Gönderen Konu: FETHULLAH GÜLEN DGM DOSYASI FETÖ  (Okunma sayısı 262442 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
Ynt: FETHULLAH GÜLEN'İN DGM DOSYASI
« Yanıtla #90 : 27 Ekim 2012 »
Fethullah Gülen Amerika'nın elinde esir, rehine. Bakın kardeşinin cenazesine bile gelemedi, çünkü Amerika iyin vermedi, onu elinde tutuzor, devamlı tutmak istiyor. Amerika, Fethullah Gülen'i kullanarak Türkize'deki şakirtleri, Fethullahçıları, yobazları, nurcuları yönlendiriyor.

Çevrimdışı Bozkurt42

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1882
  • OTAĞ
Ynt: FETTULLAH GÜLEN DGM DOSYASI
« Yanıtla #91 : 03 Ağustos 2016 »
Biz bunları yazıp çizerken.

"-Din düşmanısınız ulan"

diyenleri hatırlar gibiyim.  O da yetmedi. İlteriş Türkçüler Derneğini tek kalmede kapattılar. Tit üyesisiniz diye bir çok kişiyi içeri aldırlar...v.ssssss

Vay be o kadar terör olayı oldu, bu kadar hızlı tepkiyi göremedik. TSK'yı vurak ne olacak hallaç pamuğu gibi.
'Ben ve milletim Tanrı'nın Kırbacıyız. Tanrı yoldan çıkan milletleri cezalandırmak için bizi gönderir'

Başbuğ Attila

Çevrimdışı Kurtkaya

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 412
Ynt: FETTULLAH GÜLEN DGM DOSYASI
« Yanıtla #92 : 10 Ağustos 2016 »
Biz bunları yazıp çizerken.
Onlar; can, ciğer kuzu sarması formatında, Fetullah'ın dizinin dibinde vecd ve huşu ile gözyaşı döküyorlardı.
Hayat işte böyle.. Nereden nereye...
Tanrı Yüce Türk'ünü Korusun!



Çevrimdışı [Hun Türk]

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2408
  • TTK
Ynt: FETTULLAH GÜLEN DGM DOSYASI
« Yanıtla #93 : 22 Ekim 2017 »
Gün geçtikçe bu konu başlığı altın gibi geliyor.
Bana göre ticanilik, nurculuk, yobazlık, komünizm ve partizanlık gibi hastalıkların sebepleri, milli ülküden yoksunluktur.
Hüseyin Nihâl Atsız


TÜRK IRKI SAĞOLSUN !

Çevrimdışı Bozkurt42

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1882
  • OTAĞ
Ynt: FETTULLAH GÜLEN DGM DOSYASI FETÖ
« Yanıtla #94 : 11 Aralık 2018 »
Murat Yeni ve tayfası Fettuhlaçılıktan tutuklanıyor şimdi. Yav arkadaş bunların Fettuhlahçı olduğunu yeni mi gördük. Bunlar bangır bangır biz buyuz demiyorlar mıydı diğerleri gibi.
'Ben ve milletim Tanrı'nın Kırbacıyız. Tanrı yoldan çıkan milletleri cezalandırmak için bizi gönderir'

Başbuğ Attila

Çevrimdışı atsizcerisi

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 216
Ynt: FETTULLAH GÜLEN DGM DOSYASI FETÖ
« Yanıtla #95 : 24 Aralık 2018 »
Fetullah CIA Ajanıdır,Bunu Amerikanın onu korumasından ve Dünyada çok rahat hareket eden bir oluşum olmasından ve yaptığı ihanetten anlayabilirsiniz
ATSIZIN ÇERİSİ

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2335
  • Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
Ynt: FETHULLAH GÜLEN DGM DOSYASI FETÖ
« Yanıtla #96 : 19 Ocak 2020 »
Bu başlık 03 Haziran 2006 tarihinde açılmış.
Yani, bundan tam 14 yıl önce,
Yani, hain 15 Temmuz kanlı darbe girişiminden 10 yıl önce,
Yani, dış odaklı Gezi Parkı kalkışmasından 8 yıl önce
Yani 17-25 Aralık sivil darbe girişiminden 7 yıl önce..

Hey gidi günler, hey..!
Nereden, nereye?

