Gönderen Konu: MİT'in Gizli Kerkük Raporu  (Okunma sayısı 2760 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Proto-Türk

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 1
MİT'in Gizli Kerkük Raporu
« : 28 Aralık 2006 »
MİT'in Gizli Kerkük Raporu

Kerkük petrolleriyle ilgili gelişmeleri yakın markaja alan MİT, "gizli ibareli" raporla ilgili devlet kurumlarını uyardı.

Raporda Barzani başkanlığındaki Kürt Bölgesel Yönetimi'nce hazırlanan Petrol Yasa Taslağı'nda gelinen son aşamayı değerlendiren MİT, "ihtilaflı toprak" olarak tanımlanan Kerkük'ün Kürt bölgesine katılması için her türlü şartın olgunlaştığı uyarısında bulundu.

Raporda, "Kürt Bölgesel Yönetimi'nin amacının, oldu bitti yaparak, Kuzey Irak'taki petrol ve doğal kaynaklar üzerinde hâkimiyet kurmak" olduğu belirtildi Irak'ın geleceğini yakından ilgilendiren Kerkük petrolleri, Kürtler için "vazgeçilmez kırmızı çizgi" olarak görülüyor. Bölgesel dengeleri de yakından ilgilendiren Kerkük'ün statüsü ve petrolleri, Türkiye tarafından da dikkatle izleniyor. Bu anlamda önemli istihbarat çalışmaları yapan MİT, bölgeyi bekleyen tehlikelere karşı devlet kurumlarını uyarıyor.

TEMPO, MİT Müsteşarı adına yardımcısı Cemal Uzgören imzasıyla hazırlanan Kerkük konulu bu gizli yazışmalardan birine ulaştı. Kerkük bölgesindeki tehlikeli gelişmelere işaret eden 3 Ekim 2006 tarihli bu yazı, dört başlık ve üç sayfadan oluşuyor. "Gizli" damgalı yazıda, Kürt Bölgesel Yönetimi'nin Irak petrollerinin yarısından fazlasına sahip Kerkük'ü ele geçirme planları anlatılıyor. Genelkurmay, Dışişleri Başkanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'na gönderilen yazıda, Kerkük'ün Mesud Barzani başkanlığındaki Kürt Bölgesel Yönetimi'ne katılması için her türlü şartın olgunlaştığı uyarısı yapılıyor.

MİT, yazısında, Kürt yönetimi tarafından hazırlanan Irak Kürt Bölgesi Petrol Yasa Taslağı'nın Türkiye açısından taşıdığı riskleri anlatıyor. MİT, taslağın Kürt yönetiminin geleceğe dönük hedeflerini gösterdiğine işaret ediyor. Kürt Bölgesel Yönetimi'nin, "Irak merkezi hükümetini devre dışı bırakarak müstakil bir devlet gibi hareket etme noktasına geldiği" saptamasını yapan MİT, "Gelişmelerin hassasiyetle izlenerek, Türkiye bakımından alınabilecek tedbirlere ağırlık verilmesinde fayda görülmektedir" uyarısına yer veriyor.

Taslağın yasalaşması halinde Kürt Bölgesel Yönetimi'nin üçüncü ülkelerle petrol anlaşmaları yapabileceğini ve Kerkük-Yumurtalık Petrol Hattı dâhil bölgedeki tüm kontrolü ele geçirebileceğini vurgulayan MİT, Aralık 2007'de yapılacak referandum öncesinde yaşanabilecek gelişmelere işaret ediyor. Zira, bu taslağa göre Kürt Bölgesel Yönetimi, Kerkük'te yaşayan halkın referandumla Kürt Bölgesi'ne bağlanacağı kanaatine varırsa, referandumdan önce bile petrol sözleşmesi yapabilecek.

"Devlet içinde devlet" mantığıyla hareket etmeye başlayan Kürt Bölge Yönetimi'nin Kerkük dâhil ihtilaflı topraklara el koyabileceğini vurgulayan MİT, saptamalarını dört ana başlıkta topluyor:


Kerkük ve Petrol.
Sahalarına İlişkin.
Yasa Taslağı.

Kürt Bölgesel Yönetimi (KBY) tarafından hazırlanarak Kürt Parlamentosu'na sunulacağı belirtilen Irak Kürt Bölgesi Petrol Yasa Taslağı, "Mevcut Saha" ve "Gelecekteki Saha" kavramlarına açıklık getiriyor. 22 Ağustos 2005 tarihi öncesinde ticari üretimde olan ve bu tarihten önce herhangi bir 12 aylık dönemde günde ortalama 20 bin varil petrol üretmiş olan petrol yatakları "Mevcut Saha", bunun dışındaki tüm sahalar, "Gelecekteki Saha" olarak tanımlanıyor.

