Gönderen Konu: BİN CİHANA DEĞİŞMEM ŞU ÖKSÜZ TÜRKLÜĞÜMÜ  (Okunma sayısı 3929 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Delikurt38

  • Tanri Türkü ve Türk Yurtlarini Korusun
  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 127
Okuyunca cok Hosuma gitti Paylasmak istedim.

Hikaye meşhurdur duymuşsunuzdur belki. Osmanlı döneminde sarayda görevli bir Ermeni Paşa maiyetindeki Türklere zulmedermiş. Herkes illallah edermiş ama kimse de bir şey yapamazmış.

Derken bir gün bu Ermeni Paşa her sabah olduğu gibi kasrın içinde atıyla gezintiye çıkmış. İşte ne olduysa ondan sonra olmuş. Aniden önüne çıkan bir köpek atı ürkütmüş ve ürken attan düşen Ermeni Paşa oracıkta ölüvermiş.

Bu olaya şahit olan devrin ünlü şairlerinden biri de şu hicvi yazıvermiş:

"Bir kelbi, bir kelp ile mahveyledi Allah
La havle vela kuvvete illa billah"

..

"Damarındaki zehirli TÜRK kanını boşaltıp, yerine asil ERMENİ kanı doldurmak" isteyen ve bunu en yüksek perdeden dile getiren Ermeni Yazar Hrant DİNK' in öldürülmesinden hemen sonra başladı komedya.

İfade özgürlüğünden, barıştan ve sevgiden dem vuran "insan hakları havarilerimiz" cinayete kurban giden arkadaşlarının cenazesi henüz kaldırımda iken, ağızlarından salyalar saçarak "KATİL DEVLET, HESAP VERECEK" sloganlarını atmaya başlamışlardı bile.

Bu şaşırılacak bir şey değil aslında. Çünkü bu güruh için Hrant DİNK' in düşüncelerinin ya da cansız bedeninin oracıkta yatmasının zerrece önemi yoktur. Önemli olan, bu tablodan çıkartabilecekleri maksimum siyasal rant yani "ajitasyon ve propaganda"dır.

Cinayetin, otuz iki saat içerisinde, olağanüstü bir gayretle çözülmüş olması bile bu lümpen kitle için hiç bir şey ifade etmemiş olmalı ki, cenaze töreninde de "katil devlet" diye bağırmaktan geri durmadılar.

Medya kuruluşları da o bilindik tavrı takındılar. Önce Hrant DİNK' in, altı delik ayakkabılarından yola çıkarak olayı dramatize etmeye çalıştılar. Ama öylesine abarttılar ki; inandırıcı olmaktan çok, komik oldular.

Nedense mal varlığını yazarken, Bakırköy' de bulunan dört katlı kitapevinden bahsetmediler.

Nedense yeni yılda Kıbrıs' ta Merit Otel' de ruletten kazandığı 25 bin Amerikan Dolarından bahsetmediler.

Bolu tüneline isminin verilmesini ve hatta tabutunun Türk Bayrağına sarılmasını önerenler bile oldu.

Cenazeye katılmak için ERMENİSTAN' dan gelecek heyet, bizzat Abdullah GÜL' ün talimatıyla VIP salonunda ağırlandılar. Meclis Başkanımız "cenazede en ön safta olmak istediğini" buğulanmış gözleriyle ifade etti..

Ve en nihayet cenazeye katılanlar "HEPİMİZ ERMENİYİZ, HEPİMİZ HRANT DİNK' İZ" sloganlarıyla kendilerinden geçtiler.

Güler misin, ağlar mısın derler ya? Tam da öyle bir durum.

İhanetin olduğu her noktada ittifak eden bu şer odaklarının hep bir ağızdan "HEPİMİZ ERMENİYİZ" diye yırtınması aslında Cenab-ı Allah' ın bir lütfu.

