KUMUKLAR
Ayça DAĞAŞAN
A) YERLEŞTİKLERİ BÖLGE = Kuzeydoğu Kafkasya ile Hazar Denizi’nin batı kıyısı boyunca Azerbaycan sınırlarından kuzeye doğru uzayan sahada yaşayan Kumuklar, bugünkü iç idari taksimata göre, Otonom Dağıstan Sovyet Cumhuriyetine dahildirler. Kitle halinde bu cumhuriyetin Hasavyurt, Babayurt, Kızılyurt, Buynak, Kayakent, ve Kaytak eyaletleri ile Mohaç-kale yöresindeki altı köyde ve ayrıca Mohaç-kale Hasavyurt, Buynaksk, İzberbaşve Derbent şehirlerinde yerleşmişlerdir. Dağınık bir halde, Grozni eyaletinde yerleşenleri bulunduğu gibi Kuzey Osetiya köylerinde de yaşayanları vardır.[1]
Söylentilere göre vaktiyle Mançurya hududunda yaşamış olan, Çinliler tarafından <Hi> veyahut <Ki> ismi verilen Kumuklar, batıya göç eden <Kimak>, <Kuman> topluluğuna dahil Türk kavimlerindendir. Bugün bulundukları yerlere 12. asırda yerleşmiş oldukları anlaşılıyor.[2]
B) KOMŞULARI = Kumukların, kuzeyde komşuları Nogay Türkleri, batıda Avarlar ile Darginler, güneyde otuz bini aşmayan Tabasasaranlar ve Derbent’te yerleşmiş olan Azeri Türkleridir. Doğu cephesi ise Hazar Denizi’ne dayanır.[3]
C) KUMUK ADI VE MENŞEİ = Kumuk etnoniminin menşei hakkında çeşitli fikirler ileri sürülmüştür. J. Klaproth, Kumukları doğrudan doğruya Hazarların bir kolu olarak saydığından bu hususta bir fikir ileri sürmekten çekinmiştir. Vambery’ye göre kelime “kımıldamak, deprenmek” gibi manalarda olup kımak fiilinden türemiştir. Yine bu zata göre Kumuk halk adı aynı telaffuzlu bir yer adından alınmıştır. Çobanzade, kelimenin aslının kama yahut kuma ile ak veya ok ekinden ibaret olduğunu ve kamalı manasını taşıdığını ortaya atmaktadır. Kuzey-Kafkasya halk rivayetlerine bakılırsa, kumluk sahadan geldiklerinden, Kumuk adını almışlardır. Kaşgarlı Mahmut’a göre Kumuk adı bir Türk beyinin ve boyunun adıdır.Bütün bu çeşitli yorumlara rağmen, kelimenin gerçek manası tesbit edilememiştir.
Jeopolitik durum sebebi ile ülkeleri 7.yy’ dan itibaren Hazar Devleti sınırları içine alınmış ve Oğuz-Kıpçak Türk boylarının bu sahadaki kaynaşması neticesinde bir Türk uyruğu olarak teşekkül etmiştir. Bu suretle Kumuk Türk uyruğu, Moğol istilasından çok önce, bilhassa Oğuz ve Kıpçak gibi kudretli iki öz Türk halkının karmasından türemiştir. Yaşayış tarzı ve bugünkü aile yapısıyla, konuştukları kendi şive veyahut ağızları milli kültürleri, bu tarihi gelişmeyi katiyetle belirtmektedir. Her ne kadar Sovyet antropolokları bunları, çeşitli hipotetik faraziyelerle, Türk olmayan, kadir indocermenlere bağlamakta iseler de bu doğru değildir.[4]
Telfik-ul Ahbar adlı eserin sahibi Kumukları <Kanklılar> dan; Deguignes <Kayıler> diğer tabiriyle Kımaklar’dan, Rıza Nur ise <Topalar> dan olduklarını yazmaktadır. Şerafettin Erel’e göre ise Gazi-Kumuk Şamhalları 16.yy’da merkezlerine Gazi-Kumuk’tan Şura-Özençayı üzerindeki köye nakletmişler ve buraya Kumuk adını vermişlerdir. Bugün bu köye <Kâfir Kumuk> denilmektedir. Kâfir denilmesi şu rivayete dayanmaktadır: Kırım ordusu kumandanı Adil Giray, Osmanlı Serdarı Özdemiroğlu Osman Paşa’ya yardım için katıldığı Şamahi muharebesinde İranlılara esir düşmüştür. Adil Giray’ın annesi, oğlunu kurtarmak için kıymetli hediyelerle İran’a giderken yolda soyulmuştur. Soyguncular aranmış, bulunamamıştır. Hadise Kumuk toprakları içinde cereyan ettiği için Dağıstanlılar ceza olarak bu köye <Kâfir> lik eklemişlerdir.[5]
