Karaton
Her şeyden önce, bir fikir yazısının tamamına dair yorum yapılır. İlgili yazıdan itinâyla cımbızlanmış bölüme/bölümlere değil. İkinci durumun adı tahrifâttır ki tahrifât, çok büyük bir ayıptır! Hele bunu, ''Kur'an'ın bütününü irdeleyin, içinden kafanıza göre seçme yapmayın'' diyenler yaparsa, bunun adına da ancak ahlâksızlık denir!
Bu nedenle, forumumuzda da bulunan ve konuyla direk ilgili iki makale de, gözümüzün önünde dursun ki; ilgili iddiaların sağlamasını yapabilelim.
http://turania.net/turkcu-teorisyenl...hal-atsiz.htmlhttp://www.turania.net/turkcu-teoris...sayiklama.htmlSaid-i Nursi’nin Müslüman Türklüğe paralel düşen değerini anlamak için
Said-i Nursi Türkiye Müslüman Türklüğünün mihveridir.
Atsız’ın Türklüğe mugayir bu şenî fikirlerine karşılık, Said-i Nursi’nin İslâm’la bezenmiş birleştirici şu sözleri Türkiye’deki Türklüğün mihveri değil midir? Bin yıllık izanını ve selim aklını kaybetmeyen Türklere arz edilir:
Said-i Kıroî'nin, İslâm'la bezenmiş birleştirici şu sözlerini ve buna dair bir makaleyi de, aynı Türkler'e, bu kez de ben arz edeyim:
Ozan Ruhsatioğlu’nun, dergimizin daha önceki sayılarında yayınlanan “Nurculuk ile Türk Milliyetçiliği Bağdaşır Mı?” ve “Nurculuk ve Türk Düşmanlığı” başlıklı yazıları, nurculuğun gerçek ve sinsi yüzünü deşifre ettiği için, kürtçü-nurcu-fethullahçı mahlukatı bir hayli rahatsız etmişti. Biz de bu yazımızda, sayın Ruhsatioğlu’nun kaldığı yerden devam ederek bu mahlukatı biraz daha rahatsız edeceğiz ne yazık ki!..
İlk olarak “Yüksekova Haber” adlı kürtçü ve PKK destekçisi internet sitesinde, Ümit Yazıcıoğlu adlı kürtçü-nurcu yazar tarafından 5 Mart 2006 tarihinde yazılan “Saidi Kurdî” başlıklı yazıdan bazı satırlara bir göz atalım. Belki bu satırlar, Türk milliyetçiliği ile nurculuğu birarada yaşamaya çalışan bazılarında soğuk duş etkisi yapar da akıllarını başlarına devşirirler:
“Bediüzzaman, çağında nadir görülen şahsiyet (veya benzeri olmayan Zat) anlamına geliyor. Yüzbinlerce Türkiyeliyi ardına takmakta gösterdiği başarıyla gerçekten kendisi zamanın bir harikası ve aynı zamanda dindar bir Kürt yurtseveridir.
……..
Şafiî mezhebinden bir Kürttür… Kendisinin esas gayesi, bir Kürt devleti kurmaktı. Nitekim yaşamı boyunca bu amacını gerçekleştirmek için çeşitli etkinlik göstermiştir. Örneğin bağımsız bir Kürt devletinin kurulması amacıyla Kürt Teali Cemiyeti kurucuları arasında yer aldığı iddia edilmektedir.
……..
Zamanın Padişahına ‘Said’ imzası altında yazdığı ve esası kürtçe öğretim yapacak olan okullar açmaya dayanan dilekçeyi sunmuştur.”
