Gönderen Konu: KAZAK TÜRKLERİNDE NASREDDIN HOCA VE FIKRALARI  (Okunma sayısı 3802 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

ilteris6

  • Ziyaretçi
KAZAK TÜRKLERINDE NASREDDİN HOCA VE FIKRALARI
 
Doc. Dr. Abdulvahap Kara
 
Kazak Turkleri arasinda pek cok kimse Nasreddin Hoca’nin Aksehirli oldugunu bilmez. Onu Kazak cografyasinin Cimkent, Almati, Aktobe, Kostanay, Semey veya Astana gibi herhangi bir sehrinde yasamis Kazaklarin efsanevi kahramanlarindan biri oldugunu zanneder.
Bu durum, elbette sadece, Kazaklar icin gecerli degildir. Nasreddin Hoca, nasil Kazakistan’da bir Kazak ise, Ozbekistan’da Ozbek, Turkmenistan’da Turkmen, Kirgizistan’da Kirgiz ve Tataristan’da da bir Tatar’dir. Bu durum sayamadigimiz diger Turk halklari icin de gecerlidir. Onun fikralari o kadar benimsenmistir ki, kimse onun Anadolu dogup buyumus bir sahsiyet oldugunu fark etmez bile.
Iste Nasreddin Hoca’yi benzersiz kilan da budur. Nasreddin Hoca bu yonuyle dunyada tektir. Baska bir deyisle, Nasreddin Hoca tum Turk Dunyasi’nin kendinden bilerek benimsedigi ortak edebi sahsiyettir. Bu acidan bakildiginda, Nasreddin Hoca’nin yasadigi Aksehir’i de Turk Mizah Dunyasi’nin baskenti olarak gorebiliriz.
Biz bu yazimizda Nasreddin Hoca’nin Kazak Edebiyatindaki yeri ve bu konuda yapilan arastirmalar hakkinda bilgi vermeye calisacagiz.
Yukarida dile getirdigimiz gibi, Kazaklar kendi dillerinin fonotik ozelliklerine uygun olarak “Kocanasir” diye adlandirdiklari Nasreddin Hoca’yi o kadar benimsemistir ki, onun adi Kazak Turkcesine deyim olarak girmistir. Kazakca sozluklere baktigimizda, “Kocanasir” kelimesine “ankav”, yani saf, her seye inanan “angal”, yani bilmemis gibi gorunen ve “ak konil” yani temiz kalpli, iyi niyetli manalarini yuklendigini goruruz (Kazak Tilinin Sozdigi 1999: 398). Bunun disinda sozluklerde sifat olarak da yer almaktadir. Kazak Turkcesinde, Nasreddin Hoca gibi saf kisilere “Kocanasirlav”, Nasreddin Hocalik is manasinda “Kocanasirlik” ve Nasreddin Hoca gibi manasinda “Kocanasirsa” ve “Kocanasirday” deyimleri kullanilmaktadir (Kazak Tilinin Sozdigi 1999: 398). Bunun disinda mizah yayinlarinda “Kocanasir Korcini”, yani “Nasreddin Hoca’nin Heybesi” deyimi yerlesmistir. Ilk defa Kazak Edebiyati dergisinin son sayfasindaki mizaha ayrilan bolume verilen bu isim daha sonra bir cok dergi ve gazetelerin mizah sayfalarina ad olmustur. (Kisibekov vd. 1996: 42) Sadikbek Adambekov Almati’da mizah oykulerinin yayinladigi kitabina[1], oykulerinin Nasreddin Hoca ile hic ilgisi olmamasina ragmen “Kocanasir Kakpasi”, yani “Nasreddin Hoca Kapisi” adini vermistir (Kisibekov vd. 1996: 42).
Kisibekov Nasreddin Hoca fikralarinin siradan gulduru fikralari olmadigina isaret etmektedir. Ona gore, Kazaklar dunyada uc seyi arsiz olarak gorur: 1. yemek, 2. uyku 3. gulme. Nasreddin Hoca’nin fikralari yukaridaki gibi arsiz gulmeceler degil, arli dusunduren gulmecelerdir (Kisibekov vd. 1996: 42).
