Gönderen Konu: KUŞADASI TÜRK OCAĞINDAN TÜRK DÜŞÜNCE HAYATI VE MATURİDİLİK KONFERANSI  (Okunma sayısı 3725 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı YALNIZKURTKARAGÜLLE

  • GÖKBÖRÜ SİNOP
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1345
  • Mekanı Uçmağda!
Kuşadası Türk Ocağı, 28 Ocak 2010 Perşembe günü, Kuşadası Türk Ocağı Salonu'nda, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hanifi ÖZCAN'ın konuşmacı olarak katıldığı “ Türk Düşünce Hayatı ve Maturidilik” konulu bir konferans düzenledi. Toplantıya,seçkin bir davetli topluluğu katıldı.

Toplantının açış konuşmasını yapan Türk Ocakları Kuşadası Şube Başkanı Cemal SARI, “   Düşünce ve inanç sistemimizi oluşturan temel değerlerin kaynağına inerek, hayatımızda hem bugünkü maddi dünyamıza yön veren hem de ahiretimizi düzenlememize yardımcı olan inanç ve kuralları bilmek, öğrenmek düşünce ufkumuzu büyük ölçüde genişletecektir. Bu bağlamda Türk Milleti'nin düşünce yapısına büyük ölçüde yön veren de elbette ki, müşerref olduğumuz islam Dini'dir. İşte bu akşam, İslam Dini'ni Türk'lerin düşünce hayatına entegre eden Maturidilikle ilgili, konusunda uzman bir hocamız bizleri aydınlatacaktır.” dedi.

Modern çağda dinin birey ve toplum için ne anlamda geldiğini izah ederek konuşmasına başlayan Prof.Dr. Hanifi ÖZCAN, “ Dinin işlevsel anlamı çağdan çağa değişebilir; yani fonksiyonel yönüyle din değişmez bir yapıya sahip değildir. Çünkü din insan içindir. O halde, dinin insana göre anlamlandırılması ve düzenlenmesi gerekir. Bu demektir ki, insanın bilimsel ve teknik kazanımlarını ve bunlara bağlı olarak oluşan toplumsal ve kültürel gelişim ve açılımları göz ardı eden bir dini yaklaşım modern dönem insanına hitap etmiyecektir. Çünkü, modern insan, hayat tarzını bilim ve teknolojiye göre tayin etmektedir. O halde, modern insanı mutlu edecek bir din, gelişim ve değişimi bilime endekslemek zorundadır. Bunun başarılabilmesi için, dinin “geleneksel” ve “nakilci” bir yaklaşımla değil, insan aklını ve bilincini temel alan bir “rasyonel yöntem”le ele alınmasıyla mümkündür. Din tarihimizde, bu konuda bize ışık tutacak çeşitli ip uçları ve uygulama örnekleri bulunmaktadır. Bu örnekler ışığında düşünüldüğünde, kolayca anlaşılabilir ki, ferdin “din duygusu”nun bir anlam ifade edebilmesi ve “din ihtiyacı”nın karşılanabilmesi için, dinde insanın rolünün küçümsenmemesi ve dinin bireysel boyutunun dikkatten uzak tutulmaması gerekir. Unutulmamalıdır ki, dinin evrenselliği ve her dönemde insanı dünya ve ahirette mutlu etme işlevi ancak bu şekilde canlı tutulabilir.” dedi.       

Türklerin İslamiyeti kabulündeki gelişmeleri anlatan Prof. Dr. Hanifi ÖZCAN, Türklerin İslamiyetten önceki bir takım inanç ve gelenekleri olduğu, İslamiyetin, bunlardan dine zararlı olanları ayıklayıp, zararlı olmayanlara pek dokunmadığını söyledi. İslamiyetten önce de Türklerin tek Tanrı inancına yakın inançlara sahip olduğunu belirten, Prof. Özcan konuşmasına şöyle devam etti :