Yıllardır maskelerini indirip deşifre etmeye çalıştığımız bu hain güruh kendi ağızlarıyla söylemlerimizi teyit etmiştir. Zira biz de aynı şeyi söylüyoruz yıllardır.

EVET HEPİNİZ ERMENİSİNİZ !..

TÜRK OĞLU DÜŞMANINI TANI !..

Şairin ölümsüz dizelerinde ifadesini bulan "KEMİKTEN TASLARLA ŞARAP YERİNE TÜRK KANI İÇENLER" bunlardır.

Erzurum' dan, Karst' tan başlayıp Samsun' a kadar Müslüman Türkleri camilere doldurarak cayır cayır yakan ve toplu mezarlarda yok edenler bunlardır.

Türk' ün malına, canına, namusuna, arına göz dikenler bunlardır.

Türk' e ait her değere, her haslete ölümüne kin duyan ve içlerindeki nefreti söküp atamayan bunlardır.

İnsan hakları, barış, demokrasi gibi süslü ve masum sözcüklerin ardına sığınarak TÜRK DEVLETİ' nin temeline dinamit koyan bunlardır.

Kan üzerinden siyasi rant sağlamaya çalışan, Avrupalı efendilerinden bir gülücük almak için ruhunu şeytana satanlar bunlardır.

YÜREKTEN YÜCE MİLLETİM BUNLARI TANI.. UNUTMA.. UNUTTURMA.

Ve ey sizler. Bu milletin parasıyla okuyup, bu necip milletin oylarıyla ceylan derisi koltuklarda arz-ı endam eyleyen zât-ı muhteremler.

Hangi şehit cenazesinde saf tuttunuz ki; suçlu psikolojisi ile hareket edip, uzatılan mikrofonlara buğulu gözlerle "cenazede en ön safta bulunmak isterdik" demeçleri verebiliyorsunuz?

Hangi yüz ve hangi hakla ERMENİ KATİLLERİ VIP SALONLARINDA ağırlıyorsunuz ?

Öldürülen 32 diplomatımız ve geri de bıraktığı yakınları içinde aynı üzüntüyü hissediyor musunuz?

7 Ağustos 1982 tarihinde Esenboğa Havalimanı basan Ermeni katillerin katlettiği 8 kişi ve yaraladığı 72 kişiyi ne çabuk unuttunuz?

Ne çabuk unuttunuz Türk Hava Yollarının Orly Bürosuna bomba koyup 8 kişiyi öldüren katilleri?

16 Haziran 1983 yılında Kapalıçarşıyı basıp suçsuz günahsız sivil vatandaşları kurşuna dizen Ermeni katilleri ne çabuk unuttunuz?

Nedir bu aymazlık ?

Nedir bu yalakalık ?

Nedir bu gaflet ?

Nedir bu ihanet ?

..

Hainlere, gafillere, çakallara, işbirlikçilere inat, hem de tüm hücrelerimizde İNADINA HAYKIRIYORUZ.. TÜRKÜZ. TÜRK DOĞDUK, TÜRK KALACAĞIZ..

Ne diyordu ATSIZ:
SARAYLARDA SÜREMEM DAĞLARDA SÜRDÜĞÜMÜ
BİN CİHANA DEĞİŞMEM ŞU ÖKSÜZ TÜRKLÜĞÜMÜ

Tanri Türkü Ve Türk Yurtlarini Korusun
Ülkü; ilk önce, insanların gönüllerinde, gönüllerin derinliklerinde doğar ve kendini önce destanlarda gösterir. Sonra şuura geçer, büyük kılavuzlar tarafından açıklanır. Daha sonra da büyük kahramanlar, onu gerçekleştirmek için büyük hamleler yapar. Bu hamleler sırasında da ülkülü millet, kahramanların ardından gönül isteği ile koşar. Bütün bu uğraşmalar arasında da millet yürür, önce manen sonra maddetten ilerler, olgunlaşır, erginleşir.

H. Nihal Atsız