Gönderen Konu: Kültürümüz  (Okunma sayısı 5522 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı TeknikTürk

  • Yasakli
  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 215
Kültürümüz
« : 13 Temmuz 2006 »
Soydaşlar,bir milleti ayakta tutan şeyin kültürü olduğunun hepimiz farkındayız.Bence bir milletin kültürünü yani ırkın yaşayış,düşünüş şeklini en iyi yansıtan,en rahat ve güzel anlatan şeyde müziğidir.Bir milleti tanımak istiyorsanız bence mimarisine ve müziğine bakmanız yeterli.
Bu düşüncelerle yola çıkarak sizce Türkü en iyi anlatan müzikler hangileridir?İsterseniz burada paylaşalım.Unutmayın müziğimiz,dilimiz,sanatımız bizi biz yapan şeydir.Bu unsurlardan kopmak Türklükten kopmak manasına gelir.
Yöneticiler uygun görüyorsa paylaşıma geçelim..Ne dersiniz?

Çevrimdışı TeknikTürk

  • Yasakli
  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 215
Ynt: Kültürümüz
« Yanıtla #1 : 13 Temmuz 2006 »
Herhalde yanlış yerde konuyu açtım.Kusura bakmayın.

Çevrimdışı Turk_aze

  • Yasakli
  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 233
Ynt: Kültürümüz
« Yanıtla #2 : 13 Temmuz 2006 »
Türkü en iyi anlatan müzik? Üzeyir Hacıbey var ( ruslar soyadını zorla Hacıbeyov diye yazdırmışlar ) Hacıbeyov adıyla bir araştırın.Bu adam Türk ırkı içinden çıkmış en iyi bestekarlardan birisidir ve Avrupa bile kendisine hayrandır.

Çevrimdışı TeknikTürk

  • Yasakli
  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 215
Ynt: Kültürümüz
« Yanıtla #3 : 13 Temmuz 2006 »
Soydaş http://www.hemenpaylas.com/ adresine mp3 lerini yükleyebilirmisin?
Gerçi yöneticilerden sakıncası olup olmadığı hakkında seste çıkmadı.Herhalde sorun olmaz.

Çevrimdışı Turk_aze

  • Yasakli
  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 233
Ynt: Kültürümüz
« Yanıtla #4 : 13 Temmuz 2006 »

Üzeyir Hacıbeyov'un yaratıcılığı ve hayat yolu, önemi ve çok taraflılığı ile insanları zaman zaman şaşırtmaktadır. Doğal olarak, bu büyük şahsiyet ve sanatçı müzik kültürünün tüm alanlarına, müzik dünyasının gelişmesi için impuls vermiş, onu yönlendirmiştir. Üzeyir Bey en politik zamanda bile müzik kültürünün önemsenmesini ve profesyonel olarak algılanmasını sağlayabilmiştir. Onun amacı millî kültürün korunması ile birlikte onu dünya kültürleri ile zenginleştirmektir.

