmeyen insanları bulmuşlardır. Osmanlıların Balkanlarda hızlı bir şekilde ilerlemesinin önemli bir faktörü de burada buldukları ve onlara yardımcı olup yol gösteren, Osmanlı saflarına geçen Kumanlar, Pomak, Peçenekler; yada Balkanlar’da bugünkü adlarıyla  Torbeşler, Goralılar ve Boşnaklar olmuştur.

Dilcilerin yaptığı incelemeler göre, Torbeş ve Goralıların dil kökenleri, Türk şivesi Katage’ye, Kuman Oksugite ve Arapça’ya dayanmaktadır. Bu etnik gurupların milli kıyafetleri terlik, üç kısımdan oluşan yelek (pleten, srmen ve şaren), entari, cübe, sitarka, çorap, duvak, skutaça, nogavica ve altın süslü beredir. Düğünler beş gün sürer. Düğün boyunca başta yağlı güreş olmak üzere çeşitli yarışmalar düzenlenir. Düğünün ilk iki günü bayanlara, son üç günü de beylere aittir. Düğünlerde genelde Osmanlı bayrağı kullanılırken; “Yancariça”, “Dur kız sana kına sürülecek”, “Ömer amca”, “Nebet-Bedir Aleyn Savaşı” gibi uzun Türküler yakılır.

Tarih ve sürekli değişen yönetim, rejimler boyunca bura insanların isim ve soyadları da sürekli dolarak değiştirilmiştir. Örneğin: Osmanoviç Bayro – Bayroski Osman – Osmani Bayro.

Goralıların dost, kardeş ve anavatan olarak benimsedikleri Türkiye ve Türklerle olan dayanışmasının en somut örneklerini son iki yüz yılda meydana gelen 1877-78 Rus Türk savaşlarına Türk taraftarı olarak katılımıyla; ardından da aynı desteği esirgemedikleri Çanakkale ile Plevle muharebesinde görmek mümkündür.

Türk KFOR’u tarafından savaştan sonra Gora’da onarılan Zli Potok köy yolu ile yaptırılan menfez açılışı sırasında Goralı çocukların söyledikleri Türkçe şarkı, yöreden Çanakkale savaşına katılan büyüklerine adanan ve hala yakılmakta olan Türkülerden biriydi: “Türklerin gemisi kırmızı delikli / İçindeki askerler aslan yürekli; Düşmanların gemisi yeşil direkli /İçindeki askerler tavşan yürekli; Kaçma düşman kaçma tutuklanırsın/Çanakkale boğazında teslim olursun...”

Geçenlerde Sırpların yoğun olarak yaşadığı Ştırpce Belediyesi Koordinatörlük Merkezi tarafından Gora yöresine gönderilip dağıtılan yardımlar arasında domuz etinin de yer alması Gora halkını huzursuz ederken, yöredeki kimi aydınların tepkisini toplamıştı. Goralılar, kendilerinin İslam dinine mensup oldukları bilindiği takdirde böyle bir faaliyeti çirkin ve saygısızca bir girişim olarak nitelendirdiler. Sırbistan Milli Eğitim Bakanlığının yöredeki öğretmenlere maaş vermeye devam etmesi ve İslam dinine mensup insanlara domuz eti içeren bu gibi yardım faaliyetlerin sürdürmesi Pan Slavizim hareketlerinin açık bir göstergesi olsa gerek.

Kaynak:Taner GüçlüTürk - Yeni Dönem, Kosova

Çevrimdışı TÜRK-KAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2181
  • UÇMAĞA VARDI, TANRI DAĞLARINDA!
Ynt: BALKANLAR VE GORALILAR
« Yanıtla #1 : 05 Haziran 2007 »
 Geçen ay  Goralılarla ilgili Trt'de bir belgesel yayınlanmıştı. Belgeselde Goralıların eski tamgaları ile Kırgız Türklerine ait olan damgalar karşılaştırıldığında birebir aynı oldukları görüldü.