Klaproth’un Hazarların ahfâdı olarak aldığı ve Vambery’nin ise 8. Asırdan beri burada oturduklarını kabul ettiği Kumukların Kazı-Kumuklar ile aynı adı taşımalarının bir tesadüf eseri olup-olmadığı ve bunlar ile Kazı-Kumukların idare merkezi olan Kumuk kasabasının ve Timurhan-Şura civarındaki Kâfir Kumuk köyünün adları arasındaki münasebet ve kelimenin iştikakı meselesi henüz halledilmiş değildir. Menşe’ine temas etmeden kelimenin Kumuk kasabasının adından alındığını ileri süren W. Barthold bu sahadaki Türklerin Kumuk adını, dağlardan ovalara inen ve siyasi sebepler ile bir kısmı ayrılıp, Türklere karışan ve Türkleşen Kazı-Kumuklardan aldıklarını iddia etmektedir.[6] Arap coğrafyacısı Mesudi ise Hazarların hakimiyeti altındaki bir hristiyan Kumuk devletinden bahsetmiştir. Kumuk Türklerinin bu bölgeye Hazarlar zamanında yerleşmeyecekleri görüşüne iştirak eden A. Samoyloviç, Karaçaylar ile Balkarların olduğu gibi, Kumuklarında Türklerden önceki yerlilerin Türkleşmesi neticesinde teşekkül eden karışık bir kabile olduğu hakkında N. Y. Marr’ın ileri sürdüğü görüşü kabul etmektedir.[7]
D) SİYASİ TARİHLERİ = Dağıstan’a en son gelip yerleşen Türk kavimlerinden sayılan Kumuklar buranın en mümbit ovalarına yerleşmişlerdir. Kumuklar Dağıstan’a geldikleri zaman bu kesimde eskiden beri yaşamakta olan Hazarların bakayası ile karışarak önemli bir topluluk haline gelmişlerdir.
Şamhalların Gazi-Kumuktan Hazar Denizi kıyılarına inmelerinden önce Kumukları idare edenlerin kimler oldukları hakkında kesin bir bilgimiz yoktur. Bununla beraber Timur Han hakkında yazılan <Zefername> ler bura halkının Toktamış tarafını tuttuğunu göstermektedir. Bundan, bu havali halkının Altın Ordu hükümdarlarına tabi oldukları neticesine varılabilir.[8]
16. asırdan 19.asra kadar Kumukları Şamhalların idaresinde görmekteyiz. Terek’ten Derbent’e kadar hükmeden son Kazı-Kumuk hanı Şamhal-Çoban’ın 1578 de ölümü üzerine devleti parçalanınca, beşinci oğlu Sultan-But’un, merkezi Terek ile Sulak arası olmak üzere, kurduğu müstakil yönetim tamamıyla bir Kumuk beyliğidir. Bu beyliğin Dağıstan’ın en kuzeyinde bulunması ve kurulduktan sonra Ruslarla karşı karşıya gelmesi, Şamhal-Çoban Oğulları arasındaki iktidar mücadelelerini hafifletmiş ve Kumuk Türklerinin nüfuzları artmıştır. Kazan ve Astarhan’ın sona ermesinden sonra İtil-Hazar yolu ile Kumuk yurdunun sahillerine 3000 asker gönderen Rusya, 1594’te Sulak ırmağı kenarında Koysu adıyla bir kale yaptırırken, başta Sultan-But olmak üzere, Şamhal-Çoban Oğullarının mukavemetleriyle karşılaşmışlardır. Boris Godunov zamanında da Ruslar kaleler yapmaya devam ettiler, 1604’te Dağıstanlıların yardımıyla Kumuklar bu kalelerdeki Ruslara taarruz etmişler, mağlup olan Ruslar kaçmak zorunda kaldılar.