Kürt Bölgesi Petrol Yasa Taslağı'nın uygulama alanı, Kürt Bölgesi'nin yanı sıra "İhtilaflı Topraklar" olarak tanımlanıyor. Kerkük, ihtilaflı topraklar arasında gösteriliyor. Taslak, Kerkük'ün de içinde bulunduğu "ihtilaflı topraklar" ve "gelecekteki saha" olarak tanımlanan yerlerdeki petrol operasyonlarında Kürt Bölgesel Yönetimi'ni tek yetkili sayıyor.



a) Kerkük Referandumu: Taslak, Kürt Bölgesel Yönetimi'nin Kerkük başta olmak üzere ihtilaflı topraklarda yaşayan halkın bu toprakların referandumla Kürt Bölgesi'ne bağlanmasına karar vereceği kanaatine varması durumunda, referandum yapılmadan önce Kerkük dâhil ihtilaflı topraklarda istediği gibi petrol sözleşmesi yapabileceğini hükme bağlıyor.

b) Irak hükümetinden bağımsız petrol operasyonu: Taslakta, Kürt Bölgesel Yönetimi'nin komşu ülkelerle Irak hükümetinden bağımsız olarak anlaşma yapma hakkı bulunduğu ve Irak hükümetinin hiçbir yasal ve idari düzenlemesinin Kürt Bölgesi'ndeki veya ihtilaflı topraklardaki petrol operasyonları için geçerli olmayacağı dile getiriliyor.

c) Boru hatları: Kürt Bölgesi'ndeki mevcut petrol operasyonları ve boru hatları, rafineriler gibi bağlantılı tüm altyapının kontrolü Kürt Bölgesel Yönetimi'ne bırakılıyor.

d) Petrol payı: Taslak, Irak merkezi hükümetinin ülke çapındaki petrol gelirinden Kürt Bölgesel Yönetimi'ne pay vermesini de istiyor. Aksi halde Kürt Bölgesi Yönetimi'nin kendi bölgesinde ve ihtilaflı topraklardan çıkarılan petrolü doğrudan satabileceğini hükme bağlıyor.

Yine taslak, geleceği değil geçmişi de garantiye almaya çalışıyor. Kürtlerin geçmişte yararlanamadıkları petrol gelirlerine işaret eden taslak, belirli bir süre geçmişe dönük ödeme yapılmasını istiyor.

e) Anlaşmalar: Taslak, Kürt Bölgesi'nde yapılan tüm anlaşmaların geçerli olduğunu vurguluyor. Bu yasanın yürürlük tarihine kadar Irak hükümetinin Kürt Bölgesi ve Kerkük'te yaptığı anlaşmalara Kürt Bölgesel Yönetimi'nin müdahil olmasını öngörüyor. Yasanın yürürlük tarihinden sonra yapılacak anlaşmalar için de Kürt Bölgesel Yönetimi'nin onayını şart koşuyor..


Kürt Bölgesel Yönetimi neyi amaçlıyor?

MİT, saptamalarının ikinci maddesinde Kürt Bölgesel Yönetimi'nin zihnindeki arka planı yorumluyor. Kürt yönetiminin, Irak hükümetine emrivaki yapma düşüncesinde olduğu kanaatine varan MİT'in konuya ilişkin yorumu şöyle:
"Yasa taslağında, merkezi düzeyde halen var olmayan Irak Devlet Petrol Tröst Örgütü (SOTO) adlı bir kuruluş bulunduğu var sayılmakta ve bu kuruluşun Kürt Bölgesel Yönetimi ile ilişkileri ve yetkileri düzenlenmektedir. Ayrıca uyuşmazlıkların çözümünde Uluslararası Tahkim'i kabul eden taslak, bu haliyle merkezi hükümet adına kullanılabilecek yetkileri de barındırmaktadır."

MİT'e göre Kerkük'ü bekleyen tehlikeler

MİT, yasa taslağının Kürt Bölgesi Yönetimi tarafından "Devlet İçinde Devlet" mantığı ile kaleme alındığı saptamasını yaparken, bu taslağın yasalaşması halinde ortaya çıkacak sıkıntıları da üçüncü maddesinde şöyle sıralıyor:

- Geçmişten bu yana Irak yönetimleri tarafından Kerkük başta olmak üzere ihtilaflı topraklarda yapılan araştırmalarda petrol bulunduğu anlaşılan; ancak üretime henüz başlanmamış sahaları doğrudan kontrollerine alacakları; - Kerkük'teki tüm petrol altyapısı ile Kerkük-Yumurtalık Petrol Boru Hattı'nın kontrolünü ele geçirebilecekleri; - Referandum yapılmadan önce, Kerkük dâhil olmak üzere tüm ihtilaflı topraklara ve gelecekteki sahalara ilişkin petrol anlaşmaları yapabilecekleri; - Irak hükümeti ile mevcut petrol sahalarından elde edilen gelirin paylaşılmasındaki anlaşmazlıkları bahane ederek Kerkük dahil ihtilaflı topraklardaki tüm sahalara el koyabilecekleri; - Petrol operasyonlarında Irak hükümetini tamamen devre dışı bırakmak suretiyle müstakil bir devlet gibi hareket edecekleri değerlendirilmektedir."

