AB ye sağlam adımlarla adım adım yaklaşıyoruz. O derece ki adamlar artık Türk edebiyat günleri etkinlikleri düzenliyorlar. Bu toplantılarında da kimi alacaklarını artık açıkça gösteriyorlar.
Türk Milletine atasözlerinden birini hatırlatalım da konumuzu yazalım.
"Kör gözüne parmağım"
Halen girmeyi bekliyorsan nereye girmen ve ne olman gerektiğini gör artık.
Viyana Eyaleti Kültür Müsteşarlığı himayesinde “Türk edebiyatı günleri” düzenlendi. Odeon tiyatrosundaki etkinlikte en büyük ilgiyi, Türk’e ve Türkiye’ye yaptıkları hakaretleriyle tanınan yazarlar Elif Şafak ve Neşe Yaşın gördü. Alte Schmiede sanat cemiyetinin girişimiyle düzenlenen “Türk edebiyatı günlerine” katılan Nalan Barbarosoğlu, Murat Uyurkulak, Sema Kaygusuz, Ayfer Tunç, Murathan Mungan, Nedim Gürsel, Neşe Yaşın, Hasan Ali Topbaş, Elif Şafak, Faruk Duman ve Latife Tekin, kitaplarından örnekler sundular. Türk yazarların okuma gecesi nedeniyle tiyatroda açılan kitap standında, kitapları yabancı dillere çevrilen Türk yazarlarının kitapları da satışa sunuldu.
Türk edebiyatı günlerinin açılışında konuşan yazar Elif Şafak, “Avrupa’da son yıllarda İslamofobi ve Türkofobi gibi olumsuz akımların gelişmekte olduğuna” işaret ederek, “Unutmamak gerekir ki, tepki karşı tepki doğurur. Batı ile İslam’ın birlikte yaşaması her zaman mümkündür. Biz Türk yazar ve şairler, kendi kültürümüzü batıya yansıtırken batı kültürünün daha da zenginleşmesine katkıda bulunuyoruz” dedi.
Etkinliğe övgü yağdı
Viyana eyaleti Kültür Müsteşarı Andreas Mailath-Pokorny de yaptığı konuşmada, etkinliğe övgü yağdırdı. Pokorny, Viyana’da Türk edebiyatı için ilk kez böylesine zengin bir etkinlik yapılmasından memnunluk duyduğunu belirterek, “İnsanların birbirleriyle ilişki kurması için çok değişik iletişim olanağı bulunduğunu, ancak edebiyatın çok daha derin ilişkilerin kurulmasına önderlik yaptığını” söyledi.
Türk insanına hakaretleriyle tanınan yazar Elif Şafak, Avusturya’daki edebiyat etkinliğinde kitabından örnekler sundu.
Ahlak ve terbiye yoksunu olan Rum hayranı yazar Neşe Yaşın, vatanseverlere ağır hakaretler etmekle tanınıyor. Türk askerini tecavüzcü gösteren “Duvarımız” adlı belgeselde görev alan, Rum kesimindeki bir üniversitede de ders veren Yaşın, küfürleriyle KKTC’de infial yaratmıştı. Yaşın, açık hava hapishanesine benzettiği KKTC ve Türkiye ile ilgili şu çirkin iddialarda bulunmuştu: “KKTC, bir ülkenin adı mıdır? ’TC’diye bir ülke olmadığına; TC’nin mekânı Türkiye olduğuna göre onun KK’sı da yoktur herhalde. KKTC, Türk ve Rum milliyetçiliğinin doğurduğu bir yavrudur ve kan bağları şüphelidir. KKTC, adını suya ateşle yazmıştır. Kalbini yıldızlara asmıştır. ’K’harfine öyle vurulmuştur ki her yanını ’kerhane’ve ’kumarhane’yapmıştır...”
Yazar Elif Şafak, sözde Ermeni soykırımını anlattığı Baba ve "*""*""*" adlı romanında Türkleri aşağılayıcı iddialara yer vermişti: Bütün akrabalarını 1915’te kasap Türklerin ellerinde kaybetmiş soykırımzede bir sülalenin torunuyum (Sayfa 63)... Anadolu’da yerleşik milyonlarca Ermeniye ne oldu peki? Asimile edildiler! Eridiler! Yetim bırakıldılar! Sürüldüler. Mal mülklerinden oldular! (Sayfa 65)... Sıradan Türklerle ne konuşacaksın eğitim görmüşleri bile ya milliyetçi ya cahil (Sayfa 130)... Ayaşta sağ kalan olmamış Çankırı’ya götürülenler de peyder pey öldürülmüşler... Sopalarla, balta saplarıyla dövülmüşler. Bazıları açlıktan ölmüş bazıları da öldürülmüş (Sayfa 170-171)... Türkler,1915’te bunları Ermenilere yapanlar (Sayfa 172)...
Daha ne söyleyelim bilmiyorum ki?