Börü Kam
Cüppeli Ahmet adlı kişinin de diğerlerinden farkı yok.
Bunlar; ahlaksızlık, cumhuriyet karşıtlığı, Atatürk düşmanlığı ve din sömürücülüğü bakımından biribirinin, üç aşağı, beş yukarı, aynısı.
Hatta bu cüppeli denilen müptezel diğerleri kadar usta(!) olamadığından bir kaç defa kuyruğunu dışarıda bırakmak acemiliğine düştü.
Cüppelinin adı aczimendi Müslüm'ün aşkı Fadime olayında ilk defa anıldı, peşinden jetsky olayı ve derken sex kaseti iddialarıyla zincirin halkaları bir bir dizilmekte.
Burada konu cüppeli denilen yaratığın suçlu veya suçsuz olduğu değil, cüppelinin kimler tarafından ve ne amaçla rezil-rüsvay edilmek istendiğidir.
Cüppeli birinin gazına gelmiş olcak ki Adnan Oktar ve peşinden de ABD' nin kucağındaki yosma, sarıklı kardinal fettoş grubu hakkında konuşmaya başladı.
İşte cüppelinin son yaptığı şey, kelimenin tam anlamıyla, "fincancı katırlarını ürkütmek" oldu.
Yani bizzat hükümetin başı ve mensuplarının bile kendisine biat ettiği fettoşa bulaşmak siyaseten de, cemaat yapılanması bakımından da, ticari olarak da bu eylem ve söylemlerin sahiplerinin var olan veya uydurulan bir takım yıpratıcı meteryallerle- ki bu çoğu kez ve fettoşçulara mahsus bir metot olarak gayr-i ahlaki kaset olmakta- deşifre edilmesi ve böyleliklede etki ve güvenirliliklerinin zedelenmesi/yok olması sonucunu doğurmaktadır.
Bu ve benzeri operasyonlar askerimize, siyasetçilere, velhasılı fettoş grubunun kendileri için engel ve tehlike gördükleri hemen her kişi ve kuruluşa, karşı yürütüldü ve daha da yürütülecektir.
Gerçek veya iftira- ki gerçek olma ihtimali bence çok daha fazla- cüppelinin üzerinden yürütülen fettoşçu operasyonun tek amacı: fettoşçu yapılanmayı deşifre etmeye kalkışan veya fettoşa rağmen müstakil güç gösterisi yapan/yapmaya heveslenen herkesin buldozer gibi ezileceği mesajının verilmek istenmesidir.
Şimdilik önlerinde en büyük engel olarak gördükleri TSK ve Yüksek Yargıyı, yani cumhuriyet ve laikliği koruyup kollayan devlet kurumlarını, etkisizleştirdikten sonra fettoşun hınç ve gadrinden, kendi yapılanmaları dışında kalan herkes, nasibini ve payına düşeni alacaktır.
Dünya bu filmin ilkini 1979 da İran'da Ayetullah Humeyninin başrolünde ibret ve deşhetle izlemişti.
Şayet Türk Milleti gereken önlemi almazsa dün İran'da göterilen filmin daha da deşhetengizi, Atatürk'ün kurduğu kutlu Türkiye Cumhuriyetinde, Ayetullah Fetullah başrolünde oynanacak ve tren, bir daha yetişilmemek üzere, kaçmış olacaktır.
İşte biz bu nedenle AKP yi siyasi partiler kanunu hükümlerince kurulmuş ve kanunlar dairesinde işleyen bir parti gibi görmüyoruz.
Türk Milleti anlamamakta ısrar ediyor.
Sesimizi duyuramıyoruz.
Angutluk ve mankurtluk toplumun büyük kesiminin karakteri olmuş.
AKP denen şer yuvası bir parti değil, uluslararası bir operasyonun yerli işbirlikçisi ve taşeronudur.
TTK.