Aslinda Kazaklarda Nasreddin Hoca sadece mizahi bir karakter degildir. O ayni zamanda bilgeligi, cesareti, hazircevapliligi  zalim zenginler ile yoneticilere karsi adaleti tesis etmeye calisan bir kahramani temsil eden bir sahsiyettir. Kazak Edebiyatinda Nasreddin Hoca’dan baska da fikra kahramanlari vardir. Bunlarin baslicalari Aldar Kose, Jiyrense Sesen, Tazsa Bala, Kil Kenirdek, Siybut ve Jargak Bas’tir (Sattarov 1987:  5 ; Meyermanova 2001: 7-20). Bunlar icinde Aldar Kose ve Jiyrense Sesen’in ozellikleri Nasreddin Hoca’ya cok benzemektedir. Bu yuzden ayni fikranin kahramani bazen Nasreddin Hoca, bazen Aldar Kose ve bazen de Jiyrense Sesen’dir. Ayni fikranin bu sekilde farkli kahramanlara mal edilerek anlatilmasi, Kazaklar arasinda yadirganmamakta, hatta aksine normal karsilanmaktadir (Sattarov 1987: 8 ). Cunku, Aldar Kose ve Jiyrense Sesen karakterlerini inceledigimizde Nasreddin Hoca ile benzer ozellikler tasidigini gormekteyiz. 
Kazak Edebiyatinda akilli ve kurnaz bir sahsiyeti sembolize eden Aldar Kose (Aldatan Kose) hazircevapliligi ve keskin zekasiyla cimri ve zalim zenginler ile beyleri alt eder. Aldar Kose’nin gercekten yasamis bir sahsiyet olup olmadigi konusunda somut deliller yoktur. (Gabdullin 1996: 153-157; Kazak SSR 1989: 111; Meyermanova 2001: 13-15; Kadeseva 1997: 101-104) Aldar Kose fikralari Turkce’ye de cevrilmistir (Danes Erimbetova, Aldar Kose Fikralari, Istanbul 2003). Bazi arastirmacilar, onun Nasreddin Hoca’dan esinlenerek uretilmis bir kahraman olabilecegini ileri surmektedirler. (Kisibekov vd. 1996: 42). Bazi fikralarin hem Aldar Kose ve hem de Nasreddin Hoca’ya mal eldildigini yukarida ifade etmistik. Asagidaki Aldar Kose fikrasi bu acidan bir cok kimseye tanidik gelebilir.
“Alti genc Aldar Kose ile eglenmek icin nehir kiyisina gotururler. Iclerinden biri:
-Aldar Amca, simdi hep birlikte suya girelim ve birer yumurta yumurtlayip cikalim, dedi. Onlarin hepsi Aldar Kose’ye fark ettirmeden yanlarinda birer yumurta getirmislerdi. Aldar Kose:
-Tamam, diyerek suya girmeye razi olur.
Genclerin hepsi suya dalip cikarak:
-Iste biz birer yumurta yumurtladik. Sizin yumurtaniz nerede? diye Aldar Kose’ye yumurtalarini gosterirler.
Bunu goren Aldar Kose:
-Uuuruuu, diye horoz gibi otmeye baslar.
-Aldar Amca, ne yapiyorsunuz? diye alti genc sorarlar. O zaman Aldar Kose:
-Bu kadar tavuga, bir horoz lazim degil mi? diye cevap verir.” (Mamet 2000: 221)
Buna benzer bir fikranin da Nasreddin Hoca’da oldugunu biliyoruz (Secilmis Nasreddin Hoca Fikralari 1992: 110-112; Erginer 1969: 79).
Kazak Sozlu Edebiyatinda bilgelik ve feraseti temsil eden Jiyrense Sesen Kazak Hanligi’nin kurucusu Janibek Han doneminde yasamis gercek bir tarihi sahsiyettir. Kazak efsanelerine gore, Jiyrense Sesen Kazak Hanligi’nin kurulmasina destek vermistir. Buna ragmen Kazak Hanlarini hatalarini gordugunde elestirmek de geri durmaz. Hanlarin onunde dogruyu soyleyebilen cesareti ile on plana cikar. Han zaman zaman Jiyrense Sesen’i bilgeligi ve guzel karisindan dolayi kiskanir. Bu sebeple Han, Jiyrense Sesen’e ifa etmedigi takdirde cezalandiracagini soyleyerek yerine getirilmesi imkansiz buyruklar verir. Boylece Jiyrense Sesen’e surgun cezasi vererek uzaklastirmak veya oldurmek ister. Ancak Jiyrense Sesen her defasinda akilli karisi Karasas’in (Karasac) tavsiyeleri dogrultusunda hareket ederek bu cezalardan kurtulmasini bilir. Kazaklar arasinda Jiyrense Sesen ile ilgili pek cok fikra anlatilir. Ancak bunlarin kacinin gercekten onun basindan gectigi bilinmez. Genel kani bir cogunun sonradan ona mal edilmis olmasidir. (Gabdullin 1996: 160-163; Kazak SSR 1989: 257; Meyermanova 2001: 16-17).
