Gönderen Konu: değirmencioğlu  (Okunma sayısı 6591 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ÖTÜKENDEN KOPAN FIRTINA

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 11
değirmencioğlu
« : 29 Şubat 2008 »
 :turan:sevgili soydaşlarım ben soyumun nerden geldiğini öğrenmek istiyorum siz bana yardımcı olabilirmisiniz soy adım değirmencioğlu trabzonluyum lütfen bana yardımcı olurmusunuz

Çevrimdışı ÖTÜKENDEN KOPAN FIRTINA

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 11
Ynt: değirmencioğlu
« Yanıtla #1 : 29 Şubat 2008 »
bana soyum hakkında yardımcı olursanız çok sevinirim trabzonluyum değirmencioğullarının soyunu öğrnmek istiyorum

ilteris7

  • Ziyaretçi
Ynt: değirmencioğlu
« Yanıtla #2 : 29 Şubat 2008 »
Ahi Evren Dede

Trabzon’daki Ahi Evren (Evran) Dede hakkında yazılı kaynaklardaki bilgiler son derece azdır. Bugün bir ziyaretgah olan Ahi Evran Dede türbesi Trabzon'un Boztepe semtindedir. Türbe Ahi Evren Cami adı ile anılan camiye bitişik olarak inşa edilmiştir.

Ahi Evran Dede hakkındaki ilk bilgileri türbe kapısının sağında bulunan kitabeden öğreniyoruz. Kitabede şunlar yazılıdır: “Ahi Evran Dede (Veli) (1284-1351) asıl adı Hasan Ebul Hakayık olduğu bildirilen Ahi Evren Dede Kırşehir’deki Ahi Evran’in kardeşi veya Ahilerden biridir. Ahi Evran Dede Trabzon’a Rum denilen Hıristiyan krallığı döneminde padişah Orhan Gazi(1326-1362) zamanında İslam’ı yaymak için gelmiş olan Ahi tarikatından gönüllü İslam tebliğcisidir. Trabzon’daki putperestlere ve Hıristiyanlara karşı maddi ve manevi sahadaki çalışmalarıyla 1461 yılındaki Trabzon’un fethine zemin hazırlamış beş evliyadan birisidir. Kaynaklara göre Ahi Evran Dede miladi 1351 yılında 67 yaşında şehit edilmiştir. Kabri maşatlıktaki bir ceviz ağacının altında Hacı Hakkı Baba tarafından manevi olarak tespit edilip alınarak adına yaptırılan türbeye nakledilmiştir.”

Ahi Evran Dede'nin mezarı zamanla kaybolmuş ancak sonradan Hacı Hakkı Baba isimli Trabzonlu muhterem bir zat tarafından bulunmuştur. Bugünkü cami ve türbe ise II. Abdülhamid’in gönderdiği 900 altınla Trabzon valisi Kadir Paşa tarafından 1305 (1887) yılında yaptırılmıştır.

Ahi Evran Dede ile ilgi birçok rivayet vardır. Bir rivayete göre de Ahi Evran Dede’nin kabri daha önce Trabzon’daki gayrimüslümlere ait olan ve maşatlık adı verilen mezarlıkta imiş. Hakkı Baba, bir gece rüyasında Ahi Evran Dede’yi görmüş. Ahi Evran Dede kendisine: “Buradayım, sıkıldım. Gel beni buradan al!” demiş. Hakkı Baba da rüyasında gördüğü yeri kazmış ve Dede’nin cesedini çıkarttırarak Boztepe’ye defnettirmiş.

Trabzon’un manevi mimarlarından olduğu şüphesiz olan Ahi Evran Dede zaman zaman Trabzonlu şairlerin kaleme aldığı şiirlere de işlenmiştir. Ahi Evren Dede hakkında sıklıkla anlatılan bir başka meşhur menkıbede I. Cihan Harbi sırasında Rus Ordusu, Ermeni ve Rum çeteleriyle birlikte Trabzon'u işgal eder. Çocuk, kadın, yaşlı ve ihtiyarların büyük bir bölümü şehri terk ederek batı illerine göç ederler. Geride kalanlar ise çaresizlik içinde camilere koşup imamlardan yardım istemişler. İskenderpaşa Camii imamı Şükür Baba bir vâzında halka " Ahi Evran Hazretleri'nin manevi huzurunda hazır bulundukça size hiçbir halal ve zeval gelmeyecektir" diyerek halkın Boztepe'de toplanmasını istedi.

