Türkiye'de Sekeller ile ilgili tek çalışmayı yapan İsmail Doğan Hoca'nın Sekel Türkleri ile ilgili ayrıntılı bilgiler verdiği röportaj aşağıdadır.
http://www.toredergisi.com/soylesiler/ismail-dogan-ile-soylesi.html ÇukurovaSanat: Sekeller hakkında bilgi verebilir misiniz?
Doğan:İlk çalışmalarımızı yürüttüğümüz Romanya'da 19 azınlık var. Bunların en çoğu Macarlar, 21 Milletvekilleri var. 1 milyon 800 bin nüfusa sahip Macarların içinde ayrı bir grup var. Bunlar Sekeller, 800 bin nüfusları var. Eski Macarca konuşuyorlar. Türkiye'de haklarında yapılmış bir çalışma yok. Sadece H.N. Orkun ve I. Kafesoğlu kısaca bahsediyor. Sekeller üzerine en çok Macarlar çalışmıştır. Macar olduklarını iddia ederler. Bunlar Transilvanya’da yaşıyorlar. Ekonomik olarak çok güçlüler. "Biz Atilla'nın oğlu Çoha'nın torunlarıyız, ne Macar, ne Romen ne Almanız" derler. Sekeller Transilvan'ya bölgesinde 800 bin nüfusa sahipler. Bunların üzerinde pek çok teoriler var. Teorilerin bir tanesi Macarların sınır bekçileri oldukları üzerinde ve Macarca konuştukları için de Macar derler. İki köyleri de Macaristan sınırları içindedir. Moldova sınırları içinde yaşayan Sekeller de var. Kendilerini Romanya'da "Sekuy" olarak adlandırıyorlar. Yaşadıkları coğrafya adeta Kafkasya'nın aynısı... Doğu Avrupa'nın Kafkasya'sı diye biliriz. Aynı Kafkasya gibi Seke dağlık, bol arazili, yeşillik, hayvancılıkla uğraşıyorlar. Eski Macaristan- Avusturya İmp. Sınırlarına yayışmış durumdalar. Yerleşim alanlarını dağların yamaçlarından seçiyorlar. Burası Doğu Avrupa'nın geçiş noktası, nasıl Kafkasya geçiş noktası, nasıl Kafkasya geçiş yeriyse burası da öyle.
ÇukurovaSanat: Hocam "Sekel" kelimesinin kökeni ve kullanım tarihi hakkında ne diyorsunuz? Doğan:Sekel adının ilk defa 10 y.y.geçtiğini söylüyorlar ama 10-11 yy. Macar kayıtlarında Sekelleri gözüyoruz. Sekel kelimesinin anlamı üzerinde, kimdir bu diye sorduklarında muhtelif çalışmalar var. "Sekel" kelimesinin Macarca da "sınır muhafızı" anlamına geldiğini, Çağatayca sözlüğünde "soylu-asil" anlamına geldiği gibi; Tatarca "siğil" kelimesiyle hatta Göktürk yazıtlarında geçen "siğil" kelimesiyle aynı olduğu söylerler. Hasan Eren de aynı görüştedir. Ancak Seke kelimesinin köküne baktığımızda veya Romence'de söylendiğinde kendi telaffuzlarında " sekuy", "saka" şeklinde ifadeleri var. Biz "sekel" diyoruz onlar "Sekuy" diyorlar. Romen, Bizans kaynaklarında Sakalara "secui" şeklinde rastlanır. Sicilya kelimesindeki "secui", Bizans ve Romen kaynaklarında söylenen İskit "Secui" kelimesiyle bizim bugün "sekul" dediğimiz kelimenin kökü aynı. Şahsi kanaatimiz bu "Secui" kelimesiyle "Saka" kelimesi aynı ve bizim bu Sekeller dediğimiz "Secui"lar Sakaların Hunlardan itibaren kalan bakiyeleridir. Sekel adının ilk defa 10 yy. da geçtiğini söylüyorlar. Ancak 10-11 yy. Macar kayıtlarında Sekelleri görüyoruz. Sekeller "Atilla'nın torunuyuz" diyorlar ve biz yaptığımız çalışmalarda ve özellikle yer adlarında bunu açıkça görüyoruz. Daha çok Macar oldukları yolunda ve Macar olarak biliniyor bunlar. İşin garibi Fatih'e top döken Macar diye bildiğimiz, aslında Sekel. Araştırmalarımız esnasında gidip gördüğümüz ve Macar olarak gördüğümüz, tanıştığımız araştırmacıların çoğununda Sekel asıllı. Macar asıllı olanlarla bunlar arasında bilimsel yönden epey bir çatışma söz konusu. Romenler bunların sonradan Ortodokslaştırılmış Romenler olduğunu söylüyorlar.
