Erdoğan, "figüranlar"dan da öteye gitti...
Hafta başında, Uludere olayının ortadan ikiye böldüğü iktidar partisine gözleri çevirmiştik. AKP’nin Pazartesi günü Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplandı. Toplantıda, Uludere olayı şöyle bir geçiştirildi. Erdoğan konuştu, taraflar dinledi. Tayyip Erdoğan, dışarıdan verdiği “susun” talimatını içeride bir kez daha yineledi. Erdoğan, “Hassas konularda benden izin almadan kimse konuşmayacak” dedi. MKYK sonrasında konuştuğum Erdoğan’a yakın kaynaklar, “Patron yarın (Salı) esaslı bir konuşma yapacak. Herkese anladığı dilden cevap verecek” dedi.
Siyasetin nabzını tutabilmek için Salı günleri önemlidir. Liderlerin ve Genel Başkanların grup toplantılarında yaptığı konuşmalar gündeme damga vurur.
Bekledik ki; liderler ve genel başkanlar grup kürsülerine çıkıp konuşsunlar diye.
MHP’nin grup toplantısı saate göre yapılan ilk grup toplantısıdır. Erdoğan’ın yapacağı açıklamalardan önce Genel Başkan Devlet Bahçeli’ye kulak verdik. Yoğun yurtdışı programlarının hemen ardından Kızılcahamam’da hafta sonunda “Ülkücü Şehitleri Anma Gününe” katılan Bahçeli yorgun görünüyordu.
Devlet Bahçeli konuşmasının, yaklaşık 20 dakikalık bölümünü yurtdışı gezileri ve 29 Mayıs İstanbul’un Fethi’nin tarihi önemini aktardıktan sonra gündem maddesi Uludere’ye geldi. MHP Genel Başkanı Bahçeli, Uludere’de ölen 34 kişinin “gerçekten kaçakçı olup olmadığının kesinlik kazanmadığına” dikkat çekti. Devlet Bahçeli’nin bu noktada verdiği mesajlar önemliydi. Belki de, kendisine gelen bilgilerden kaynaklanıyor? Bilemem... Şüpheleri ve ona dayanarak sordukları çok önemliydi.
Burada, Cumhurbaşkanına yaptığı, “Abdullah Gül, ‘Uludere’de ölenler için özrün de ötesi bir durum var’ diyerek kendi üzüntüsünü dile getirmiştir. Unutulmasın ki, özrün ötesi olduğu gibi, ihanetin de ötesi bulunmaktadır” çıkışı ayrıca dikkat çekiciydi. Gündemdeki sıcak gelişmelere değinen MHP Genel Başkanı, memur zammını da değerlendirdi ama her nedense Anayasa değişikliği çalışmalarına ve tutuklu milletvekilleri konusuna hiç girmedi.
Bu arada okurlarımızın dikkatine sunalım; TRT Haber kanalı, Devlet Bahçeli eleştirilerine devam ederken “Abdullah Gül” dediği anda yayını kesti.
MHP grup toplantısının hemen ardından AKP’ninki başladı. Bir önceki gün kurmaylarından aldığımız bilgiler doğrultusunda Tayyip Erdoğan’ı dinlemeye başladık. AKP lideri gerçekten bize söylenen gibi İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’e sahip çıkan bir konuşma yaptı. Erdoğan, Kürtçü kanat ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e de önemli göndermelerde bulundu.
Tayyip Erdoğan’ın konuşmasında sık sık vurgu yaptığı yer, üslubundan dolayı eleştirilen İdris Naim Şahin’di. “Biz oy kaygısı ile değil, samimiyetle konuştuk. Gerçekleri gizlemeden örtmeden, gerçekleri aktarıyoruz” derken Erdoğan, İdris Naim Şahin’in Hüseyin Çelik ve Kürtçü kanat tarafından eleştirilen sözlerinin arkasında duruyordu. Erdoğan, “devleti şamar oğlanına çevirmek isteyenlere çanak tutmayız” derken de İçişleri Bakanı ve komutanların kellesini isteyenlere de açık mesaj gönderdi.
Bu arada parantez içi hatırlatmalıyım ki; burada Tayyip Erdoğan’ın konuştuklarını samimiyet testinden geçirmiyorum. Güneydoğu sorununda Tayyip Erdoğan’ın bugüne kadar izlediği yanlış politikalar ve içine çakıldığı bataklık ortada. Fakat, ben sizlere dünkü yazımda farklı bir gelecek kavgasına ve siyaset eksenindeki farklı bir kaymaya dikkat çektim. AKP lideri Tayyip Erdoğan’ın sözlerini bu minvalde yorumlamaya devam edelim.