Tüm hayatını kendi halkının manevî kültürünün gelişmesine adayan Ü. Hacıbeyov millî benliğini (kavramanın) benimsemenin (koybolmasının) bozulmasının millî dilin, millî müziğin kaybı ile olacağını anlıyordu. Bu ise, vatanı kaybetmek demektir. Çok yazıklar olsunki, bolşevikler Azerbaycan'ı istila ettiler. Sonra bir süre mallaşma başlamış ve bu tehlikeyi hisseden büyük bilim adamı ve sanatkar onlara karşı ölüm kalım savaşı mubarezisi vermiştir. Gazeteci, dramatorg, müzik ilminin yaratıcılarından biri, ünlü besteci, Üzeyir Hacıbeyov yukarda belirttiğimiz tüm alanlarda devrim yapmıştır. Bazen onun faaliyetini kendi milleti ve toprağını korumak için canını feda eden askerin faaliyeti ile kıyaslayabiliriz. Üzeyir Bey'in tarihi rolü halkının manevî kültürünü koruması olmuştur. Bu ise, milletin kendi varlığını koruması ile aynıdır. Bu görev o kadar kolay değildir, zıttına zor bir görev gibi, kendi stratejisini ve taktikasını (talep ediyordu). Buraya onun maarifçilik faaliyetini de ilave edebiliriz. Onun tüm faaliyetleri maarifçilik bayrağı altında birleşiyordu. O profesyonel müzik ile halk müziğini birbirine yaklaştırmış, notalı müzik kültürünün benimsenilmesi metotlarını hazırlamış ve halkın Avrupa müziği örnekleri ile tanışmasını sağlamıştır. Onun bu araştırmaları Cumhuriyet'de opera ve operetto (türünün) tarzının gelişmesini sağlamıştır. Bu tarzların gelişmesi, dinleyiciler, birincisi müzik dramaturji değerleri, ikincisi müzik-komedi ve saterik değerleri ile cezb ediyordu. Dinleyiciler güzel müziğin etkisiyle heyecanlanır, üzülür ve mutlu olurlardı. Üzeyir Hacıbeyov'un müziği cana yakın ve bilinen musikidir. O, bir taraftan profesyonel, diğer taraftan ise, halk musikisidir. Onun yaratıcılığında müzik malzemelerinin verilmesi önemlidir.

Musiki malzemelerinin geleneksel halk müziği olması hiç kimseyi şa­şırtmıyor. Önemli ustalık ve sırrı onun nasıl verildiğine bağlıdır. Burada geleneksellik Avrupa metotları ile birleşiyor. Böylelikle Üzeyir Bey'in musikisi dinleyicilerin aklında kendine yer ediniyordu. Musikinin orijinalliği halkla ilişkinin biran bile olsun bozulmamasındadır. Burada halkçılık ve dünyevilik birbiriyle karışıyordu, zorlaşıyordu. Genelde ise yaratılanla geleneksel olanı birbirinden ayırmak imkansızdır. Bu yüzden de Ü. Hacıbeyov'un yaratıcılığı yukarıda belirtildiği gibi tüm taraflarıyla halkçı ve millî olduğundan üslüp özelliklerini anlamak için bu alanda oluşan edebî tecrübelere bakmamız gerekiyor. Örneğin ekzistensialist-yaratıcıların mifolojik obrazları yeniden ahlakî şekilde laspekte vermesi sonuçta orjinal üslüp karakterli eserlerin oluştuğunu görüyoruz. Muasır mitin formülası eski devir insanlarının kendi tahayyülünde ne varsa eskiye dönülerek belirlenir ve güzel bir sanat eseri oluşturulur. Bu metod Üzeyir Hacıbeyov tarafından uygulanmıştır. Fakat Üzeyir Hacıbeyov'u diğer sanatkârlardan ayıran başka taraflarıda vardı. Bu da onun yazarlık istidadıdır. O operettolarının librettosunu da kendisi yazmıştır. Onun oluşturduğu tipler hayattadır, canayakındır ve aynı zamanda orijinaldir. Eserde baş veren olayları ise, hemen hemen her bir Azerbaycanlı bilir. Olayların gelişimini de bilirler. Hayatta hergün karşılaştığımız satira ve gülünç fıkra vardır. Lakin bu satira ve fıkralar o kadar başarıyla oluşturulmuştur ki, insan bu sanatkarlık karşısında şaşırıyor.

Bilindiği gibi Sovyet yöneticiliğinin ilk yıllarında Azerbaycan'da millî müzik aletlerinin kabullenilmemesi onlarla ilgili kültürel manevî geleneklerin yok edilmesine yöneliktir. Halk muzik enstrümanlarının inkâr edilmesi ile ilgili şiirler de yazılmıştır.

"Okuma tar

Seni istemir proletar''

Bulunan herşeye burjua kültürü damgası vurarak, lekeleyip reddetme idi. Onlar proletar (işçi) kültürün, basit özlü olmayan millî özü ile hiçbir ilişkisi bulunmayan kültür olmasını istiyorlardı. Bu proleter evlâdı annesi, babası, vatanı olmayan kozmopolit kültürü istiyordu. Bunun ise, ne geleceği ne de değeri var idi. Ü. Hacıbeyov ise, bu kültür taraflarına karşı mubarize ediyordu.

