"Ulus ey Ulus, başına gelceklere hazır mısın?B
Bunu sana pahalı ödetecek o göz yumdukların.
Orduna gavurla birlikte demek, ne imiş, göreceksin.
insan evladını satar m,ı asker senin, rütbeli senin uğrunda ölcek evladın değil midir?
Allah bu yaptığından ötürü seni düşmanına teslim edecek.
O gün anlayacaksın ama, geç olacak !"
Ordunun silah, teçhizat veya donanımının bozuk veya eksik olması ne ki; bu durum karşında...?
Bu satırların yazarı Ulukay, acaba meslekten asker mi ola? Diye, şu an kendime sormuyor değilim.
ilk intiba veya teşhisim de öğle olduğu yönünde...
Ama bundan emin olmadan, şahsen halktan biri, bir sivil ama kendine göre bir Türk askeri, hatta harbisinden bir Türk Savaşçısı olarak, hadiseye başka gözle de bakmak gerebileceğini yazmak istemem.
Evet, iyi durumda olduğumuz söylenemez. Ama bu durumların gerçek sorumlusu kimdir? Askerî mi, yoksa
sivil idareciler mi dir, diye sorulsa, hiç tereddütsüz; askerî olanlar dır, derim...
Der ve de izah ederim hem de; niye...