Erdoğan, terörün kanlı bilançosunu uzun uzun rakamlarla ve tarihlerle hatırlattıktan sonra “anlayana” cinsten, çok anlamlı bir gönderme yaptı:
“Bakıyorum birileri diyor ki; ‘Uludere’de siz Türk Bayrağı götürdünüz de tabutlara Türk Bayrağı sarılmadı. ‘Lafa bak ya! Buranın bir kaymakamlığı var. Böyle bir hassasiyet olduğunda bunlar sarılır. Ama siz bu yavruların Türk Bayrağına sarılmasına layık olduğunu düşünmüş olsanız, terör örgütünün bayrağını o tabuta sardırmazdınız. Olay bu.”
Tayyip Erdoğan bu sözleri ile “Uludere’de ölenler PKK figüranlarıdır” diyen İdris Naim Şahin’in net bir biçimde arkasında durdu.
Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli’nin de dile getirdiği Uludere’de ölenlerle ilgili şüpheyi üstü kapalı şu sözlerle anlattı:
“Bakın daha geçen hafta. 24 Mayıs’ta GATA’da bir uzman çavuşumuz, Burak Ulukaya şehit oldu. Neden şehit oldu biliyor musunuz? 19 Mayıs’ta Uludere’de Gülyazı köyüne 5 Km., Uludere olayının gerçekleştiği yere 3 Km. mesafede teröristlerin döşediği el yapımı bombayla yaralandı. O bölgede 16 el yapımı bomba daha ele geçirildi. Beyler, bu iş öyle anlatıldığı gibi kolay değil. Çok zor bir iş. Fakat dikkat ederseniz kaçakçıların hiçbiri bu bombalara basmıyor. Bu iş çok büyük dikkat ve çok hassasiyet gerektiren bir iş. Harita kimlerin elinde olabilir. Bakın burası çok hassas. Bu haritayla beraber kaçakçılar bunların üzerine pek de basmıyor. Rahatlıkla gidip gelebiliyorlar.”
Bundan daha açık ne söylenebilir ki?
Özellikle alıntısını yaptığım sözlerin son satırlarına lütfen bir kez daha dikkat kesilin. Başbakan Tayyip Erdoğan yakın arkadaşı ve İçişleri Bakanı’nın tartışma yaratan sözlerinden, daha da ileri gidiyor. Uludere’de ölenler için terör örgütü işbirlikçisi demeye getiriyor.
Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül’e de net gönderme yaptı;
“Uludere’de yapılması gerekenleri misli ile yaptık. Hiçbir şeyin üstünün kapandığı yok. Güvenlik güçlerine yargısız infaza müsaade etmeyiz”.
Erdoğan’ın Gül’e gönderdiği bir mesaj daha vardı;
“Bana Uludere üstünden saldırma”.
AKP içindeki Kürtçü kanadın önemli sözcüsü Hüseyin Çelik, çıkıp da Başbakan’ın bu sözlerine bırakın tepki koymayı yorum bile yapabilir mi?
Bence; YEMEZ.
Fakat, bu derin çatlak nasıl yarılır?
Onu da izleyip göreceğiz.
CHP grubunda ise, gündem yine öncekilerin benzeriydi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, özel yetkili mahkemelerden başladı, “Özel yetkili mahkemeler adaletsizlik dağıtıyor” dedi. Tayyip Erdoğan’ın yanıtlamadığı soruyu tekrarlayan Kılıçdaroğlu, “Erdoğan, ‘Uludere’yi sonradan öğrendim’ sözlerine hâlâ açıklık getirmedi” diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Uludere olayındaki şüphesi ise Bahçeli’den farklıydı: “Ben biliyorum soruşturma sonucunun ne olduğunu. Şimdi mahkeme arıyorlar. Burada bir mahkeme bulacaklar. Bu mahkeme Deniz Feneri gibi olacak. Orayı burayı gezecek. Sonunda iki gariban pilotu bulacaklar. ‘Siz sorumluydunuz niye bomba attınız’ diyecekler”.
Bu konuşulup tartışılanlara diyeceğim yok da!..
Anayasa değişikliği çalışmaları sanki sözbirliği edilmişçesine gruplarda niye tartışılmaz?..
Ahmet Takan Yenicag .