Bunun üzerine yaşlı, kadın ve çocuklardan oluşan Müslüman ahali Boztepe'de toplanır. Gerçekten de gerek Rus istilasının en yoğun dönemlerinde olsun, gerekse Ermeni ve Rum çetelerinin saldırıları esnasında olsun orada bulunan insanların hiçbirine zarar gelmemiştir. Rus savaş gemilerinden atılan topların Ahi Evran Dede'nin türbesine hiç isabet etmediği görülmüştür.

Ahi Evran Camii ve Türbesi bugün de Trabzon’un önemli ziyaret yerlerinden biridir. Camini kuzeyinde içinde şadırvan olan küçük bir bahçe vardır. Bunun güneyinde avlu yer alır. Bu avlunun giriş kapısı üzerinde “Ahi Evren Camii 1308” yazılıdır.

Camide camlı bir muhafaza içinde saklanan eski bir sancak vardır. Bu sancağın ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemekle birlikte onun Ahi sancağı olduğu şeklindeki kanaat yaygındır.

Bundan on beş yirmi sene öncesine kadar türbede bu büyük sancağın dışında, başka bayrakların varlığından söz edilmektedir. Bugün kaybolmuş olan bu bayraklar hakkında elde ettiğimiz yegane bilgi onların farklı renklerde küçük bayraklar olduğu ve türbede büyük sancağın yanında bulundukları şeklindedir. Bunlardan büyük olanı iddia edildiği gibi esnaf sancağıdır.

18. yüzyılda ve hatta daha sonraya gelene kadar esnaf ve sanatkar, Osmanlı düzeninde altın çağını yaşamıştır. Ahilik gelenekleri ve daha sonra kurulan güçlü lonca teşkilatları bu sınıfı gerek nitelik ve gerekse nicelik yönünden geliştirmiştir. Ancak esnaf ve sanatkarların üretimi, talebe yeterlilik yani talebi karşılama formülüne dayalıydı. Bütün ticaret yollarının geçtiği alanlarda kervanların etkisiyle bu faaliyet biraz daha genişlemiştir. Loncalar piyasaya istikrar getirdiler. El sanatları ve küçük sanayi nitelikçe o derece gelişti ki, bazı şehirler yalnızca bazı maddeleri üretmekle ün yaptılar.

Bu durum dünyanın en önemli ticaret yollarından biri olan İpek Yolu’nun başlangıç noktasında bulunan ve Osmanlı’nın en önemli ticaret merkezlerinden biri olan Trabzon için de geçerlidir. Hatta bunlardan bakırcılık, kuyumculuk, dokumacılık gibi bazı el sanatlarında üretim bugün de devam etmektedir. Trabzon'da imal edilen telkari hasır bileziklerinin, takunyalarının ve diğer süs eşyalarının yanında Trabzon fanilalarının ünü hala devam etmektedir.

Her ne kadar bugün artık bir teşkilat olarak Ahilikten söz etmek mümkün olmasa da, onun ciddiyet, doğruluk, sözde durma, yardımlaşma ve dayanışma gibi temel prensiplerinin Trabzon esnafı tarafından bugün de yaşatılan değerler olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Yüzlerce yıl boyunca Trabzon’da Ahilik prensiplerine tam olarak uyulmuş, devletin verdiği narhların dışına çıkılmamış ve her alandaki üretim standartlara uygun olarak yapılmıştır. Öyle ki, Trabzon valisi Hazinedarzâde Osman Paşa, Çarşı Camii’ni Trabzon esnafının bu dürüstlüğünü mükafatlandırmak için inşa ettirmiştir.

Bugünkü Trabzon esnafının, herkes tarafından kabul edilen ağırbaşlılığı, ciddiyeti ve dürüstlüğü de, hiç şüphe yok ki, onlara atalarından miras kalan ve onların da büyük bir özenle korudukları ve yaşatmaya devam ettikleri değerlerdir.

Ahi birliklerinde iktisadi hayatın düzenlenmesi için fütüvvet teşkilatı, esaslı kaideler ve sağlam bir disiplin getirmiştir. Fütüvvet felsefesinde her mesleğin ulu kişilerinden bir Piri vardır. Meslek erbabı, pirlerini aşırı hürmetle anarlar. Debbağların piri de Ahi Evran'dır.

