Gönderen Konu: EFEKAN'IN SİHİRLİ MİSKETİ /OYUN  (Okunma sayısı 4780 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı YALNIZKURTKARAGÜLLE

  • GÖKBÖRÜ SİNOP
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1345
  • Mekanı Uçmağda!
EFEKAN'IN SİHİRLİ MİSKETİ /OYUN
« : 25 Nisan 2012 »
BU OYUN DOWN SENROMLU KARDEŞLERİMİZ İÇİN Deniz Güneş Karagülle TARAFINDAN YAZILMIŞ VE HAZIRLANMIŞTIR.
 
1. sahne
PARK
FON:
Bir bank, varsa ağaç, saksıda bir bitki ağacı da olur.
Bir daire şeklinde birbirine sırtlarını dönmüş  ve yuvarlak oluşturmuş beş kişi. Ayaktalar.
 
 
Defne ile Ömer , Bahar yağmurunun dinmesinin üzerinden bir kaç dakika sonra parkta buluşurlar.
 
Defne:  Baksana Ömer (heyecanla), o ne güzel bir yağmurdu. Bahar yağmurunu çok seviyorum. Baksana şimdi her taraf kuş cıvıltısı, pırıl pırıl.
Ömer: ( aynı heyecanda değil, üstelik sıkıntılı bir ses ifadesiyle) Her taraf ıslanmış, bak bank bile ıslak, nereye oturacağız şimdi. Oysa ben size kitap okumak istiyordum.
 
Defne: Bak güneş çıktı işte birazdan kurur buralar. (Ayaktaki beş kişi konumunu bozmadan çömelir.)
Defne uzaklara, arayan gözlerle bakarak,
-Efekan gelmemiş ? (sorar bir ifadeyle)
 
(Beş kişi konumunu bozmadan ayağa kalkar)
Ömer onların etrafında döner.
-Sağa sola baktım yok
- Ben onun bugün de geleceğiini sanmıyorum. Baksana bahar gelince buradaki çocuklar çoğaldı. Efekan onlarla konuşmayı çok seviyor. Nedense son zamanlarda bir görünmezlik oyunu diye tutturdu.
Defne:
- Geçen gün yerde pırıldayan birşey bulduğundan beri göremedim onu. Oysa yeni bir şiir yazmıştım onu okuyacaktım ("güneş sıcaklığı ile kurumuş mu" diye, eliyle kontrol ederek  bank'a oturur)
 
Ayaktaki beş kişi aynı konumda diz çöker(dizlerinin üzerinde de durabilirler)
 Ömer'e bakarak
-Ben şiir okurken hep gülümsüyor (diyerek gülümser)
Ömer:
-Evet ben de kitap okurken gülümsüyor. O da en az benim kadar seviyor kitapları
Defne
-Özellikle de bu son kitabı okurken gözlerini senden ayırmadı. Sen okurken hep sana bakıyor ve gülümsüyor. Bir an olsun gözlerini ayırmıyor.
Ömer:
- O yüzden sen de hemen sıçrayıp "haydi saklambaç oynayalım" diye bağırıyorsun.
 
(diz çökmüş beş kişi ayağa kalkar)
İkisi de gülüşerek beş kişinin etrafında dner ve sahne değişir.)
 
