Börü Kam
- K -
Kaçış bolsa kıya körmes (I. 369)
Halk içinde uyuşmazlık olsa, kimse birbirine yan bakamaz.
Kadaş temiş kaymaduk, kayın temiş kaymış (I. 403) (III. 246)
Kardeş demiş bakmamış, kayın demiş bakmış.
Kagun karma bolsa iyisi ikki eliğin tegir (I. 410)
Kavun yağma edilse, sahibi iki eliyle kapar.
Kal sabı kalmas, kagıl bağı yazılmas (I. 409)
Söz leke bırakmaz, yaş söğütten yapılan düğüm ırgalanmaz.
Kalın bulutug tüpi sürer, karañku ışıg urunç açar (III. 216)
Yoğun bulutu tipi sürer, karanlık işi rüşvet açar.
Kalıñ berse kız alır, kerek bolsa kız alır. (III. 371)
Çeyiz veren kız alır, gerekliyse pahalı alır.
Kalın kaz kulabuzsuz bolmas (I. 487)
Kaz sürüsü kılavuzsuz olmaz.
Kalın kolan çupgasız bolmas (I. 424)
Eşek sürüsü başsız olmaz.
Kañdaş kuma ürür, iğdiş örü tartar. (III. 382)
Baba bir kardeşler dövüşürler, ana birler yardımlaşırlar.
Kanıg kan bile (birle) yumas (III. 66) (III. 157)
Kanı kan ile yıkamazlar.
Kan ışı bolsa, katun ışı kalır (I. 410)
Kağanın işi olursa, hâtununun işi kalır.
Kara bulıtıg yel açar, urunç bile el açar. (I. 354)
Kara bulutu yel açar, rüşvet ise yurt açar.
Kara muñ kelmeğinçe Kara Yalga keçme (III. 33)
Kara belâ gelmedikçe Kara Yalga geçidini geçme.
Karga karısın kim bilir, kişi alasın kim tapar (I. 425)
Karganın kocamışını kim bilir, kişinin gönlündekini kim anlar.
Karga kazga ötgünse butı sınur (I. 254)
Karga kaza özense bacağı kırılır.
Karı öküz balduka korkmas (III. 421)
Yaşlı öküz baltadan korkmaz.
Kayıñ kasıña (III. 151)
Katılık kayın ağacına mahsûstur.
Kayıñ kasıña, söküt süliñe (I. 356) (III. 369)
Kayın ağacına katılık, söğüt ağacına tazelik yaraşır.
Kaynar öküz keçiksiz bolmas (I. 390) (III. 191)
Coşkun ırmak geçitsiz olmaz.
Kaz kopsa ördek kol iğ igenür (I. 104)
Kaz giderse ördek göle sâhib çıkar.
Kek (Keten) kördi keregü yüydi (I. 447) (I. 404)
Sıkıntıyı görünce çadırını yüklenip gitti.
Keñeşliğ bilig üyreşür, keñeşsiz bilig obraşur (I. 232)
Danışılmış bilgi güzelleşir, danışılmamış bilgi yıpranır.
Keriş yagrı ogulka kalır. (I. 370)
At sırtındaki yara oğula kalır.
Keyüklüğ ölimes, küpeçliğ kürimes (III. 256)
Giyimli kişi ıslanmaz, gemli at huysuzluk etmez.
Kılıç tatıksa iş yunçır, er Tatıksa et tuncır (II. 281)
Kılıç paslanırsa iş incinir, kişi Farslaşırsa eti, kanı bozulur.
Kılnu bilse kızıl keyer, yaranu bilse yaşıl keyer (I. 394) (III. 20)
Cilve bilse kırmızı giyer, yaranmayı bilse yeşil giyer.
Kırk yılka teğin bay çıgay tüzlinür (I. 349)
Kırk yıla kadar zengin fakir bir olur.
Kış konuki ot (I. 332)
Kış konuğu ateşdir.
Kız birle küreşme, kısrak birle yarışma (I. 474)
Kız ile görüşme, kısrak ile yarışma.
Kız kişi sabi yorıglı bolmas (I. 326)
Cimri kişinin sözü, ünü yayılmaz.
Kiçikde katıglansa ulgayu sebnür (II. 268)
Küçük iken uğraşan, büyüyünce sevinir.
Kiçik ulugka turuşmas, kırguy soñkurka karışmas(II. 95)
Küçük büyüğe karşı durmaz, atmaca sungura karışmaz.
Kimiñ bile kaş bolsa yaşın yakmas (III.22)
Kimin yanında kaş denilen taş olsa, yıldırım onu yakmaz.
Kim kür bolsa köbez bolur. (I. 325)
Kuvvetli olan kabadayı olur.
Kiñ ton opramas, keñeşliğ bil iğ artamas (III. 358)
Geniş, bol giyim yıpranmaz, danışılmış bilgi yanılmaz.
