Erdoğan, 6 Nisan 2006 günü, PKK'ya seslenerek; "Eğer legal bir yaşamın içindeyseniz, demokratik bir yaşam sürdürmek istiyorsanız, zaten kaçmaya, göçmeye gerek yok. Elde silah dolaşmaya gerek yok. Silahsız bir şekilde, gelirsin masada her şeyi konuşuruz" demişti.
Başbakan sıfatıyla 'müzakere' çağrısında bulunması, onun "Devletin bağımsızlığını zayıflatma", "birliği bozma", "Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırma" amacında uzlaşmak, yasanın deyişiyle "suç için anlaşma" girişiminde bulunmaktır.
Hatırlanacağı gibi, Tayyip Erdoğan, 15 Şubat 2004 akşamı Kanal D ekranlarından 'Diyarbakır'ı Büyük Ortadoğu Projesi içinde merkez yapma' hedefini açıklamıştı. Şimdi PKK'yı masaya çağırması da bu projenin ve hedefin bir parçasıdır. Üstlenilen görev, devletin topraklarının ve hükümranlık haklarının bir kesiminin yabancılara terk edilmesidir. "Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak" suçunu oluşturur.
Düşünün ki bunları yapan Türkiye'nin Başbakanı yazıklar olsun! Bunlar din ve oy tacirliği yapmalarına rağmen, seçim kanunlarını değiştirmelerine rağmen %10 seçim barajına takılacaklar! geldikleri yere tekrar dönecekler.