İkinci sahne
Efekan'ın odası
Fon
Ayna, yatak ya da koltuk, sepet, kutu, misket, pencere
Efekan uyuyor sahne karanlık uyanırken ışıklı, ya da loş)
Efekan yağmur sesiyle uyanır( poşet hışırtıları yağmur sesine benzetilebilir)
-Yağmur mu yağıyor?
kuşlar?
kuşların cıvıltıları?
(sorar ifadeyle kendi kendine konuşarak pencereye doğru ilerler)
-Ben yağmuru çok seviyorum. (gülümser)
(hayal kırıklığı ifadesiyle) ama kuşlar hiç sevmiyor (pencereden dışarı bakar)
(seyirciye dönerek)
-Gökyüzünde uçan bir tane kuş yok
Ayaklarına bakar. Kollarını uzatır kollarına bakar, parmaklarını kıpırdatır (gülümser)
-Keşke benim de kanatlarım olsaydı. Annem bana meleğim diyor. Meleklerin kanatları olmaz mı?
(Aynaya bakar gülümser. Birden aklına birşey gelmiş bir ifadeyle ve heyecanla)
-Misketim, Misketim nerede benim?
(Sepet fon üzerinde görünecek bir yerde. İçinde bir kutu var. Kutunun içinden misketi çıkarır)
iki parmağı arasına alır. ve bir süre öyle kalır.
-Ne kadar güzel bir küre. Dünya gibi. İçinde mavi bir gemi var (gülümser), işte işte yunuslar (gülümser), martılar (gülümser), deniz (gülümser
-Aynaya dönerek miskete bakmaya devam eder. İşte benim sihirli gücüm.Bu küre sayesinde, Defne ile Ömer beni göremezler.Sadece ben onları görebilirim. (Misketi avuçlarının içine alır.)
 
(Aynaya bakarak, Defne ile Ömeri orada görüyormuş gibi yaparak)
-hah işte oradalar. Parkta yine aynı yerde oturmuş beni bekliyorlar. Duraksar. Defne yeni bir şiir yazmıştır. Baksanıza nasıl da sabırsız bir hali var. Gözleri beni arıyor. Ömer de kitabını okuyor.
(Aynanın önünde bir sağa gider bir sola gider.)
(Tekrar aynaya bakar. Gülümser)
Seyirciye dönerek
-Bu ayna beni hiç göstermiyor (diyerek aynayı gösterir)
(Aynaya doğru gider. gülümser.)
(Tekrar seyirciye doğru gelerek
misketini gösterir)
-Gülümsemek ne kadar sihirli birşey. Bu küreden bile sihirli. Sihirli kelimeler gibi. Gülümsediğim zaman, istediğimde kaybolabiliyorum, istediğim zaman görünebiliyorum. Üzüldüğüm zaman da korktuğum zaman da gülümserim ben. Neşeli olduğum zaman da gülümserim. Sevdiğim zaman, sevildiğim zaman her zaman gülümserim.
 
Sahne değişir
Son sahne
Fon: park fonu
 
Parkta ayaktalar:
Defne:
- Efekan yine mi gelmeyecek ?
Ömer (sessiz kalır) Oyun oynuyordur yine , sihirli oyunlar.
Defne.
-Evet görünmezlik oyunu oynamaı seviyor. Ama bu oyunu oynamasından hiç hoşlanmıyorum. Keşke gelse şimdi (Banka oturur)
Ömer:
- Birazdan gelir.
Defne:
- Nerden biliyorsun?
Ömer.:
- Çünkü ona duygularımı yolluyorum. Duygularımız bizim görmediğimiz insanlara en yakın arkadaşlar gibidir. Senin en yakın arkadaşın olan duygu Şiir, benim ise kitap. Ama bizim başka yakın arkadaşlarımız da var. O kadar yakınlar ki, görmediğimiz ya da gördüğümüz her yerdeve her kişide onlarla olabiliyoruz.
Defne:
-Nasıl?
Ömer: Bak şimdi. Efekan'a bu arkadaşlığımızı göndereceğim. Birazdan burada olacak.
Ömer (daire olarak yuvarlak bir biçimde  diz çökmüş beş kişiyi, tek tek çağırır. Her çağrılan aykta yan yana dizlecektir.)
Defne: Haaydi haydi diyerek heyecanla sıçrar.
Ömer çağırır.:
-SEVGİ
-İLGİ
-ŞEFKAT
-ŞİİR
-BİLGİ
(ve onlara seslenerek)
-HAYDİ GİDİN EFEKANI GETİRİN
 
Defne: Ya elindeki kitap?
Ömer :
-Kitap
Defne: Ömer. O kitabın adı ne?
(Ömer kitabın kapağını okur. Seyirciye bakarak)
- Efekan'ın Sihirli misketi
 
ve Efekan sahneye gelir
selam verirler
 oyun biter....

