Gönderen Konu: NEDEN ÖNLERİ KESİLİYOR..  (Okunma sayısı 4321 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ırkıTÜRKağan

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 7
NEDEN ÖNLERİ KESİLİYOR..
« : 21 Kasım 2007 »
Ard arda gelen terörist saldırılardan sonra kuşkusuz medyada görüşlerine en çok yer verilen ve yine tartışmasız biçimde en çok ilgi gören kişi emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu. Ancak bu durumdan çok memnun olmayanlar da var.

Dağlıca’da yaşanan terörist saldırının olduğu gün, Türkiye’de bir çok televizyon kuruluşu ulaşabildiği hemen tüm uzmanları yayınlarına konuk etti. Bunlardan biri de Osman Pamukoğlu’ydu.

Özellikle SkyTürk’te kendisi ile birlikte “Kan Uykusu” serisini hazırladığı Serdar Akinan ile birlikte yürüttüğü program, tam da operasyonun devam etttiği, bölgeden sağlıklı haberlerin gelmediği, hükümetin ve Genelkurmay’ın da yeni yeni kamuoyu ile bilgi paylaşmaya başladığı saatlere denk düştü.

Durum böyle olunca Pamukoğlu paşa, zaten içinden geldiği ve bizzat ayak basarak gezdiği, karış karış bildiği bu coğrafya ve yine aynı bölgeden gelen askeri tecrübesini kullanarak sanki operasyonu yönetiyormuş denli önemli açıklama ve analizlerde bulundu.

Bulunda ama hükümet tarafından-isim vermeden de olsa-oldukça sert reaksiyon gördü. Önce Başbakan yardımcısı ve hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, ardından da bizzat Başbakan birden çok kez bu tür yayınların doğru olmadığını, “uzmanlığı kendinden menkul uzmanlar” serzenişini de kullanarak hem medyaya hem de bu uzmanlara kaş çattı.

Bu eleştiri doğru veya yanlış tartışılır ama o sırada kamuoyu çoktan Pamukoğlu’na kilitlenmişti ve bu kadar başarılı bir askerin nasıl olup da emekli edildiği konusunda da merak sahibi olmuştu.

Nitekim ATV’deki “Siyaset Meydanı”nda ve daha bir çok kanalda bu soru gündeme geldi. Hatta sorular “emekliliğinizde gizli bir durum olduğunu düşünüyor musunuz”a kadar vardı.

Pamukoğlu ise bu soruları açık biçimde yanıtlamadı. "Bir duyum ve spekülasyonlara bakarak, benim kulağıma şu veya bu geldi diyerek bilmediğim bir konu hakkında yorum yapamam” diyerek kestirip attı.

Pamukoğlu fenomeni hem konjonktür hem de seri belgesellerle kamuoyuna yansımış bir akım olmakla birlikte, aslında çok uzun zamandır internt sitelerinde “fan”ları oluşmuş bir mesele.

Bu sitelerde ve forumlarda Pamukoğlu paşa gerçekten de “efsane komutan” ünvanını çoktan kazanmış bulunuyor. Ve yine bir çok kişi paşanın emeklilik öyküsünün arkasını sorguluyor.

Bu sorgulamanın ana ayağı ve nedeni ise Pamukoğlu’nun askeri kariyeri. Çünkü Yüksek Askeri Şura, subayların terfilerinde önce ve öncelikle bu sicillerine bakıyor. Ve Pamukoğlu’nun sicili “emeklilik” için pek uygun gelmiyor kimseye.

Bu nasıl sicil?

Osman Pamukoğlu’nun klasik ve ansiklopedik biyografisi şu; “1947 yılında Sinop'un Gerze ilçesinde doğmuştur. Selimiye Askeri Ortaokulu, Kuleli Askeri Lisesi, Kara Harp Okulu, Piyade Okulu, Kara Harp Akademisi, Silahlı Kuvvetler Akademisi ve Milli Güvenlik Akademisi'nde öğrenim yapmıştır.11 yaşından itibaren 43 yıl üniforma giymiştir. On yıl piyade subayı, 16 yıl kurmay subay olarak, kıta komutanlıkları ve karargah subaylığı görevlerinde bulunmuştur.1993'de Tuğgeneralliğe terfi etmiş,1997'de Tümgeneralliğe yükselmiştir. 2002'de Tümgenerallikten emekli olmuştur.1990-1992'de Edirne-Uzunköprü'de 42'nci Piyade Alay Komutanlığı,1993-1995'de Hakkari'de Dağ ve Komando Tugayı ve Güvenlik Komutanlığı,1998-2000'de Kıbrıs'ta 28'nci Mekanize Piyade Tümen Komutanlığı, 2000-2001'de İstanbul'da Piyade Okul Komutanlığı vazifelerini yapmıştır. Osman Pamukoğlu; 1. Dereceden Altın Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası, 2 kez Üstün Cesaret ve Feragat Nişanı ve 5 kez Üstün Birlik Yetiştirme Nişanı almıştır.”