MİT'in devlete uyarısı: "Tedbir alın"

MİT, saptamasına dayanarak öneride bulunduğu dördüncü bölümde, Türkiye'nin gelişmeleri yakından izlemesi gerektiği uyarısını yapıyor.

Zira MİT'e göre, "Irak'ın petrol ve doğal kaynaklarının paylaşımına ilişkin anayasal ve yasal düzenlemelerin henüz hayata geçirilmediği ve ulusal petrol politikasının belirlenmediği bir ortamda Kürt Bölgesel Yönetimi, bir oldu bitti yaratarak, Kuzey Irak'taki petrol ve doğal kaynaklar üzerinde hâkimiyet kurmayı" amaçlıyor.

Yine MİT'e göre, bu taleplerin hepsinin merkezi hükümet tarafından kabul edilmeyebileceğini de hesap eden Kürt Bölgesel Yönetimi, aslında bazı pazarlık marjları bırakıyor.

"Taslak, Kürt Bölgesel Yönetimi'nin geleceğe dönük hedeflerinin anlaşılması bakımından önem taşımaktadır" diyen MİT, önlem alınmasını istiyor: "Bu çerçevede, belirsizlik sürecinde Kürt Bölgesel Yönetimi'nin üçüncü ülkelerle Bağdat'ı dışarıda bırakan doğrudan ilişki tesisine ve anlaşmalar yapmasına yol açabilecek gelişmelerin hassasiyetle izlenerek, Türkiye bakımından alınabilecek tedbirlere ağırlık verilmesinde fayda görülmektedir."

Iraklı Kürtler nereye koşuyor?
Kuzey Irak'ta yeni "Kürt Milli Marşı"nın kabul edilmesinin ardından, "Kürdistan Bölge Başkanı" sıfatını kullanan Mesud Barzani de çalışmalarını yoğunlaştırıyor. Doğan Haber Ajansı'nın haberine göre, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve Mesud Barzani önderliğindeki Irak Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Bağdat'ta 15 Kasım 2006'da toplandı.

Irak ve Kürt Bölgesi'nin son durumunu ele alan KYB ve KDP üyeleri, Kerkük ve diğer sorunlu kentlerin durumunu çözüme kavuşturmayı öngören anayasanın 140'ıncı maddesinin uygulanmasını "öncelikli görev" olarak nitelendirdi.

Kürt liderler, Irak Devlet Başkanlığı Sarayı'nda yapılan toplantıda "Ulusal Birlik Hükümeti" olarak nitelendirdikleri Başbakan Nuri El Maliki hükümetini desteklediklerini yineledi. Kürt parlamentosunda "Peşmerge Bakanlığı" kurulması ve 180 bini bulan silahlı Kürt gücünün doğrudan Mesud Barzani'ye bağlanmasını öngören yasa tasarısı üzerinde anlaşıldı.


Kaynak:Tempo

Çevrimdışı acun_34

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 61
Ynt: MİT'in Gizli Kerkük Raporu
« Yanıtla #1 : 28 Aralık 2006 »

 Cnn tv de naklen savaşı izlerken bazı görüntüler önceden planlanmış bir operasyonun uygulanmasından

 başka bir girişim olmadığı alenen belli idi.

 Adeta talan yapılıyormuş gibi bankalardan çuvallarla kaçırılan paralar gözlerimizin önünden hala gitmiyor.

 Tapu ve nüfus idarelerindeki evrakların yok edilmesi nüfus kayıtlarının, tapu sahiplerinin belirsizliğe

 yönlendirileceği aşıkardı.

  Şehirlerde yaşayan Türkmen nüfusun azınlığa düşürülmesini kürt göçleri ile sağladıktan sonra

  utanmadan hükümeti nüfus sayımı yapılmasına zorladılar.

  Böylece sun' i kürt göçleri ile Kerkük te Türkmenler azınlık durumuna düşürülmüşlerdi.

  Tapu sahipleri mekanlarının maliki olduklarını ispat edemediklerini hatırlıyoruz.

  Mit raporu gecikmiş bir rapor olarak karşımıza çıkmaktadır.

  Talan olduğu gün Türkiye nin Irak ta olması gerekirdi.