KASIM DEVRESİ (8 Kasım ? 5 Mayıs)
Kalandar: Milâdî olarak 12 Ocak?ı 13 Ocak?a bağlayan gece yâhûd 13?ü 14?e bağlayan gece kutlanır. Kalandar sözcüğünü türlü dillere bağlayan tetkiklerin en mantıklısını Rusça?ya bağlananda buluyoruz [17].
Kalandar akşamı misâfirliğie gidilmez, herkes evindedir. Yalnızca çocuklar, evlerinden poşet, çanta vb alıp dışarıda buluşurlar ve civardaki tanıdık veyâ tanımadık (yâni özellikle şehirlerde) evlerin kapısına giderler. Berâberinde getirdiği poşeti, çantayı kapının koluna asar veyâ eşiğine koyar, sonra da zili veyâ kapıyı çalıp saklanır. Kapı açıldığında çocuklar saklandığı yerden ?Kalandar? diye 1-2 kez bağırır veyâ hîç seslemez. Ev sâhibi, bu poşetlere yiyecek koyar ve kapıyı kapatır. Böylece çocuk, poşetini alır ve bu işe devâm eder. Sonunda bütün çocuklar bir yerde buluşarak topladıkları ganîmeti birbirleri ile üleşir (paylaşır) ve eğlence yaparlar. Yörenin mânilerini derler, oyunlarını oynarlar. Aynı gelenek, Güney Âzerbaycân?da da vardır.
Sayılı Doksan (Erbain ve Hamsin): Erbain (kırk gün) ve Hamsin (elli gün) günlerinin toplamı anlamında bir tâbirdir. Erbain ve Hamsin?in ikisine birden denir.
Erbain / Zemheri (M. 22 Aralık – 30 Ocak): Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Erbain, Arabça 40 demektir. Bu zamânın diğer adı Zemheri?dir. Ülkemizde kışın en şiddetli geçtiği Zemheri?de tecrübeli ihtiyarlarımız ?Soğuk tepeden iner? derler. Açıkta kalan cânlılarda ölüm olayları Zemheri?de daha çok olur. Congoloslar (veyâ Kara-Congolos) [18] bu ayda dışarıda dolaşmağa başlar.
On İki Gün Arası (M. 24 Ocak – 5 Şubat): Erbain?in son 6 günü ile Hamsin?in ilk 6 günü arası olan 12 günlük zamândır. Kış mevsiminin en şiddetli soğuklarının olduğu sayılı günlerdir. Bu târihler arasında yola çıkmanın ölümle sonuçlanacağı eskiden sıkça dile getirilir idi.
İlgili diyişler: ?Bu zamân öyle bir zamândır ki, aşırı soğuklardan komşu komşuya gidemez?.
Hamsin (M. 31 Ocak ? 21 Mart): Eskilerin ifâdesiyle Hamsin?de ?Soğuk yandan gelir?. Hamsin günleri, Erbain (diğer adıyla Zemheri) kadar şiddetli soğuk olmasa da ?Hamsin, ocakta tenceren donsun? sözü bizlere mîras kalmıştır.
İlgili diyişler: ?Hamsinde taş taşa kuştu olur?
Amansız Elli (M. 4 Ocak ? 22 Şubat): Karakış Ayının 20?sinde (M. 4 Ocak) başlayıp, Güçük Ayının 9?una (M. 22 Şubat) kadarki 50 gün boyunca soğukların aralıksız sürmesiyle bu adı almıştır. Karakıştan son 19 gün, Zemheri?den 31 gün, Güçük?ten ilk 9 gün, amansız elliyi oluşturur.
Güçük Yedisi (M. 20 Şubat): Aşağıda bahsedeceğimiz ilk cemrenin düşmesinden önce Vakit Yeli eser. Güçük Ayı havası karârsızdır. Hava tahmîniyle ilgili özel günlerdendir. O gün hava ya çok iyi, ya çok kötü olur.
