Gül dalına bülbül konmuş ötemez
Sinesi yaralı dili perişan
Akşam sabah efkarından yatamaz
Yanmış çıralanmış külü perişan
Selam gelmez olmuş zülf-ü siyahtan
Bülbül mahzun olmuş yardan firaktan
Aş denilen böyle hain günahtan
Yolunmuş tüyleri teli perişan
Divane gönlünü olmaza yormuş
Akşam sabah yari düşünde görmüş
Gül yüzünü döndermemiş o sormuş
Kırımızı gülümün dalı perişan
Kıvansın zalim gül daha kıvansın
Keman kaşa dudu dile övünsün
Düşsün bir kötüye sonra dövünsün
Gör o zaman gülü hali perişan
Sen mi yarattın Gül küçük dağları
Sana mı verdiler yeşil bağları
Sen mi öldürürsün fani sağları
Mevla'dan başkası kulu perişan
Garip Gani aşk dilini konuştu
Vardı gitti aşka düştü danıştı
Turan ile sevda ile tanıştı
Aşktan yorgun kalmış yolu perişan