Tüm bunlara rağmen millî müziğe kısıtlama yapılıyordu. Millî muğamlarla ilgili konser de çok az oluyordu. Radyoda mağalı yayınları haftada bir saat oluyordu. İşte Üzeyir Hacıbeyov bu zor devirde kendinin ünlü fundamental Azerbaycan Halk musikisinin eserlerini oluşturdu. Burada O, ilk olarak Azerbaycan musikisinin lad eserlerini sisteme koydu.

Bu ünlü eser bu gün de kendi önemini korumaktadır. Bu ilmi araştırma bugün de devam ettirilen bir ilmî okulun oluşmasını sağlamıştır.

Kendi maarifçilik düşüncelerini gerçekleştirmek için Üzeyir Hacıbeyov 1971 yılında Azerbaycan Devlet Konservatuarını kurmuştur. Konservatuarın açılması için büyük hazırlık işleri yapılmıştır. Bunun için Moskova'dan St. Petersburgdan ve diğer şehirlerden ünlü müzisyenler davet edilmişti. Tüm varlığıyla halkına hizmet etmek Üzeyir Hacıbeyov’a kısmet olmuştur.O. musikinin tüm alanlarında uzmanların yetiştirilmesi için çalışmış. istidadlı gençlerin Moskova ve St. Petersburg'ta eğitim görmesini sağlamıştır.

Ü. Hacıbeyov 18 Eylül 1885 yılında Şuşadan çok uzakta olmayan Ağabendi köyünde doğmuştur. Babası han kızı, ünlü şair Natevan'ın evinde mirzelik yapmıştır. Devrin atmosferi Üzeyir Bey için, onun gelişmesi için iyi imkanlar sağlamıştır.

Burada Meclis-i Üns edebî topluluğunun etkisiyle birçok şeyler öğrenmiştir. Sonuçta Nizamî. Hegahi. Füzulî. Nesimî. Vagif, S. F. Şirvanî vb. Azerbaycan şairlerinin hayat ve yaratıcılığını öğrenmiştir. O, Şuşa’da bazı tiyatro oyunlarınıda   seyretmiştir. Örneğin, E. Haguverdiyev ‘in "Dağılan Tifag", M.F. Ahundov'un "Hacı Gara". "Mesteli Şah" , Şekspir'in “Otello” vs. 1899-1904 yıllarında o Gürcistan'daki Gori Semim'de on yaşında eğitim görmüştür. Burayı 19 yaşında bitiren Hacıbeyov maarifçilik faaliyetine başlamıştır. Çalışmaya Şuşa yakınlarında yerleşen Hadrut'da başlayan Ü. Hacıbeyov 1905 yılında Bakü'ye yerleşir. Burada gazetecilik faaliyetine başlar. O "Filankes" (birisi) mahlası ile "Ordan Burdan" başlığı altında mizah ve makaleler yazıp, yayınlar... Hem gazetecilik, hemde kendi yaratıcılık alanında iyi çalışmalar yapmıştır.

1907 yılında Azerbeycan'ın ilk millî operası olan "Leyla ile Mecnun" eserini yazmıştır. Eser de olayların gelişimi Fuzili'nin aynı isimli eserinde olduğu gibidir. (Opera fuzili'nin aynı isimli eserine göre yapılmıştır.)

Leyla ve Mecnun'un ölmez aşkını vasfeden Ü. Hacıbeyov bestesi ile sadece Azerbaycan'da değil tüm şark ülkelerinde ün kazanmıştır. (Aynı eser iki sene önce Türkiye'de Bilkent Konservatuarında Azerbaycan opera sanatçıları tarafından oynanmıştır.)

