1- Değişim bağlamında terör, çete gibi suç örgütleri ortaya çıkartarak bir de tarifini yapmak; değişim isteyen tarafın, değişimi istemeyen tarafa karşı oluşturduğu bir yok etme ve sindirime yöntemidir...2- Ergün POYRAZ'ın tutuklanması, devlet ve hükümetin işi değil, eski Devlet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in ihbar ettiği ve tarifini yaptığı cemaatin işidir.
Demokrasilerde vatandaşın toplum düzeni, huzuru ve idaresine karşı gelmek gibi bir ayrıcalığı olmadığı gibi, aynı şekilde devlet adına görev yapan kişi ve kurumlar da mevcut yasaların dışında faaliyet gösteremezler... Toplumun ortak paydası kanunlarla tarif edilmiştir. Demokrasi de eşittir, uyulması gereken kanunlardır. Bugün varlığını sürdürdüğümüz Türkiye Cumhuriyeti topraklarında, devletin nasıl idare edildiği ve uyulması gereken yasalar ile hak ve özgürlükler çok açık olarak ifade edilmiştir. Bunlar bilmece değildir. Aynen, kırmızı ışıkta bütün yaya ve araçların durması, yeşil ışıkta geçmesi gibidir. Yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanı SEZER'in ders verircesine ve demokrasiyi öğretircesine makam aracı ile kırmızı ışıkta durmasını da bu kapsamda değerlendirmeliyiz.... Açıkçası düzenin sağlanması için konulan tüm demokratik kurallara uymak zorundayız. Onun için yakın arkadaşım olan Ergün POYRAZ'ın tutuklanmak üzere gözaltına alınmasını da bu kapsamda değerlendirecem... Çünkü, benim bildiğim Ergün POYRAZ mevcut yasalarımız ile Türkiye Cumhuriyet Devletinin varlığına inanan ve yaşamını buna adayan saygın, dürüst bir insandır... Ergün, düşüncelerini aynı yalınlıkta evirmeden, çevirmeden çok fazla edebi bir dil kullanmadan yazarlığına da aynen yansımıştır.
Ergün POYRAZ'ın şahsında, artık duygusallığı falan bir kenara bırakarak şu gerçeği görelim. Türkiye Cumhuriyeti devletinin temellerinde yükselen çoğu değerlerin yerleri değiştirildi... Eksik olan, demokratik yaşamamıza mevcut yasaların konmasıdır... AB-D'nin istekleri dışında, seçim öncesi ERDOĞAN'ın sonra da AKP'den yeni milletvekili seçilen Prof. Dr. Zafer ÜSKÜL'ün Anayasaya ilişkin söylemlerinin nedeni söz konusu değişikliktir. Toplumdaki sancının asıl nedeni de budur. Yasalar (demokrasimiz) ile uygulamalar ayrı, AKP tabanı ile AKP'yi var eden zihniyet ayrı olduğundan dolayı toplumsal düzen sağlanamıyor... T.C. Devletinin varlığı ile yasalarına bağlı olan insanları doğal olarak mevcut yasalar ile suçlayamıyorlar, ancak çete, örgüt .. diye suç uyduruyorlar. Onun için önce Ergün'ün gözaltına alınmasına ilişkin kamuoyuna yansıyan suç unsurlarına birlikte bakalım, sonra da işin aslına...
1- Eğer suçlanan bir Kuvva-i Milliye Derneği varsa, adı geçen dernek ile Ergün POYRAZ'ın üyelik de dahil hiç bir ilişkisi yok. Yalnızca henüz dernek kurulmadan önce
www.kuvvaimilliye.net adresine kısa süreli yazı yazdı. Sonrada ayrıldı. Yazdığı yazıların adı geçen dernek başkanın bilgisayarından çıkması çok normal.
2- Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Derneğine de üye değil ve onlara ait olan
www.vkgb.org adresine bakabilirsiniz, Rauf DENKTAŞ, Mümtaz SOYSAL, N. Kemal ZEYBEK, Yekta Güngör ÖZDEN, Vural SAVAŞ ve Mustafa BALBAY gibi kamuoyunun yakında tanıdığı onlarca yazar ismi vardır ama Ergün POYRAZ yoktur.
3- Çok iyi biliyorum ki, Ümraniye olayına, söz konusu olay ile anılan ve ilişkilendiren kişiye karşı en ağır laf eden Ergün POYRAZ'dır.
