BU ÖYKÜ Deniz Güneş Karagülle TARAFINDAN DOWN SENDROMLU ÇOCUKLARA İTHAFEN YAZILMIŞTIR.
TEMA Bizler dünya'ya gelirken sizlerin bize başka gözlerle bakacağını bilemezdik. Evet biz faklıyız. Öyle farklıyız ki; sevilerimiz karşılıksız, üzüntüleriniz üzüntülerimiz, bir hoş sözünüz sevinçlerimiz. Biz farklıyız, biz bu Dünyanın "MELEK" leriyiz...
ÖYKÜ: Gözlerini yavaş yavaş açtı.
Çatıda tıkırdayan yağmurun sesini, ağaçların yaprak hışırtılarını dinledi. Kuşların cıvıltısnı duymak istiyordu oysa. Yağmurda kuşları göremiyordu.
Yavaşça kalktı yatağından, pencereye doğru yöneldi. Belki gökyüzünde uçan bir kuş görebilirdi. Böyle bir havadaki rengi sevmiyordu. Gülümsedi.
Başını eğerek ayaklarına baktı. Sonra kollarını uaztıp ellerine. Parmaklarını kıpırdattı." Keşke kanatlarım da olsaydı" diye geçirdi içinden. Gülümsedi.
Bir an zihninden bir düşünce geçti. Yatağının altında bir sepeti vardı. Sepetin içinde bir kutu, kutunun içinde sakladığı bir misket.
Uzun süredir o misketi orada saklamış, hiç dokunmamıştı. O misketin sihirli olduğuna, miskete baktığı zaman görünmez olacağına inanıyordu. Sadece zamanını bekliyordu.
Ömer ile Defne'yi düşündü. Onları çok seviyordu. Gülümsedi.
Dolap aynasının önüne geçti. Ne zaman aynaya baksa Defne ile Ömeri görüyordu. Misketin sihirli olması işe yaramış Efekan görünmez olmuştu. Gülümsedi. Bu gülümseyişte kendi ile göz göze gelmişti. O gülümsemenin en büyük sihirleri bile yok eden daha büyük bir sihir olduğunu biliyordu. "Gülümsemek en büyük cesarettir"
**
Hava açmaya başlamış, pencerenin önüne doğru eğilmiş ağaç dallarının üzerinde kuş cıvıltıları duyulmaya başlamıştı. Efekan tekrar gülümsedi. Bu sefer o sevmediği yağmurlu havanın rengini gülümseyişinin rengiyle değiştirmenin zaferini hissediyordu yüreğinde. Aynada gözlerine baktı. Bir çok gülümseyişi vardı. Her gülümseyişinde göz ve yüz ifadesi farklıydı. O hangi gülümseyişiyle yaşamındaki hangi rengi değiştirebileceğini pek çok kez deneyimlemişti. Bir bilge ifadesyile baktı kendine.
** Defne ile Ömer parkta Efekanı bekliyorlardı. Ömer Efekanın o gün de parka gelmeyeceğini düşünüyordu. Bunu Defneye söyledi.
Defne düşündü; Efekan uzun süredir parka gelmiyordu. Baharla beraber park biraz daha yoğunlaşmış, daha fazla çocuk gelmeye başlamıştı.
Bir hafta önce, üçü bir arada bir bankta oturmuş, Defnenin yazdığı bir şiiri dinlemişlerdi.
Ellerim bir yeri tutacak kadar büyümemiş ki?/ Söylesene nasıl yürüyeceğim? : Uçurum kenarlarında bir kardelen/ Güneşli ve güzel günleri özleyen/ Yüklenerek sırtıma bunca ağırlığı?/ De bana bir kez, ne olur anlat hadi/ Bunca hüznü ardımdan nasıl sürüyeceğim? (Ömer Kalbaz)
Defne ve Ömer Efekanın eve dönerken yerde bulduğu o pırıltıyı avuçlarında sakladığını hatırladılar. Defne ile Ömer'in bütün ısrarlarına rağmen Efekan avuçunda sakldığı pırıltılı şeyin ne olduğunu söylememişti. Adeta bir sır küpü gibi marur bir ifade sergilemişti. Çünkü "bir sır saklandıkça sihiri daha da güçlenir". Bunu bir kitapta okumuştu.
Defne merak içinde Efekan'ı bekliyordu. Ömer Efekan'ın bir oyun oynadığını söyledi. Efekan çoğu zaman görünmezlik oyunu oynamayı çok seviyordu. Bu yüzden bıktırana kadar ya körebe ya da saklambaç oynarlardı. Bazen oturup Efekanın çok sevdiği uyduruk hikayeler anlatırlardı birbirlerine.
Efekan, görünmez olmanın zamanının geldiğini düşündü. Eğilerek misketini bulunduğu yerden çıkararak iki parmağı arasına aldı. İçinde yüzen mavi bir gemiye benzeyen şekile baktı. "martılar" dedi, " yunuslar" dedi, "deniz" dedi.
Sonra dönerek aynaya tekrar baktı. Ömer ile Defne bir banka oturmuş Efekanla konuşuyordu. Onlar da orada oyun oynuyordu. Efekanın görünmezlik oyununu oynamaktan hoşnutsuz bir görünümdeydiler. Onlar Efekan'ın farklı görünümünü gökkuşağındaki sekizinci renk olarak görüyorlar, ona bir melekmiş gibi bakıyorlardı.
Defne ile Ömer Efekanın çok sevdiği arkadaşlarıydı. O da Defne ile Ömerin kendisini çok sevdiğini biliyordu. Defne'nin çok güzel bir şiir arkadaşı vardı. Bu arkadaş onun şiir yeteneği idi. "Şiir yazabilenler akıllarıyla değil, duygularıyla ve sezgileriyle yazarlar." Bu yüzden Defnenin yanındaki arkadaşı şiirdi ve Defne Şiiri! çok seviyordu.
Ömer ise tam bir kitap kurdu idi. Onun da hiç yanından ayırmadığı arkadaşı kitap. Efekan'ın da yanından ayırmadığı beş arkadaşı vardı. Sevgi, şefkat, İlgi, Bilgi ve Şiir. Misketini tekrar avuçlarına aldı ve arkadaşlarını, Defne ve Ömer ile paylaşmak için parka doğru yol aldı. "Aslında en güzel sihir paylaşmaktır." dedi ve gülümsedi.