Üzeyir Bey efsanevî, aynı zamanda tarihî olaylara bağlı lirik- dramatik, veya kahramanlık olaylarının seyircilerin kalbinde (silinmez) yer edindiğini iyi biliyordu. Bu eserler seyircilerin vatanseverlik duygu ve düşüncelerinin gelişmesini, onların bu ruhda büyümesini sağlıyordu. Bu eserin başarılarından etkilenen yazar arka arkaya yeni eserler yazmıştır. Lirik dramatik eserler, Şeyh Sen'an, Rüstem ve Söhrab, Şah Abbas ve Hurşit Banu, “Harun ve Ley'la”, sonra ise üç operatta “Er ve arvad, o olmasın bu olsun”, "Arşın mal alan'' yazıldı. Bu eserleri yazmakla Üzeyir Bey kendi profesyenel düzeyini yükseltiyordu.

1912-1913 yıllarında Moskova'da ünlü müzisyenlerinden ders almıştır. 1914'te St. Petersburg konservatuarını kazanmıştır. Devrinin politik durumu Üzeyir Bey'in Azerbaycan kültürünün gelişmesi yolunda yaptığı çalışmala­rını durduramamıştır. O, hem Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti hem de Sovyet yıllarında, kendi faaliyetini devam ettirmiştir. Bu zor yıllarda halkı ile beraber olmuş, onlardan hiç ayrılmamıştır. Sovyet yönetimi yıllarında onun yapması gereken iki görev vardı. 1) Halkı dünya müziğinin başarıları ile tanıştırıp, zenginleştirmek, 2) Onun geleneksel kültürel ve manevî servetlerini korumak. Bilindiği gibi ağır Sovyet rejiminde, yüksek başarı ve mantıkî akıl sonucunda hayatta kalınabiliniyordu. O, kuvvetli tefekkürü, ince mizahı ile global maarifçilik düşüncelerini hayata geçirebilmiştir. Politik bakımdan zor bir devirde yaşayan Üzeyir Bey 1937 yılında kahramanlık operası olan Köroğlu’nu yazdı. Bu opera sadece Azerbaycan'da değil eski Sovyetler Birliği’nde, aynı zamanda Şarkta büyük olay yarattı. Köroğlu operası halkın manevî hayatında büyük bir çevriliş idi. Operanın özgürlük ve kahramanlık ruhu, halktan olan efsaneleşip dilden dile, elden ele dolaşan Köroğlu'nun yiğitliklerini göstererek, halkı tarihî geçmişi ile bir daha buluşturuyordu.

Herhangi bir efsane eğer halkın ruhu ve maneviyatına sesleniyorsa, o, halk için unutulmazdır. Ü. Hacıbeyovun yaratıcılığı tüm ünlülerin yaratıcılı­ğı gibi, zengindir. O, öyle bir istidaddırki, halka hakikatı (reeli) ve sevgisini gösterebiliyor. O, bir maarifçi öğretmen gibi halkına çok şey verebilmiştir. 1939 yılından hayatının sonuna kadar Azerbaycan Devlet Konservatuarının rektörü olmuştur. 22 Kasım 1948 yılında Azerbaycan halkı büyük ve dahi oğlu Üzeyir Hacıbeyov'u kaybetti. Bu kayıp sadece Azerbaycan halkının değil, tüm Türk dünyasının kaybı idi.

Ünlü bestecinin yaratıcılığının Şark müzik kültüründeki önemini belirtirken, aynı zamanda onun garbî Avrupa müzik kültürüne olan etkisini de belirtmemiz gerekiyor. Çünkü konumuz, Şark ve Garbin karşıdurması değil, zıttına bu iki büyük kültürün birbiriyle olan ilişkisi ve onların birbirini etkilemesidir. Doğrudur eserler boyunca hem dinî hem de coğrafi bakımdan bu kültürler ayrı ayrı ve özgür bir şekilde gelişmiştir. Büyük Ü. Hacıbeyov simasında Azerbaycan müzik kültürü iki medeniyet arasında köprü oluşturmak girişiminde bulunmuş ve istediğine ulaşan bir sanatçı kazanmıştır. Sanatkâr dünya edebiyatı, dramoturgiyası, şiiri, gazeteciliği aynı zamanda musiki alanında olan çok bilgililiğiyle bu ilişkinin sonsuz olduğunu göstermiştir. Üzeyir Hacıbeyov'un bu kültürler arasında kurduğu ilişkinin önemi bir çok ünlü şahsiyetler tarafından defalarca belirtilmiştir. Şaştokoviç Azerbaycan bestecilerine büyük Ü. Hacıbeyov geleneklerini göz bebeği gibi korumalarını diliyordu.