 Sanırım Goralıları Balkanlara yerleşen Peçenek Kuman türklerinin toırunlarıdırlar.

 Yalnız Kosova Prizren'deki Türkler gibi üzerlerinde arnavutlaştırma planları uygulanıtyor. Kososvadaki yeni yöentim Türk varlığını yok etmek için herşeyi deniyor.

23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!

Kök-Börü

  • Ziyaretçi
Ynt: BALKANLAR VE GORALILAR
« Yanıtla #2 : 05 Haziran 2007 »
Geçen ay  Goralılarla ilgili Trt'de bir belgesel yayınlanmıştı. Belgeselde Goralıların eski tamgaları ile Kırgız Türklerine ait olan damgalar karşılaştırıldığında birebir aynı oldukları görüldü.

 Sanırım Goralıları Balkanlara yerleşen Peçenek Kuman Türklerinin toırunlarıdırlar.

 Yalnız Kosova Prizren'deki Türkler gibi üzerlerinde arnavutlaştırma planları uygulanıtyor. Kososvadaki yeni yöentim Türk varlığını yok etmek için herşeyi deniyor.



Evet Anda,haklısın...

Önce Tito sonra varisi Miloşeviç ve hala Sırplar tarafından Kosova Türklerine aynen Sancak Türklerine yaptıkları asimilasyon uygulanıyor..Arnavutların baskısı da cabası..

İşin acı tarafı,Bugünkü başımızdaki hükümetin eğitim dili olarak dayatılan Arnavutça olmasına destek vermesidir..

Bu olay Kosova Türklerini can yerinden vurmuştur..

 

Çevrimdışı TÜRK-KAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2181
  • UÇMAĞA VARDI, TANRI DAĞLARINDA!
Ynt: BALKANLAR VE GORALILAR
« Yanıtla #3 : 05 Haziran 2007 »
Yalnız Tito ve Miloseviç dönemlerinde Kosova ile Makedonya'da Türkçe devletin resmi dillerinden biriydi. Şimdi Kososva'da sadece Prizren ve Mamuşa'da resmi dil statüsünde... İşin ilginç tarafı Kosova nüfusunun %25'i Türk dilini hala biliyor, kullanıyor (Arnavutlar, Goralılar, Sırplar vs.) BM'in aldığı kararlarda Kosova'da affedersiniz çingen dili bile resmi dil iken nüfusun %25'inin konuştuğu Türkçe resmi devlet dili değil. Böyle rezillik, kepazelik olamaz. :x

BM, Türkiyedeki akp hükümeti ve Kosova'da iktidarı elinde bulunduran uçk lı arnavut teröristler Türklüğü yok etmek için adeta aleni bir itifak yapmışlar  :x

Açık konuşmak gerekirse mert düşmanlarımız olan Tito ve Miloseviç'i kahpe evladı arnavutlara tercih ederim. Çünkü Kosovalı Türkler bilhassa Mamuşalılar savaş döneminde sırplardan kaçan arnavutlara kucak açmışlardır. arnavut itlerinin teşekkürü ise Prizrende Türkçe konuşan insanlara saldırmak olmuştur.
 :x
23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!

Kök-Börü

  • Ziyaretçi
Ynt: BALKANLAR VE GORALILAR
« Yanıtla #4 : 05 Haziran 2007 »
akp hükümetinin Türkçeyi es geçip okullarda  Arnavutça'nın  kabulüne verdiği destek yüzünden Kosova Türkleri adeta Anavatan Türkiyeye küstüler..Ayıptır ayıp bu hükümetin yaptıkları ayıp!

Türk adına  bu kadaradar hakarete izin veren rto hükümetinin yaptığı ayıpları temizlemek bayağı zaman alacak..

Kerkük Türkmenlerini mi saysam yoksa Kosova Türklerinimi?

Elin çapulcusu Talabani ile sarmaş dolaş olan bu hükümet umarım seçimde sandıkta yokolur!