Şekilde görüldüğü gibi, PKK yanlısı kürtçü bir sitenin yazarı, Saidi Kürdi(Nursi)’yi öve öve bitiremiyor. Ömrünü kürtçülük mücadelesine adamış ve gayesi kürt devleti kurmak olan bir şahısın, kürtçüler tarafından övülmesi çok doğal. Doğal olmayan, aynı şahısın, Türk milliyetçisi olduğunu iddia eden bazıları tarafından da yere göğe sığdırılamamasıdır. Böyleleri de en kısa süre içerisinde akıllarını başlarına alırlar diye umut ediyorum. Yoksa deve kuşunun durumuna düşerler. Bu duruma düşmemek için bir an önce karar vermek lazım; “deve misiniz, yoksa kuş mu?”…
Kürt Said’de “meziyet” çok! Hepsine sırayla değineceğiz…
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki; Nurculuk, İngiliz istihbaratının, ülkemizde üretip türettiği bir tarikattır. Bahailiğin Türkiye şartlarına uyarlanmasıyla meydana getirilen bu yapı için seçilen kişi ise Bitlis’in Hizan ilçesinin Nurs köyünden Saidi Kürdi’dir. Kürtçülük propagandası ve Saidi Kürdi adıyla taraftar toplayamayınca, İngiliz istihbaratı, bilinen yöntemlerine baş vurarak, kürt Said’i din maskesine büründürüp “Saidi Nursi”ye dönüştürmüştür. (Ergün Poyraz, “Tarikat, Siyaset, Ticaret ve Cinayet - Masonlarla El Ele”, Togan Yayıncılık, s. 281)
“Bediüzzaman” yani “zamanın harikası” sıfatını, kokuşmuş bir kürde yakıştırıp, sonra da bu zatın peşinden koşan kafasızlara duyurulur:
Saidi Kürdi(Nursi), risalelerinde, Ye'cüc Me'cüc denen ve dünyayı yok edecek olan korkunç yaratıkların Özbek, Tatar ve Kırgız gibi Türk boyları olduğunu iddia etmekte ve soydaşlarımızı "Şeytanın dölü vahşi kavimler” olarak tanımlamaktadır.
Aynı zamanda raporlu deli de olan kürt Said, İngilizlerin desteğiyle kurulan ve Ulusal Kurtuluş Savaşımız sırasında insanlarımızı sırtından vuran Kürt Teali Cemiyetinin ve Kürt Maarifi Neşri Derneğinin kurucusudur.
İsterseniz biraz da “ulema”ya kulak verelim, başbakanımızın da dediği gibi…
Bakınız Osmanlı Şeyhülislamlarından Mustafa Sabri, “Kürd Said’in Mezhebi Hakkında Reddiye Armağanı” adlı kitabında, Saidi Kürdi için neler diyor:
“Bu kadar büyütülen Saidi Kürdi kimdir :
Sait, kürt cemaatından, şafii mezhepli, nakşi tarikatlı, okur fakat yazmaz, imla bilmez, seksen sene içinde yaşadığı millet olan Türk’ün lisanına hakkıyla vakıf olamamış, felaketten felakete sürüklenmiş, bir hapishaneden diğerine sürülmüş ve bugün seksen yaşını geçmiş ihtiyar bir adamdır.
………
Sait, Kürdistan Azmi Kavi Cemiyetinin arzusu üzerine mahalli Kürt kıyafeti ile, boynunda dürbün, belinde tabanca ve kama, ayağında lapçin ve başında poşu olduğu halde İstanbul’a gelmiş ve büyük bir cüretle Cuma selamlığında Padişaha cemiyetin “Sait” imzası altında yazdığı ve esası kürtçe tedrisat yapacak mektepler açmaya dayanan arizayı takdim etti. Memleketin ve milleti islamiyenin ittihadını bozmak gayesine matuf olan bu hareketi canianesinden dolayı haklı olarak tımarhaneyi boyladı.
………
Damarında bir damla Türk kanı olan her Müslümana, bu adamın Mason ve Komünist kadar tehlikeli olduğunu ehemmiyetle hatırlatırım.”
