İddia ediyorum, Urumiye''de villalarda yaşattıkları PKK elebaşlarını ve militanlarını değil günler, aylar; birkaç saat içinde paketleyip Türkiye''ye altın tepside gönderirler?..Ucuz petrol ve doğalgaz vermek için de Ankara''da bakanlığın önünde sabahlarlar. Efendim, ABD''nin desteklediği Güney Azerbaycan partilerinin ABD''nin kontrolünde olduğu iddia ediliyor.
Unutmayın ki Atatürk de amacına ulaşmak için Rusya''dan ciddi bir yardım almıştı.. Habur sınır kapısını kapatmaya ve yerine başka bir sınır kapısı açmaya dahi yetkisi ve gücü olmayan onuruna kukuleta geçirilmiş bir Türkiye, Güney Azerbaycan Türklerine sosyal, ekonomik ve kültürel yardımlar yaptı da onlar mı kabul etmedi.
http://www.gamoh.biz/yazdir.asp?hid=564Alinti yazida kendi ifadeleri ile üstelik Basbug Atatürkün Rusyadan yardim aldigi yalanini ileri sürerek, ABD, dolayisi ile Israille isbirligi yaptiklarina haklilik kazandirmaya calisiyorlar.
Rus Yardımı Değil, Buhara Altınları
Rus Yardımı Değil, Buhara Emirlik Hazinesi Altınları
Sinan Tavukçu
M. Kemal Paşa, 26 Nisan 1920′de, Meclis’in açılışından hemen üç gün sonra yazdığı mektupla, Sovyetler Birliği’nden silah, cephane ve malzeme yanında para da istemiş, gönderdiği mektubuna cevap beklemeden 11 Mayıs’ta Rusya’ya bir de heyet yollamıştır.
Bu talep üzerine Sovyetler, 1920 yılından itibaren belli aralıklarla Ankara Hükümeti’ne cephane, savaş malzemesi ve para göndermiştir. Sovyetler Birliği’nin gönderdiği yardımın önemli kısmı, 16 Mart 1921′de Moskova Antlaşması’nın imzalanmasından sonra gerçekleşmiştir. Sovyetlerden temin edilen nakdi yardımlar üç yıl itibariyle aşağıdaki gibidir:
1920 yılında; 3.066.800 adet Altın Ruble ve 100.000 adet Osmanlı Altını.
1921 yılında; 9.800.000 adet Altın Ruble.
1922 yılında; 4.600.000 adet Altın Ruble.
Sovyet yardımı olarak bilinen bu paraların gerçekte Buhara halkı tarafından bağış yoluyla toplanan paralar olduğu anlatıla gelmiştir. Ancak bu bilginin doğruluğu tartışmalıdır. 1868 yılından beri Çarlık Rusyası işgali altında sıkıntılı bir hayat sürmüş olan Buhara halkının, bu dönemde yüz milyon altın ruble bağışlayacak bir maddi güce sahip olması pek akla uygun görünmemektedir. Son zamanlarda ortaya çıkan bilgilerden, Anadolu’ya gönderilen altınların, Bolşevikler tarafından yıkılan Buhara Emirliği’nin hazinesine ait altınlar olduğu ortaya çıkmıştır.
Buhara Cumhuriyeti’nin ilk ve son cumhurbaşkanı olan Osman Kocaoğlu, Sovyet Yardımının Hikayesini Anlatıyor
Buhara Cumhuriyeti’nin ilk ve son cumhurbaşkanı olan Osman Kocaoğlu 1972 yılında Yakın Tarihimiz Dergisi’ne yaptığı açıklamalarda yardım hadisesini aşağıdaki gibi anlatmıştır.
“1920 yılında Buhara Cumhuriyeti kurulduktan sonra, ben ilk cumhurbaşkanı olarak, yanıma başvekilimiz rahmetli Feyzullah Hoca’yı alarak Sovyet Rusya büyükleri ve bu arada Lenin ile temasta bulunmak üzere Moskova’ya gitmiştim. Bizden bir müddet önce, temmuz ortalarında Türkiye’den de milli hareketi temsil eden ilk heyetin Bekir Sami Bey’in başkanlığında Moskova’ya gelerek Lenin, Çiçerin ve Karahan ile, bilhassa yardım temini konusunda müzakerelerde bulundukları anlaşılıyordu.
Nitekim, Kremlin Sarayı’nda kendisi ile görüştüğümüz gün Lenin, önem verdiğini hissettirdiği “Türkiye”den söz açarak, bana
“- Ankara’dan bir Türk heyeti geldi. Vaziyetlerini anlatarak acele yardım istedi. Bu hususta sizin fikriniz nedir? “ dedi.
Hiç tereddüt etmeden kendisine:
“- Elbette yardım etmek gerek… ve vakit geçirmeden yapılmalıdır.” deyişim üzerine bu işte zaten kararlı olduklarını, fakat bazı zorluklarla karşılaştıklarını belirten bir ifade ile,
“-Yardım meselesi için bizi düşündüren iki zorluk var.” dedi ve devam etti.