ÇukurovaSanat: Sekeller de Türk boy teşkilat düzenini koruyor diyorsunuz. Bu konuda biraz bilgi verir misiniz? Doğan:Oğuzlar nasıl boylar şeklinde teşkilatlanmışsa, Sekeller’de de boylar var. Üç esas boy.. Bunlar kendi içlerinde ikiye ayrılıyorlar. Bunlardan da kendi içlerinde ayrılan ikiye ayrılıyorlar. Bunlardan da kendi içlerinde ayrılan boylar var.. Şabat, Medyes, Kürt, Yörük, Tarak vb. boy isimleridir. Türkçe kelimelerden oluşuyor, Macarca da içinde olmakla birlikte. Sekellerin isimlerine baktığımızda özellikle boy isimlerine baktığımızda karşımıza pekte yabancısı olmadığımız birçok Türkçe isim çıkıyor. Biliyorsunuz, yer adları ve şahıs isimleri bir soyun tespitinde oldukça önemlidir. Çünkü bunlar "alıntı kelime" olamazlar. Dini kelimeler hariç. Sekellere bakıyoruz dini kelimelerin dışında, albay, atar, baba, baka, bakışı, balta, bari, baş, behez, bulgar, çanak, eğri, kaçkın., vs. Biz 2 bin 800'e yakın böyle isim tespit ettik.. Yaptığımız çalışmada bunların hepsini verdik. Bu 2 bin 800 şahıs isminin yaklaşık 1800'ü Türk lehçe ve boylarında kullanılan şahıs isimleri.. Sekeller köyün yaşlısına, çocuklara, öğüt terbiye veren, "ak sakal" diyorlar.
ÇukurovaSanat: Hun yerleşim biçimiyle Sekellerin yerleşim biçiminin de benzer olduğunu söylüyorsunuz... Doğan:Sekel yerleşim yerleri Hun yerleşim yerleri sistemine göre kurulmuştur. Hun onluk sistemi dediğimiz bir sistem... On ev var, sağında ve solunda da onarlı bir şekilde evlerini kurmuşlar.. Savaş zamanında her onlu yapıdan bir at ve savaşçı çıkar. Bu 10 ev ahalisi birbirleriyle akraba değiller ama onluk sistem içinde yer almışlarsa kız alıp vermiyorlar, birbirlerini akraba gibi görüyorlar. Hayvancılığı birlikte yapıyorlar, tarlayı birlikte sürüyorlar. Evlerin mimari özellikleri Anadolu da ki geleneksel Türk evleriyle aynı, solda mutfak, sağda hayvanlar kalıyor, üstte ise oturuyorlar ve yaşadıkları yerler.
ÇukurovaSanat: Hocam, Sekellerin Geçim kaynağı ne? Doğan:Sekellerin geçim kaynaklan genellikle hayvancılık. Tarımı neredeyse yapmıyorlar. Sadece hayvanlarını beslemek için ot biçiyorlar, birazda mısır ekiyorlar. Büyük ve küçükbaş hayvancılık onların en büyük geçimi. Sekellerde ki at kültürü diğer doğu halklarından değişiktir. Atı bugün maalesef sadece ulaşım olarak kullanıyorlar ama atları için "bu atlar bize tatarlardan kaldı, Tatar-Macar savaşlarında bu atları getirdiler" diyorlar. Sadece savaşta ve eğitimde biniyorlar. Atı bugünde besliyorlar ve en ilginci at eti yiyorlar ama kımızı bilmiyorlar.