Biz 13 yıl önce bu başlığı açtığımız ve Türk Devletinin ve Türk Milletinin başına çok büyük bir belanın musallat edildiğini, fetöcülerce katledilen rahmetli şehidimiz Necip Hablemitoğlu'nun deyimiyle "pirincin içindeki siyah taştan değil, beyaz taşlardan korkmak lazım, zira siyah taş fark edilir ve ayıklanır, beyaz taş ise ancak dişinizi kırdığınızda anlaşılır" tanımlamasıyla bu tehlikeye dikkat çekerken, bu gün en büyük fetö karşıtı olan ve hatta şimdilerde fetöcüleri tekfir eden (kafirlikle suçlayan) bir çok kişi, kuruluş ve mahfil o zamanlar bizi; bozgunculuk, ayrımcılık, din düşmanlığı ve yabancıların oyuncağı olarak suçluyorlardı.

Eeee, ne demiş büyüklerimiz: Allah adamın gözüne parmak sokacak değil ya!
İşte böyle bir zalimi bir başka zalimle cezalandırır.
Yani İslami literatürde sözü edilen zalim seyfullahtır (Zalim Tanrı'ın intikam alıcı ve cezalandırıcı kılıcıdır) deyimi hayatın içinde anlamını bulmuştur.
Dünün can ciğer kuzu sarması dost ve ortakları bu gün bizi haklı çıkarırcasına bir söylem ve eylem halindeler.
Ne diyelim? Buna da şükür!
Zira biz hep haklıydık ve gördüğümüz, gözlemlediğimiz, söylediğimiz her şey doğruydu!
Çünkü biz olup bitenlere, herhangi bir çıkar endişesi olmaksızın, Türk Milliyetçiliğine özgü duyarlılık ve imanla bakıyorduk.
Yani doğru yerde duruyor, doğru işler yapıyor ve doğal olarak da gözlemlerimiz ve söylemlerimiz gerçeğin ta kendisini ifade ediyordu.
Yaradanın işlerinde türlü türlü hikmetler vardır. O hikmetlerin belirginleşmiş örneği de, atalarımızın: "Bir musibet kırk nasihatten daha öğreticidir." olarak tanımladığı gibi 15 temmuz hain ve kanlı kalkışması da, asla telafi edilemeyecek yaralar açmasına, onlarca suçsuz insanımızın hayatlarını kaybetmesine mal olmuş olsa bile, Türk Milletine ve devletine musallat olmuş ve biraz daha geç kalındığında telafisi mümkün olmayan bir yere varacak olan fetöcü işgale karşı fiilen ve fikren, hayatın bütün alanlarında mücadelenin, devlet eliyle başlatılmasıdır.
Evet, fetöcü yapılanmaya karşı büyük bir azim ve kararlılıkla mücadele edilmektedir.
Elbette ki eksikler var! Hem de çok, çok eksikler var!

Bu eksiklere neden olan temel sorun; fetöcü yapılanmanın gerçek zihniyetinin ve içeriğinin tam olarak anlaşılmamış ve kavranamamış olmasıdır.

Fetöcü yapılanmayı tekil olarak incelemek yerine bu tür muzır yapılanmaları meydana getiren, doğuran siyasal İslamcı zihniyeti anlamak, kavramak ve bu ve benzeri potansiyel yeni muzır yapılanmaların doğmasını sağlayan bu sinsi ve korkunç zihniyeti ortadan kaldırmak ve buna karşı topyekun önlemler almak gerekir.
Zira fetö gider, çetö gelir, çetö gider, o gelir, bu gelir...
Adı, sanı önemli değil aynı zihniyetin değişik versiyon ve türevleri sürekli neşm-ü nema eder durur.
Yani gelir oğlu, gelir...

Türk Milletinin son asırda başına musallat edilmiş en büyük bela siyasal İslamcılık denen ve bizzat İslamiyeti, Kur'anı ve peygamberi sömüren, istismar eden ve kişi, toplum ve bütün beşeriyet nezdinde itibarsızlaştıran bu haçlı batı projesidir.

Etnik bölücülüğü ve kanlı terörü de, ekonomik terörü de, milleti bin parçaya bölerek birbirinden koparan toplumsal kamplaşmayı da, dini iğrenç ve tiksinç hale getiren uygulamaları da doğuran yegane zihniyet siyasal İslamcılıktır.
Siyasal İslamcılık sadece bizim değil, bütün İslam aleminin başının belasıdır!

