4- suçlu güneşin altına ellerinden bağlı biş şekilde yatırılırmış suçlunun saçları kazınıp kafasına deve derisi geçirilirmiş deve derisi güneşte eriyip suçlunun kafasına yapışırmış saçlar deve derisi yüzünden dışarı doğru çıkamayıp içeri doğru çıkmaya başlarmış bir süre sonra saçların kafatasını delmesiyle beyne ulaştığı anda adam ölürmüş...
Sayın Ayhan Başkanım,
Bu işkencenin aynısı Cengiz Aytmatov'un kitabında bir Kırgız gencine Juan juanların uyguladığı işkence olarak da anlatılıyor.
Neredeyse kelimesi kelimesine aynı sahne anlatılıyor. Benzerlik çok ilginç geldi.
TTKvY
Bu hikaye otağımızda daha önceden mankurtlukla ilgili olarak açılmış olan bir konuda yer alıyormuş. Mankurtlukla ilgili arama yaparken buldum. Çok da önemli bir konu ve kıymetli bilgiler var. Konuya
https://www.hunturk.net/forum/mankurtluk-nedir-toplumlar-nasil-mankurtlastirilir--2262-s0.html adresinden ulaşılmaktadır.
Konumuzla ilgili kısmı aşağıya yapıştırıyorum.
Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir
Aytmatov’un “
Gün Olur Asra Bedel” adlı yapıtında anlattığı bir efsane vardır:
Mankurt Efsanesi.
Juan-Juan adlı barbar bir toplum, tutsak ettiği kişileri nitelikli (!) köleler haline getirmek için onların belleklerini silermiş.
Bunu şöyle yaparlarmış:
Önce tutsağın başını kazır, saçlarını tek tek kökünden çıkarırlarmış.
Bu arada bir deveyi keser derisinin en kalın yeri olan boynundaki deriyi tutsağın kanlar içindeki kazınmış başına sımsıkı sararlarmış.
Kuruyup büzülen deri kafayı mengene gibi sıkıp, dayanılmaz acılar verirmiş.
Bir yandan da kazınan saçlar büyüyüp dışarı çıkamayınca başına batarmış. Tutsak başını yerlere vurmasın diye bir kütüğe bağlanır, yürek parçalayan çığlıkları duyulmasın diye elleri ayakları bağlı olarak ıssız bir yerde dört beş gün aç susuz bırakılırmış.
Beşinci günün sonunda tutsakların çoğu ölürmüş. Kalanlar ise belleklerini yitirirmiş.
Tutsak zamanla kendine gelir yiyip içerek gücünü toparlarmış.
Ama o artık bir insan değil, ölünceye kadar geçmişini hatırlamayan “
mankurt” olurmuş.
Bir mankurt kim olduğunu, hangi soydan geldiğini, anasını, babasını ve çocukluğunu bilmezmiş.
İnsan olduğunun bile farkında değilmiş.
Bilinci, benliği olmadığı için, efendisine büyük avantaj sağlarmış.
Ağzı var, dili yok, itaatli bir hayvandan farksız, kaçmayı dahi düşünmeyen, hiçbir tehlike arz etmeyen bir köle.Onun için
önemli olan tek şey efendisinin emirlerini yerine getirmekmiş.