Orta ve Aşağı Dünya Tanrıları
Orhun yazıtlarının bazı yerlerinde Yer-Su ruhları veya ilahlarından bahsedilir. Karayer anlamında Yağız Yer tabiri, Orhun Yazıtlarında “Mavi Gök” ifadesiyle yanyana geçer. Bu durum Göktanrı'yı anlatan bu önemli ifade yanında Yağız Yer'in yani Yer Tanrısı (ve ruhları)'nın önemini gösterir.
Yer-Su ruhları üzerinde yaşanılan yeri temsil eden ruhlar olduğundan, dağların eteklerinde, nehir kaynaklarında (pınar), denizlerde otururlar. Bir görüşe göre sayıları 17'dir.Yer-Su ruhları insanlarla ilgili pek çok şeyi düzenler. Dağ ruhları da bu grubun içine girer. Yer-Su ruhlarında iyi ruhlar zümresinden olup töz yerine de geçer.
Eski Türkler'de yer kültlerine bağlı birçok inanç gelişmiştir. Bunlardan biri Kutsal Dağ ile ilgilidir. Kutsal Dağlar yeryüzünün merkezinde yer alır ve Dünya'nın eksenini oluşturduğu kabul edilir. Eski Türkler'de bazı dağlar kutsal kabul edilmiştir. Bunların en bilineni Ötüken Dağlık ve ormanlık alanıdır. Türk Devletleri burayı devlet merkezi yapmıştır.
Orta Çağ İslam kaynaklarında Türkler'in kutsal dağlara taptıklarına yada onlara saygı gösterdiklerine bazı törenlerini dağlarda yaptıklarına dair bilgiler vardır.
Dağ tepe yada yüksek yerler büyüklüklerinden ve göğe yakınlıklarından dolayı bazen Tanrı olarak kabul edilmiş, bazen de göğe ve yere ibadet edilen yerler olarak kullanılmıştır. Her yıl aynı yere gelinerek aynı ritüellerin tekrarlanmaları bu konuda şüpheye yer bırakmaz. Kazvini'nin bazı ifadeleri dağ üzerindeki herşey kutsal olduğunu gösterir. Kutsal dağlar ve yada taşı arasındaki ilişki aşağıda belirtilmiştir.
Türk Diyarı'nda bir dağ vardır. Bu dağdan koyunlar geçerken tırnakları taşlara vurduğunda yağmur yağmasın diye ayakları yünle sarılır.
Türeyiş konusuyla ilişkili olarak ortaya çıkan mağara kültü bu konuyla ilgilidir ve kurttam türeme efsanesinde de görülür. GökTürk Hükümdarlarından birinin geyik şekline girmiş Tanrıçayla beraber olmasını anlatan efsanelere de vurgulanır.
Kurttan Türeyiş efsanesiyle ilişkisi bulunan ve Türklerin düşmanlarından kaçarak sığındıkları dağların arasındaki bölgeden(Ergenekon) kurtuluşlarını anlatan ve GökTürk dönemine dayanan Ergenekon Destanı da temelde dağ ve yer kültü ile ilşkilidir. Bu destanda Türk kozmolojisi için önemli bir motif olan demir işi içine girer. Yer unsuru içine giren demir eski Türklerde kutsal sayılıyordu. Bunun bir sebebi de Türklerin yurtlarında demir yataklarının bulunması, Bunların Altay'ın demircileri denilen Türkler tarafından eşlenmesi, özellikle silah yapımında kullanılmasıdır. Kötü Ruhları kovduğuna inanılan demir yeni ölmüş insanların bu bekletilen cesetleri üzerine konur. Demirciler önem kazanmış birçok efsane yada hikayede yer almıştır. Hatta Yakutlar'daki Kıday Balı gibi demirci ustalarının koruyucu tanrısından bahsedilir.
Demirin yada genel olarak madenin kutsal sayılması, kutsal kılıç yada bıçak motifi ile ilk kez Çin resmi tarihi Han-Shu'da Hunların kurban töreni anlatılırken karşılaşırız. Bu hikayede esasında yer unsuru ile ilgili olması gereken tanrısal bir nesne olduğundan yada renginden dolayı bıçak yada kılıç göğe kurban töreninde kullanılmıştır. Göğe kurban töreninde kullanılan Çing-Lu bıçağı yada kılıcı zamanla bir ruh yada ilah haline gelmiştir. Teleüt Türklerinde karşımıza çıkan Kyngrak ve Doğu Türkistan'daki gingrsk (küçük bıçak) sözcüğünün bu kutsal silahla ilgili olduğu düşünülür. Türkler'de de gelişen kutsal kılıç motifi Excalibur kültüne benzer.
Yo-Kan
Yer ilahlarının en kudretlisi sayılır. Dünya'nın merkezinde olduğu varsayılan ve ucu Ülgen'in evine ulaşan Çam Ağacı'nın (Dünya Ağacı) bulunduğu yerde oturur. So-Kam ve Temir-Kam adlı iki oğlu vardır. Yakutlar'da bu ilahın yerini Aan Alahçın Hotun (Hatun) denilen bir ruh Orta Dünya'nın en büyük ruhu olarak ele alınır. İnsanlar, hayvanlar ve doğanın koruyucusudur. Bu tanrının otlar, ağaçlar ve diğer bitkilerin ruhları olan oğulları ve kızları vardır.
KAYNAK:Elidaedan yorumlamadır