İran’da kızlar ‘tersine’ yürüyorTürkiye’de türban yasağı gündemdeyken, İran’da ortaokul ve lise öğrencisi 2 bin kız, türban yerine kara çarşaf için yürüdü.İran’da genç kızlar arasında yaygınlaşan modern örtünme biçimine karşı harekete geçen Tahran yönetimi, “güzel örtünme” kampanyası başlattı. “Güzel örtünme” ile türban gibi modern örtüler değil, klasik örtü, hatta kara çarşaf kastediliyor. Tahran Talim ve Terbiye Kurumu’nun başkentte düzenlediği yürüyüşte, Veli Asr Meydanı’nda toplanan yaklaşık iki bin ortaokul ve lise öğrencisi, Farsça ve İngilizce yazılı pankartlarla cuma namazının kılındığı Tahran Üniversitesi’ne kadar sessizce yürüdü.
Kız öğrencilerin pankartlarında, “Örtü muhafazadır, kısıtlama değil”, “Çador (kara çarşaf), en iyi örtüdür”, “Güzelliğin zekatı, iffet ve namusu korumaktır”, “Başörtüsü ruhu temizler”, “Örtü, namusun muhafazasıdır”, “Örtülü kadın, sedefteki inci gibidir”, “Allah, haya sahibi olanları ve örtünenleri sever”, “Örtünme, Allah’ın yer yüzündeki meleklere (kadınlar) bir lütfudur “ ve “Örtünme kadının süsüdür” ifadeleri dikkat çekti.
Yürüyüş İran Devrimi'nin yıldönümüne hazırlık...
Tahran Talim ve Terbiye Kurumu Müdür Yardımcısı Mustafa Attaran, Anadolu Ajansı muhabirinin sorusu üzerine, yürüyüşü, İslam devriminin 11 Şubatta yapılacak 29. yıl dönümü kutlamaları çerçevesinde düzenlediklerini söyledi.
“İslam devrimi değerlerinin nesilden nesile aktarıldığını” kaydeden Attaran, “Biz, yeni neslin de devrimin değerlerine bağlı olduğunu göstermek istedik” diye konuştu.
Attaran, düzenledikleri yürüyüşün, Türkiye’deki başörtüsü tartışmalarıyla ilgisi bulunmadığını da vurguladı.
Pankartlar klasik örtü ve çarşafı savunuyor.
Katılımcı bütün öğrencilerin kara çarşaflı olduğu yürüyüşte taşınan pankartlarda da Türkiye’ye ilişkin ifadelerin yer almadığı gözlendi.
Örtünmenin zorunlu olduğu İran’da, son yıllarda genç kızlar başlarını, saçlarını gösterecek şekilde örtme ve daha modern giyinmeye ilgi gösteriyor. Bunu “kötü örtünme” olarak nitelendiren
Devlet yönetiminde "Türbana hayır" yürüyüşü.
muhafazakarlar, hükümetten bu şekilde giyinenlere engel olmasını istiyor.
Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın göreve gelmesinden sonra kadınlara yönelik kılık-kıyafet baskısı artmış, ahlak polisi, “düzgün giyinmeyenlere” yönelik operasyonlar düzenlemişti.
(ALINTIDIR) Yukarıdaki haber bizler için ibret tablosudur. Gün gelecek beyni sulanmış ve hayata, kendisine gösterilen açıdan bakmaktan başka çaresi olanmayan nice hanım kızımız sokaklarda sözüm ona ''HAK'' larını arıyacaklar.
Bu genç kızlar İran islam devrimi olduktan sonra doğmuş ve kendilerine gösterilen hayatın yani karaçarşaflı, yobaz bir hayatın içinde yoğrulmuşlardı. İslam devrimi sonrası hayata gözlerini açmış ve bu devrimin kapalı rejiminin kendilerine gösterdiği hayattan başka birşey bilmeyen bu zavallılara gerçekleri göstermek oldukça zordur. ''BALIKLAR DÜNYAYI DENİZDEN İBARET SANIRLAR'' Sözü sanırım bu konuya oldukça uyuyor. Nasılki balıklara için dünya sadece denizlerden ibarettir ve başka yaşam alanları ile ilgili bilgi sahibi değillerse, İrandaki rejim içerisinde hayata gözlerini açmış ve devlet eliyle yürütülen bilinçli şeriat propagandları, toplumsal örneklemelerle beyinleri afyonlanmış bu zavallılar içinde başka bir yaşam formülü elbette yoktur. Onlar için en doğru yaşam biçimi kendilerine uygun görülen kara çarşafların içinde bulunmaktır.
Geçtiğimiz yaz aylarında, İstanbulun göbeğindeki belediye binalarında ilahi dinlendiğine, karaçarşaflı ve sarıklı insanların cirit attığına, her veznede bir ''TÜRBANLI''nın çalıştığına, ben şahsen tanık oldum. Bu yayılmacılığın artık kanser hücreleri gibi devletin her kurumuna sıçratılmaya çalışıldığı günümüz Türkiye'sinin hangi hedefe doğru yol aldığını görmezlikten gelmeye çelışmak APTALLIK tan başka birşey değildir. Memleketin her tarafını evdeki adetlerine ve kadınlarımızı, karısının şekline dönüştürmeye çalışacağı aşikar olan bu arap-fars aşığı partileri meclise taşıyan halkın elbette gerekçelerini iyi tahlil etmek gerekir.
Dünya siyasi tarihine bakacak olursak, ister komünist ister islamcı olsun özünde diktatörlük besleyen baskı rejimleri, sosyo ekonomik olarak refaha ulaşmış milletlerin nezdinde kabul görmezler. Bu gün sadece ''RANT'' elde etmek adına dahi bu iktidara şirin görünmeye çalışan ve bu uğurda islamcı maskelere bürünen nice insanımıza sanırım herkes şahit oluyordur. Kamu kuruluşlarında yönetici olabilmenin referansının en yakın camide kılınan cuma namazı olması, belediyelerde ihale kapmanın bedelinin cemaat yurtlarına ve kuran kurslarına bağış yapmayı gerektiriyorsa, bizler hangi laiklikten hangi modern cumhuriyetten bahsedebiliriz.
Bu sürecin işlemesinde büyük pay sahibi ve İktidar partilerinin deliklerine TIPA olma görevini layıkıyla yerine getiren MHP denen zibidi partisine lanet olsun.........
Her defasında kısır polemiklerle bu bezirganların ekmeğine yağ süren, yarattığı polemiklerin sonucunda ucuz bezirgan politikalarının cahil halk kesiminde taraftar bulmasına yardımcı olan ve bu arap aşıkları karşısındaki politikasızlığının ve aciziyetinin yarattığı sorunların çözümünü kışlalarda arayan, CHP denen hizip yuvasına da lanet olsun.