Gönderen Konu: Biz Geçmişimize Sahip Çıkıyoruz  (Okunma sayısı 5373 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı o.öcal

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 556
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
Biz Geçmişimize Sahip Çıkıyoruz
« : 17 Şubat 2013 »
Her ne kadar Türkçü Turancı düşünceye mensup bir edebiyat akımı olmasak da (Hiç bir kuruluşun, derneğin, partinin etkisi ile ortaya çıkmış değiliz.) Gülce Edebiyat Akımı olarak vatan, bayrak, dil, cumhuriyet, Atatürk ve tarih gibi milli değerlerimizi sahiplenmenin yanında Türk Edebiyatının da geçmişine sahip çıkıp yaşatmaya çalışıyoruz. Aynı zamanda vezin kavgasına son verip bize ait olan değerleri yabancılara kaptırmamak için çaba sarf ediyoruz.

Kendisini şair olarak nitelendiren bir çok kişinin haberdar olmadığı ve modern şiirin tanımı yapılırken: ''Türk şiiri yüzyılların verdiği alışkanlıkla vezinsiz, kafiyesiz pek düşünülmemiştir. Fakat 19. yy’dan itibaren batı etkisi altına giren şiirimiz, Fransız sembolistlerinin etkisiyle vezin ve kafiye gibi kayıtlara bağlı olmayan bir şiir akımıyla, yani serbest nazımla tanışmıştır. Özellikle 1937’den sonra Orhan Veli, Oktay Rıfat ve Melih Cevdet’le başlayan vezinsiz-kafiyesiz şiir akımı, Türk şiirine yeni bir soluk getirmiştir.'' gibi yalan ve safsataların Türk insanını kandırmaktan ve bize ait olan bir değeri yabancılara kaptırma gibi bir yanılgıdan kurtulmak için serbest şiirin batının değil bizim olduğunu söylüyoruz. Özellikle tutucu çevrelerden eleştiri almamıza rağmen bize ait olan serbest şiir veznini yine milli şiir ölçümüz olan hece vezni ile kucaklaştırarak ' Buluşma' adı verdiğimiz nazım türü ile eserler vermeye çalışıyoruz.

Dayanağımızı Türk şiirinin kökleri. Sözlü Türk edebiyatı döneminden Maniheist Uygur Türklerinden günümüze kalan serbest şiirlerdir. İşte bir tane örnek ilahi.

Tengri yaruk  küçlüg  bilgeke yalvarar  biz
Ötünür biz kün ay tengrike
Yaşın tengri nom  kutı
Mar  Mani firiştilarka
Kut  kolur [biz]  tengrim-e
Et' özümüzni  küzeding
Özütümüzni boşung
Kıv  kolur biz  yaruk tengrilerke
Adasızın  turalım
Ögrinçligin erelim

Bugünkü Türkçe ile

"Tanrı, nurlu (ve) güçlü bilgeye yalvarırız
Yakarırız Güneş (ve) Ay tanrılarına;
Şimşek Tanrısı,  din kutu,
Mar Mani(ye) (ve) meleklere.
Kut  dileriz,  ey  Tanrım!
Vücudumuzu gözetin,
Ruhumuzu halas edin!
Kut  dileriz nurlu tanrılardan !
Tehlikeden  (ırak)  duralım
Sevinç içinde olalım.

UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!

Çevrimdışı o.öcal

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 556
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
Ynt: Biz Geçmişimize Sahip Çıkıyoruz
« Yanıtla #1 : 17 Şubat 2013 »
Her ne kadar Türk hece şiirinin sondan kafiyeli olduğu yaygın olarak bilinip yazılsa da, Eski Türk hece şiirinin önden kafiyeli de olduğunu belirtiyor ve bunu yaşatmak için 'Yiğitçe' adını verdiğimiz nazım türüyle yaşatmaya çalışıyoruz.

Dayanağımız Türk şiirinin kökleri. Aprın Çor  Tigin'inden bir örnek.

Tiüpinte ol  ok ma ölmeki bar
Tünerik   tamuka teşmeki bar
Tümenlig yekler kelir  tiyür
Tumanlıg yekler  ayar  tiyür

Tünerig tünçüle basar  tiyür
Tunumlug [ . . , ?   tegir tiyür
Töş üze olurup tültürür tiyür
Tanmış  özütler  taşıkar tiyür
 
Tardıç teg  et'özin kodur  tiyür
Tavarı  turkuru  kalır  tiyür
Tertrü saçlıg kurtga yek  kelir tiyür
Tolılıg bulıt  teg  tunkı  kaşlıg  tiyür

Bugünkü Türkçe ile

Sonunda  yine  şu  ölmesi  var,
Karanlık  tamuya  düşmesi var;
Binlerce  şeytan  gelir  derler,
Dumanlı şeytanlar hükmeder  derler.

Karanlık  gece  gibi çöker derler
Sıkıntı  (yüreğe)  düşer  derler
Göğse oturup  bastırır  derler,
İnkarcı ruhlar  çıkar derler.

Ardıç(?) gibi  bedenini  bırakır derler,
Malı mülkü cümle kalır derler,
Aksi,  kıllı, kart şeytan gelir' derler,
Dolulu bulut gibi çatık  kaşlı  derler.

UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!

