Değerli kandaşlarım,
Soner Yalçın adlı Efendi Mossad Ajanı, Hürriyet gazetsindeki bugünkü yazısında Atsız Ata'ya ve Türkçülüğe saldırdı. İSmail Türüt adlı şarkıcının Youtube'de yayınlanan şarkısının yayınlanan kliple ilgili olarak kendisni savunması ve "Bu ülkede Türk'üm, Türk Milliyetçisiyim demek suç oldu!" açıklamasında bulunması Soner EFENDİ'yi çileden çıkarmış.
İsmail Türüt zaten Türkçü değildir. Her devrin adamı olan Milliyetçi Muhafazakar geçinen, bugünde herkesten çok akp'li olan yobaz bir kişiliktir. Yıllar önce BAŞBUĞUMUZ ATATÜRK'e söven, küfreden refah partisi(taayib, gül ve diğer akp tayfasının staj yaptıkları parti) milletvekili şevki yılmaz denen şerefsiz karaktersiz it soyunu öven bir marş bestelemiştir. Bu ayıp ona bir ömür yeter ve alnında ayrıca bir leke olarak kalacaktır.
Mossad Ajanı SONER EFENDİ'ye dönersek, iftiralarla dolu yazısının tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/7390134.asp?yazarid=218&gid=61&sz=82989 Gelelim SONER EFENDİ'nin yalanlarına;
Yalan 1) Irkçı söylemler o yıllarda herkesi o kadar etkiledi ki, bu iki yoldaşı da yargılayan Sıkıyönetim Mahkemesi, raporunda Nihal Atsız’ın atalarının Gümüşhane Midi Köyü’nden olduklarını ve "dönme" olarak bilindiklerini yazdı! İsmet İnönü'nün muhteşem mahkemesinin hiçbir delil kanıt göstermeden ortaya koymadan kafalarından uydurdukları faraziyeyi gerçek bir olaymış gibi göstermek ancak Soner EFENDİ gibilerine yaraşır. Büyük Türkçü Atsız Ata bu içi boş iftiraya Mahkemedeki savunmasında cevap veriyor. SONER EFENDİ okusunda öğrensin. ATSIZ ATA'NIN TÜRKÇÜLÜK TURANCILIK DAVASI SAVUNMASINDAN:
"
21 Temmuz 1944 Cuma günü ilk sorgum yapılırken Kâzım Alöç vasiyetnâmemdeki şeceremi mevzu-ı bahis ederek: siz dördüncü göbek babanızı bilmiyorsunuz ama biz tahkik edip öğrendik demiş ve kimmiş? diye vaki olan sualime de tabii bir Türk köylüsü diye cevap vermişti. 22 Temmuz 1944 Cumartesi günü yapılan ikinci sorgumda dördüncü göbek babamın Rum olduğunu, çünkü Pontustan göçerek Midi köyüne geldiğini söylemiş, bu malûmatın nereden elde edildiği hakkındaki sualime de mütehassıslara yaptırılan inceleme ile diye cevap vermiş, fakat bu hayâlî mütehassısların kimler olduğunu bildirmemişti. Aynı gün zevcemin yine vasiyetnâmede bulunan şeceresini mevzu-ı bahis ederek onun da tahkik edildiğini ve doğru çıktığını, Rehâ hakkında yapılan incelemede de Rehânın Berberî ırkından olduğunu tespit ettiklerini ve bu Berberîliğin uzak değil, ikinci atadan geldiğini söylemişti. 