Çin’in Yatırımları, Gerçekten Türk Cumhuriyetlerinin Kalkınmasına Yönelik midir?
25 yıldan beri, Çin’in Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine yaptığı yatırımlar dikkatlı bir şekilde incelendiğinde , bu Çin yatırımlarının bu ülke halklarının hayat standardını yükseltmeye yönelik olmadığı kolayca görülecektir. Çin,bu Cumhuriyetlerden Sadece kendi endüstrisi ve üretimi için kaynak olabilecek materyaller ile gerekli ham maddelere ulaşmayı hedeflemektedir.Ayrıca, bu kaynak ve ham maddelerin çok ucuz ve kolay ve kısa yoldan Merkezi Çin’e ulaşmasını sağlamayı amaçlamıştır. Çin’in bu Kardeş Türk Cumhuriyetlere yatırdığı dev yatırımlar, Petrol, doğal gaz, uranyum, altın, bakır vebenzeri doğal zenginliklerin çıkarılmasına yönelik yatırımlardır.Onların işlenmesi ve mala dönüştürülmesi amaçlı asla değildir. Pekin, Bu ham maddeleri Çine taşımak için gerek duyulan petrol, doğal gaz boru hatları, kara ve demir yolu, bu yolların kısaltılması için stratejik tüneller için sadece para harcamakta ve yatırım yapmaktadır. Bu ülkelerdeki Sovyetlerden miras kalan eski ve geri teknolojiden kurulu petrol koyuları, petrol depolama tesislerinin yenilemesi,taşınması ve benzeri işleri Çin şirketleri üstlenmiştir. Bu üstlenme işi de yine Çin’in kendi çıkarı ve ihtiyacına yönelik zorunluluktan kaynaklanmaktadır.
Çin’in, Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine yönelik ekonomik ve yatırım stratejisi, işgal altında tuttuğu Doğu Türkistan’a uyguladığı stratejinin devamı,aynısı ve uzantısıdır. Çin, ihtiyaç duyduğu Doğu Türkistan petrol, doğal gaz, altın, uranyum, kömür ve diğer ham maddelerin çıkarılması için büyük ve dev yatırımları yaptılar. Bu ham maddelerin Çin’e naklini sağlamak için ulaşım ağlarını kurdular. Çin’de son 35 yıl boyunca ortalama büyüme yılda %10 üzerinde seyrederken, bu rakam Doğu Türkistan’ da %25 – 30 arasında gerçekleştirilmiştir. Ancak, yerli Türk halkı öz ana vatanındaki bu baş döndürücü kalkınma,gelişme ve büyümeden tecrit edilmiş ve ekonomik olarak bunun dışında bırakılmıştır. Bu suretle Doğu Türkistan’a demografik asimilasyon amaçlı olarak Çin’den getirilen işsiz,evsiz, aç ve perişan etnik Han Çinlisi göçmenler olağanüstü derecede bir refah düzeyine kavuşturuldular. Müslüman Uygur Türkleri bu olağanüstü büyümenin ve kalkınmanın dışında işsiz, aç, yoksul,evsizliğe terk edildiler. Bu ülkeye yapılan Yatırımlar sadece etnik göçmen Çinlilerin yararı gözeterek ve onların bu ülkede sürekli kalmalarını temin için yapılmıştır. Bu adaletsiz,acımasız ve insafsız ekonomik uygulamalar Sonucunda 5 temmuz 2009’da başkent Urumçi’de bütün dünya’yı sarsan binlere masum Uygur ve Çinlinin hayatını kaybettiği ,on binlercesinin yaralandığı ve bir o kadar Müslüman Türk’ün tutuklandığı toplumsal etnik çatışmalar patlak vermiştir. Bugün Doğu Türkistan’daki etnik depremin pay hattı, Pekin’in tahtını sallayacak kadar tehlikeli boyutlara varmış bulunmaktadır.
Çin, Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine yönelik bu ekonomik stratejisini Doğu Türkistan’daki sürdürdüğü minval üzerinden devam ettirirse ,bu durum ilerde Bu Cumhuriyet’in Müslüman ve Türk asıllı halklarında Çin’e karşı yeni bir etnik nefret dalgasının patlamasına neden olabilecektir.