Sultan-But, Kerhi Dağına kadar, Miçimiç ve Salatav bölgelerinin bir kısmını da içine alan Sulak-Terek civarlarını kardeşlerine malikane olarak vermiştir. Sonra etrafa dağılmış olan Kumukları toplayarak, onları yerleştirmiş ve Çilyurt’u kendisine merkez yapmıştır.[9]
Bu devrede siyasi ve iktisadi alanlarda parlak hamleler yaratan Kumuklar Rusların daimi taarruzları ve Şamhalların çocukları arasında çıkan taht kavgaları yüzünden ağır sarsıntılar geçirmişlerdir.
15. asrın sonundan 19. Asrın ikinci yarısına kadar Rus ordularının istila hareketine sahne olan bu Türk memleketi tamamıyla yıpranmış ve harap olmuştur. 19. yy‘ın ortalarına doğru Kumuk Türkleri, tamamıyla milli hakimiyetlerini kaybederek çarlık hükümetleri tarafından Kuzey Kafkasya halkları arasında eritilmeye çalışıldı. Bununla beraber, 1917 ihtilali sırasında hürriyet için ayaklanan Kuzey Kafkasya Türkleri ve Müslümanları içinde Kumukları da görürüz. Avrupa kültürü ile Dağıstan’ın diğer kabilelerine nazaran daha önce temasa gelen Kumuklar büyük ölçüde münevver ve devlet adamı yetiştirmişlerdir. 1918 deki Kafkasya kurultayında Kumuk Türkçesi bütün Kuzey Kafkasya için ortak dil olarak kabul edilmişti. 1936 da Sovyetler Birliğinde yeni bir düzenleme yapıldı ve Kafkasya halkları adeta birbirine karıştırıldı. Bu bölünmede Kumuk Türklerinin büyük bir kısmı Dağıstan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinde, bir kısmı Çeçen ve Osetya bölgesinde kaldı.[10]
E) İDARİ HAYAT = Rus istilasına kadar Kumuklar, Şamhal’lık sistemine bağlı müstakil ve milli bir idareye sahip idiler. 15.-16.yy’a ait tarih kaynakları, bu Şamhallığa “Tarkov” adını vermişlerdir.1813 yılında, diğer Dağıstan, yahut Kuzey Kafkasya toprakları gibi Kumuk Türkleri de Rusya esaretine alınmıştır. Gülistan muahedesi işbu esareti tasdik eden vesikalardan biri, belki de başlıcasıdır. Buna göre de 19.yy’ın ortalarına doğru Kumuk uyruğu, tamamıyla milli iradesini kaybetmiş ve Çarlık rejimi tarafından Kuzey Kafkasya halkları içerisinde eritilmeye çalışılmıştır. Fakat Çarlık Rusya’sının bu yoldaki bütün teşebbüsleri, hiçbir netice vermemiştir. Kendi milli aile yapılarına ve tarihi Türk geleneklerine sıkı sıkıya bağlı kalarak, kendi şiveleri ve halk edebiyatlarıyla yaşamış, en ufak bir asimilasyona tâbi olmamışlardır. Rus edebiyatında “adat” diye köklü bir yer almış bulunan Kafkasya halklarına ait tarihi “örf” e bağlı idare sistemi ve aile kuruluşu Kumuklar içinde bir nevi “yasa” değerinde olmuştur. İşbu “adat” yahut “örf ve gelenek” Türk-İslam halklarını Rus istilası şerrinden korumaya yaramış ve bugünde yaramaktadır.