Jiyrense Sesen fikralarina tipik bir ornek su sekildedir:
“Jiyrense Sesen’den kurtulmak isteyen Han ona on koc verir ve “Bunlara kirk gun icinde kuzu dogurtup bana geri vereceksin” diye buyurur. Bu emri nasil yerine getirecegini bilemeyen ve kara kara dusunen Jiyrense Sesen’in imdadina karisi Karasac yetisir. “Bunun icin uzulme. Koclari al gel. Kesip yiyelim. Hana cevabini daha sonra ben veririm.” der. Kirk gunluk muddet dolunca, Karasac kocasi Jiyrense Sesen’i yataga yatirir ve ustune yorgani orter. Bir ara Han eve gelir ve Jiyrense Sesen’in nerede oldugunu sorunca “Kocam yeni dogum yapti. Yatiyor.” diye cevap verir. Han sasirarak “Sen ne diyorsun, hic erkek dogum yapar mi?” diye cikisir. Bunun uzerine Karasac “Hunkarim, madem erkeklerin dogum yapamayacagini biliyorsunuz, o zaman nicin koclara kuzu dogurtsun diye Jiyrense Sesen’e emir verdiniz?” der. Buna soylenecek bir laf bulamayan Han yenilgiyi kabul eder ve halk nezdinde gulunc duruma duser” (Gabdullin 1996: 162).   
Nasreddin Hoca’nin Timur ile ilgili hikayeleri Jiyrense Sesen’in fikralarina benzemektedir.[2] Aldarkose’nin kurnazligi ve zekasiyla zalimleri alt etmesi ve Jiyrense Sesen’in bilgeligi Nasreddin Hoca’nin bunyesinde toplanmaktadir. Yani Nasreddin Hoca hem kurnaz, hem saf ve hem de bilgelik gibi onemli vasiflari bunyesinde toplamaktadir. Bu haliyle Nasreddin Hoca’nin Aldarkose’nin ve Jiyrense Sesen’in ozelliklerini tek basina tasimakta oldugunu soyleyebiliriz.
Bu yuzden Kazaklar arasinda Nasreddin Hoca bazen kurnaz, bazen saf fakat cogunlukla temiz kalpli, iyi niyetli evliya gibi kutsal bir sahsiyet olarak algilanir (Kisibekov vd. 1996: 40).
Kazakistan’da Nasreddin Hoca uzerine arastirmalar 1960’li yillardan itibaren ele alinmistir. Ilk olarak V. Gordlevskiy, I. Braginskiy ve K. Davletov’un bu konudaki arastirmalari yayinlandi. Daha sonra bu konuda arastirmalar yayginlasmaya basladi. Bu konuda yayinlanan onemli calismalari soylersek;
L. Solov’yev, Kocanasir, Almati 1963.
T. Abdurahmanov, Kocanasir Angimeleri, Almati 1965
T. Abdurahmanov, Kocanasir Hikayalari, Almati 1977
B. Kencebayev, Timpiy, Almati 1981
Baltabay Adambayev – Tolevhan Jarkinbekova, El Avzinan (Sesendik Sozder, Akindik Tolgamdar, Aniz – Angimeler), Almati 1985
Kocanasir Hikayalari (Rusca’dan ceviren O. Kenjebek), Almati 1998.
Kazakistan Nasreddin Hoca’nin fikralari uzerine son derleme Onalbek Kenjebek tarafindan yayinlanarak 2007’de Astana sehrinde yayinlanmistir. Eserde 1118 Kazakca Nasreddin Hoca fikrasina yer verilmistir. Bunlar, Kazaklar arasindaki fikralarin yanisira, Kirgiz, Ozbek, Turk, Turkmen, Tacik, Fars, Tatar, Arap, Karakalpak, Uygur, Baskurt, Kurt, Yunan, Hakas, Avar, Cecen, Osetin gibi halklarin dilindeki Nasreddin Hoca fikralarindan yapilan cevirilerdir (Kenjebek 2007: 2).
Bunlarin disinda “Kazak Ertegileri” Kazak Hikayeleri isimli kitaplarda Aldarkose, Jiyrense Sesen ve Tazsa Bala fikralariyla birlikte Nasreddin Hoca’nin fikralarina genis yer verilmektedir.  Nasreddin Hoca fikralari Kazaklar arasinda ozanlarin soyledigi terme – tolgav denilen nasihat siirlerinde de yasatilmaktadir.  Kazaklar arasinda Nasreddin Hoca’nin birkac asir oncesinden beri yasadigini gosteren yazili bir kaynak Kazakistan Ilimler Akademisi Merkez Kutuphanesinde muhafaza edilen el yazma Kissa-i Nasir Efendi isimli el yazmasidir.