ÇukurovaSanat: Hocam, Sekellerin bizim içinde önemli olan bir yönleri var. Göktürk yazısını kullanıyorlar. Doğu Avrupa da bir halk ve Göktürk yazısı, çok ilginç, biraz bahseder misiniz bu konudan... Doğan:Sekellerin Türklükle, Türk kültürüyle paralelliğinin en önemli noktaları bizim Türk yazısının versiyonlarından "Seke" yazısıdır. Seke yazısını biz Eski dönemdeki eserlerden beri biliyoruz. İlk defa 16-17 yy. karşımıza çıkıyor. Sekeliler bu yazıyı ata yazısı olarak kabul etmişlerdir. M.S. 1000 yıllarında Macar Kralı İştvan Hıristiyan olunca Hıristiyan olup o zamanki Avrupa Birliğine girince Türk yazısını yasaklamış, Roma yazısına geçmiştir. Ama Sekeliler bu ata yazılarını pencerelerine evlerin iç duvarlarına yazarak gizlemişlerdir. Burada kuvvetli bir Seke Milliyetçiliği söz konusudur. Göktürk yazısıyla Gazete çıkarıyorlar. Bugün Temeşvar Müzesinde Sakalardan kalma bir madalyon bulunuyor. Sekeller de bu yazının kullanımı son yıllarda artmaya başladı. Bazı kitapların içinde notlar olarak, İncil ve başka kitapların içinde Sekel yazısı kullanılmış. Bu yazı Sekeller için adeta bir kutsal dayanak noktası. Bu yazıyı geliştirmek ve kullanmak istiyorlar. Evlerinin iç ve dış kapılarına Sekel yazısıyla yazıyorlar. İlkokullarında Romence ve Macarca yanında bu yazı da öğretiliyor. Sekel gençleri atalarının bu gizemli yazısını bugün milli bir unsur olarak kullanıyorlar. Hatta bazı gençler aşk mektuplarında bu yazıyı kullanıyorlar. Yani bu yazı Sekellerin ruhuna işlemiş. Enstitüleri, dernekleri var. Şimdi özerk bölge olmak istiyorlar. Ayakta kalabilmek için de bu yazıya sarılıyorlar.
ÇukurovaSanat: Hocam, Sekellerin sanatlarından, geleneklerinden bunların özellikleri ve Türk kültürüyle ortakları üzerine ne diyebilirsiniz.? Doğan:Sekeller arasındaki en önemli kültür unsurlarından biri el sanatlarıdır. At arabası yapmak için kullandıkları malzemeler, körükler, çanaklar, çömlekler, Orta Asya Türk sanatlarıyla büyük bir benzerlik gösteriyor. Kilim dokuma sanatları, evin döşemeleri, yüklüğüne varıncaya kadar, Anadolu'daki ile aynı... Sekel mimarisinin en önemli unsurlarından biri kapıları. Sekel dilinde kapıya "kapı" diyorlar. Bunları işlemek, süslemek, onlar için ayrı bir iş... Sembolleri güneş ve ay, her yerde motif olarak kullanıyorlar. Kapı işlemeciliğini ayrı bir sanat haline getirmişler. Sekel mezarlığını bir görseniz, Sibirya'da ki veya başka bir Türk bölgesindeki bir mezarlık sanırsınız. Mezar taşları, kitabeleri ağaçtan yontulma, ay ve güneş sembolü var. Bir tek yontma ağaç kullanıyorlar başlık olarak. Eski Türk geleneğinde gelinin çeyizi halka gösterilirdi. Bu gelenek Sekellerde de var. Ama halk gelinin evine gitmiyor. Çeyiz bir atın üstünde meydanda gezdirilerek gösteriliyor. Sekel kilimleri ile Anadolu kilimleri aynı motif, dokuma biçimi, kök boya kullanımı ve boyanın işleme biçimi aynı. Nakışlarda da büyük benzerlik var. Alevi - Bektaşi Türkmen kitleleri arasındaki kilimlerde kullanılan bazı özel motifler aynen Sekellerde de var.