Teamül hukuku esaslarına göre idare edilen Kumuk Türk ailesinde, patriarkal idare sistemi hakimdir. Buna rağmen, ecdat yadigarı “adat” üzerine, kadına karşı büyük bir saygı beslenmekteydi. Nitekim kadını öldürmek en büyük suç sayılarak, katile on ağır ceza verilirdi. Kadınlar bölümü, aile içerisinde ayrı olduğu halde, baş kadın, adat, yani gelenek usulüne göre, erkekler meclisine de katılıp, konuşmak ve hatta beraber yemek yemek hukukuna sahipti. Evi ve aile efradını techiz etmek ve giydirmekte kadına aitti. Buna göre boş zamanlarında kumaş ve halı dokurdu. Ayrıca ziraat ve bahçecilikte de erkeklere yardımcı idi. Kadın aile içinde büyük bir saygıya ve imtiyaza sahipti.[11]
F) İKTİSADİ, ZİRAİ VE TİCARİ HAYAT = İktisadi ve zirai hayat çalışmaları esaslı bir disipline, örfe bağlanmıştır. Teamül hukukuna göre “bulğa” dedikleri bir nevi yardımlaşma yahut imece hakimdi. Kollektif çalışma yoluyla yapılan bu yardımlaşma “çop bulğa” yani harman savurma; “çorak-bulğa” yani orakla çalışma, “gabijdey-bulğa” yani mısır temizleme v.s. gibi, yine örfçe kararlaştırılmış nevilere ayrılırdı. Ortaklık sistemi de mevcuttu. Sovyet istilası maalesef bu eski Türk geleneğini kaldırmıştır. Fakat kaldıramadığı en sağlam şey milli yemeklerdir.[12]
Tarihi ticaret yollarının üzerinde ve Hazar Denizi sahillerinde bulunduğu için ticaret kervanları kadar, istila ordularının da yolu altında bulunan Dağıstan’ın bu sahil kısmı barış zamanlarında medeni gelişmeye çok müsait olan coğrafi durumundan yararlanamamıştır.[13]
Kumuklarda ziraat, meyvecilik, hayvancılık başta olmak üzere konserve imali, dokumacılık ve demircilik sanayii de oldukça gelişmiş bulunmaktadır. Kumukların tezgah dokumaları, bilhassa kilimleri çok meşhurdur. Dünyaca tanınan Dağıstan kamaları halen Kumuklar tarafından Yukarı Gazanış’ta imal edilmektedir.[14]
G) KUMUKLARIN NÜFUSU = Kumukların nüfusu 1880’de 80.000 olarak tahmin edilmiştir. 1920’lere gelindiğinde nüfusları 112.000’i bulmuştur. 1926 yılında yapılan sayımda ise komünist yönetim kasıtlı olarak Kumukların nüfusunu 97.000 olarak kaydetmiştir. Normal şartlarda bu sayının 150.000 kişi olması gerekirdi. 1959 sayımlarına göre 135.000 civarında olan nüfusun bugün 228.000 olduğu tahmin edilmektedir. Kumuk Türklerinin ekseriyeti Dağıstan Özerk Cumhuriyetinde yaşarlar.[15]
H) KUMUK TÜRKÇESİ = Kumukların konuştuğu lehçe Türk dilinin Kıpçak lehçesidir. Bu lehçe Kuzey Kafkasya halkı arasına yayılmış Kırım Türklerinin konuştukları lehçeye yakındır.[16]
Bununla beraber, kendine mahsus özel gramer hususiyetlerine de maliktir. Bu kabilden olarak k’nin yerine g’ye terk ettiği tespit edilmektedir. Coğrafi durumun, yakın ve sıkı münasebetlerin bir neticesi olarak, Türkçenin cenup grubundaki âzari koluna doğru temayül gösteren bazı hususiyetleri de ihtiva eder. Çobanzâde’ye göre ise Kumuk şivesi Osmanlı Türkçesi ile Kazak Türkçesi arasında bir yer işgal etmektedir.
