Gönderen Konu: KAZAKİSTAN-TÜRKMENİSTAN ORTAKLIĞI  (Okunma sayısı 3055 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı TÜRK-KAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2182
  • UÇMAĞA VARDI, TANRI DAĞLARINDA!
KAZAKİSTAN-TÜRKMENİSTAN ORTAKLIĞI
« : 22 Haziran 2007 »
Türkmenistan ve Kazakistan arasında enerji ağırlıklı bir işbirliği şeklinde ortaya çıkan bu süreç, daha uzun soluklu bir işbirliğini ve hedefleri güdüyor. Bu kapsamda iki ülke arasındaki işbirliği sürecini...

ORTA ASYA'DA YENİ ENTEGRASYON SÜRECİ VE KAZAKİSTAN TÜRKMENİSTAN ORTAKLIĞI

Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’in mayıs ayının başında Aşkabat’ta nazarbayev_berdimuhammedovgerçekleştirdiği üçlü zirvenin (Rusya-Türkmenistan ve Kazakistan arasında) ardından Türkmenistan Devlet Başkanı Kurbanguli Berdimuhammedov’un 28-29 Mayıs 2007 tarihleri arasında Kazakistan’a gerçekleştirdiği ziyaret bölgedeki yoğun diplomatik sürecin devamlılığı olarak gündemdeki yerini aldı.

Türkmenistan Devlet Başkanı’nın bölge ülkelerinden birine yönelik olarak gerçekleştirdiği en üst seviyedeki bu ilk ziyaret, iki ülke arasındaki soğuklukların ve bir takım sorunların giderilmesinden öte, çok daha derin anlamlar taşıyor. Ziyaret, her şeyden önce bölgedeki yeni yapılanmaya ve bu yapılanmanın arkasındaki asıl belirleyici güce işaret ediyor. Bu husus, ziyaret kapsamındaki yapılan değerlendirmelerde pek gündeme gelmedi ya da getirilmedi.

Türkmenistan ve Kazakistan arasında enerji ağırlıklı bir işbirliği şeklinde ortaya çıkan bu süreç, daha uzun soluklu bir işbirliğini ve hedefleri güdüyor. Bu kapsamda iki ülke arasındaki işbirliği sürecini ve projenin temellerini oluşturucu 50’nin üzerindeki ikili anlaşmaların yanı sıra, 2020 yılına kadar bir süreci kapsayan daha kapsayıcı bir işbirliği anlaşmasına imza atılması da dikkatlerden kaçmadı.

Yeni süreçte iki ülke arasındaki işbirliğinin aşağıdaki hususlarda ön plana çıkacağı ve ağırlık kazanacağı görülüyor:

1. Enerji alanında ortak işbirliği;
2. Hazar’ın statü sorunu;
3. Trans-Hazar Projesi’nin geleceği;
4. Kuzey-güney ulaşım hattı, koridoru;
5. Eğitim ve bilim alanlarında ortak çalışma;
6. Endüstriyel ürünler, sanayi ve ileri teknoloji alanında işbirliği
ve ortak yatırımlar;
7. Karşılıklı ticaretin geliştirilmesi.

Bunlar görünürdeki, olağan işbirliği alanları ve bir anlamda da fazla dikkat çekici hususlar değil. Asıl önemli olan, bu anlaşmalar serisi ve 2020’ye kadar iki ülke arasında daha kapsamlı ve derin bir işbirliğini esas alan bir alt yapı anlaşmasına imza atılması oldu. Bu kapsamda, tarafların aslında “hazır” bir paket anlaşma ile yeni bir projeye imza attıkları görülüyor. Dolayısıyla, ziyaretin asıl hedefi bölgede yeni bir bütünleşme sürecinin temellerini atmak oldu.

Nitekim, Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev birkaç yıldır bu hedefini açıklamış durumda. Bu açıklamaya, çağrıya bugüne kadar uzak, hatta soğuk duran Türkmenistan’ın Türkmenbaşı’nın vefatı sonrası koşar adım gidip, süreç içinde yer alması da oldukça ilginç idi. Bu ilginçlik, yeni Türkmen Devlet Başkanı’nın aktif dış politika izlemek arzusu ve bu doğrultuda çok yönlü işbirliği arayışlarının bir sonucu olarak kısmen açıklanabilir. Ama, bugüne kadar ihtiyatlı bir dış politika izleyen Türkmenistan’ın çok kısa bir süre içinde hareketli sayılabilecek bir sürece imza atması da pek alışık olmadığımız bir durum. Anlaşılan Türkmenistan bizi şaşırtmaya devam edecek…