7 Eylül 1944te okuduğu son tahkikat kararında ise Rumluğu biraz daha yaklaştırarak dördüncü göbek babamdan üçüncü göbeğe indiriyor ve dedemin babası için dönme olduğu mervî Ahmet diyor. Bu kadar mühim ve tarihi bir dâvâda bir savcının rivayetlerle değil, riyazî katiyetlerle söz söylemesi icap ederdi. Duruşma sırasında, Midi köyünde yaşayan doksan yaşındaki bir ihtiyârın (ki Kâzımın mütehassıs dediği adam herhâlde bu olacak) sözlerine atfen bu rivayetin çıktığını itiraf eden savcının biraz içtimaîyat bilgisi olsaydı bir soyadının ancak uzun bir zamanda teşkil edeceğini, bir dönmenin veyâ oğlunun Çiftçioğlu diye bir soyadı alamayacağını kestirirdi. Biraz Türkiye coğrafyası bilseydi başka yerlerden Gümüşhane Vilâyetine bir muhaceret değil, toprağı verimsiz ve taşlık olan Gümüşhane vilâyetinden dışarıya doğru bir göç olduğunu bilirdi. Biraz istatistik yıllıklarını karıştırmış, eski ihsâî malûmata bakmış olsaydı Türkiyenin 63 vilâyeti arasında yüzde hesabiyle Türklerin en kalabalık olduğu vilâyetin Gümüşhane olduğunu görürdü. Tarih ve etnolojiye biraz vukufu olsaydı Gümüşhane vilâyetinin Bayındır Türkleriyle dolduğunu, Fatih Sultan Mehmetin de buraya Amasyadan bir yığın Türk getirdiğini hatırlardı. Hepsinden sarf-ı nazar biraz mantıkî düşünebilseydi Karadeniz kıyılarında balıkçılık eden Rumların Zıgana Dağlarını aşarak Dorula gelip çiftçilik yapamayacaklarını, sahil ahâlisinin daima sahillere hicret ettiğini düşünebilirdi. Bütün bunlardan sonra beni bütün psikolojimle tanımak iddiasında bulunan Kâzım beni cidden tanısaydı, eserlerimi okusaydı bende bir dönme torununun psikolojisi bulunmadığını idrak ederdi. Dönme psikolojisinin nasıl olduğunu Kâzım Alöç çok iyi bilir. Nihayet şunu da hatırlatmak isterim ki bugün Midi köyünde yaşadığı iddia olunan doksan yaşındaki ihtiyâr, hakikaten mevcutsa, benim ne dördüncü ve ne de üçüncü göbek babamı görüp tanımış olamaz. Babamın ve dedemin malûm olan doğum yıllarına göre bu, imkansız bir fantezidir. Mahkemeyi bir de karışık rakamlarla yormamak için bu hesapları göstermekten vazgeçiyorum. Çünkü diğer delillerim her yerde olduğu gibi burada da bir iftiraya uğramış olduğumu kafi miktarda ispat etmektedir."
Yalan 2) Makalede Kafatası ölçümlerini sadece Atsız ve o günkü Türkçülerin yaptığı iddia ediliyor. Bu da tescilli bir Soner Efendi çarpıtmasıdır, uydurmasıdır. Türkiye'de İlk KAFATASI ÖLÇÜMLERİNİ bizzat yapan ve yapılmasını da teşvik EDEN TÜRK IRKININ EBEDİ VE SON BAŞBUĞU ATATÜRK'tür. Anadolu Türklerinin Antropolojik yapısını tespit etmek için 1934 yılında Antropoloji Enstitüsünü kurduran ve Manevi kızı Dr. Afet İnan'a bu hususta özel kitap yazıdran da BAŞBUĞ ATATÜRK'tür. Biraz tarih öğren Soner Efendi !
Yalan 3) soner efendi, Büyük Türkçü Ziya Gökalp ve Süleyman Nazif'in Diyarbakır'lı oldukları gerekçesiyle okuyucuya kürt oldukları intibasını vermeye çalışıyor. Günümüzde en büyük Türk milliyetçisi geçinen bazı kuruluşlar bile Ziya Gökalp'e kürt asıllı diyecek kadar soysuzluk, bilinçsizlik örneği gösterirlerken Soner Efendi'den bu işin doğrusunu beklemek açıkçası kapasitesini zorlamak olur
Ziya Gökalp ve Süleyman Nazif Diyarbakırlı TÜRK'türler. Diyarbakır şehri o zaman lağım farelerinin istilasına uğramamıştı. Şeyh Sait isyanında da Diyarbakırlı Türkler isyancı kürtlere karşı TÜRK Ordusu ile omuz omuza mücadele etmişlerdir.