Tıpkı diğer şehirlerde olduğu gibi Trabzon’da da, debbağların piri Ahi Evran Dede bütün bu esnaf teşkilatlarının da kurucusu olarak kabul edilmektedir. Trabzon'da bugün Tabakhane Deresi ve Tabakhane Köprüsü diye anılan semtte yirmi yıl kadar öncesine kadar varlıklarını sürdüren deri işleyen debbağhaneler vardı.

Cumhur Odabaşıoğlu, debbağların çok ilginç peştamal kuşatma merasimlerini Kabak Meydanı'nda yaptıklarını yazmakta ve bir debbağ (derici) olan Rahmetli Fevzi Çolak'ın oğlu Sinan Çolak'ın deri üzerine " Lâ ilâhe illellah Muhammedurresulullah" yazısını kendisine verdiğini yazmaktadır. (10)

Böylece, Trabzon'da deri işlemeciliğinin yaygın ve meşhur oluşunun asıl hikmetini şehrin manevi liderlerinden biri ve debbağların (dericilerin) da piri olan Ahi Evran Dede'den geldiğini anlamış oluyoruz. Trabzon’da ticaret hayatının eskiden ne kadar zengin ve çeşitli olduğunu bugün hala kullanılan semt, çarşı ve sokak isimlerinden de anlamak mümkündür.

Bakırcılar Çarşısı, Balıkhane, Çömlekçiler, Debbağhane, Tabakhane Köprüsü, Tabakhane Deresi, Kabak Meydanı, Kazancılar, Kuyumcular Çarşısı, Kunduracılar Çarşısı, Mumhane, Pazarkapu, Sandıkçılar, Semerciler Yokuşu, Sipahiler.

Ayrıca Trabzon'da bir çok ailenin adı esnaflıktan gelmektedir. Bakkalzâde, Çizmecizâde, Tuzcuoğulları, Hamamcızâdeler, Kitaçızâde, Celepler, Kethüdazâde, Kavukçuzâde, Değirmencizâde, Kalaycızâde, Barutçuzâde, gibi bugün ki isimleriyle Kasaboğulları, Değirmencioğlu, Çizmeci, Yorgancı, Balcı, Demircioğlu, Terzioğlu, Fırıncıoğlu gibi.

Yine Trabzon'da Ahi birlilerinin en önemli yerleşim merkezlerinden olan esnaf ve tüccarların faaliyetlerini sürdürdüğü hanlar, kemerli kârgir mağazalar, bir bedesten, Büyük Çarşı denilen bir çarşı vardı. Hanlara örnek olarak Taşhan, Alacahan, Gök (vakıf) Hanı ve Bedesten gösterilebilir.

Bugün sadece Trabzon’un bir sokağını, caddesini veya semtini gösteren bu isimler bize bir zamanlar Trabzon’da hangi mesleki teşkilatlarının bulunduğunu, hangi mesleklerin daha fazla revaçta olduğunu gösterdiği gibi, Ahilik ve onun devamı olan loncaların Trabzon'daki varlığını da göstermektedir.


http://www.tesob.org.tr/tziyaretdetay.asp?id=6

 Saygılar,

 TTK


Çevrimdışı ÖTÜKENDEN KOPAN FIRTINA

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 11
Ynt: değirmencioğlu
« Yanıtla #3 : 29 Şubat 2008 »
sevgili soydaşım verdiğin bilgi için saol ama dedemler erzurumdan göçmüş orayada mısırdan geldiğimiz söyleniyor

Çevrimdışı TOPAL_OSMAN

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 21
Ynt: değirmencioğlu
« Yanıtla #4 : 03 Mart 2008 »
Degirmencioglu,  Zeynep Türk Sinemasinda 50lerin sonundan 70lerin ortalarina  kadar etkin olan ünlenmis bir Aktristi
18 Agustos 1954de Istanbulda dogdu
sadece bir soyad benzerligi olmasa gerek:)
DALGALANIR, DURULURUZ
VATAN iCiN VURUR, VURULURUZ
ASIGIYIZ HAMSiNiN, KARLAHANANIN, PUSATIN
BiR DA SANLI ALBAYRAGIN

Çevrimdışı ÖTÜKENDEN KOPAN FIRTINA

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 11
Ynt: değirmencioğlu
« Yanıtla #5 : 03 Mart 2008 »
arkadşlar ben zeynep değirmencioğlunla alakam yok sadece soyumu öğrenmek istedim

ilteris9

  • Ziyaretçi
Ynt: değirmencioğlu
« Yanıtla #6 : 08 Mart 2008 »
Türkçe'yi düzgün kullanın. Burası Türkçü Otağı'dır.