Tabii oldukça resmi bir biyografi. Önemli ayrıntılar yok. Örnekleyelim. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde 5 kez Üstün Birlik Yetiştirme Nişanı almış başka bir komutan bulunmuyor. Hatta bir subayın bu onuru tüm hayatı boyunca ancak 3 kez yaşayabileceği söyleniyor.

Bu vaka o subayın çok yüksek “sevk ve idare” kabiliyetine sahip olduğunun bir göstergesi.

Bu şaşırtıcı ama yine de küçük bir örnek. Benzerine çok nadir rastlanan bir başka örnek, Pamukoğlu’nun daha Albay rütbesindeyken Tugay Komutanlığı’na getirilmiş olması. Bu şu demek; daha ortada Şura yokken general olacağı belli anlamına geliyor.

Tabi bunlar bile TSK’da son derece önemli ve yüksek bir makam Korgenerallik rütbesi için yeterli olmayabilir. Zira bu başarılar dönemsel olabileceği gibi, bir subayın askeri geçmişinin de çok önemi var.

Fakat burada da bir problem-bilindiği kadarı ile-gözükmüyor. Pamoğlu Yüzbaşı rütbesindeyken de 1. sırada olan, generalliğe giden yolda ana geçit olan kurmaylık sınıfında 86 kişi içinde “üstün sicille” mezun olan sadece 5 kişiden biri ve bu 5 kişi içinde de birinci sırada bulunan bir subay.

Nihayet Kurmay Albay rütbesinden generalliği ilk açıklanan subay da Pamukoğlu. İşte tüm bu kariyer ve askeri başarılar Pamuoğlu’nun bir üst rütbeye terfisine yetmemiş ve emekli edilmiş.

Yüksek Askeri Şura kararları Anayasa’da tanımlalan biçimde oluşan ve devamında hukuksal yolu kapalı olan bir süreç. Esasında böyle olması da mantıklı. Çünkü askeri disiplin mimarisi ve emir-komuta zinciri böyle olabilir.

Zaten kamuoyunun merak ettiği de tam olarak bu değil. Merak konusu olan Pamukoğlu’nun neden emekli edildiği. Bu sorunun tam bir yanıtı yok. Ama ipuçları mevcut.

Bunlardan biri zamanın Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş’le yaşadığı söylenen anlaşmazlıklar. Bunların da ne olduğu bilinmiyor. Aslında bilinmesi de çok gerekmiyor.

Çünkü Güreş o sırada TSK’nın komutanı ve onun emirleri geçerli. Pamukoğlu’na düşense bu emirle uymak. Zaten bu iddianın bir de çürük tarafı var. Osman Paşa Güneydoğu’da Tugay Komutanı olduğu zaman hala Albay rütbesinde idi ve Doğan Güreş tarafından özel olarak seçilip gönderilmişti.

Öte yandan bir başka spekülasyon konusu ise zamanın Cumhurbaşkanı olan Süleyman Demirel ile ilgili.

Cumhurbaşkanı Demirel’in, İran sınırlarını da zorlayan, terör kampı çevrildiği  ve 1 saat sürecek çatışma ile terör örgütünün çok ciddi bir darbe olacağı başlamış bir operasyonu, "iran ile iliskilerimize zarar verir" gerekçesiyle iptal etmesiyle başlayan ve daha sonrasında saldırıya uğrayan bir askeri karakolu ziyareti sırasında Demirel ile Pamukoğlu arasında dialoğun emeklilikte payı olduğu iddiasıdır.

Konuşma şöyledir;

Demirel: General bu kişilerin İran'dan geldigini ispatlayabilir misin?
Pamukoğlu : Nasıl?.. Nasıl yani?!
Demirel: Bunları bana ispatla ki ben bunlara birşey yapayım?
Pamukoğlu: Horoz dünyanın her yerinde horoz! Horoz resmi çizip, üzerine horoz yazmanin anlamı yok!