Kumuk Türkçesi Hasav-yurt, Buynak ve Haydak olmak üzere, üç ağza ayrılmaktadır. Edebi Kumukçanın da istinât ettiği bu ağızlardan birinci ve ikinci Dağıstan’ın medeni, iktisadi ve siyasi merkezlerini teşkil eden Şamil-Kale ile Timurhan-Şura civarında ve üçüncü ağız ise Derbend Havalisinde konuşulmaktadır. Haydak Kumukçası adını taşıyan bu üçüncü ağız, ötekilere nispetle, yerli Dağıstan dillerinden daha çok müteessir olmuş, bilhassa komşu bulunduğu Azeri Türkçesinden çok kelime ve tabir almıştır. Rus istilasına kadar ve ondan sonra 1927 yılına kadar Arap Alfabesi kullanan Kumuklar o tarihte Latin Harfleri esas tutulmak üzere hazırlanmış yeni bir alfabe kabul ettilerse de, bu hal uzun sürmedi. Takriben 10 yıl sonra Kumuklar, diğer Türkler ile beraber, Latin Alfabesinden de feragate ve Rus Alfabesini kabule mecbur kaldılar.[17]
I)KUMUK EDEBİYATI = Rus Çar hükümetlerinin karakteristik sömürme siyaseti neticesi olarak, milli edebiyatın yaratılmasında esas unsur sayılan milli okulların bulunmaması Kafkas halklarının milli edebiyatının doğmasına engel olmuştur. Bu darbeden Kumuk edebiyatıda kurtulamamıştır. Kumuk dilinde birinci matbu eser ancak 1883 yıllarında çıkmıştır. Bu eser, Muhammed Osmanoğlu’nun hazırladığı, Petersburg Doğu Fakültesi tarafından ilmi araştırmalar için yayınladığı bir edebiyat külliyesi idi. Bu ese Kumuk, Nogay halklarının efsanelerinin bir örneğiydi.[18]
Kumukların bugünkü anlayışımızla klasik bir edebiyatları olmadı. Buna karşılık oldukça zengin bir halk edebiyatları vardır. Kumukların halk edebiyatı yaratıcılığında esas temalar şunlardır: kan davası, kız kaçırma, yiğitlik, aşk, zenginlik ve fukaralık, halk şairleri; yırlar ve sarınlar. Kumuk halk edebiyatı bütün çeşitleri ve şekilleriyle zengin ve tükenmez bir hazine halinde nesilden nesile intikal etmek suretiyle halk hafızasında kuvvetle yaşamaktadır. Destani mahiyette olan eserlerin başında tarihi, hayati ve tâlimi mahiyette Türkülerden ibaret olan yır gelir. Masallar, hikayeler ve bilmeceler bu kısma girer. Rus istila ve tahakkümüne karşı hürriyet savaşını terennüm eden bazı yırlar, bir halk kahramanının şahsında, milletin tarihi bir devrini, örf, âdet, anane ve zihniyetini canlandırmaya çalışır; diğer bazı tarihi yırlar ise çok zaman halk tahayyülünün değiştirmiş olduğu tarihi bir hadiseyi tasvir eder. Yırların bir çoğunda Rus hakimiyeti sayesinde tutulan derebeylik nizamının mümessillerine karşı mücadele canlandırılmıştır. 19. asrın ortalarında yetişen ve halkı Rusya’ya karşı tahrik ettiği için, Sibirya’ya sürülmüş olan halk şairi Irçı Kazak, Kumukların bir nevi mücadele edebiyatının mümessili sayılmaktadır.
Kumukların halk edebiyatının lirik kısmını sarın denilen dörtlükler ile yas adını taşıyan ağıtlar teşkil eder.
