KARŞILIKSIZ İYİLİK
Bir defasında pazara giderken, yaşlı bir amcanın, pazar arabasına ip bağlayıp, o ipi de boynundan geçirip, sürükleyerek pazardan döndüğünü görmüştüm. Amcadan müsaade isteyip, arabasını evine kadar taşıdım. Amcanın pazar arabasını evine kadar götürdükten sonra kendi Pazar alış-verişimi yapmaya gittim.
‘’insanlar sevilip sayılmak için yaratmış, eşyalar kullanılmak için.’’ Bu sözü bir yerde okumuştum beni gerçekten çok etkiledi.
Aslında toplum olarak çağın yeniliklerine kendimizi o kadar çok kaptırdık ki içinde yaşadığımız toplumu gerçek anlamda göremeyecek hale geldik. Buna ister bencillik deyin, isterseniz hayat şartları deyin. Hiç bir bahane yaşadığımız toplum içinde yapmamız gereken ama unuttuğumuz görevlerimizi yapmamıza engel olamaz. Toplumumuzu tekrar iyiliksever bir hale getirmek çok kolaydır. Yalnız yaşayan ve pazar/market alışverişini fiziksel olarak yapamayacak durumdaki yaşlıların alışverişini yapabiliriz. Bize maliyeti sadece az bir zamanımızı feda etmemiz olacaktır. Önce ihtiyaç sahiplerini belirleyip, sonra da gönüllüler, müsait oldukları zamanlar ve destek verebilecekler semtler belirleyebiliriz ve sonrasında sadece tabloda eşleştirme yapılarak yardıma muhtaç insanlara yardım ederek insan olma erdemimizi içimizde hissedebiliriz.
Bir de, Tinerci (Uyuşturucu madde bağımlısı) ve sokak çocuklarının topluma kazandırılması olabilir ki, hem o çocuklar için hem de toplum için en büyük iyilik olacaktır.
Bir de barınaklardaki o sevimli masum hayvanlar. İmkan sahibi kişilerce o sevimli hayvanların sahiplenilmesini sağlamak belki de insan olmanın en büyük erdemlerinden birisidir.
Yunus Emre ne güzel özetlemiş, ‘’ Yaradılanı hoş gör Yaratan ötürü’’ Gerçek manada insan olmak için yaradılanları karşılıksız sevmek işte huzurun tılsımı bu olmalı. Karşılık beklemeden yapılan iyilik, iyilik yapana da, iyilik yapılana da huzur verir. Karşılıksız iyilikte nüfuz, riya, makam için bir yere gelmek gibi bir amaç yoktur. Sadece Allah rızası vardır. Eskiler ‘’Bir elin verdiğini diğer el bilmemeli’’ derdi.
Dünya değişebilir, insanlar değişebilir, kültürler değişebilir hatta insanların inandığı dinler bile değişebilir ama insan olma vasfımız olan merhamet duygumuz asla değişmez. Yeter ki merhamet duygumuzu kendi içimizde öldürmeyelim.
Belki de yapacağımız en büyük iyilik; Kimseye gülmeyip ve Kimseyi kınamamaktır.
Kısaca; İnsan olmak çok zordur. İyilik yaparken psikolojik sağlığınızı bile kaybedebilirsiniz. Vicdansız olmak insan olmaktan çok daha kolaydır. Seçeneği biz yapacağız. Vicdansızlığı seçerek yaşamakta elimizde, her türlü şartlara direnerek insan olmak erdemine sahip olabilmekte elimizdedir.
Yunus Emre’nin dediği gibi; ‘’Sevelim sevilelim bu dünya kimseye kalmaz.’’
İyi olalım, iyi kalalım. Esenlikler.
Adil ÖZTÜRK