Ziya Gökalp'in şeceresi bellidir, kendisi de bunu açıklamıştır. Kendisi Baba tarafından Çermikli'dir. Çermik'te hala Türk soylu insanlar bütün zor şartlara rağmen yaşamaktadırlar. Ziya Gökalp'in kürt olduğunu iddia eden ilk kişi Kurtuluş Savaşına karşı çıkıp İngilizlerle işbirliği yapan, savaş sonunda İzmit'te Türk Milleti tarafından linç edilerek gebertilen ermeni dönmesi gazeteci Ali Kemal'dir. Soner EFENDİ'de günümüzün Ali Kemallerinden bir şahıstır. O yüzden referans aldığı kişinin kendisine tıpatıp benzemesi gayet doğaldır. Büyük Türkçü Ziya Gökalp, hainin bu iddiasını, aşağıda yazdığı şiir ile tokat misali cevaplamıştır. Aynı tolatın modern Ali Kemallere indirilmeside en büyük dileklerimizden birisidir.
Ali Kemal'e
(Ziya Gökalp Malta'da sürgünde iken, Ali Kemal'in yazdığı düşmanca yazılara bu şiirle cevap vermiştir)
Ben Türküm! diyorsun, sen Türk değilsin!
Ve İslamım! diyorsun, değilsin İslam!
Ben, ne ırkım için senden vesika,
Ne de dinim için istedim ilam!
Türklüğe çalıştım sırf zevkim için,
Ummadım bu işten asla mükafat!
Bu yüzden bin türlü felaket çektim,
Hiç bir an esefle demedim: Heyhat!
Hatta ben olsaydım: Kürd, Arap, Çerkes;
Ilk gayem olurdu Türk milliyeti
Çünkü Türk kuvvetli olursa, mutlak,
Kurtarır her İslam olan milleti!
Türk olsam olmasam ben Türk dostuyum,
Türk olsan olmasan sen Türk düşmanı!
Çünkü benim gayem Türkü yaşatmak,
Seninki öldürmek her yaşatanı!
Türklük, hem mefkurem, hem de kanımdır:
Sırtımdan alınmaz, çünkü kürk değil!
Türklük hadimine 'Türk değil! ' diyen
Soyca Türk olsa da 'piçtir', Türk değil!
[/b]
Soner Efendi haddini bil, ayağını denk al!. Her önüne geleni Sabetaycı ilan edecek kadar Yahudi popagandası yapanların ipinin nerelerde olduğu bellidir. Senin gibi BAŞBUĞ ATATÜRK'e sabetayist(yahudi dönmesi) diye iftiralar eden, ucuz, aşağılık, uyduruk kitaplar yazan, para ile satın alınmış enikler, ancak böyle acizce yalanlara başvurursunuz. Kaynak olarak sen yalnızca Yalçın Küçük'ü, Yalçın Küçük'te bir seni gösterir. Körlerle sağırlar, birbirilerini ağırlar; misali birbiriniz ile eğleşirsiniz. Yazdığınız içi boş yalanları, iftiraları böyle doğru kabule ettirebileceğinizi sanarsanız, aldanırsınız. Memlekette sizin gibi kendini zeki zanneden bir alay şapşal var.
Formunu kaybediyorsun artık Soner Efendi, Mossad'tan gelen para kesildi herhalde... Bir diğer destekçiniz akp'de fazla yüz vermiyor artık, nede olsa iktidardalar, sana ve tedavül tarihi geçmiş Küçük Yalçın'a rağbet göstermiyorlar.
Değerli kandaşlarım,
[email protected] adresinden bu Türk düşmanına tepkilerimizi gösterelim. Türk Ulularını ağızlarına pelesenk edip, hakaret eden bu EFENDİ şahıslara anladıkları dilde cevaplarını verelim.
TTK