Deniz Hanıma teşekkürlerimi sunarım.

TTK.
10 EYLÜL 2022'DE UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!


Dört yanım soru, Tanrı'm
Hepsi en zoru Tanrı'm
Soruların zorundan
Soyumu koru Tanrı'm

Sen Tanrı değil misin, adını yargılatma
Sana Tanrı deyince, dinimi sorgulatma
Ya adam et bunları, ya beraber yaşatma
Kanı bozuk olanlar "Türk'üm" diyemesinler
Ve Türk'ün dik başını yere eğemesinler.

Çevrimdışı YALNIZKURTKARAGÜLLE

  • GÖKBÖRÜ SİNOP
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1345
  • Mekanı Uçmağda!
Ynt: EFEKAN'IN SİHİRLİ MİSKETİ /OYUN
« Yanıtla #1 : 26 Nisan 2012 »
BU ÖYKÜ Deniz Güneş Karagülle TARAFINDAN DOWN SENDROMLU ÇOCUKLARA İTHAFEN YAZILMIŞTIR.
TEMA
 
Bizler dünya'ya gelirken sizlerin bize başka gözlerle bakacağını bilemezdik. Evet biz faklıyız. Öyle farklıyız ki; sevilerimiz karşılıksız, üzüntüleriniz üzüntülerimiz, bir hoş sözünüz sevinçlerimiz. Biz farklıyız, biz bu Dünyanın "MELEK" leriyiz...
 
 
ÖYKÜ:
 
Gözlerini yavaş yavaş açtı.
Çatıda tıkırdayan yağmurun sesini, ağaçların yaprak hışırtılarını dinledi. Kuşların cıvıltısnı duymak istiyordu oysa. Yağmurda kuşları göremiyordu.
Yavaşça kalktı yatağından, pencereye doğru yöneldi. Belki gökyüzünde uçan bir kuş görebilirdi. Böyle bir havadaki rengi sevmiyordu. Gülümsedi.
Başını eğerek ayaklarına baktı. Sonra kollarını uaztıp ellerine. Parmaklarını kıpırdattı." Keşke kanatlarım da olsaydı" diye geçirdi içinden. Gülümsedi.
Bir an zihninden bir düşünce geçti. Yatağının altında bir sepeti vardı. Sepetin içinde bir kutu, kutunun içinde sakladığı bir misket.
Uzun süredir o misketi orada saklamış, hiç dokunmamıştı. O misketin sihirli olduğuna, miskete baktığı zaman görünmez olacağına inanıyordu. Sadece zamanını bekliyordu.
Ömer ile Defne'yi düşündü. Onları çok seviyordu. Gülümsedi.
Dolap aynasının önüne geçti. Ne zaman aynaya baksa Defne ile Ömeri görüyordu. Misketin sihirli olması işe yaramış Efekan görünmez olmuştu. Gülümsedi. Bu gülümseyişte kendi ile göz göze gelmişti. O gülümsemenin en büyük sihirleri bile yok eden daha büyük bir sihir olduğunu biliyordu. "Gülümsemek en büyük cesarettir"
**
Hava açmaya başlamış, pencerenin önüne doğru eğilmiş ağaç dallarının üzerinde kuş cıvıltıları duyulmaya başlamıştı. Efekan tekrar gülümsedi. Bu sefer o sevmediği yağmurlu havanın rengini gülümseyişinin rengiyle değiştirmenin zaferini hissediyordu yüreğinde. Aynada gözlerine baktı. Bir çok gülümseyişi vardı. Her gülümseyişinde göz ve yüz ifadesi farklıydı. O hangi gülümseyişiyle yaşamındaki hangi rengi değiştirebileceğini pek çok kez deneyimlemişti. Bir bilge ifadesyile baktı kendine.
** Defne ile Ömer parkta Efekanı bekliyorlardı. Ömer Efekanın o gün de parka gelmeyeceğini düşünüyordu. Bunu Defneye söyledi.
Defne düşündü; Efekan uzun süredir parka gelmiyordu. Baharla beraber park biraz daha yoğunlaşmış, daha fazla çocuk gelmeye başlamıştı.
Bir hafta önce, üçü bir arada bir bankta oturmuş, Defnenin yazdığı bir şiiri  dinlemişlerdi.
 