Kazakistan’da 1960’li yillardan itibaren Nasreddin Hoca fikralari uzerine kitaplar ve makaleler yayinlanmakla birlikte, bu konudaki arastirmalarin yeterli oldugu soylenemez. Kisibekov, Nasreddin Hoca fikralarinin halk arasinda genis capli yaygin olmasina ragmen, sistemli arastirmalarin olmamasindan yakinmaktadir. Kazakistan’da yayinlanan felsefe, tarih ve edebiyat arastirmalarinda Nasreddin Hoca fikralarinin sosyal, felsefi ve beseri ozelliklerinin irdeleyen calismalara yer verilmedigini ifade etmektedir. Hatta, Kazakistan Tarihi ve Kazak Edebiyati Tarihi gibi cok ciltli eserlerde bile Nasreddin Hoca fikralari hakkinda bilgi ve yorumlara cok az yer verildigini soylemektedir (Kisibekov vd. 1996: 42). 
Aslinda Nasreddin Hoca fikralarina sadece Kazakistan veya sadece Turkiye acisindan bakmak bu konudaki arastirmalarin her zaman eksik kalmasina yol acacaktir. Cunku, Nasreddin Hoca tum Turk Dunyasi’nin ortak sahsiyetine olduguna ve her Turk ulkesi ona kendinden bir seyler kattigina gore, Nasreddin Hoca fikralarina tum Turk Dunyasi genelinde bakmak yerinde olacaktir. Hatta bu konuda baska milletler ve dillerdeki fikralari da derleyip incelemek gereklidir. Bunun icin Nasreddin Hoca’nin yurdu, Turk Mizah Edebiyatinin ata yurdu, baskenti Aksehir’de bir Nasreddin Hoca Enstitusu veya Merkezi kurulmalidir. Merkez tum dunyadaki Nasreddin Hoca fikralarini derlemelidir. Turk ulkelerinin her birinde Nasreddin Hoca arastirmalarina maddi ve manevi destek vermelidir. Cunku, sohreti ve fikralari sinirlar otesine tasmis olan Nasreddin Hoca artik sadece Turk ulkelerinde degil, tum dunya edebiyatinda yeri ve etkisi olan bir olgudur. Buna uygun olarak dunya capinda Nasreddin Hoca arastirmalari yapilmalidir. Nasreddin Hoca’nin 800. yilinda yapilan ve genis katilimli bu sempozyumunun dunya capindaki arastirmalar icin bir basamak teskil etmesini temenni ediyorum.
KAYNAKLAR:
Erginer, Kaya, Nasreddin Hoca Tarihi Kisiligi ve Hikayelerinin Anlami, Istanbul, 1969.
Erimbetova, Danes, Aldar Kose Fikralari, Istanbul 2003.
Gabdullin, Malik, Kazak Halkinin Aviz Adebiyeti, Almati 1996.
Golpinarli, Abdulbaki, Nasreddin Hoca, Istanbul 1961.
Kadeseva, Karligas, “Kazak Folklorunda Hoca Nasreddin Gibi Baska Tipler”, Uluslar arasi Nasreddin Hoca Bilgi Soleni (Sempozyumu) Bildirileri 24-26 Aralik 1996 Izmir, Ankara 1997.
Kazak SSR Kiskasa Entsiklopediya, c. IV, Almati 1989.
Kazak Tilinin Sozdigi, Almati 1999, s. 398.
Kenjebek, Onalbek, Kocanasir Hikayalari, Astana, 2007.
Kisibekov, Dosmuhamed – Kisibekov, Timur, “Mangilik Omir – Mangilik Kulki Kocanasir Azil Angimelerinin Omirsendigi Tuvrali Birer Soz”, Akiykat, 1996, Sayi 5, s. 42.
Mamet, S., Kazak Ertegileri (Hayvanattar Tuvrali Jane Aniz Ertegiler), Almati 2000.
Meyermanova, Jannet, Kazak Fikralari ve Fikra Tipleri, (Basilmamis Yuksek Lisan Tezi) Selcuk Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu 2001.
Sakaoglu, Saim, Nasreddin Hoca Fikralarindan Secmeler, Ankara 2006.
Sattarov, Kidirali, El Avzinan Kuldirgi Angimeler, Almati 1987.
Secilmis Nasreddin Hoca Fikralari, Senyildiz Yayinevi, Istanbul 1992.