Bu proje ta ki Milli Mücadele zamanlarında uygulamaya konulmuş olup en belirgin yöntemi; uyduruk ve sahte dini cemaat ve tarikatlar eliyle Türk Milletini din cephesinden yanlış donatarak etkisizleştirip; böylelikle amaç, hedef ve ülkülerinden uzaklaştırarak emperyalizmin kölesi haline getirmektir.

Ne ilginçtir ki bundan yüzyıl önce, Milli Mücadele günlerinde, İngiliz ve Yunan uçaklarından bütün Anadolu'ya Milli Mücadele önderleri din düşmanıdır ibareli bildiriler dağıtılıyordu.

Haçlı batı emperyalizmi, ta Milli Mücadele günlerinden beri, altı yüz yıllık ihtişamı, Osmanlı Devletini, yıkarak, tam da amaçlarına ulaşacakken "Türk soyunun gizli gücünün zahir olması" seklinde zuhur eden ve emperyalizmin bütün hesaplarını tersine çeviren Milli Mücadele kadrosunu ve bu kadroyu besleyen milli ve manevi mukaddesatı bir daha engel teşkil etmemesi için, bütün yöntemleri deneyerek, fikren ve fiilen ortadan kaldırmak istemiştir.

Topyekun Türk Milleti ve en önemlisi de devleti yönetenler siyasal İslam'ın özünü, esasını, yöntemini, amaçlarını çok çok iyi bilmek, kavramak ve bu bilgi ve kavrayış doğrultusundan çareler bulmak, mücadele yöntemleri geliştirmek ve bir daha Türk Milletine karşı tehlike arz etmeyecek şekilde tamamen ortadan kaldırmak zorundadır.

Siyasal İslam'ı anlamak için yahudi mantığını, batini gizemciliğini, haşhaşi kinini, marksist enternasyonalizmi, mason kozmopolitizmini, bizans kahpeliğini, ingiliz entrikacılığını, fars riyakarlığını, moskof kalleşliğini, sırp sırtlanlığını, arap yavşaklığını, ve daha onlarcasını sıralayabileceğimiz; insanlık, iyilik, güzellik, huzur ve mutluluk düşmanı ne kadar tıyninetsiz zihniyet varsa tamamını tanımak, bilmek, içeriğini kavramak gerekir.
Çünkü fetöcü yapılanmayla müşahhas bir model olarak karşımıza çıkan yapı siyasal İslamcılık denen zihniyetin doğurduğu veled-i zinadır.
Bu zihniyetin; hangi ad, nam, görünüm ve söylemle ortaya çıkarsa çıksın, bütün çocukları, son tahlilde, Türk Milletine ve devletine ve dahi bütün masum ve mazlum milletlere düşman veled-i zinalardır.
Bu zihniyeti bu zamana kadar dillendirilmiş tariflerle, sözlüklerde yer alan kavramlarla, literatüre girmiş örgütlenme modelleriyle tanımlamak olanaksızdır.
Bu alçaklar yukarıda saydığımız; başta Türklüğün, genelde de bütün insanlığın düşmanı olan muzır yapı ve zihniyetlerin tamamından faydalanarak insanların gerçekte ne anlama geldiğini dahi bilmediği/kavrayamadığı söylemler ve örgütlenme modelleriyle yeni bir yapı meydana getirdiler ve daha önceden kullanılmış hiç bir yöntemi ve söylemi tek başına ne kullandılar ne de söylediler.

Öyle bir şey söyle ki daha önce hiç söylenmemiş olsun!
Öyle bir şey yap ki daha önce hiç yapılmamış olsun!


Oysaki bunlar en çok yahudilere benziyorlardı.
Bütün uygulamalarında kabalist yahudi gizemciliğini ve zihniyetini görmek mümkündü, eğer doğru yerde durup, doğru bir bakış açısıyla bakılsaydı.
Siyasal İslamcılığın baş yöntemi; takiyyecilikdir.

Oysaki takiyyecilik, takiyyeye başvuranları bir süre sonra yahudileştiren bir yahudi yöntemidir.
Yani yahudiliğin, yahudi gizemciliği olan kabalizmin sahte İslam sosu ve cancanlı softa ambalajıyla sunulan modelinin ta kendisidir, siyasal İslamcılık.