Kumukların yazılı edebiyatı, 1917 yılına kadar gerek dil ve şive, gerek muhteva bakımından bilhassa Kazan ile Bahçesaray’ın edebi tesirinde gelişmiştir. 1917’den sonra ise bunların yerini Bakü işgal etmiş ve 1900 yılının başında Timurhan-Şura’da ilk “müslüman taş-basması” kurulduktan sonra, Kumuk Türkçesi ile neşriyat başlamıştır. Yazı edebiyatında rastlanılan esas temalar ise şunlardır: İslam dini ve şeriatın analizi, dini adamlar ve meşhurları, İmam Şamil devrinin hatıraları, müslüman kadınların icmali hali, eğitim ve onun önemi, memleketi Rusların istilası münasebeti dolayısıyla yapılan göçler.
Kumuklarda, başka bütün Dağlılarda olduğu gibi, Kuzey Kafkasya dışındaki Türk halklarına mahsus Batırlar, Nartlar hakkında hikayeler ve masallara da rastlanmaktadır.
Kumuk yazı edebiyatı zamanın taleplerine uyarak dağ kitleleri arasında belirtilen ictimai akımı, inançları, milli kurtuluş karakteri taşıyan yollarla aksettiriyordu. Edebiyatın ruh ve felsefesi ise halkın hayatı ve varolması ile tayin ediliyordu.[19]
1917’den sonra Kumuk Türkleri arasında aydınlanma hareketleri baş gösterdi. “Tang Çolpanı”, “Musavat” gibi gazete ve dergiler yayınlandı.[20]
Yalnız dışarıdan bakıldığında görülmektedir ki, Kumuk Edebiyatında birçok Arabi ve Acemi sözlere rastlanmaktadır. Bu sözler Kumuk dilinde olmayan bazı abstrakt manaları ifade etmek için kullanılmaktadır.
*Kumuk Türkleri 1989’da siyasi bir hareket olan milli “Tenglik” teşkilatını kurdular. Bu teşkilatın amacı Kumukların kültürel, siyasi ve ekonomik haklarını savunmaktır.[21]
EKLER
1) Kumukça sarınlara örnek : Kumuklanı adatı Kumukların adeti
Cıyın bolsa bir çakta Toplantı olsa bir çağda
Kadın kız törde olturur Kadın kız baş köşede oturur
Ulanlar töben yakta Oğlanlar kapı tarafında
2) Tarko şamhalları şeceresi : Çupan Şamhal
Andia Adilgiray İldar Mehmet But
Çiri Yurt Emiri
Mirza
Şamhallık yapanlardan bazıları şunlardır :
Çupan : Şamhal 1578’de Osmanlı hakimiyetini kabul etmiştir.
Adilgiray : Şamhal
Haspulat : Şamhal
Murtazaali : Haspulatın kardeşinin oğlu
İldar : Mutazaali’nin oğlu, Osmanlılar tarafından şamhallığa getirilmiştir.
Mehmet Dişsiz : Şamhallığı bir ay sürmüştür. Gazaniş emiriydi.
Murtazaali : İkinci defa şamhal.
Mehdi : Ruslara karşı mücadeleden çekindi.
Ebûlmüslim : Rus valisiydi.
BİBLİOGRAFYA
· BALA, Mirza, Kumuk Maddesi, M.E.B. İslam Ansiklopedisi, Cilt 6
· CAFEROĞLU, Ahmet, Türk Kavimleri, Enderun Kitabevi, İstanbul 1988
· EREL, Şerafeddin, Dağıstan ve Dağıstanlılar, İstanbul 1961
· GÖMEÇ, Saadettin, Türk Cumhuriyetleri ve Toplulukları Tarihi, Akçağ Yayınları, Ankara 1999
· PEKACAR, Ç. , “Kumuk Türkleri”, Yeni Türkiye, 3/6, Ankara 1997
· SULTAN, Ali, “Kumuk Edebiyatı Hakkında” Kuzey Kafkasya Kültür Dergisi, Sayı: 8, İstanbul 1979 http://tarihforumu.org/ctd//?q=node/26 'dan alıntıdır.