Çevrimdışı Yalniz Kurt

  • Türkçü-Turancı
  • ***
  • İleti: 87
Ynt: KAZAK TÜRKLERİNDE NASREDDIN HOCA VE FIKRALARI
« Yanıtla #1 : 13 Mayıs 2008 »
Degerli Doc. Dr, Anda,

Bilindigi üzere Kazakistandan Almanyaya cok sayida Alman asilli kisi göc etti.Az cok Kazak kültürünü bilen Almanlar Hoca Nasreddini biliyorlar.Kazaklarin hoca Nasreddini bizim Nasreddin Hacaya benzemiyor,daha cok Körogluna benziyor.Bir Mizahci degil,zenginden alip fakire veren bir Yigit kisi,bir Robin Hood yani.Kazakistandan Türkiyeye kadar olan Cografyada,Hoca Nasreddin veya Nasreddin Hoca var.Anlatilan Hikaye veya Fikralarda ise 400-500 yillik bir Tarih farki var.

Bu Konuyu kendi kendime düsünüp söyle bir sonuca varmistim.Siyasi veya Ekonomik zorluklar,insanlari,olmasini istedikleri bir Kahraman yaratmaya zorluyor.Büyük olasilik,gercekte ne bir Hoca Nasreddin vardi,nede Nasreddin Hoca diye birisi vardi.Bir hayal Kahramani idi.Türk Irki onu Orta Asyadan anadoluya tasidi,yasatti.

Günümüzdede bir Polat Alemdar yaratip düsmanlari bir güzel yenmiyormuyuz?
Bilmiyorum,arastirma yapacak bilgim ve olanagimda yok zaten.Ama konuyu birde bu yönden arastirabilirmisiniz?

Ne Mutlu Türküm Diyene

ilteris6

  • Ziyaretçi
Ynt: KAZAK TÜRKLERİNDE NASREDDIN HOCA VE FIKRALARI
« Yanıtla #2 : 13 Mayıs 2008 »
Yalniz Kurt soydaş , bu yazı bir alıntıdır.Sorunuzu Abdulvahap Kara yanıtlayamaz ancak kendimce yanıtlamaya çalışayım;
Kültür sürekli bir olgudur.bir toplumun kimliğini oluşturur, onu diğer toplumlardan farklı kılar.
Sizin de belirttiğiniz gibi sosyo-ekonomik faktörler,destansı karakterlerin ve mitolojik öğelerin oluşmasında ana faktördür.Tek bir konuda yanılıyorsunuz o da şudur,bir topluma mâl olmuş destansı karakterler ''muhakkâk gerçek bir kişiden'' ilham alınarak oluşmuştur.Muhtemelen Akşehir'li bir Hoca Nasreddin vardı ve muhitinde esprileri ve şakalarıyla tanınan mizah yönü kuvvetli bir kişiydi.Toplumda da çok sevildiği için ölümünden sonra da onun yaşadığı olaylarmış gibi yahut onun ağzından bir çok fıkra ve espri türetildi.Pek muhtemel Doğu Türk ülkelerinde de (Kazakistan,Kırgızistan vs.) toplumda sevilmiş sayılmış bu tip esprili kişilikler yaşamıştı.Daha sonra da hem Batı Türklüğü hem de Doğu Türklüğünde ortak kültürün bir paydası olarak Nasreddin Hoca karakteri efsaneleşti ve belki de Türk kültürünün en önemli ve dünyaca tanınan mizahi karakteri vücûda gelmiş oldu..

ilteris7

  • Ziyaretçi
Ynt: KAZAK TÜRKLERİNDE NASREDDIN HOCA VE FIKRALARI
« Yanıtla #3 : 15 Mayıs 2008 »
 Nasrettin Hoca, tam manasıyla Adriyatik'ten Çin Seddi'ne kadar Tüm TÜRK Soyluların kullandığı ortak bir kültür değeridir. Uygur, Azerbaycan, Kazak, Kırgız, Başkurt, Tatar, Türkmen ve diğer tüm Türk Boylarında rastlanması çok doğaldır. Bunun gibi pek çok misal vardır. Nasreddin Hoca'dan sonra en çok bilinen, rastlanan ortak figür ise bir destan kahramanı olan Köroğlu'dur.