Otağımızın bir başka sayfasında buna dair, çok önemli bir konu başlığı, yine bundan on küsur yıl önce açılmış ve siyasal İslamcı tehlikeye dikkat çekilmişti.

İzleyici ve konuklarımız anılan sayfaya:
Siyasal İslamcılığın Beslendiği Kaynaklar!
ilişiminden ulaşabilirler.

Evet, sonuç itibariyle içinde yaşadığımız günler sonraki yüzyıllarda büyük olaylar olarak tanımlanacak gelişmelerin yaşandığı olağanüstü zamanlardır.
Siyasal İslamcı yapılanmanın Türklüğe ne denli büyük bir tehlike olduğunun en büyük kanıtı olarak ortada duran fetöcülükle mücadelede; ciddi ve endişe verici eksiklikler, zafiyetler ve savsaklamaların devam ettiğini, endişeyle, izliyor, gözlemliyoruz.

Yapılan, kayda değer, bir mücadele, elbetteki var, lakin bunlar ayrık otunun toprak üstünde kalan kısmını kesmek, yakmak gibi bir şey.
Oysaki ayrık otunu kesseniz ve hatta tarlanın yüzünü yaksanız da -ki Anadolu'da buna anız yakmak denir- ertesi yıl, baharla birlikte, uygun koşullar oluştuğunda, ayrık otlarının bütün tarlayı istila ettiğini, ekilen ürünü boğduğu ve verimi düşürdüğü, tarımla uğraşanlar için, binlerce yıldır gözlemlenmektedir.
Demek ki ayrık otundan, karaçalı dikeninden ve bilcümle zararlı nesne ve haşarattan kurtulmanın yegane yolu; bu tür zararlı varlıkların köklerini kazımak, genetik varlıklarını tamamen ortadan kaldırmaktır.

Siyasal İslamcı yapılanmanın tescilli temsilcisi fetöcülüğü ortadan kaldırmak için siyasal İslamcılık denen yapının kökünü kazımak, fikri ve fiziki varlığını yok etmek gerekir.

Bu yapıldığında sadece fetöden değil, belkide, Tanrı esirgesin, fetöyü mumla aratacak olan müstakbel neofetölerden de kurtulmuş olacağız.
Fetöcülük, yani siyasal İslamcılık, eylem olarak gündemimizden çıkmış olsa bile, zihniyet olarak siyasi alanda yer almakta, siyasi denge, çıkar ve gelecek endişesiyle siyasi aktörler nezdinde kabul görmekte ve daha da vahimi, önemli bir kesim tarafından, hala makbul kabul edilmektedir.

İşte yukarıdaki satırlarda sözünü ettiğimiz ayrık otu örneğiyle anlamlandırmaya çalıştığımız şey budur.

Türk devletini yönetenler ve siyasi irade sahipleri!
Sizden Türk Milliyetçiliğine has bir duyarlılıkla Türk Milletinin geleceği için bir şeyler yapmanızı beklemek beyhude bir şeydir biliriz de bari; kendiniz, siyasi geleceğiniz, eşiniz, dostunuz, evlad-ı iyaliniz, partiniz için bu ayrık otlarının kökünü kurutun da sizin sayenizde bizler de, hiç hak etmediği kötü kaderi yaşayan Türk Milliyetçileri de, bir nebzecik olsun rahat nefes alabilelim
Siz kendi iç hesaplaşmanız gereği fetöyle fiziken mücadele ederken, bizler, en azından fetöcülerden dayak yemekten kurtulduk. Bize, hem de ibadet şevkiyle dayak atmak için, dişlerini gıcırtadan bir sürü kripto fetöcünün, siyasal İslamcının, hala devam eden varlığından haberdar ve hatta eminiz.
Sizin bu gün fetö için söylediklerinizin milyonda birini biz söylemiş olsaydık, Tanrı korusun, bırakın dinsizlikle suçlanmakla kalmayı, bizleri şeytan taşlar gibi taşlayarak recm bile ederlerdi!
Ederdiniz de diyebiliriz. Zira o zamanlar sizin de onlardan pek farkınız yoktu!
O da madalyonun diğer yüzü!

Ayrığın köklerini de, yine kendiniz için, yakıp, kazıyın da varsın yine sizin sayenizde bizlerde Türk Milleti ve devleti için gelecek endişesi çekmeyelim.

