Gönderen Konu: TÜRKE SÖVENLER BİRLİĞİNE HOŞ GELDİNİZ.  (Okunma sayısı 3365 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı AKINCI

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 11
AB ye sağlam adımlarla adım adım yaklaşıyoruz. O derece ki adamlar artık Türk edebiyat günleri etkinlikleri düzenliyorlar. Bu toplantılarında da kimi alacaklarını artık açıkça gösteriyorlar.

Türk Milletine atasözlerinden birini hatırlatalım da konumuzu yazalım.

"Kör gözüne parmağım"

Halen girmeyi bekliyorsan nereye girmen ve ne olman gerektiğini gör artık.



Viyana Eyaleti Kültür Müsteşarlığı himayesinde “Türk edebiyatı günleri” düzenlendi. Odeon tiyatrosundaki etkinlikte en büyük ilgiyi, Türk’e ve Türkiye’ye yaptıkları hakaretleriyle tanınan yazarlar Elif Şafak ve Neşe Yaşın gördü. Alte Schmiede sanat cemiyetinin girişimiyle düzenlenen “Türk edebiyatı günlerine” katılan Nalan Barbarosoğlu, Murat Uyurkulak, Sema Kaygusuz, Ayfer Tunç, Murathan Mungan, Nedim Gürsel, Neşe Yaşın, Hasan Ali Topbaş, Elif Şafak, Faruk Duman ve Latife Tekin, kitaplarından örnekler sundular. Türk yazarların okuma gecesi nedeniyle tiyatroda açılan kitap standında, kitapları yabancı dillere çevrilen Türk yazarlarının kitapları da satışa sunuldu.

Türk edebiyatı günlerinin açılışında konuşan yazar Elif Şafak, “Avrupa’da son yıllarda İslamofobi ve Türkofobi gibi olumsuz akımların gelişmekte olduğuna” işaret ederek, “Unutmamak gerekir ki, tepki karşı tepki doğurur. Batı ile İslam’ın birlikte yaşaması her zaman mümkündür. Biz Türk yazar ve şairler, kendi kültürümüzü batıya yansıtırken batı kültürünün daha da zenginleşmesine katkıda bulunuyoruz” dedi.

Etkinliğe övgü yağdı
Viyana eyaleti Kültür Müsteşarı Andreas Mailath-Pokorny de yaptığı konuşmada, etkinliğe övgü yağdırdı. Pokorny, Viyana’da Türk edebiyatı için ilk kez böylesine zengin bir etkinlik yapılmasından memnunluk duyduğunu belirterek, “İnsanların birbirleriyle ilişki kurması için çok değişik iletişim olanağı bulunduğunu, ancak edebiyatın çok daha derin ilişkilerin kurulmasına önderlik yaptığını” söyledi.

Türk insanına hakaretleriyle tanınan yazar Elif Şafak, Avusturya’daki edebiyat etkinliğinde kitabından örnekler sundu.


Ahlak ve terbiye yoksunu olan Rum hayranı yazar Neşe Yaşın, vatanseverlere ağır hakaretler etmekle tanınıyor. Türk askerini tecavüzcü gösteren “Duvarımız” adlı belgeselde görev alan, Rum kesimindeki bir üniversitede de ders veren Yaşın, küfürleriyle KKTC’de infial yaratmıştı. Yaşın, açık hava hapishanesine benzettiği KKTC ve Türkiye ile ilgili şu çirkin iddialarda bulunmuştu: “KKTC, bir ülkenin adı mıdır? ’TC’diye bir ülke olmadığına; TC’nin mekânı Türkiye olduğuna göre onun KK’sı da yoktur herhalde. KKTC, Türk ve Rum milliyetçiliğinin doğurduğu bir yavrudur ve kan bağları şüphelidir. KKTC, adını suya ateşle yazmıştır. Kalbini yıldızlara asmıştır. ’K’harfine öyle vurulmuştur ki her yanını ’kerhane’ve ’kumarhane’yapmıştır...”


Yazar Elif Şafak, sözde Ermeni soykırımını anlattığı Baba ve "*""*""*" adlı romanında Türkleri aşağılayıcı iddialara yer vermişti: Bütün akrabalarını 1915’te kasap Türklerin ellerinde kaybetmiş soykırımzede bir sülalenin torunuyum (Sayfa 63)... Anadolu’da yerleşik milyonlarca Ermeniye ne oldu peki? Asimile edildiler! Eridiler! Yetim bırakıldılar! Sürüldüler. Mal mülklerinden oldular! (Sayfa 65)... Sıradan Türklerle ne konuşacaksın eğitim görmüşleri bile ya milliyetçi ya cahil (Sayfa 130)... Ayaşta sağ kalan olmamış Çankırı’ya götürülenler de peyder pey öldürülmüşler... Sopalarla, balta saplarıyla dövülmüşler. Bazıları açlıktan ölmüş bazıları da öldürülmüş (Sayfa 170-171)... Türkler,1915’te bunları Ermenilere yapanlar (Sayfa 172)...


