AB: Hakaret serbest olsun
Troyka toplantısında TCK’nin 301. maddesinin gündeme getirilmesi bekleniyor. AB tarafından kriter olarak dayatılan “Türklüğe hakaret” AKP tarafından serbest bırakılırsa, soykırım yalanını savunan Pamuk ve Şafak rahat nefes alacak.
AB 301’i yeniden Isıttı, AKP Hükümeti değişikliğe sıcak bakıyor
Küfürcülerin ağzı kulaklarında
Avrupa Birliği Troyka Toplantısı’nda 301 yine gündeme gelecek. AKP ise maddenin 2008’e kalmadan değiştirilmesi yönünde çalışma yapıyor
Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları, bugün Belçika’nın başkenti Brüksel’de iki gün sürmesi beklenen Genel İşler Konseyi toplantısında biraraya gelecek. Türkiye-AB Troykası toplantısının ana gündem maddelerinden birisi ise yine 6 Kasım 2007 tarihinde Türkiye’nin İlerleme Raporu’na yansıyan TCK’nın 301. maddesi olacak. Türklüğe ve Türkiye Cumhuriyeti’ne hakareti düzenleyen TCK’nın 301. maddesinden yargılanan ve aynı maddeden muhakemesi devam etmekte olanların da gözü kulağı Brüksel’den çıkacak kararda olacak. AKP Hükümeti’nin 301. maddenin kaldırılıp kaldırılmayacağı konusunda alacağı karar da Birlik tarafından merakla bekleniyor. AKP’li bakanların 301. maddenin değiştirilmesi, kaldırılması ve revize edilmesi yönündeki açıklamaları ise Türklüğe küfredenlerin cesaretini daha da artırmış durumda.
2007 bitmeden Meclis’e gelecek
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, 13 Kasım 2007’de AKP Grup toplantısı öncesinde gazetecilerin sorularını cevaplarken, 301. Madde ile ilgili inceleme ve araştırmaların devam ettiğini belirterek, “2007 yılı bitmeden, hazırlayacağımız tasarıyı Meclis’e sevk edebiliriz. Maddeyi kaldırmayı değil, revizyon yapmayı düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
Adımlar atılıyor
Gazetecilere, “Basın mensupları olarak bu konuyla ilgilenmenizi anlayışla karşılıyorum ama, kimi AB yöneticileri kadar yormayın. Türkiye’nin Avrupa Birliği süreci ile ilgili halletmesi gereken tek konu 301 değil” diyen Bakan Şahin, şöyle devam etmişti: “Biz AKP hükümeti olarak bu konuyla ilgili çok teferruatlı bir inceleme araştırma yapıyoruz. Birçok kişi ve kurumun bu konuyla ilgili önerilerini toparlıyoruz. Bakanlar Kurulu’nda da görüşmelere devam edeceğiz. Büyük bir ihtimalle bir tasarı olarak TBMM’ye sevk edebiliriz. Bunun kamuoyunda fazla bir gündem oluşturmasını da istemiyoruz. Yeni bir maddedir. Uygulamada ortaya çıkan bir takım rahatsızlıklar yavaş yavaş ortadan kalkmaktadır.”Şahin, “Hakimlerimiz ve savcılarımız Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları çerçevesinde artık önlerine gelen davalara bakmaktadırlar”diyerek şöyle devam etmişti: “Benzer maddeler Avrupa Birliği ülkelerinin bir çoğunda var. 301’inci maddeye çok benzer düzenlemeler var. Bunlarla ilgili de arkadaşlar inceleme ve araştırma yaptılar. Dün bir dosya geldi. Bu yıl bitmeden, 2007 yılı bitmeden bir adım atılacak. Kişisel olarak bu yıl bitmeden Meclis’e geleceğini tahmin ediyorum.”
Değişmeyecek diye bir şey yok
9 Kasım 2007’de Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesinin sadece Türkiye’ye mahsus madde olmadığını söyleyen Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Çiçek, şunları söylemişti: ” Bir hukukçu olarak ceza kanununda düzenleme yaparken AB ile paralel, AB müktesebatına uygun ve Avrupa’da uygulanan ceza kanunlarını esas alarak bir düzenleme yaptık. İleride bu madde sizde neden vardır sorusuna muhatap olmamak için. O nedenle Türk delegasyonu rahatlıkla Avrupalı dostlarına şunu söyleyebilir; bugün ceza kanunundaki hiçbir madde bize mahsus değildir. Benzeri ve aynısı Avrupa ülkelerinde vardır. Bu yasadan kaynaklanan bir husus olabilir. Uygulamayla ilgili zaman zaman karşılaştığımız sorunlar değildir. Bu maddeyi baştan ele almak ve belki bir kısım itirazları yanlış uygulamaları düzenlemeyle ortadan kaldırmak yakın gelecekte mümkün olabilecektir diye düşünüyoruz. Değişmeyecek diye bir şey yok “ Çiçek, 21 Ocak 2007’de Adalet Bakanlığı görevinde iken de çalışmaların devam ettiğini söylemişti.