Gelecek baharlarda tarlamızı ayrık otları sarmasın istiyorsak ayrık otlarının kökü kazınmalıdır.
Aksi ise beyhude uğraş olup, gerçekte ise kendimizi ve masum ve mazlum Türk Milletini kandırmaktan başka bir şey değildir.

Kutlu Türk Ozanı Abdurrahim Karakoç'un söylediği gibi:

Umudu yoksula bol verir Hüdâ;
Bin tohuma can var, bir damla suda.


Bir damla sudan bin tohuma can veren Ulu Kök Teñğri'den yana umudumuzu kesmedik!

Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!

TTK.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimdışı Çağrıbey

  • [GÖKBÖRÜ ANKARA]
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2202
  • Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Ynt: FETHULLAH GÜLEN DGM DOSYASI FETÖ
« Yanıtla #97 : 20 Ocak 2020 »
İki gündür, haber sitelerinde, uğruna; şöhreti, malı, makamı ve futbol kariyerini bırakıp Türkiye'den, yurdundan, yuvasından ve ailesinden ayrılmayı göze alarak fetönün yanına, Amerika'ya, iltica eden Hakan Şükür'ün fetöcüler tarafından dolandırılıp, beş parasız bırakıldığı haberleri dolaşıyor.
Hatta kendi hazırladığı bir video da youtube sitesinde yer alıyor.
İbretlik bir olay!
Kendi adamlarını bile, gurbet ellerde beş parasız bırakacak kadar, soyup, soğana çeviren bir zihniyet kendinden olmayanlara neler yapmaz?
Akla gelecek ve hatta şeytanın bile aklına gelmeyecek her şeyi yaptılar.
Hemde en şedit ve alçakçasına yaptılar...
Başta Necip Hablemitoğlu, Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu ve daha nice aydının yer aldığı suikastlar, kitlesel isyan provaksiyonları, ekonomik manipilasyonlar, milleti sağmal inek gibi soymalar, binlerce yıllık Türk tarihinde bir benzeri daha olmayan Türk Ordusunu terörist ilan edip uyduruktan mahkemelerde yargılayıp, düzmece gerekçelerle mahkum etmeler ve bunlara daha onlarca şeyin sıralanacağı ve nihayetinde ihtilal kalkışmasına kadar varan ihanetler zinciri...
Kendinden olmayanlara neler yaptığını gördük!
Bunların yaptıklarını çığlık çığlığa millete duyurmaya çalıştık lakin, kimseler sesimizi duymadı, daha doğrusu duydu da söylediklerimize inanmadı.
Ve hatta daha da vahimi, bunların yaptıklarını ifşa edenler itibarsızlaştırıldı, susturulmak için her şey yapıldı. Dinsizlikle suçlandılar...
Çünkü bunlar toplum nezdinde dindar, hayırsever, hizmet ehli kişilerdi. Ellerinde din silahı vardı.
Artık olan oldu, bundan sonrasına bakmak lazım.
Zararın neresinden dönülürse kardır, atasözümüzde anlatıldığı gibi çok büyük yaralar alıp, kayıplar verilmiş olsa bile bu hain ve alçak zihniyetin nihai hedeflerine ulaşamamış olması bile başlı başına bir şükür nedeni.
Dilerim, kendi koynumuzda, benzer belalar üretmeyiz...


Siyasal İslamcı yapılanmanın tescilli temsilcisi fetöcülüğü ortadan kaldırmak için siyasal İslamcılık denen yapının kökünü kazımak, fikri ve fiziki varlığını yok etmek gerekir.

Bu yapıldığında sadece fetöden değil, belkide, Tanrı esirgesin, fetöyü mumla aratacak olan müstakbel neofetölerden de kurtulmuş olacağız.
Fetöcülük, yani siyasal İslamcılık, eylem olarak gündemimizden çıkmış olsa bile, zihniyet olarak siyasi alanda yer almakta, siyasi denge, çıkar ve gelecek endişesiyle siyasi aktörler nezdinde kabul görmekte ve daha da vahimi, önemli bir kesim tarafından, hala makbul kabul edilmektedir.

Gelecek baharlarda tarlamızı ayrık otları sarmasın istiyorsak ayrık otlarının kökü kazınmalıdır.
Aksi ise beyhude uğraş olup, gerçekte ise kendimizi ve masum ve mazlum Türk Milletini kandırmaktan başka bir şey değildir.