İlgili diyişler: ?Ya kar yağar, kar küçük devenin kuyruğuna çıkar ya da sıcak olur, sıcaklık küçük iti solutur?. Karârsız havayı belirtmek için: ?Deli güçük kudurdu?.
Cemre Düşmeleri: Cemre, Arabça?da ?kor hâlindeki ateş? anlamına gelir. Türkçesi imre, imere, emire?dir. Emre adı ile bağlantılı olduğu düşünülür [19]. Cemreler, yedişer gün ara ile havaya, suya ve toprağa düşerek, düştüğü yeri ısıtır. Meteorolojik olarak, sıralaması yanlıştır. Halk arasında önce havanın, en son toprağın ısındığı inancı, gerçekte tersidir. Buna kanıt olarak, dağ doruklarındaki karlar gösterilebilir.
Birinci Cemre: Güçük ayının 7. gününde (20 Şubat) havaya düşer. Havalar ısınmağa başlar.
İkinci Cemre: Güçük ayının 14. gününde (27 Şubat) suya düşer. Sular ısınmağa başlar.
Üçüncü Cemre: Güçük ayının 21. gününde (6 Mart) toprağa düşer. Toprak ısınmağa başlar.
Vâde Yeli / Bade Yel (M. 3-6 Mart): Güçük 18-21 arası güneyden (kıble) eser. Bu rüzgârı poyraz karşılarsa 40 gün kış, gündoğusu karşılarsa hastalık, karayel karşılarsa bolluk olacağı söylenir.
İlgili diyişler: ?Deniz, kıbleyi basarsa bolluk olur, yaz boyu çipintili (yağışlı) gider. Kıble, denizi basarsa kurak gider, kıtlık olur?
Kocakarı Soğukları / Beldir Aciz (M. 11-18 Mart): Güçük Ayının 26?sı ile Mart Ayının 5. günleri (M. 11-18 Mart) arasındaki, yaşlıların dayanmakta zorlandıkları sayılı fırtınadır.
İlgili diyiş ve inanışlar: ?Çok eski târihlerde, köyün birinde oğlakları çok sevdiği için koyun yerine keçi besleyen bir nine yaşarmış. Her yaz yaylaya çıkan nine, bir sene zamânı gelmediği hâlde havaların ısınmasına aldanarak Güçük Ayının sonunda yaylaya çıkar. Bir-iki gün yaylada kalır ve havaların sıcak olması hoşuna gider. Bunun üzerine kış ayı ile alay eder. Kış ayı 4 gün 4 gece kar yağdırıp tipi estirir (Güçük?ün son dört günü). Ancak nine ve oğlakları ölmeyince kış, mart ayından üç gün borç alır. Böylece 7 gün 7 gece fırtına estirir. Nine ve oğlakları soğuktan ölür?.
Mart Dokuzu (M. 21 Mart): Bu gün Büyük Türk Eli?nde en bilinen önemli günlerdendir ve birçok ad ile anılır. Bunlardan bâzıları Bahar Bayramı, Gün Dönümü, Günsırtı, Mart Dokuzu, Mart Dutma, Kurt Kızanı, Mart Bozma, Mart Bozumu, Mart Kırma, Yılbaşı, Yılsırtı, Yeni Gün, Yaz (Bahar) Toyu, Ulus Günü, Oğuz Toyu?dur.
Türklerde yılbaşı, gece ve gündüzün eşit olduğu 21 Mart gündür. 21 Mart?a rastlayan bu gün Türk topluluklarında Nevruz, Ergenekon, Bozkurt, Çağan gibi adlarla bilinmektedir (Çay, 1991: 61).