Daha ne söyleyelim bilmiyorum ki?



Çevrimdışı TÜRK-KAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2181
  • UÇMAĞA VARDI, TANRI DAĞLARINDA!
Ynt: TÜRKE SÖVENLER BİRLİĞİNE HOŞ GELDİNİZ.
« Yanıtla #1 : 12 Aralık 2007 »
 Belirttiğiniz gibi AB'ciler Türklüğe ve Türkçülüğe yönelik saldırılarına hız verdiler. 2 gün önceki Sabah Gazetesi haberi, bugündkü Vatan Gazetesindeki Mine Kırıkkanat'ın aşağıdaki makalesi bunu göstermektedir.

 Mine Hanım, Rum gazeteciye saldıranları hemen teşhis etmiş, olay yerinde olmamasına rağmen... Eylemi gerçekleştirenler İslamcı Türkçüler'miş.  :lol:


http://w9.gazetevatan.com/haberdetay.asp?tarih=12.12.2007&Newsid=151420&Categoryid=4&wid=122

Bir Yurtsever: Andrea Rombopulos - Mine Kırıkkanat

Vatan nedir? Vatansever ya da yurtsever kavramı, neyin sevgisini içerir? Eğer vatandan bir yurdun toprağı, suyu, havası, doğal özellikleri ve güzellikleri anlaşılıyorsa, Türkiye’de vatan sevmezlerin sayısı, yurtseverlerden fazla demektir. Çünkü sevgi, korumayı ve var etmeyi gerektirir. Türkiye’nin haline bakarak, ancak çoğul bir nefretten söz edilebilir.

Vatan, belki de üzerinde yaşayan insanlar demektir.

Vatansever ya da yurtsever kavramı, bu insanlara, onların ortak değerlerine, yarattıkları uygarlık, taşıdıkları tarih ve yaşadıkları toplum ilişkilerine duyulan sevgidir, belki...

Eğer böyle bir vatan kavramında, kötü, çirkin, cahil, yobaz, kaba, barbar ve hatta tehlikeli insanların sayısı patlar; hırsızlık, darp, cinayet kol gezerse sokaklarında, sevilecek ne kalır bir yurtsevere, yurdunda?

***


Arkadaşım ve meslektaşım Andrea Rombopulos, geçen hafta İstanbul Beyoğlu’nda iki saldırgan tarafından sopalarla dövüldü.

İki caninin darbeleriyle yere yıkılırken, “Ne yaptım ben size?” diye sorarmış. Saldırganların profesyonel oldukları, kiralık ağızlarından tek ses çıkmamasından belli.

Kim demiyorum, çünkü benim indimde “birey” sıfatını taşımıyorlar, ama iki saldırganın ne olduklarını, daha doğrusu ne olamadıklarını tahmin ediyorum. Hiçbir insanlık değerine sahip olamayan, İslamcı Türkçü, yerli malı bir vahşet kırması. Bu yazıyı yazmak için, polis belki yakalar, diye bekledim. Belki... Tabii yakalayamadı. Ya da yakalamadı...

O gün bugündür, düşünüyorum: Hangimiz daha çok seviyoruz bu vatanı?

Andrea mı, ben mi, onlar mı?

***


Andrea’nın ataları, benim, sizin ve o canilerin atalarından çok önce, bin yıl önceden beri Anadolu’nun evlatlarıydı. Biz sonradan geldik, onlar hep vardı. Yüz binlercesini zorla, hiç bilmedikleri, yaşamadıkları, vatan diye tanımadıkları Yunanistan’a gönderdik, salt işgalci Yunanlılarla soydaştırlar, diye. Oysa orada “Türk tohumu” diye ezildiler, horlandılar. Kalan yüz binleri korkutarak, döverek, yakarak ve bazen de öldürerek kovduk, mallarına el koyduk.

Rombopulos ailesi, 6-7 Eylül’lere, ırkçılığa, dinciliğe rağmen direnen, çünkü bu vatanı doğasıyla, insanıyla seven ve “Türküm!” diyen bir avuç Anadolu Rumu arasında yer aldı.