Ne Mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Saygılarımla...
Çağrıbey.

Çevrimdışı alptekin39

  • Yasakli
  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 3
  • Ne Mutlu Türküm Diyene
FETHULLAH GÜLEN DGM DOSYASI FETÖ
« Yanıtla #98 : 29 Ocak 2020 »
Otağımızın izleyici ve konuklarına yine otağımızın başka bir sayfasında yer alan ve bu konuyla yakından ilgili olan:

FETHULLAH GÜLEN DGM DOSYASI FETÖ

Adlı konuyu takip etmelerini öneririz.

Ne Mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Saygılarımla...
Çağrıbey.

Hakan Şükür alçağını FETÖ soymuş demek..  :kahkaha01: Haberlerde çıkınca adam yerine koyup izlemiyorum, fıkra gibi yani.
Alptekin Kunduracı

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2335
  • Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
Ynt: FETHULLAH GÜLEN DGM DOSYASI FETÖ
« Yanıtla #99 : 31 Ağustos 2020 »
9. Abant Toplantısı Katılımcı Listesi (2005)

Dokuzuncusu bu yıl Erzurum'da düzenlenen Abant Platformu toplantısının seçkin katılımcıları şöyle sıralanıyordu:

 1.   A. Nuri Yurdusev, Prof. Dr.
 2.   Abdulkuddus Bingöl, Prof. Dr.
 3.   Ahmet İnam, Prof. Dr.
 4.   Ali Bulaç, Gazeteci-Yazar
 5.   Ali Erbaş, Prof. Dr.
 6.   Ali Murat Yel, Yrd. Doç. Dr.
 7.   Ali Osman Gündoğan, Prof. Dr.
 8.   Alpaslan Açıkgenç, Prof. Dr.
 9.   Asri Çubukçu, Prof. Dr.
10.   Bekir Karlıağa, Prof. Dr.
11.   Belkıs Gürsoy, Prof. Dr.
12.   Beşir Gözübenli, Prof. Dr.
13.   Bülent Aras, Doç. Dr.
14.   Elisabeth Özdalga, Prof. Dr.
15.   Emre Aköz, Gazeteci-Yazar
16.   Erol Battal
17.   Gülcan Bostancı
18.   Hakan Poyraz, Prof. Dr.
19.   Halil Cin, Prof. Dr.
20.   Hamza Aktan, Prof. Dr.
21.   Hasan Seçen, Prof. Dr.
22.   Hasan Tahsin Fendoğlu, Prof. Dr.
23.   İbrahim Canan, Prof. Dr.
24.   İbrahim Hakkı Aydın, Dr.
25.   İbrahim Özdemir, Prof. Dr.
26.   İlyas Üzüm, Dr. İSAM
27.   İsmail Doğan, Prof. Dr.
28.   İsmail Hakkı Aydın, Prof. Dr.
29.   Kenan Gürsoy, Prof. Dr.
30.   Korkut Tuna, Prof. Dr.
31.   Lütfullah Cebeci, Prof. DR.
32.   M. Ali Kılıçbay, Prof. Dr.
33.   Mahmut Erol Kılıç, Prof. Dr.
34.   Mahmut Tezcan, Prof. Dr.
35.   Mehmet Gündem
36.   Metin Bonsak, Dr.
37.   Muhammet Akar, Av.
38.   Mustafa Armağan
39.   Mustafa Yıldırım, Prof. Dr.
40.   Müberra Balcı, Öğr. Gör.
41.   Naci Bostancı, Prof. Dr.
42.   Naci Okçu, Prof. Dr.
43.   Nazlı Ilıcak
44.   Necdet Sakaoğlu, Prof. Dr.
45.   Necdet Subaşı, Yard. Doç. Dr.
46.   Necmettin Tozlu, Prof. Dr.
47.   Nşet Toku, Doç. Dr.
48.   Nil Sarı, Prof. Dr.
49.   Niyazi Öktem, Prof. Dr.
50.   Osman Senemoğlu, Prof. Dr.
51.   Ömer Şenol Dane, Prof. Dr.
52.   Recep Öztürk, Prof. Dr.
53.   Sadık Kılıç, Prof. Dr.
54.   Sadri Şen, Prof. Dr.
55.   Said Başer, Yard. Doç. Dr.
56.   Sırrı Akbaba, Prof. Dr.
57.   Sıtkı Aras, Prof. Dr.
58.   Sinan Yapıcı, Prof. Dr.
59.   Suat Yıldırım, Prof. Dr.
60.   Tahsin Görgün, Doç. Dr.
61.   Yasin Aktay, Doç. Dr.