Çevrimdışı KökTürk

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 53
Ynt: Biz Geçmişimize Sahip Çıkıyoruz
« Yanıtla #2 : 17 Şubat 2013 »
Oğuz Kağan Destanı'ndan

men sinlerge boldum kagan
alalıng ya takı kalkan
tamga bizge bolsun buyan
kök böri bolsıngıl uran
temür çıdalar bol orman
av yirde yürüsün kulan
takı taluy takı müren
kün tuğ bolsın kök kurıkan

günümüz Türkçesi ile

ben sizlere oldum kağan
alalım yay ile kalkan
damga bize olsun buyan(işaret, alamet)
bozkurt olsun naramız
demir mızraklar olsun orman
av yerinde yürüsün kulan(avlanan hayvan)
daha deniz daha nehir
güneş tuğ olsun gök çadır


Bir Türk'ün sınırlarını gösteren muhteşem sözler.

Türk'ün tuğu güneş, çadırı gök

TTK.
“Öd tengri yaşar. Kişi oglı kop ölgeli törümüş.”
(Zamanı Tanrı yaşar. İnsanoğlu hep ölmek üzere türemiş.)

- Bilge Kağan

Üstte mavi gök, altta yağız yer kılındıkta, ikisi arasında insan oğlu kılınmış.
İnsan oğlunun üzerine ecdadım Bumin Kağan, İstemi Kağan oturmuş.
Oturarak Türk milletinin ilini töresini tutuvermiş, düzenleyivermiş.
Dört taraf hep düşman imiş.
Ordu sevk ederek dört taraftaki milleti hep almış, hep tâbi kılmış.
Başlıya baş eğdirmiş, dizliye diz çöktürmüş...

Çevrimdışı o.öcal

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 556
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
Ynt: Biz Geçmişimize Sahip Çıkıyoruz
« Yanıtla #3 : 17 Şubat 2013 »
Mensur Şiir İle İlgili Yalanlar.

'19. yüzyılın yarısında Fransa'da doğmuştur. Fransız edebiyatı şairlerinden C. Baudlaire ve S. Mallerme'in mensur şiirleri vardır. Türk Edebiyatında Şinasi'nin Fransız edebiyatından yaptığı çeviriler, mensur şiirin ilk örnekleridir. Mehmet Rauf'un "Siyah İnciler"i, Yakup Kadri'nin "Okun Ucunda, Erenlerin Bağından" adlı yapıtları mensur şiir türünden ürünlerdir.
Tanzimat Edebiyatı döneminde Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit'in de mensur şiir denemeleri olmuştur.
Mensur şiirin isim babası ve bu türün Türk edebiyatındaki ilk temsilcisi Halit Ziya Uşaklıgil'dir. Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yayımlanan "Aşkımın Mezarı" adlı yazısı mensur şiirdir. 1891'de "Mensur Şiirler" ve "Mezardan Sesler" başlığıyla mensur şiirlerini yayımlamıştır.
Servet-i Fünun döneminde mensur şiir türü yaygınlaşır. Halit Ziya'yı Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit, Ahmet Hikmet, Celal Sahir, Faik Ali gibi isimler izler.'

Mensur şiir de Fransa'nın malıdır demek Türk edebiyatını bilmemek, biliyorsak da değerimize sahip çıkmamak demektir. Akımımız içerisinde bulunan arkadaşlardan mensur şiir yazanlar vardır. Fakat kendi akımımızın bir yazı türü olarak yazılmamaktadır.

Bu konuda Prof. Dr. Talat Tekin şöyle demektedir: 'Ünlü Sovyet Türkologu  Stebleva Orhun yazıtlarında manzum bölümler var deseler de ve Korş'a göre de örnegin, Kül Tigin anıtının güney-dogu yüzündeki şu  parça manzum sayılsa da;

'bunca bitig bitigme                 
(men)  kül  tigin  atısı                 
yollug  tigin  bitidim                       
yigirmi  kün  olurup                   
bu  taşka  bu  tamga               
yollug  tigin  bitidim                   

Bunca yazıyı yazan
(Ben) Kül Tigin yeğeni
Yolluğ Tigin yazdım
Yirmi gün oturup
bu taşa bu duvara hep
Yolluğ Tigin yazdım'

Fuat Köprülü de bu görüşü destekleyip ve Alp Er Tunga Destanı gibi bir mersiye saysa da' diyerek bunun doğru olmadığını belirterek 'Kitabede olmayan 'men ' sözcüğü eklenerek yedi hece tamamlanmış ve manzum olarak görülmüştür. Oysa bu kısım kitabenin hatime kısmıdır ve kitabenin tamamında olduğu gibi manzum değil mensurdur.' demektedir.

Buradan şu sonuca varmak mümkündür. Kitabelerin mensur olarak yazıldığı ve mensur şiirin Fransa'nın değil bizim olduğu gerçeği ortaya çıkar.

UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!

Çevrimdışı Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2314
  • Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
Ynt: Biz Geçmişimize Sahip Çıkıyoruz
« Yanıtla #4 : 17 Şubat 2013 »
Gülce adı verilen edebiyat akımını uzun zamandır izlemekteyim. Hatta Otağımızda GÜLCE EDEBİYAT AKIMI başlığını açarak kendilerinden Türk Milletinin haberdar olmalarına katkı yapmak istemiştim.
Ta başından beri Gülce Edebiyat Akımıyla ilgili görüşüm: Yerel, özgün, arı duru bir Türkçe, Türklüğün temel değerlerine bağlı ve Türk şiir, yazın ve düşüncesine yeni bir soluk olduğu/getirdiği şeklindedir.
Hele ki bu akımın önemli temsilcilerinden birisi olan Saygıdeğer Osman ÖCAL Beğ'i şahsen tanıyıp yüreğindeki Türklük aşkına ve imanına tanık olup dünya ve ahiret yol ve dava arkadaşı, ANDA, olduktan sonra yakinen gördüm ki bu insanlar Türklüğe ibadet edercesine hizmet etmekteler.

TTK.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!