Mevcut gelişmeler, Orta Asya bölgesinde yeni bir entegrasyon sürecinin başlatıldığını ve bu yeni sürecin de öncelikle iki “enerji zengini” ülke arasında devam ettirileceğini gösteriyor. Zaman içinde bu bütünleşme sürecine sırasıyla Kırgızistan ve Tacikistan da dahil edilecek.
Bu sürecin bu kadar hızlı gelişmesi ve mesafe kat etmesi, açıkçası pek normal görünmüyor. Tüm göstergeler, bu sürecin arkasında bir başka başkente işaret ediyor. İlgili başkenti söylemeden önce gerekçeleri kısaca sıralamakta fayda var:

1. Yeni proje kapsamlı bir mekanizmayı ve bu doğrultuda teknik anlamda bir birikim ve tecrübeyi gerektiriyor. Bunların hiç birisi bu ülkelerde yok ve nitekim, bugüne kadar ki tüm girişimler de başarısız kaldı. Dolayısıyla iyi bir “akıl hocası”na ihtiyaç var ve bu yeni sürecin arkasında da böyle bir akıl hocasını aramak kaçınılmaz oluyor;

2. Bölgesel anlamda her türlü işbirliğine soğuk bakan Türkmenistan’ın bu süreçte “gönüllü” bir şekilde yer alması da, bugüne kadar ki Türkmenistan bağlamında “ezberleri bozucu” bir gelişme oldu;

3. Süreç ile birlikte bu ülkelerde iç dinamikler ve siyaset açısından bir takım “temizlik” harekâtları yapıldı ve mevcut liderlikler sağlama alındı. Böylesi bir operasyonda dış destek açıkçası kaçınılmaz;

4. Süreç, Putin ile gerçekleştirilen zirve sonrası sıcağı sıcağına gelişti ve adeta zirve kapsamında yapılan değerlendirmeleri “haklı çıkartırcasına” Rusya’nın bölgeye geri dönüşünü bir kez daha tasdikledi.

Son maddeden de anlaşılacağı üzere, bu sürecin arkasındaki başkentin Moskova olduğu görülüyor. Anlaşılan Rusya, bölgeye “enerjik” dönüşünü  bölgesel bir birlik ile kuvvetlendirmek istiyor.

Listede Özbekistan’ın yer almıyor olması da oldukça ilginç. Mevcut gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda, bu yeni projede Özbekistan’ın bulunmama gerekçeleri ile ilgili olarak şu hususlar karşımıza çıkıyor:

1. Öncelikle Rusya’nın bu ülkeyi tercih etmediği yönünde bir değerlendirmeye gidilebilir. Bunla ilgili Rusya’nın gerekçeleri ya da çekinceleri şu şekilde sıralanabilir:

• Özbekistan’ın iç politikada sorunlu olması. Bu kapsamda ülkedeki üç büyük klan (Semerkant, Taşkent ve Fergana) arasındaki mücadelenin devam etmesi ve ayrıca Devlet Başkanı İslam Kerimov karşıtı Türk-İslamcı iç ve dış muhalefetin varlığını sürdürmesi ve bu hususların ülkeyi iç istikrarsızlığa sürükleyecek bir potansiyel taşıması;

• Özbekistan’ın komşu ülkeleriyle sorunlu olması ve bu Özbekistan’ın başını çektiği bir projeye bölge ülkelerinin dâhil olmak istememeleri durumu;

• Özbekistan’ın bu projeyi kaldırabilecek, yürütebilecek finansal gücünün ve doğal zenginliklerinin (doğalgaz ve petrol başta olmak üzere) olmaması ve bu noktada Rusya’nın işini kolaylaştıracak Kazakistan ve Türkmenistan’ın ön plana çıkması;

• Bu ülkelerin Özbekistan’a göre daha istikrarlı bir dış politika sunmaları ve dışarıdaki itibarları.

2. Özbekistan’ın bu konuda Rusya ile anlaşmaya varamaması da olasılıklar arasında yer almaktadır. Bu noktada, Aralık 2005’ten bu yana Stratejik İttifak Anlaşması dâhilinde birer müttefik ülke konumunda olan Rusya ve Özbekistan arasında bir takım güven ve bölgesel liderlik sorunlarının yaşandığı görülüyor. Özbekistan’ın Rusya ile bu süreçte oynayacağı rol konusunda Moskova’nın farklı bir tavır içinde olması, Taşkent’i böyle bir projeye yönelmekten alıkoymuş olabilir. Ayrıca, Taşkent’in bu tür projelerin Özbekistansız olmayacağı düşüncesi de, Taşkent cephesinde bir süre “bekle-gör” politikasının izleneceği intibaını vermektedir.