Mart Dokuzunda Yaz (İlkbahar) gelişi kutlanır. Güneş?in Koç burcuna girdiği bugün, yukarıda bahsettiğimiz gibi çoğu Türklerde yılbaşı olarak da kutlanır. Farsça ?Nevrûz (Nev: yeni, rûz: gün)? adıyla da bilinir. Bugünde şiddetli fırtınalar görülebilir. Bugünden sonra kışın etkisi geçmeğe başlasa da havanın ne yapacağı belli değildir. Alçaklarda havanın ısındığı, yükseklerde çetin soğukların sürdüğü gündür. Mart ayında kar yağabilir. Abrıl (Nisan) Beşinden (M. 18 Nisan) sonra kışın tehlikesi biter. Hıdırellez?de ise kış tamâmen biter ve sonraki günler Yazdan sayılır.
Büyük Türkeli?ndeki Yeni Gün kutlamalarında tabiat, atalar ve od (ateş) kültü bir aradadır. Kırlara çıkma ve eğlence, şenlik, oyun, temizlik, yiyecek ve giyecek düzenlemeleri ile hediyeleşme, akraba ziyâreti ve içtimâî dayanışma, ad verme, od yakma ve üzerinden atlama gibi âdet ve geleneklerin yanı sıra, Hıdırellez kutlamalarında da görülen Hızır kültü, kabir ziyâreti, kurban, niyaz, bolluk ve bereket gelmesi için yapılanlar, sağlık, mutluluk, baht açıklığı için yapılanlar ve tutulan dilekler şeklindeki uygulamalar ile kutlanır [20].
İlgili diyiş ve inanışlar:
?Mart kapıdan baktırır, kazma, kürek yaktırır?
?Mart dokuzuna 9 kütük 9 harar saman hazırla?
Mart Dokuzu ile ilgili ilk faaliyet, temizliktir. Mart Dokuzu?na bir hafta kala evdeki eşya, tamâmen dışarı çıkarılır. Ev baştan ayağa temizlenir ve süpürülür. Ev eşyâsı temizlenerek içeri alınır ve yeniden yerleştirilir. Evin çevresi de çalı süpürgeleriyle süpürülür. Ev sâhibi, gençlerin istediği veyâ uygun gördüğü hediyeyi onlara verir. Bu hediyeler ekserî yiyecektir. Sonra gençler uygun bir yerde toplanırlar. Büyük bir meydan ateşi yakıp çevrisinde eğlenceler düzenlerler. Eğlencede bölge Türküleri ve mâniler okunur, seyirlik oyunlar oynanır. Eğlence gece geç saatlere kadar devâm eder. Mart Dokuzu sabahı gün doğmadan kalkılması, en güzel ve en yeni elbiselerin giyilmesi esâstır. Erken kalkılması, o yıl her sabah erken kalkmak için bir başlangıç sayılır. Erken kalkmak, bir bereket ölçüsüdür. En güzel ve en yeni elbiselerin giyilmesi, o yıl rahat ve güzel günler geçirme temennisiyle ilgilidir [20].
Mart Dokuzu?nda eve ilk gelen kişinin uğur veyâ uğursuzluk getireceğine inanılır. Yıl boyunca hanenin işleri yolunda giderse her yıl Mart Dokuzu?nda eve aynı kişi getirilir. Bu gelen kişiye yemek ikrâm edilir, hediyeler verilir [22].
Evin en yaşlısı çeşmeden su alır, dökerek eve kadar gelir. Eve kuzu veyâ en yeni doğmuş buzağı getirilir. Eşikten geçerken ayağına dikkat edilir. İlk adımını sağ ayağı ile atarsa uğur, sol ayağı ile atarsa uğursuzluk olarak kabûl edilir. Kuzu veyâ buzağı evde doyurulur. Şâyet o yıl hanenin işleri yolunda gitmezse, uğursuzluğun Mart Dokuzu?nda eve ilk gelen kişiden kaynaklandığına inanılır. O şahıs bir daha o gün eve alınmaz. Uğuru denenmiş kişiyi başkaları da evine götürür [23].