Andrea Rombopulos, hiç zengin olmadı. Babası Haralambopulos öğretmendi, 1977 yılında İho Gazetesi’ni kurdu, gazeteciliğe başladı. Atletti, Türkiye Disk Atma Şampiyonuydu. 1955/56 yıllarında Erzurum Hınıs’ta askerliğini yaparken, iki kez Kara Kuvvetleri Şampiyonu oldu. 1988’de 51 yaşında öldüğünde, oğul Andrea Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni dereceyle bitirmişti. Salt babasının anısını yaşatmak için doktorluğu bırakıp gazetenin başına geçti. O gün bugündür, haftada bir gün 300 tirajlı İHO’yu çıkarmak için, didiniyor. Eşi Kula da öğretmen. İki çocukları var. Onları iyi yetiştirebilmek, geçinebilmek için çok çalışıyorlar. Andrea, Yunan Mega televizyonunun muhabirliğini alınca çok sevindi. Yetmiyordu çünkü Elefteros Tipos Gazetesi’nin verdiği ücret. Ölçülü ve düzeyli haberler yaptığı, Türkiye’yi satmadığı sürece, muhabirlikten büyük kazançlar bekleyemezdi...

***


Ve Andrea Rombopulos, bu yıl İHO’nun 30. kuruluş yıldönümünü, Türkiye’de Rum basının tarihine değgin bir araştırma kitabı yayınlayarak kutladı. Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk resmi gazetesi Takvim-i Vekayi’nin Rumca baskısından öteye Türkiye’de 150 Rumca gazete çıktığını biliyor muydunuz? 2 bin 200 Türk Rumu arasında bir Andrea’nın 300 tirajlı bir gazeteyi çıkarmak ve yaşatmak tutkusu, işte böyle bir geçmişten, böyle bir kültürden kaynaklanıyor.

Kanaltürk’te yayınlanan Kiosk programında benim mesai arkadaşım Andrea Rombopulos. Ben Türkiye’den uzakta yaşarım, koymaz. Ama o iki haftadan fazla uzak kalamaz; özler, Türkiye’siz yaşayamaz. Demek ki Andrea, benden daha vatansever.

İşte böyle bir yurtseveri döverek, korkutarak kovmak istiyor, İslamcı Türkçüler.

Bu topraklarda onların mı, yoksa Andrea’nın mı daha çok hakkı, emeği, alın teri var, sizin takdirinize bırakıyorum.


 Batı Trakya'daki, Kıbrıs'taki Türkler her Allah'ın günü palikaryalar tarafından saldırıya uğrarlarken sesiniz neden çıkmıyor?. Andrea gibi Rum kardeşlerinizin alınmasından mı korkuyorsunuz?

 Sizin gibi Frankofillere göre Türkler her zaman barbardır, vahşidir. Ama Avrupalılar medeni ve her zaman haklıdır.   
   
 İki tane ne idüğü belirsiz serserinin yaptığı olayı tüm Türk Milletine ve olmayan bir ideoojinin(İslamcı Türkçüler :lol:) mensuplarına yıkmakta belli ki pek mahirsiniz.

 Biz bu vatanı Andrea'larla, Maria'larla ve diğer Türk düşmanı palikaryalarla değil. Mustafa Kemal'ler, Ahmet'ler, Mehmetler, a Fatma'lar, Ayşe'ler gibi Öz TÜRK evlatlarıyla kurtardık. Savunduğun palikaryanın sülalesi de Türkiye'yi işgal eden yunan ordusu ile işbirliği yapıp, yunan bayrağı sallıyordu.

 Hakikaten vatan sevgisini tebrik etmek lazım, Andrea'nın bizden çok fazlaymış. Hem Yunanistan'ı hem Türkiye'yi sevmek çok zor bir zanaat...  :lol:

 Görüldüğü gibi durumumuz hiçte iç açıcı değildir. Bu Türkiyeli Mütareke Basına karşı derhal kendi Basın-yayın organlarımızı oluşturmamız gerekiyor. Yoksa Türk Milleti'ni dış güçlerin yalanları ve kendi mikropluklarıyla iyice zehirleyeceklerdir. Sanırım Ankara Toplantısı ve Kurultayda bu hususu bütün ayrıntılarıyla tartışacak ve bir karara varacağımızdan zerre kadar şüphem yoktur.
 
 TTK
23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!

Çevrimdışı çogaycebe

  • DÜŞÜMDEKİ KANLI GÜNLER
  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 33
Ynt: TÜRKE SÖVENLER BİRLİĞİNE HOŞ GELDİNİZ.
« Yanıtla #2 : 13 Aralık 2007 »
Bu tür makaleler beni dinlendiriyor.Hümanizm ve aydınlıkta ne kadar ileri .utancından ölecek gibi...Ne kadar çok  çalışmış makale için.Ne olur birazda başka şeyler için uğraşsalar.
KAN AKACAK