Kişi alası içtin, yılkı alası taştın (I. 91)
Kişinin alası içinde, atın alası dışındadır.
Kişi eti tiriğle tatır. (III. 257)
Kişi eti diri iken tatlıdır, kıymetlidir.
Kişi sözleşü, yılkı yıylaşu (III. 104)
Kişi söyleşerek, at koklaşarak anlaşır.
Kizdeki kiz yıpar (I. 327)
Misk kutusu misk kokar.
Kizlençü kelinde (III. 242)
Gizli şey gelinde bulunur.
Kobı er kuyugka kirşe yel alır (III. 226)
Talihsiz kişi kuyuya girse yel alır.
Kolan kuyugka tüşse kurbaka aygır bolur (III. 122)
Eşek kuyuya düşse kurbağa aygır olur.
Korkmış kişiğe koy başı koş korunur. (III. 126)
Korkmuş kişiye koyun başı çift, iki görünür.
Koş kılıç kınka sığmaz (I. 359)
Çift, iki kılıç bir kına sığmaz.
Kökge sagursa (suysa) yüzge tüşür (II. 81) (III. 132) (III. 439)
Kişi göğe tükürse, yüzüne düşer.
Kök temür kerü turmas (I. 361)
Çelik kılıç geri durmaz.
Koni barır keyikniñ közinde ayın başı yok (III. 151)
Düz giden geyiğin gözünden başka yarası yokdur.
Kop sögütğe kuş konar, körklüğ kişiğe söz kelir (I. 319)
Söğütlüğe kuş konar, doğru kişiye söz gelir.
Közden yırasa köñülden yeme yırar. (III. 366)
Gözden ırak olan gönülden de ırak olur.
Közüñüğe köğ tüşdi (III. 132)
Aynaya pas düşdü.
Kulak eşitse köñül bilir. Köz korse üyik kelir. (I. 211)
Kulak işitse gönül bilir, göz görse sevinç gelir.
Kul yağı, it böri (1.336)
Kulunun düşman, itinin kurt olduğunu unutma.
Kurmış kiriş tügülmes, ukrukun tag egilmes (III. 215)
Kurulmuş kiriş düğümlenmez, kement ile dağ egilmes.
Kurtga büyik bilmes yerim tar ter (III. 259)
Yaşlı kadın oyun bilmez yerim dar der.
Kurug yıgaç egilmes, kurmış kiriş tügülmes (I. 198)
Kuru ağaç egilmes, kurulmuş kiriş düğümlenmez.
Kurug kaşık agızka yaramas, kurug söz kulakka yakışmas (I. 382)
Kuru kaşık ağıza faydasızdır, kuru söz kulağa lüzumsuzdur.
Kuş balası kusınçıg, it balası okşançıg (III. 232)
Kuş yavrusu süs için, it yavrusu okşamak için
Kuş kanatın, er atın (I. 34)
Kuş kanadı ile, kişi atı ile varır, uçar.
Kuş tuzakka meñ uçun ılınur. (III. 358)
Kuş tuzağa yem için yakalanır.
Kuş yabuzı sagzıgan, yıgaç yabuzı azgan, Yer yabuzı kazgan, budun yabuzı Barsgan (I. 439)
Kuşun kötüsü saksağan, ağacın kötüsü kuş burnu, Yerin kötüsü çöl, ahâlînin kötüsü Barsgan’lılardır.
Kut belgüsi bilig (I. 427)
Devlet alâmeti bilgidir.
Kutlugka koşa yağar (III. 60)
Kısmetliye çift yağar.
Kutsuz kuyugka kirşe kum yağar (I. 457)
Kısmetsiz kişi kuyuya girse kum yağar.
Kuyugda sub bar, it burnı tegmes (I. 375)
Kuyuda su var ama itin burnu erişmez.
Kuzda kar eksümes, koyda yağ eksümes (I. 326)
Dağın güneş görmeyen yamacında kar eksilmez, koyunda yağ eksilmez.
Küç eldin kirşe toru tüñlüktin (tünlükten) çıkar (III. 120) (II. 17)
Zorbalık yurda girse, töre bacadan kaçar.
Kül ürkünçe köz ürse yik (I. 337)
Küle üflemektense, köze üflemek yeğdir.
Kümüş küñe ursa altun ayakın kel ir (I. 165)
Gümüş güneş altına bırakılsa, altın ayağıyla gelir.
Künde irük yok, beğde kıyık yok (I. 70)
Güneşde gedik yokdur, beyde caymak yokdur.
Küñe baksa köz kamar (I. 340)
Güneşe bakan göz kamaşır.
Küniniñ küline tegü yağı (III. 237)
Kuma kumanın külüne dahi düşmandır.
Küzegü uzun bolsa el iğ köymes (I. 448)
Küskü (ateş kuskusu) uzun olursa el yanmaz.
Kuz keliği yazın (yayın) bilgürer (belgülüğ) (II. 172) (III. 160)
Güzün gelişi yazdan bellidir.