3. Kazakistan ve Türkmenistan’ın Özbekistan’ı bu süreçte görmek istememeleri ve bölgesel liderlik yarışında bu ülkeyi devreden çıkarma ve bölgenin hakimi olmak düşünceleri ve ayrıca, süreç içinde Taşkent’in liderlik iddialarını bırakarak bu yeni oluşumda yer almak zorunda kalacağı beklentileri.

Burada cevaplandırılması gereken bir diğer husus da, Türkmenistan ve Kazakistan’ın neden Rusya ile birlikte hareket ettiği ve bu süreçten ne tür beklentilerinin olduğu sorusudur. Buna verilebilecek cevap maddeler halinde aşağıdaki şekilde sıralanabilir:

1. Kazakistan boyunca güçlü bir Rus sınırı ve ülkedeki Rus etnik varlığı. Aynı şekilde, Türkmenistan iç ve dış siyasetinde Rusya’nın halen belirleyici bir güç olması ve Moskova’nın her iki ülkenin stratejik ortağı olması;

2. Rusya’nın bölgeye dönüşü ve bu dönüşten bölge ülkelerinin asgari şekilde etkilenmek isteği ve bu doğrultuda Moskova ile işbirliği stratejisinin benimsenmesi;

3. Rusya’nın Çin’e ve ABD’ye karşı bölgede bir denge unsuru olarak varlığını devam ettirmesi ve bu devletlerin Çin ve ABD’ye dönük endişeleri. Bu noktada, Rusya’nın bildik, tanıdık bir güç olarak işbirliğine daha yakın görülmesi;

4. Bölgedeki sorunların, özellikle enerji ve güvenlik bağlamında varlığını devam ettirmesi ve bunların çözümünde Rusya’nın kilit ülke olarak bölgedeki varlığını devam ettirmesi;

5. ABD’nin ve Batı’nın güven vermeyen tavırları ve bölgedeki siyasi çerçeveyi dönüştürmeye yönelik hamleleri. Bu noktada, Rusya’nın daha güvenilir ve tercih edilir bir aktör olarak ön plana çıkması;

6. Yeni bir Soğuk Savaş’a doğru bölge üzerinde mücadelenin artacak olmasına dair beklentiler ve bu bağlamda bölgenin bu süreci bölgesel işbirliği ve dayanışma içinde atlatmak isteği;

7. Bölgenin kendi ayakları üzerinde durana ve bir güç olana kadar oyunu kuralına göre oynamak arzusu.

Netice itibarıyla, Kazakistan ve Türkmenistan’ın bölgede başlattığı ikili işbirliği süreci bölgesel bir entegrasyonu, Orta Asya Birliği’ni hedeflemekte ve bu noktada da başlangıçta Rusya’nın desteğini hedeflemektedir. Rusya, bu yönüyle mevcut sürecin mimarı olarak görülmektedir. Süreç içinde Rusya ile olan ilişkiler bu entegrasyon projesinde Rusya’nın yerini ve rolünü de pekiştirecektir. Ayrıca, yine bu son gelişmeler Orta Asya bölgesindeki liderlik mücadelesinde Kazakistan’ın bir adım önde olduğunu ve bu oluşumda Özbekistan’ın bir süre daha yer almayacağını göstermektedir. Bu durum ise, projenin başarısının önündeki en büyük engellerden biri olarak durmaktadır. Özbekistansız bir Orta Asya Birliği projesinin ne kadar başarılı olacağını zaman bizlere gösterecek olmakla birlikte, bu hususun, kararın taraflar açısından tekrar gözden geçirilmesi bölgenin ortak faydasına ve çıkarına olacaktır. Bu noktada, tarihe tekrar göz atılmasında ve ondan bir kısım derslerin çok acil olarak çıkartılmasında yarar vardır.

Dr. Mehmet Seyfettin Erol


http://www.turkgundem.net/icerik/index.php?option=com_content&task=view&id=2105&Itemid=34
23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!

Çevrimdışı Dr.Bilge

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 27
Ynt: KAZAKİSTAN-TÜRKMENİSTAN ORTAKLIĞI
« Yanıtla #1 : 22 Haziran 2007 »
"Olacak, ama mutlaka olacak. Ama lider, korkarım bu topraklardan çıkmayacak" 1983 Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi  Öğrenci kantini. (1983 Sovyetler Birliği tüm gücü ile mevcut, Azeri Türkü arkadaşlarımız . Sovyetlerin dağılacağı ve Azerbeycanın müstakil olacağı ile ilgili iddialarımıza karşı bizimle dalga geçiyorlar.Kazakistan ve Türkmenistan dan bihaber ülkenin en iyi okullarından yetişmiş ve bilgili kabul edilen onlarcasının arasında ne kadar yalnızız...) Günlük notlarımdan...