Kaynak: Prof. Dr. İbrahim Arslanoğlu

Ne Mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana...

Saygılarımla.

Çağrıbey


10. Abant Toplantısı (Paris) Katılımcı Listesi: Türkiye (2006)

10. Abant Toplantısı Paris'te toplanmasına rağmen Türkiye'den katılım oldukça fazlaydı. Toplantıya Türkiye'den katılan katılımcıların isimleri ve ünvanları ile birlikte halen görev yapmakta oldukları kurumları aşağıda alfabetik sıralı olarak bulacaksınız.

KATILIMCI LİSTESİ
(Abant Platformu, 11 Nisan 2006)

 1.   Ahmet İnsel, Prof. Dr., Galatarasay Üniversitesi / Birikim Yayınları
 2.   Ahmet Sever, Başbakan Danışmanı / TRT
 3.   Ali Bayramoğlu, Gazeteci - Yazar, Yeni Şafak
 4.   Ali Bulaç, Gazeteci - Yazar, Zaman Gazetesi
 5.   Ali Erbaş, Prof. Dr., Sakarya Üniversitesi
 6.   Ali Yasar Sarıbay, Prof. Dr., Uludağ Üniversitesi
 7.   Alper Tan, Kanal A
 8.   Ariane Bonzon, Fransız Arte Televizyonu
 9.   Asaf Savaş Akat, Prof. Dr., Bilgi Üniversitesi
10.   Ayhan Kaya, Doç. Dr., Bilgi Üniversitesi
11.   Ayşe Kadıoğlu, Doç. Dr., Sabancı Üniversitesi
12.   Ayşe Sucu, Diyanet Vakfı Kadın Kolları Başkanı
13.   Ayşe Nur Arslan, Kanal D
14.   Bekir Karlığa, Prof. Dr., Marmara Üniversitesi
15.   Binnaz Toprak, Prof. Dr., Boğaziçi Üniversitesi
16.   Bülent Keneş, Bugün Gazetesi
17.   Cemal Uşak, Kültürlerarası Diyalog Platformu Genel Sekreteri
18.   Cemal Taşar, Milli Eğitim Bakanlığı
19.   Cengiz Çandar, Bugün Gazetesi
20.   Erkam Tufan Aytav, Diyalog Avrasya Platformu Genel Sekreteri
21.   Eser Karakaş, Prof. Dr., Bahçeşehir Üniversitesi/ Referans Gazetesi
22.   Etyen Mahçupyan, Gazeteci - Yazar, Zaman Gazetesi
23.   Faruk Tuncer, Dr., Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı
24.   Fehmi Koru, Gazeteci - Yazar, Yeni Şafak Gazetesi
25.   Ferda Keskin, Yrd. Doç. Dr., Bilgi Üniversitesi
26.   Ferhat Kentel, Yrd. Doç. Dr., Bilgi Üniversitesi
27.   Fuat Keyman, Prof. Dr., Koç Üniversitesi
28.   Füsun Üstel, Prof. Dr., Marmara Üniversitesi
29.   Gül Turan, Prof. Dr., Koç Üniversitesi
30.   Hadi Özışık, Gazeteci - Yazar, İnternet Haber
31.   Harun Tokak, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı
32.   Hasan Bülent Kahraman, Doç. Dr., Princeton Üniversitesi / Sabancı Üniversitesi
33.   Hasan Yavuz, Başbakan Danışmanı / Marc Bloch Üniversitesi
34.   Hırant Dink, Gazeteci - Yazar, Agos Gazetesi
35.   Hüseyin Gülerce, Gazeteci - Yazar, Zaman Gazetesi
36.   Işıl Karakaş, Prof. Dr., Galatasaray Üniversitesi
37.   İlker Taş, NTV
38.   Kenan Gürsoy, Prof. Dr., Galatasaray Üniversitesi
39.   Mehmet Ali Kılıçbay, Dr., Araştırmacı / Yazar
40.   Mahmut Akdoğan, Dr.
41.   Mahmut Övür, Gazeteci - Yazar, Sabah Gazetesi
42.   Mehtap Altınok, Kanal 1