Yazı yazdığı tek yer
www.tepkimiz.net ile
www.milliguc.net dir. Kurucu üye bulunduğu tek dernek ise Ayasofya Derneğidir. İşin aslı Ergün POYRAZ, gerçekte F. GÜLEN'i deşifre eden, onun gerçek kişiliğini ortaya koyan tek kişidir. Türkiye'deki değişimin, sonuçları itibari ile farkında olmadan taşeronluğunu yapan AKP, kendisinden istenilen "değişim" için mevcut demokratik kurallar ile hareket edilmesini isterken, değişimin asıl mimarlarından olan F. GÜLEN hareketi ise Bartholomeos gibi aceleci davranıyor. Bugün için söylediklerimin en büyük kanıtı, Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduğum AKP'li devlet bakanı Cemil ÇİÇEK'in 2 Nisan 2007 günkü A. HAKAN'nın ihbar yazısıdır... Adalet Bakanı, "F. GÜLEN cemaati için "...cemaat de çok olmaya başladı... El attığı bütün işlerden biz zararlı çıktık" sözleri ile başlıyor, "cemaatçi polisler ile cemaatçi savcıları" anlatmaya. Ahmet HAKAN diyor, "Meğer...Emniyette gruplaşıyorlarmış, adliyede dayanışma içinde oluyorlarmış. Bir adım attıklarında hükümetin işine yarar mı yaramaz mı diye bakmayıp, cemaatin işine yarar mı yaramaz mı diye bakıyorlarmış. Bütün sorunlu işlerin ardından bir cemaat bağlantısı çıkıyormuş. Hükümet onlar yüzünden hep zor durumda kalıyormuş..." Bakan ise bu durum karşısında öfkeliymiş. Hatta, "Cemaatsen cemaatliğini bil kardeşim, diyerek laik bir çıkış bile" yapmış... Bakanın dikkat çektiği diğer bir husus ise "Fethullah Hoca istihbarat işlerine meraklıdır. Ama onun merakı yüzünden olan..." hükümete oluyor itirafıdır.
- Bunları, AKP'li Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK söylemiş Ahmet HAKAN yazmıştır... Bu kapsamda tabii ki F. GÜLEN'in yargılanmasındaki tek müdahil olan Ergün POYRAZ göz altına alınacaktır. Suçu, ortadan kaldırılmak istenen T.C. Anayasası ve kanunlarının yanında yer almak, AKP'ye dayatılan değişimin karşısında olmasıdır. Ergün POYRAZ'ın tutuklanması ise hükümetin işi değil, Cemil ÇİÇEK'in ihbar ettiği ve tarifini yaptığı cemaatin işidir.
T.C. Yasalarına muhalefet edenlere veya değiştirmek isteyenlere karşı durmak üzere, çete kurmak veya terör yaratılmasına taraf olmak, Ergün POYRAZ'ın savunduğu bir yöntem değildir... Ergün POYRAZ söz konusu savaşı, yazdığı kitaplar ile verdi. Ergün'nün yazdığı kitaplara konu olan birileri suç işlemiş olmalı ki, haklarında soruşturma yapılmış ve ceza davaları açılmıştır... Açılan davalar, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre açılmış ve ceza almışlardır... Kendisine de 200'e yakın dava açılmış hepsinden berat etmiştir. Öldürülmek istendiği içinde devlet güçleri tarafından koruma altına alınmıştır. Ergün neden öldürülmek isteniyor? -T.C. Devletinin yasaları ile bölünmez bütünlüğünün yanında olduğu için!!! Ergün POYRAZ'ın sığındığı tek yer Türkiye Cumhuriyeti yasalarıdır. Burada hiç kimsenin unutmayarak uzak durması gereken, mevcut yasalara göre, Türkiye Cumhuriyetinin varlığına ilişkin sorumluluk ve görev TSK'nındır. TSK varken çete kurulmaz. Öyle üç beş el bombası ile AKP zihniyetine karşı gelerek, T.C. yasalarını korumak olası değildir. Eğer, yarın YARGI ile TSK görevini yapmaz, gerekli mücadele verilmez ise T.C. Devleti yasaları değiştirilir, değişen yasalar gerici bile olsa demokrasi gereği herkes ona "kırmız ve yeşil" ışık misali saygı duymak zorunda kalır. Bunun ötesi yoktur. Değişim bağlamında terör, çete gibi suç örgütleri ortaya çıkartarak bir de tarifini yapmak; değişim isteyen tarafın, değişimi istemeyen tarafa karşı oluşturduğu bir yok etme ve sindirime yöntemidir...
Ergün POYRAZ'ın gözaltına alınmasına ilişkin asıl kanıma dokuna ise, bugünkü (28 Temmuz 2007) Hürriyet gazetesinin 20. sayfasında yer alan "Musa'nın Çocukları'nın yazarı gözaltına alındı" haberin altında yer alan, "Tahliye gerekçesi: Kaçma ihtimali yok" başlığı ile verilen haber oldu... Habere konu olan, bölücü örgüt üyesi olduğu iddiası ile yargılandığı davadan dolayı ceza evinde olan ve milletvekili seçilen Sebaht TUNCEL'in, "kaçma ihtimalinin ve delileri karartma şüphesinin bulunması" nedeni ile tahliye olduğu yazılıydı. Sonuç, Sebaht TUNCEL'in kaçma ihtimali yok ama devlet tarafından korunan Ergün POYRAZ'ın kaçma ihtimali var!!!
Özetle, yangını çıkartan da, yangını söndüren de kendileri...
http://www.tepkimiz.net/index.php?option=com_content&task=view&id=379