Peki bu tür spekülasyonlar bir yana Pamakoğlu’nun neden emekli edildiğine ilişkin somut bir bilgi var mı? Esasında var denebilir. Pamukoğlu her ne kadar bu sorulara açık ve kesin bir yanıt vermese de, pek bilinmeyen şu sözler kendisine ait;

“Sanırım şöyle düşündüler. Biz bunu daha şimdi kontrol edemiyoruz. Bir de Korgeneral olursa iyice kontrol edemeyiz.”

Tabii bu iddia da işin bir cephesine ait ve çoktan kapanmış bir konu. Geri dönüşü de yok. Buna rağmen Pamukoğlu’nun fan kitlesi gittikçe genişliyor ve bir çok yerde “Pamukoğlu göreve” sözleri duyuluyor. Hatta direkt Pamuokoğlu adresli sitelerde bile bu başlıkla açılmış bölümler var.

Peki bu mümkün mü? Bu sorunun yanıtını Pamukoğlu yine kendisi veriyor; “Bizde böyle bir kanun yok, yani eski generallerin orduya dönmesi gibi. Sadece komşumuz Yunanistan'da geçerli bu.”

Bu sözler çok doğru. Pamukoğlu paşa göreve dönemez. Böyle bir yolun açılması imkansız olduğu gibi, çok yararlı olduğu da söylenemez. Çünkü “emir” böyle ve bu tür bir istisnanın arkasını kesmek zorlaşır. Ama şu mümkün. Paşa siyasete girebilir. Çünkü göründüğü kadarı ile seçmen kitlesi oluşmuş bulunuyor.

vatan ne TÜRKİYEdir TÜRKlere ne TÜRKİSTAN vatan büyük ve mübbet bir ülkedir TURAN...ırkı TÜRK olanlar sagolsun..

Çevrimdışı Kurtkaya

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 412
Ynt: NEDEN ÖNLERİ KESİLİYOR..
« Yanıtla #1 : 22 Kasım 2007 »
Büyük asker ve gerçek bir Türk oğlu Türk olan Osman PAMUKOĞLU paşanın tam da tecrübesinin doruğunda ve Türk Milletine daha nice hizmetler edebilecekken emekliye sevk edilmiş olması büyük bir kayıptır.
ırkıTÜRKağan andamızın naklettiği televizyon söyleşini ben de izlemiştim.
Ne yazaık ki ülkemizde Pamukoğulları gibi nice büyük değerler harcanıp gidiyor.
Bunun bir çok sebebi var, elbetteki. Türk Silahlı Kuvvetlerinin kendi işleyişi bizim eleştiri alanımızın dışındadır.
Ancak Pamukoğlu Paşa gibi gözüpek ve cevval komutanlar siyasileri devamlı surette tedirgin edip, ürkütür. Pamukoğlu Paşanın mason Demirel'e verdiği, sert ve Demirel'i takmaz tavırdaki, cevapları Demirel gibi kindar birisinin unutması olmazdı. Demirel faktörünü unutmamak gerektiği kanısındayım.
Osman PAMUKOĞLU Paşamız sadece askeri alanda değil, ayını zamanda bilimsel ve siyasi alanda da üstün yetenekleri olan birisi olduğunu belli ediyor. Gerek televizyon söyleşileri ve proğramları ve gerekse yayımlanmış kitaplarından bunu görebilmekteyiz.
Kendisinin askerlik görevine tekrardan dönmesi mümkün olmadığına göre, çok sevdiği Türk Milletine siyasi alanda da hizmet verecebilir ve eminim ki çok da başarılı olur.
Zaten emekli olduktan sonra da köşesine çekilip, emeklilik rehavetine kapılmış birisi değildir. Elinin erdiği, dilinin döndüğü ve gücünün yettiğince milletine hizmet etmeyi aralıksız olarak sürdürmüştür.
Gönül isterki Osman PAMUKOĞLU ve diğer emekli paşalarımız bir araya gelsinler ve tavizsiz ve katışıksız bir milliyetçi yapılanmayla Türk siyasi hayatında yepyeni bir parti olarak boy göstersinler.
Bu biiz Türkçülerin beklentilerine de cevap verecek ve gerçek Türk Milliyetçiliği, Türkçülük ülküsü, de siyasi olarak temsil edilmiş olacaktır.
Kendisini takdir ve alkışlarımızla izlemeye devam ediyoruz.

Büyük Türk Milleti kendisine hizmet etmiş oğullarını asla unutmaz ve onları gönlünün en müstesna yerinde yaşatır.
Osman PAMUKOĞLU paşamız Türk Milletinin gönlüne taht kurmuş birisidir.
Yüce Tanrı kendisine, sağlık ve uzun bir ömürü ve kut versin...

Tanrı Yüce Türk'ünü Korusun.