”- Birincisi Türklerin istedikleri altın para bizde pek azdır.” deyince sözünü kestim.
“- Bizde altın para vardır! dedim. Verebiliriz de…”
Lenin memnun olduğunu belirten bir baş eğişiyle devam etti.
“- İkincisi, yol meselesidir. Çünkü Türklere yalnız para değil, her türlü harp malzemesi de vermemiz gerekiyor. Bunları emniyetle Ankara’ya ulaştıracak yol lâzım! Halbuki Kafkaslar’daki durum dolayısıyle yollar kapalıdır. Ne zaman açılabileceği malum değildir.”
Biz, bu hususta ayni kanaat ve fikirde olduğumuzu söyleyerek ilave ettim:
“- Kafkaslar’da kurulan cumhuriyetlerle anlaşmak mümkündür. Bu bölgede Müslümanlar çoğunluktadır. Gürcüler de menfaatleri icabı Müslümanlara yakındır. Ermeniler de keza… Çalışılırsa müşterek bir yol bulmak imkanı vardır.“ dedim.
Ayrıca paranın miktarını tespit etmek icap ediyordu. Bunu mütehassıslar tespit etsinler dedik ve bizim -aynı zamanda Hariciye Nazırı olan- Başvekil Feyzullah Hoca ile Rus mütehassıslardan mürekkep bir heyete havale ettik. Bu heyet uzun müzakereler sonunda yardım miktarını en az yüz milyon altın ruble olarak tesbit etti. Tekrar Lenin’le buluştuk. Lenin bu sefer yaptığımız konuşmada sözü tekrar para konusuna getirerek ne kadar verebileceğimizi sordu.
“- Yüz milyon ruble…” dedim.
Lenin tekrar etti:
“-Yüz milyon mu?”
“-Evet… Derhal verebiliriz!”
Çarlık zamanından kalma altın rublelerimiz çoktu. Buhara hazinesindeki bu paraya Ruslar el sürmezler, dokunmazlardı. Buhara bir Çar emâreti olduğu halde, idari ve mali işlerde müstakildi. Bu sebeple bizde altın belegan mâbelâg (haddinden fazla) çoktu.” (Yakın Tarihimiz, Cilt.1, shf.292-293)
Lenin’le bu şekilde mutabık kaldıktan sonra heyet Buhara’ya geri döner. Para yardımı meselesini meclise götürürler. O sırada Buhara’nın nüfusu dört buçuk milyondur. Buhara parlamentosu Türkiye’ye yüz milyon altın ruble yardımını tek itiraz sesi yükselmeden oy birliğiyle alkış ve tezahüratlar altında kabul eder.
Parlamentonun bu kararının hemen ertesi günü gereken muameleleri tamamlayarak parayı, Ankara’ya yetiştirilmek üzere Rus hazinesine teslim ederler.
Bu hadiseyi, Türk subayı Raci Çakırgöz’de hatıralarında anlatmaktadır. 1. Dünya Savaşında esir düştüğü Ruslardan kaçarak Türkistan’a gelen ve Taşkent’te öğretmenlik yapmakta olan Raci Çakırgöz, “Çarlık ve Bolşevik Rusya’da 10 Yıl” adıyla yayımlanan hatıralarında, Sovyet yardımları olarak bilinen yardım hakkında aşağıdaki hususları yazmaktadır.
“Ben Taşkent’teyken Buhara Geçici Hükümeti’nin İstiklal Savaşı vermekte olan, Ankara Hükümeti’ne para yardımında bulunduğunu haber aldım. Maalesef bu yardım bizim gazetelerde Rus para yardımı şeklinde geçmiştir. Ancak son zamanlarda yetkili kimseler bu olayın içyüzünü aydınlatmışlardır. Türkiye’ye bu yardımın yapılmasında en büyük rolü oynayan kimse, o sırada Maliye Nazırı olan Osman Hoca (Kocaoğlu) idi. Osman Hoca 1921 yılında ilan edilen Buhara Cumhuriyeti’nde Cumhurbaşkanlığı görevinde bulunuyordu. Sonra 1923’te Afganistan’a ve oradan da Türkiye’ye geçti. 28 Temmuz 1968’de İstanbul’da vefat etti.
Sonradan öğrendiğime göre Buhara Hükümeti’nin Ruslar aracılığıyla Türk Hükümeti’ne yaptığı 100 milyon altın rublelik yardımdan, Ankara Hükümeti’ne ancak 10 milyon altın ruble ulaşabilmiştir. Ruslar, geri kalan 90 milyon altını, herhalde aracılık ücreti olarak almış olacaktır!
Esasen Ruslar, Buhara halkından ve saraydan topladıkları 12 vagon dolusu altın ki, aralarında çok ağır bir altın avize vardır. Ziynet ve çok kıymetli kuzu derilerini Moskova’ya götürdüler. Bu kuzu derileri ‘astragan’ı sağlayan Buhara’nın koyunları, Karakul denen gölün civar mıntıkasında, üretiliyordu.” (shf.68)