Trabzon?un Şalpazarı ilçesindeki Ağasar ırmağının doğu tarafında Mart Dokuzu ile ilgili en yaygın inançlardan biri kurt ile ilgilidir. Hatta bu güne kurt kızanı da denilmektedir. İnanışa göre kurtlar Mart Dokuzu günü kızan olurlar, çiftleşirler ve temizlenmek üzere suya girerler. Sudan çıktıklarında eğer sırtları kurursa o yıl havalar iyi olacaktır. Kurumazsa o yıl iyi geçmeyecek demektir. Kurtların Mart Dokuzu?nda çiftleştiğine inanıldığı için bu günde evlenenlerin çocuklarının olmayacağına inanılmaktadır. Evli çiftlerin bu güne dayalı çocukları olursa sakat doğacağı da bir başka inançtır. Trabzon?un Şalpazarı, Düzköy ve Tonya ilçelerinin bazı köylerinde bir yıl içerisinde doğmuş çocuklar, Mart Dokuzu?nda köyün kenarından akan bir dereye götürülür ve dere suyu ile yıkanır. Yıl boyunca suya giren yabanî hayvanların gücünün suya, oradan da çocuğa geçeceğine, bunun da çocuğun sağlığını olumlu olarak etkileyeceğine inanılmaktadır. Ordu?nun Ulubey ilçesine bağlı Şeyhler köyünde de her yıl mart ayının dokuzuna rastlayan günde yeni doğmuş çocuklar değirmene getirilip oluğun altında yıkanır. Burada yıkanan çocuğa yıl boyunca suya giren kurtların gücünün geçeceğine ve hasta olmayacağına inanılmaktadır. Buna benzer bir uygulamaya Terme ilçesine bağlı Oğuzlu köyünde ve Giresun?un Şebinkarahisar ilçesinin bâzı köylerinde rastlanmıştır. Bir yıl içinde doğmuş çocuklar, Mart Dokuzu?nda köyün kenarından akan bir dereye götürülür ve dere suyu ile yıkanır. [24].
Martın İki Dokuzu yâhût Mart On Sekizi (M. 31 Mart): Hava aldatıcıdır, fırtınalı geçebilir.
Abrıl Beşi (M. 18 Nisan): Mart Dokuzundan (M. 21 Mart) sonra havalar biraz ısınınca, Abrıl Beşinde birden bastıran şiddetli soğuklar ve don olayları olur. Önceki sıcaklara aldanarak yaylaklara göçenler, geri döner. Abrıl Beşi geçince ekim-dikim işleri başlar.
İlgili diyişler ve inanışlar:
?Korkma Zemheri kışından, kork Abrıl?ın beşinden, öküzü ayırır eşinden?
?Bir zamânlar adamın biri, Abrul?un beşinde öküzlerini alıp çift sürmeğe gitmiş. Sabah giderken hava iyiymiş, günlük güneşlikmiş. Öğleye doğru hava birden değişmiş. Yağmur, dolu, kar, fırtına, boran birbirine karışmış. Tarla köye biraz uzakmış. Öküzün biri o soğuğa dayanamamış ve ölmüş. İşte bu olay üzerine de bu söz söylenir olmuş?.
?Bir çiftçinin iki öküzü vardır. Fırtına nedeniyle yemsiz kalırlar. Öküzün biri satılır ve parasıyla diğerine yiyecek alınır?.
Sitte Sevir: Abrıl (Nisan) ayının 7. günü ile 12. günü (M. 20-25 Nisan) arasında 6 gün süren sayılı fırtınadır. Bu fırtına ?Sitte Sevir, her saati bir devir? deyimiyle, bir ânı bir ânını tutmayan şeklinde tanımlanır.
Kış / Kasım Gündönümü (M. 21 Aralık): 21 Aralık?taki gündönümünde, güneş ışıkları Oğlak Dönencesine dik gelir. Kuzey yarıkürede en uzun gece (GYK?de en uzun gün) yaşanır ve gölgelerin en uzun olduğu gündür. Kuzey yarıkürede günler uzamağa, Güney yarıkürede kısalmağa başlar.