Bu sözlerden yargılandılar
Türklüğe hakareti düzenleyen TCK’nın 301. maddesinden hakim karşısına
çıkanların sözleri, Türk halkının tepkisine neden olmuştu. İşte o ifadeler:
Hrant DİNK Türk’ün zehirli kanı
13 Şubat 2004 tarihli “Ermenistan’la tanışmak” başlıklı yazısında Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink şunları söylemişti : “Türk’ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeni’nin Ermenistan ile kuracağı asil damarında mevcuttur. Yeter ki bu mevcudiyetin farkında olunsun...” Dink, ’Türklüğe hakaret’ten 6 ay hapse mahkum olmuş, cezası erte-
lenmişti.
Elif ŞAFAK
Türkler Milliyetçi ve cahil
Gazeteci - Yazar, Elif Şafak, ’Baba ve p...’ romanındaki şu ifadelerinden dolayı yargılandı: “Bütün akrabalarını 1915’te kasap Türklerin ellerinde kaybetmiş soykırımzede bir sülalenin torunuyum... Sıradan Türklerle ne konuşacaksın; eğitim görmüşleri bile ya milliyetçi ya cahil... Türkler’di 1915’te bunları Ermenilere yapanlar. ...Ermeni soykırımı diye bir şey duymadın mı hiç...” Şafak, beraat etmişti.
Orhan PAMUK
1 milyon Ermeni öldürüldü
Yazar Orhan Pamuk, Das Magazin adlı haftalık İsviçre dergisine verdiği bir röportajda, “Bu topraklarda 30 bin Kürt ve 1 milyon Ermeni öldürüldü. Benden başka kimse bundan bahsetmeye cesaret edemedi” açıklamasında bulundu. Orhan Pamuk’un yargılanması için Adalet Bakanlığı’nın izin verdiğine ilişkin belge bulunmadığı gerekçesiyle davanın düşmesine karar
verilmişti.
Perihan MAĞDEN
Vicdani ret, insan hakkıdır
Gazeteci-yazar Perihan Mağden hakkında ’halkı askerlikten soğutmak’gerekçesiyle suç duyurusu yapıldı. Mağden, Aktüel dergisinde yayımlanan ’Vicdani Ret Bir İnsan Hakkıdır’ başlıklı yazısında “...Coğrafi şartları ve sınırları ayrı ayrı göz önüne getirilip düşünüldüğünde ülkemiz açısından zorunlu askerliğin ne denli önemli olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır...” demiş ve Beraat etmişti.
Arat DİNK
Elbette bu bir soykırım
12 Ekim 2007’de Türklüğü aşağıladıkları gerekçesiyle yargılanan Agos Yazı İşleri Müdürü ve Hrant Dink’in oğlu Arat Dink ve İmtiyaz Sahibi Serkis Seropyan, TCK 301 uyarınca 1’er yıl hapis cezasına çarptırıldı. Cezalar, sanıkların sabıkaları olmadığı göz önüne alınarak ertelendi. Dava, Hrant Dink’in 1915 olaylarına ilişkin ” Elbette bu bir soykırımdır “ ifadelerinden dolayı açılmıştı.
Atatürk’ün anısına hakaret
Amerikalı Yazar John Tirman’ın ’Savaş Ganimetleri: Amerikan Silah Ticaretinin İnsani Bedeli’adlı kitabını Türkçeye çevirdikleri gerekçesiyle 21 Eylül 2006’da İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki davada Aram Yayıncılık Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü Fatih Taş, kitabın çevirmenleri Lütfi Taylan Tosun ile Aysel Yıldırım ifade vermişti. İlgili yayında “Mustafa Kemal Atatürk’ün anısına alenen hakaret etmek, Türklüğü ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni alenen aşağılamak iddiasında bulunmuştu.
Davaları düşen gazeteciler
Türk Ceza Kanunu’nun 301. Maddesi Türkiye’nin gündemine Türklüğe küfreden Orhan Pamuk davası ile girdi. 301’inci maddeden mahkumiyet alan ilk yazar ise, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink oldu. Devamında gazeteci yazar Perihan Mağden, vicdani reddi savunarak ’basın yoluyla halkı askerlikten soğutmakla’ suçlandı. Gazeteciler İsmet Berkan, Hasan Cemal, Murat Belge, Murat Yetkin, Haluk Şahin ve Erol Katırcıoğlu hakkındaki davalar ise, zamanaşımı yüzünden düştü. 1 Haziran 2005 tarihinden bu yana 100’den fazla kişi Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesinden yargılanırken, sadece Temmuz-Eylül 2007 döneminde TCK’nın 301. maddeden yargılananların sayısı 22’ye ulaştı.
İşte TCK’nın 301. maddesi
Türklüğün ve Türkiye Cumhuriyeti’nin maddi ve manevi şahsiyetini korumaya yönelik düzenlemeyi öngören Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddesinin içeriği şu şekilde:
* Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
* Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini, Devletin yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
* Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.
* Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.
Tek dertleri...
Avrupa Birliği Parlamentosu ve Komisyonu tarafından Türkiye’nin üyelik sürecine yönelik hazırlanan raporlarda 301. maddenin kaldırılması yönündeki talepler sürekli bir ön koşul olarak dayatılıyor.