Gara Garayev Üzeyir Hacıbeyov'un "ilk çığır açan" olduğunu düşünü­yordu. Üzeyir Hacıbeyov şark ve garp musiki kültürü arasında bulunan seddi (direği) yıkan ilk kişidir. Sonuçta Garp müziğinin farklı okullarda oluşan geleneklerle ve zıttına, Şark müziği ile karşılıklı zenginleşme (alış veriş) prosesi olmuştur. Böyle düşünülüyorki, Üzeyir Hacıbeyov yaratıcılığı kökleriyle halkının müzik folklarına bağlı olduğu halde dünya müzik örneklerini de başarıyla kullanmıştır. Burada Şark ve Garp musiki geleneklerinin sentezi ile karşılaşıyoruz. Üzeyir Hacıbeyov Avrupa müziğini zenginleştiren bestecilerden biridir. Görüldüğü gibi onun yaratıcılığının tahlilinde nota, Şark ve Garp problemi önemlidir. Bilindiği gibi Avrupa, musikisi bestecilik yaratıcılığında nota geleneğine bağlı iletilmesiyle gelişmiştir. Bu gelişmede zaman ve devirlere dikkat edilmiştir. Dinî-ruhanî musikî polifonik çok seslilik oluşturduğu gibi, salon müziği de harmonik anlayış tarzını (şeklini) doğuruyor. Burada çok seslilik tek seslilikle karışıyordu ki, bu da müzik obrazının anlayış şeklini/formasını etkiliyordu. Garp tefekkürü için anlayış kriterini fikrin anlayış diline kadar geliştirilmesi­dir. Şark musiki kültürü melodi şeklinde, müziğin sözlü şekilde iletilmesiyle gelişmiştir. Şark musiki tefekkürünün geçtiği uzun tarihî yol sonsuz fikir kaynaklarını oluşturmuştur. Müğam diye isimlendirilen bu kaynaklar fundamental kültürün formalaşmasına hizmet etmiştir (fundamental kültürü formalaştırmıştır). Muğanların müzik terekkürü gelişmiş şark modeli olup, farklı halkların özelliklerini ve özel çizgilerini kendinde toplamıştır. Muğamin anlaşılmasının anahtarı Şark dünyaya bakış tarzının anlaşılmasına eşittir. Ü. Hacıbeyov,un önemli hizmeti iki farklı müzik kültürü Şark ve Garp arasında bağlantı ilişki kurmasıdır. Bu sadece şark melodisinin bir taraflı olarak gelişmiş müziğin form ve janrlarına ilave edilmesi demek değildir. Ünlü sanatçı muğamın aynı zamanda variasiya şeklindeki ifadesini improvizasiya gelişiminde ve metroritmik os bekte toplamıştır (Tekmilleştirmiştir). Kvart kvirt ifadeliliği de muğam yaratıcılığına dahil edilmiştir. Tüm bunlar muğanı sanatının daha da gelişmesine, bu konuda oluşum sisteminin yaratılmasına yardımcı olmuştur.

Üzeyir Hacıbeyov'un büyüklüğü bir de budur ki, O, yaratıcılığında musikinin millî konusunu geleneksel Avrupa türü olmasına bakmayarak ister operetta veya opera, isterse de enstrümental türde olsun o sahada oldukça başarılı eserler vermiştir. Sadelik, millîlik, halkilik, unutulmazlık, O'nun sanatının kuvveti yalnız bunlardır. Bana öyle geliyor ki, sağlığında olduğu gibi. bundan sonra da Üzeyir Hacıbeyov,un sanatı çoklarını hayrete düşürecek, sözün hakiki anlamında hayran edecektir.