 Ellerim bir yeri tutacak kadar büyümemiş ki?/ Söylesene nasıl yürüyeceğim? : Uçurum kenarlarında bir kardelen/ Güneşli ve güzel günleri özleyen/ Yüklenerek sırtıma bunca ağırlığı?/ De bana bir kez, ne olur anlat hadi/ Bunca hüznü ardımdan nasıl sürüyeceğim? (Ömer Kalbaz)
 
Defne ve Ömer Efekanın eve dönerken yerde bulduğu o pırıltıyı avuçlarında sakladığını hatırladılar. Defne ile Ömer'in bütün ısrarlarına rağmen Efekan avuçunda sakldığı pırıltılı şeyin ne olduğunu söylememişti. Adeta bir sır küpü gibi marur bir ifade sergilemişti. Çünkü "bir sır saklandıkça sihiri daha da güçlenir". Bunu bir kitapta okumuştu.
Defne merak içinde Efekan'ı bekliyordu. Ömer Efekan'ın bir oyun oynadığını söyledi. Efekan çoğu zaman görünmezlik oyunu oynamayı çok seviyordu. Bu yüzden bıktırana kadar ya körebe ya da saklambaç oynarlardı. Bazen oturup Efekanın çok sevdiği uyduruk hikayeler anlatırlardı birbirlerine.
 
Efekan, görünmez olmanın zamanının geldiğini düşündü. Eğilerek misketini bulunduğu yerden çıkararak iki parmağı arasına aldı. İçinde yüzen mavi bir gemiye benzeyen şekile baktı. "martılar" dedi, " yunuslar" dedi,  "deniz" dedi.
Sonra dönerek aynaya tekrar baktı. Ömer ile Defne bir banka oturmuş Efekanla konuşuyordu. Onlar da orada oyun oynuyordu. Efekanın görünmezlik oyununu oynamaktan hoşnutsuz bir görünümdeydiler. Onlar Efekan'ın farklı görünümünü gökkuşağındaki sekizinci renk olarak görüyorlar, ona bir melekmiş gibi bakıyorlardı.
 
Defne ile Ömer Efekanın çok sevdiği arkadaşlarıydı. O da Defne ile Ömerin kendisini çok sevdiğini biliyordu. Defne'nin çok güzel bir şiir arkadaşı vardı. Bu arkadaş onun şiir yeteneği idi. "Şiir yazabilenler akıllarıyla değil, duygularıyla ve sezgileriyle yazarlar." Bu yüzden Defnenin yanındaki arkadaşı şiirdi ve Defne Şiiri! çok seviyordu.
Ömer ise tam bir kitap kurdu idi. Onun da hiç yanından ayırmadığı arkadaşı kitap. Efekan'ın da yanından ayırmadığı beş arkadaşı vardı. Sevgi, şefkat, İlgi, Bilgi ve Şiir. Misketini tekrar avuçlarına aldı ve arkadaşlarını, Defne ve Ömer ile paylaşmak için parka doğru yol aldı. "Aslında en güzel sihir paylaşmaktır." dedi ve gülümsedi.
10 EYLÜL 2022'DE UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!


Dört yanım soru, Tanrı'm
Hepsi en zoru Tanrı'm
Soruların zorundan
Soyumu koru Tanrı'm

Sen Tanrı değil misin, adını yargılatma
Sana Tanrı deyince, dinimi sorgulatma
Ya adam et bunları, ya beraber yaşatma
Kanı bozuk olanlar "Türk'üm" diyemesinler
Ve Türk'ün dik başını yere eğemesinler.

Deniz Güneş

  • Ziyaretçi
Ynt: EFEKAN'IN SİHİRLİ MİSKETİ /OYUN
« Yanıtla #2 : 26 Nisan 2012 »
Ben teşekkür ederim Başkanım ..VAROL :-)