Bunun Nedenini şöyle izah edebiliriz ; Çin, Türk Cumhuriyetlerinin sanayi alt yapısını art niyetli ve bilinçli olarak tamamen çökmesini sağlamıştır. Çin kalitesiz ve ucuz sanayi ürünlerini bu ülkelerde maliyetinin altında yanı zararına satma stratejisini uzun yıllardır istikrarla uygulamaktadır. Bu ülkelerden aldığı ham maddeler karşılığı bu Cumhuriyetlerde yaşayan Kardeşlerimizi bu ucuz Çin mallarına muhtaç hale getirmiştir. Üretim için girişim ve denemede bulunanalar da Çin’in ucuz malları karşısında iflas etmişlerdir. Çin, bu stratejik uygulamaları ile Türk Cumhuriyetlerinin sanayisini sürekli sıfır noktasında bırakmakta kararlı gözükmektedir.
Çin bankaları, Orta Asya Türk cumhuriyetlerine dev kredileri sağlarken, tek bir şartı ileri sürmektedir; projelerin ihalesinin Çin şirketlerine verilmesi.Bu projelerde Çin mühendisleri, Çin işçileri çalışacaktır. Şu an
Bağımsız Batı Türkistan Türkleri tekrar köy toplumuna dönüşmüştür. İşsizlik, yoksullukta, Doğu Türkistan Türkleri seviyesine gerilemiştir. Bugün Kazakistan’dan başka diğer 4 Türk cumhuriyetinden, yabancı ülkelere gidip çalışanla işçi sayısı 15 milyona ulaşmaktadır. Sadece Özbekistan’dan Rusya ve Türkiye’de çalışmakta olan vasıfsız işçi sayısı 8 milyonu bulmaktadır.
Durumun farkına varan Türkmenistan yakın dönemlerde, Çin yatırımı işletmelerde %70 Türkmen vatandaşı çalışması zorunlu, diye şart koştu. Özbekistan ise “ Çin sadece yönetici getirsin. Çalışanlar kesinlikle Özbek vatandaşı olacak” diye tavır koydu. Kırgızistan da, Oş – Sarıtaş – örkeştam ı ve Bişkek – Narın – Turğat kara yolları yapımında %30 Kırgız vatandaşı çalışması gerektiğini ve yol için kullanılacak malzemelerin de %40 ni yerli üreticilerden temin edilmesi şartını getirmiştir. Ancak, “ parayı veren düdüğü çalar” misali, Çin emin adımlar ile bildiğini okumaktadır. Büyük Çin kitleleri yerleşim bölgelerinden uzak dağlık alanlarda maden kazmak, ıssız boz kırlarda petrol kuyuları açmak, boru hattı, ve demir yol yapımı ile meşgul olduğu için, yerli halk onlardan habersizdir. Yarı asker statüsündeki bu göçmen Çinli işçiler, Çin ordusu bu bölgeye geldiğinde ellerinde silah dağlardan şehirlere inecektir. Tıpkı Doğu Türkistan’da yaptıkları gibi.
Çin bankalarının, Türk Cumhuriyetlere sağladığı kredilerin verilme aşamaları ve kullanıma durumu şeffaf değildir. Bu yüzden, bu ülkelerin bürokrat ve yetkilileri arasında yolsuzluk, rüşvete bulaşma oranı çok ürkütücü boyutlardadır. Çin, bilerek ve isteyerek bu ülkelerde zengin – yoksul kutuplaşmasına çanak tutmaktadır. Çin bankaları, birde bu ülkelerde önemli ve kritik noktalardaki bürokratları tuzağa düşürme veya satın almada krediden ibaret kartı şantaj olarak kullanmaktadır. Yalnız Çin bankaları değil, bu ülkelerdeki Konfüçus Enstitüleri, yatırım, işletme şirketleri de bu ülkelere yönelik Çin propagandası için harcanacak masrafları bütçelerine koymuştur. Çin yönetimi Türkistan Cumhuriyetlerinde faaliyet gösteren bütün kurumlarını kendi emellerinin gerçekleştirilmesinde aracı olarak kullanmaktadır.Türk Cumhuriyetlerinde akademik çalışmalar,bilimsel araştırmalar, kültürel etkinlikler, konferans, seminer, ödül töreni, Çin Üniversitelerinde okuma hakkı ve öğrenim bursu kazanma ve benzeri isimler altında bu eğitim,akademik çalışma ve sosyal ve kültürel çalışma ve etkinliler vasıtası ile, Türkistan Türk toplumunun ruhunu uyuşturmaya, Çin’e ısındırma ve sonra sevdirmeye, Velhasıl Çin’in Türkistan’in bu bağımsız Coğrafyasına yönelik yayılmacı politikasına alet etme amaçlı bu faaliyetlerini aralıksız sürdürmektedir.