“ Bu anlamda, gerek  Ebu Hanife'nin amel boyutunda, gerekse Maturidi'nin inanç boyutunda ortaya koyduğu düşünceler,  İslamiyetin kabulünde ve yaşatılmasında kolaylıklar sağlamıştır. Hanefi mezhebine ait olarak eğer “Arapça bilmiyorsak kendi dilimizde ibadet edebiliriz” itikati görüşü bu kolaylıkların en önemlisidir. Türkler, bu sayede hem inaçlarını  hem de kendi kültürlerini  yaşatmışlardır. En iyi müslüman Araplaşmış müslümandır tezine katılmamışlardır. Mısır bu düşünce yapısı içinde Araplaşmıştır. Türklerde Ebu Hanefi çizgisi öne çıkmıştır. Rey, görüş veya dinde aklın kullanılması anlamına gelen bu çizgi de dinler tektir, uygulamalar peygamberden peygembere değişir.  Fiili durum da, her milletin kendi kültür ve değer yargısına göre değişebilir. Önemli olan, mevcut kültürün dine uyumluluğudur. Kültür dine uyuyorsa sorun yoktur. Eğer uymuyorsa, kendi kültürümüze göre dini yapımızı oluşturabiliriz.

Dinde aklın kullanılmasını öne çıkaran Maturidilik, müslümanlaşan Türklerin problemlerini çözmüştür. Türklerin İslamiyeti kabul etmeleri, İslamiyete evrensel bir boyut kazandırmıştır. Çünkü Türkler, İslamiyeti bütün dünyaya yaymışlardır. Selçuklu – Osmanlı Devleti zamanlarında, Maturidilik ve Hanefi'lik desteklenmiştir. Maturidilik, Türk düşünce hayatına geniş bir bakış açısı ve esneklik kazandırmıştır. Maturidiliğe göre, vahyin farklı dillerde gelmesi tarihi bir olgudur yani farklı dillerde ibadet yapılabilir. Maturidiliğe göre Allah (CC) ile alem arasında hiçbir benzerlik yoktur ve dünyevi olgulardan tenzihtir. Maturidiliğe göre kader olgusuna, “Dilemek Kuldan Yaratmak Allah'tan” yorumu getirilmiş, tercih edebileceğimiz olgularda sorumluluk olduğu, tercihimiz dışındaki ana babamızı seçmek veya dünyaya gelmek gibi olgulardan sorumluluk olmadığı belirtilmiştir.

 Maturidiliğe göre, akıl ile vahiy hiçbir zaman çatışmaz. Akılsız vahiy, vahiysiz akıl olmaz. Çünkü ikisinin de kaynağı Allah (CC)'dır. Aklı olmayanın dini de olmaz. Akıl baliğ olmayanlar, bu sebeple dinen sorumlu tutulmazlar. Maturidiliğe göre, eğer vahiy gelmemiş olsa bile, insan aklıyla Allah (CC) varlığını ve birliğini bilmek zorundadır. Vahiy, aklı destekler. Bazı yerlerde vahiy akla yol gösterir.

Eşarilik ise,daha çok nakilciliği öne çıkaran bir inanç sistemi olarak bilinir.Araplarca daha hoş karşılanan  Hanbelilik, Malikilik ve Arap ırkçılığını öne çıkaran Vahhabilik, Eşari çizgisine daha yakın mezhepler olmuştur. Eşarilikte, eğer vahiy gelmezse insanların bir sorumluluğu yoktur anlayışı vardır.”

Toplantı, katılanların yoğun soruları üzerine, bir müddet daha soru- cevap şeklinde devam etti. Toplantını kapanışında memnuniyetlerini ifade eden Kuşadası Türk Ocağı Başkanı Cemal SARI, “ Konuları bilen insanların ağzından dinlemek çok güzel. Bu şekilde sunulan bir din anlayışına, hiçbir insanın olumsuz bakamıyacağını, bu sebeplede bu sunumların daha geniş kitlelere ulaştırılması gerektiğini düşünüyorum. Dininden korkan değil, dinini bilen ve dinine sevgi ile bağlı insanlar için bu tür bilgi kaynaklarını öne çıkarmamız gerekir.” diyerek toplantıyı bitirdi.

http://www.kusadasiturkocagi.org/index.php?option=com_content&view=article&id=18:kusadasi-turk-ocagindan-turk-dusunce-hayati-ve-maturidilik-konferansi&catid=1:faaliyetler&Itemid=2
10 EYLÜL 2022'DE UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!


Dört yanım soru, Tanrı'm
Hepsi en zoru Tanrı'm
Soruların zorundan
Soyumu koru Tanrı'm

Sen Tanrı değil misin, adını yargılatma
Sana Tanrı deyince, dinimi sorgulatma
Ya adam et bunları, ya beraber yaşatma
Kanı bozuk olanlar "Türk'üm" diyemesinler
Ve Türk'ün dik başını yere eğemesinler.