43.   Mehmet Sağlam, Prof. Dr., Başbakanlık Kamu Etik Kurulu Başkanı/ Milli Eğitim eski Bakanı
44.   Mehmet Altan, Prof. Dr., İstanbul Üniversitesi
45.   Mehmet Gündem, Gazeteci - Yazar, Milliyet Gazetesi
46.   Mete Çubukçu, NTV Haber Müdürü
47.   Mithat Melen, Prof. Dr., İstanbul Üniversitesi
48.   Mustafa Akyol, Gazeteci - Yazar, Referans Gazetesi
49.   Mustafa Kirazlı, Zaman Gazetesi
50.   Mustafa Özgül, Milli Eğitim Bakanlığı
51.   Muzaffer Şahin, Anadolu Ajans Ankara Temsilcisi
52.   Mümtazer Türköne, Prof. Dr., Gazi Üniversitesi
53.   Nazlı Ilıcak, Gazeteci - Yazar, Bugün Gazetesi
54.   Nazmiye Yılmaz, Kanal 7
55.   Nilüfer Göle, Prof. Dr., I’EHESS Sosyal Bilimler Yüksek Okulu
56.   Niyazi Öktem, Prof. Dr., Bilgi Üniversitesi / Abant Paris Toplantısı Koordinatörü
57.   Orhan Güvenen, Prof. Dr., Bilkent Üniversitesi / Paris Pantheon Üniversitesi/ UNESCO Türkiye Temsilcisi
58.   Ömer Faruk Harman, Prof. Dr., Diyanet İşleri Başkanlığı- Paris Ateşesi
59.   Sabri Çelebioğlu, Kanal 7
60.   Salih Yaylacı, Abant Platformu Genel Sekreteri
61.   Sami Selçuk, Doç. Dr., Yargıtay Onursal Başkanı
62.   Sefa Kaplan, Hürriyet Gazetesi
63.   Selçuk Tepeli, Gazeteci - Yazar, Aktüel
64.   Selçuk Gültaşlı, Zaman Gazetesi Brüksel Temsilcisi
65.   Serap Atan, TÜSİAD Fransa Temsilcisi
66.   Serdar Okay, Kanal 7
67.   Suna Vidinli, Doğan Medya Grubu Dış İlişkiler Koordinatörü
68.   Süleyman Seyfi Öğün, Prof. Dr., Uludağ Üniversitesi
69.   Şerif Ali Tekalan, Prof. Dr., Fatih Üniversitesi
70.   Tülin Bumin, Prof. Dr., Galatasaray Üniversitesi
71.   Ümit Kardaş, Emekli Hakim Albay
72.   Yavuz Oğan, CNN TÜRK Ankara Temsilcisi
73.   Yusuf Kaplan, Gazeteci - Yazar, Yeni Şafak Gazetesi
74.   Zafer Ali Yavan, TUSIAD Ankara Temsilcisi
75.   Zafer Özcan, Gazeteci - Yazar, Zaman Gazetesi
76.   Zafer Toprak, Prof. Dr., Boğaziçi Üniversitesi
77.   Zeynel Lüle, Hürriyet Gazetesi Brüksel Temsilcisi

Kaynak: Prof. Dr. İbrahim Arslanoğlu

Ne Mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana...

Saygılarımla.

Çağrıbey


Diyanet işleri başkanlığı makamını işgal eden, Türk düşmanı, Ali Erbaş adlı tescilli fetöcü, fetö davasından tutuklanıp, mahkum edilmedikçe akp iktidarının fetöyle, kararlılıkla, mücadele ettiği soylemleri kocaman bir palavradan ibaret kalacaktır.
Adam(!) bırakın tutuklanmayı, yargılanmayı üstüne üstlük bir de Diyanet İşleri başkanı yapılıyor?
Yoksa bu zerzavatın, Atatürk'e sövme ve Türk Milletine hakaret etmek kaydıyla mı, fetöcülüğü görmezden gelinip, Diyanetin başına getiriliyor?

Size soruyorum eyyy iktidar!
Fetö üyeliği tescilli Ali Erbaş ne zaman tutuklanıp, mahkum edilecek?

TTK.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!