Geçen haftalarda staj yaptım. Staj yaptığım firmanın yetkilisi klasik fettoşcu bıyığıyla ve parmağındaki gümüş yüzükle alışılageldik bir tarikatcıydı. Gel zaman git zaman, bir hayli muhabbetimiz oldu. Laf lafı aça aça siyasete geldi. Sordum kendisine, sen cemaattensin galiba abi, zaman gazetesi okursun; stv izlersin, ne iş diye. Bekliyorum ki adam, hoca efendisini övsün, onun ne yüce adam olduğundan bahsetsin de ben de vereyim ayarımı.
Yok öyle olmadı, hayal kırıklığına uğradım. Adam ana avrat; fettoş, allah, peygamber, muhammed ne varsa sövdü geçti. Sonradan anlattı ki bu cemaat işlerine girişi zorunluluktan olmuş. Adam önceleri neyi var neyi yok kaybetmiş; işi gücü batmış-iflas etmiş. Derken tarikata kapak atmış;işleri açılıvermiş. Şimdi belediyelerden ihaleleri kapar -cemaatin işlerini yapar olmuş. Anlattı da anlattı. Abi gel iki tek atalım dedik, ama atamadan benim staj bitti.
İçimizdeki nurculardan böyleleri de var. Hem de çoğunlukta. İşin içinde yeşil sermaya-fettoşun amerikan menşeli paraları oldu mu millet zorla fettoşcu oluveriyor. Staj süresince bulunduğum Denizli'de türbanlı sayısındaki artış da bunun bir kanıtı olmalı.
Fettoşcu sermaye Anadolu'daki üreticiyi kıskacına almış durumda. Saf Anadolu insanı biraz kişisel çıkar, biraz da saflığı ile bu şerefsizlere çanak tutuyor hale gelmiş. Bunu çok yakından izlemledim. Sonumuz hayrolsun, Tanrı Türk'ü korusun.