Utanç Duyuyorum
Yılbaşı, Türk insanını tükettikçe mutlu olan ucubelere çeviren emperyalist güçlerin kullandığı bir araçtır. Elbette her kültürde bir takvim vardır. Bu takvim gereğince yeni yılın gelişi çeşitli milletler tarafından kutlanır. Yeni yılın gelmesini, ertesi günün resmi tatil olmasından da yararlanarak bir iki kadeh içkiyle değerlendirenlere söyleyeceğim bir söz yok.
Ancak mesele bu kadar basit değil; Aslında yılbaşının İsa Peygamberin doğmasıyla bir alakası yoktur. 1 Ocak tarihi, Roma Senatosu'nun açılış tarihidir. Tesadüf, İsa peygamberin doğumu, aralık ayının son haftasına denk gelir. Hıristiyanlar, "Noel" adı altında bu günü kutlarlar. Buna da söyleyeceğim bir şey yok; isterlerse otursunlar, sabaha kadar kutlasınlar.
Ancak bu kutlamanın bizim kültürümüzli bir ilgisi yoktur. Yaklaşık 1000 yıldır hıristiyan olan Gagauz kandaşlarımız gibi, nüfusça küçük gruplar hariç, Türk kültürünün Hıristiyanlıkla bir alakası yoktur. Ancak yeni yılı bir ticari fırsat olarak değerlendirenler, cehaletlerinden de kaynaklanarak, noel baba kıyafetleri giymiş palyaçoları ortalıkta dolaştırıyorlar. (Ki gerçekte o kıyafetler, Antalya civarında yaşayan gerçek noel babanın değil, iskandidav illerinde bulunan eski bir pagan karakterinin soğuğa dayanıklı kıyafetleridir)
Yani sonuç olarak, Romalıların 1500 sene önce kapanan canı cehenneme gidesi senatolarının açılış gününü, Anadolulu bir Rumun adı altında, İskandinav gavurunun kıyafetlerini giymiş ucubelerin şaklabanlıklarıyla karşılıyoruz. Görüyor musunuz kültürümüzün ne kadar yozlaştığını?..
Maalesef gerçek bu kadar acı...
Yılbaşları geldiği vakit, sokaklarda dolaşmaya utanıyorum. Eğer eskaza ortalarda dolanan bir turistle yüz yüze gelirsem, o turistin gözlerinde milletimize karşı aşağılayıcı ifadeler göreceğimden korkuyorum.
Kandaşlarım, her 365 günde bir, yaşadığım bir kabustur yılbaşları. O gün ben sokağa çıkmaktan bile utanır, evime kapatırım kendimi...