Milli Eğitim Bakanlığı Orta Öğretim Genel Müdürlüğü, 81 ilin milli eğitim müdürlüklerine gönderdiği yazı ile 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı törenlerinde, yönetmelikte yer almayan senaryo, değişik renk ve nitelikte gösteri ve fon çalışmaları gibi etkinliklere yer verilmemesini, kutlamaların sadece okullarda yapılmasını istedi.

Müsteşar Emin Zararsız’ın, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer adına İl Milli Eğitim müdürlüklerine dün gönderdiği yazıda, 1 Ekim 1981 tarihli ’Ulusal ve Resmi Bayramlarda Yapılacak Törenler Yönetmeliği’ hükümlerinde, Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nın Başkent Ankara ve diğer illerde nasıl kutlanacağı, gösterilerin nasıl yapılacağının belirtildiği hatırlatıldı. Kutlamaların kanun ve yönetmelikte yer almayan bazı içeriklerle gerçekleştirildiğinin görüldüğü ifade edilen yazıda, yine kanun ve yönetmelikte, kutlamaların öğrencilerin katılımıyla yapılacağına dair bir hükmün bulunmadığı kaydedildi. Yazıda şöyle denildi:
 
"Kutlama törenlerinin hazırlık döneminin mevsim olarak soğuk bir zamana denk gelmesi nedeniyle sağlık sorunlarına yol açmasına, çalışma süresinin uzun olması nedeniyle öğrencilerin derslere ilgisinin azalmasına, motivasyonlarının düşmesine, gönüllü olmayan öğrenci velilerinin okullarla olan ilişkilerinin bozulmasına sebep olduğu yönünde duyumlar alınmaktadır."

Yazıda, il ve ilçelerde yapılacak Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı törenlerinin, yönetmelik hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla ve eğitim öğretimin aksatılmamasını teminen, mevzuatında belirtildiği gibi tüm gençliğin dahil edileceği bir formatta gerçekleştirilmesinin uygun görüldüğü belirtildi. Yazıda, şu ifadelere yer verildi:
 
"Bununla birlikte, günün anlam ve önemi ile uygun kutlamaların okullarımızda ve öğrencilerimizin katılımıyla icra edilmesine devam edilecektir. Başkent dışındaki il ve ilçelerimizde yönetmelikte yer almayan senaryo, değişik renk ve nitelik arz eden gösteri ve fon çalışmaları gibi etkinliklere yer verilmemesi, bu kapsamda il ve ilçe kutlama komiteleri tarafından gerekli tedbirlerin alınarak çalışmaların anılan yönetmelik hükümleri uyarınca yürütülmesi hususunda gereğini rica ederim." (BASIN)

“Her şeyi ben bilirim” derler. Yaptıklarını en doğru zannederler. İlkokul düzeyi zekâ oyunlarıyla, milleti kandırdıklarını düşünürler. “Keser döner sap döner gün gelir hesap döner” özlü sözündeki derin anlamı bilmezler. Ne denir böyleleri için peki? İşte yanıtı:

 

Spordan sorumlu bakan Suat Kılıç 19 Mayıs günlerini anlamına uygun şekilde kutlayacağız, diyerek iptal etti.

Duramadı, anlamını yitirdiğini düşündüğü, düşündükleri 30 Ağustos, 29 Ekim ve 23 Nisan günleri için de gereğinin yapılacağını söyledi.

Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili tüm günlerin üzeri çiziliyor ve Türkiye’nin amiral gemisi gazetesinde tek satır yok.

Diğer gazetelerde de yok.

Basın pespaye, basın yerlerde...

Kimse İlker Başbuğ’un neden yargılandığını sormuyor, yargılanmasının nerede yapılacağını tartışıyor. Böyle bir şey olur mu? Sorun, Başbuğ’un nerede yargılanacağı mı, yargılanıp yargılanmayacağı mı, yoksa yargılanmasına gerek olup olmadığı mı?

Adam çıkıyor, 23 Nisan, 30 Ağustos ve 29 Ekim’in de artık bayram olarak kutlanmayacağını söylüyor, sabah gazeteyi açıyorsunuz sür manşet Antalya’da ardı ardına kendilerini suya atan karı kocanın haberi. Ya da, Gürcistan Devlet Başkanı Saakaşvili’nin özel uçağını tahsis etmesi.

19 Mayıs ile ilgili tek satır yok...

Bir tek Yılmaz Özdil’in yazısı var.

Şöyle diyor Suat Kılıç: “19 Mayıs’ın layıkıyla kutlanması için gereğini yaptık. Buradan siyasi bir çıkar sağlamaya çalışanları uyarıyorum. 30 Ağustos’lar, 23 Nisan’lar, 29 Ekim’ler de layıkıyla kutlanacak bu ülkede...”

Bunlar iyi günleriniz, diyor yani Suat bakan...

19 Mayıs, “gençlik ve spor bayramı”...

Yani Suat Kılıç’ın yetki alanına giren bir bayram.

Diğerleri yetki alanına girmiyor, ama konuşuyor... Diğer bayram denilen şenliklerin de kısa zaman içerisinde ortadan kaldırılacağını söylüyor.

Tık yok...

Eskiden olsa, şöyle bir manşet atılırdı: “Sen kendini kim sanıyorsun...”

Basının bu kadar kepaze, bu kadar pespaye olduğu dönem mütareke yıllarında bile olmadı.

O zaman bir tek Ali Kemal vardı, şimdi yüzlerce var.

Kimse dinlemedi mi Suat Kılıç’ın son cümlelerini?

Çiziyorum Mustafa Kemal Atatürk’ün üzerini dediğini anlamadı mı?

Anlamadıysalar, bu ülke yeşil dolarlar üzerine kurulmuş zavallı bir ülkedir.

Mümtaz İdil