Çin’in, Türk Cumhuriyetlerine yönelik stratejisinden Biri, bu ülkenin Mevcut sanayi alt yapısının çökmesini sağlamaktır
Türk cumhuriyetlerinde bulunan ve Sovyetlerden miras kalan dev ağır sanayi endüstri tesisleri Sovyetler Birliği’nin tarihe karışması ile zamanla hurdaya çıkarıldı ve tamamen yok edildiler. 2.Dünya savaşı sırasında Rusya’dan 1944 yılı Özbekistan’a taşınmış olan uçak Fabrikası, Sovyetlerden sonra 1991 de komple Özbekistan devletinin malı olmuştur. Özbekistan’daki bu uçak Fabrikasının ürettiği ve Özbekistan’a miras kalan 200 adet yolcu uçağı zamanla satılarak devlet hazinesine aktarıldı. Özbekistan bu Uçak Fabrikasının modernize edilmesi ve tekrara üretime geçirilmesi için Özbek yetkililer, Çin yönetimine uzun yıllar ısrarcı oldu.Ancak, Çinliler uçak fabrikası ile hiç ilgilenmediler. Fabrika zamanla olduğu yerde çürüdü ve daha sonra hurdaya çıkarıldı.
Kırgızistan, Sovyetlerden kalan Kalaşnikof Silah Üretim Tesislerinin ortak çalıştırılması için Çin’e cazip tekliflerde bulundu. Ancak,Çin,bu fabrika ile de hiç ilgilenmedi.Aynı şekilde bu silah Fabrikası da hurdaya çıkarıldı, yok edildi.
Kazakistan’ın Karağanda şehri 50 – 60 bin işçinin çalıştığı dev bir demir –çelik üretim şehri idi. 1990’lı yıllarada Çin bu fabrikanın ürünlerinin en çok alıcılarından biri idi. Ancak,Çin, 2000’lı yıllardan sonra ihtiyacını kendi kurduğu Demir Çelik ürünlerinden karşılamaya başladı.Çin Kazakistan’dan satın aldığı demir – çeliğı kesince Karağan’daki Dev Demir- Çelik kompleksi krize girdi ve zamanla iflasa sürüklenmeye başladı. Kazakısitan Hükümeti de aynı Özbekistan ve Kırgızistan gibi bu kompleksin modernize edilerek ortak işletilmesi teklifini yaptı.Ama, Çin bu teklif ile de ilgilenmedi. Daha sonra üretimini durdurmak zorunda kaldı.Bugün Karağanda Demir Çelik Tesisleri içler acısı virane bir hurdalıklar yığınına dönüşmüş durumdadır.
Türk Milletinin ezeli rakipleri olan Çin ve Rusya,günümüzde de Türk Coğrafyası üzerinden çekişmeyi sürdürüyor.
Çin, Orta Asya’da ve Türkistan Coğrafyası’nda ileri teknoloji ile çalışan modern sanayi ve endüstri tesislerinin kuruulmasını hiç bir zaman istemiyor. Geçmişte bu topraklardaki Rus sanayi yatırımlarından de nefret ediyordu, Netice olarak ; Çin’in kendi devletinden başka ülkelerin kendisinden daha ileri gitmesini ve modern sanayi tesisleri kurmasını kendisine rakıp görüyor ve istemiyor.Türkistan Cumhuriyetlerinin kendilerine yeterli olabilecek endüstri ve sanayi’nin kurulmasını istememesi ve yok pahasına bu ülkelere ürün ihraç etmesinin temelinde bu gizli amaçları yatmaktadır. ( İkinci Bölümün Sonu . Yazı devam edecektir.)
http://www.uyghurnet.org/37052-2/