“Ulema” da kesmediyse, kürt Said’in kendi “eser”lerinden seçme sözler de derledik sizin için:
“Ölmüş gitmiş, dünyadan ve hükümetten alakası kesilmiş bir adam hakkında otuz sene evvel bir Hadis–i Şerif’in ihbariyle Kur’an’a zararlı bir adam çıkacak demiştim. Sonra Mustafa Kemal’in o adam olduğunu zaman gösterdi.” (Emirdağ Lahikası, I/278,Yirmiyedinci mektuptan Sabık Reis–i Cumhur’a ve üç makama gönderilen istida)
“Atatürk idaresi hadislerde gösterilmiş bulunan dehşetli ahirzamandır. Dinsizlik, kanunsuzluk, ifsat komitelerinin faaliyet yıllarıdır.” (Said-i Nursi, Sözler,1957, Sayfa:143)
“Türkiye genel olarak ezan-ı Muhammedi’nin yasak edildiği, bidadların zorla topluma kabul ettirildiği bir dönem yaşamıştır. Devrim kanunları muvakkattır ve hıristiyan kanunlarıdır.” (Said-i Nursi, Tiryak, Sayfa: 65)
“Türkiye’nin siyasi rejimi Nur saadetini söndürmeye çalışmaktadır. Kemalistler seviyesiz, anarşist kimselerdir.” (Said-i Nursi, Münazarat Sayfa: 17)
“Müslümanlara Kur’an dışında bir Anayasa lazım değildir. 1347(Hicri) tarihinde felsefenin tahakkümü ile bu dindar millet ehemmiyetli tahavvüllere düçar kılınmış ve anayasadan devletinin dininin İslam dini olduğu yolundaki hükmü kaldırılmıştır. Kur’an, Cumhuriyet Anayasası gibi birkaç kişinin iradesi değil ilahi bir iradenin sonucudur.” (Said-i Nursi, Zülfikar-ı Mücizat-ı İslamiye ve Kur’aniye, Sayfa:191-193)
“İslam Devleti için tek milliyet İslam milliyetidir. İslam devleti sonunda bütün dünyayı hakimiyeti altına alacak ve İslam yapacaktır. Bu dünya milleti hayatı maneviyeye dayanacaktır. Bu İslam Devleti de hamiyeti İslamiye ve milliye altında İttihad-ı Muhammedi davasında olan Şeyh-i Risalei Nur sayesinde kurulacaktır.” (Said-i Nursi, Münazarat, Sayfa: 90-100)
“İslam Dini’nde inkılap yapmak, şeriat aleyhtarlığı yapmak olduğu için, İslamiyet’in Desatirine aykırı, devrimler de İslamiyete aykırıdır.” (Said-i Nursi, Mektubat, Sayfa: 403)
“Çok kadın ile evlenmek İslami olduğu için caiz ve şarttır.” (Said-i Nursi, Hanımlar Rehberi, Sayfa: 57).
“Kur’an kadına üçte bir hisse vermektedir; medeniyetin kadına erkek kadar hisse vermesi ahlaksızlıktır.” (Said-i Nursi, Zülfikar 1945, sayfa 38,39)
“Eğer beşer çabuk aklını başına alıp adalet-i ilahiye ve Hakaik-i İslamiye dairesinde mahkemeler açmazsa maddi ve manevi kıyametler başlarına kopacak, anarşistlere, yecüc mecüclere teslimi silah edilecektir.” (Said-i Nursi Hutbe-i Şamiye)
Kürt Said’e göre, yazdığı Risale-i Nur kitaplarına hizmet etmek, vatan için askerlik yapmaktan bile daha üstün bir görevdir!.. Bakın bu görüşünü ve “nurcu gençleri askerden kurtarma” fikrini nasıl dile getiriyor Lem’alar Risalesi adlı kitabında:
“Risale-i Nur öyle değerli bir kitaptır ki, Kuran’ın onda yansıyan nurlarına hizmet etmek, askerlikten ve kutsal savaştan bile üstündür. Benim elimde fırsat ve param olsa, Risale-i Nur hizmetinde olan değerli kardeşlerimi askerlikten kurtarmak için, bin lira karşılığında bile olsa bedeli öder ve kurtarırım onları…”
Vatani hizmet de neymiş “Risale-i Nur hizmeti” dururken!.. Kürd Said için askere gitmemek bir “kurtuluş”!.. Oysa Türk gençleri, bayrama gider gibi gider asker ocağına. Ne demek “askerlikten kurtulmak” ?.. Böyle bir şeyi düşünse düşünse, kürtlüğünden dolayı genlerine korkaklık ve hainlik işlemiş olan Saidi Kürdi ve soydaşları düşünebilir ancak. Bir de onun peşinden koşan “Risale-i Nur hizmetindekiler”…
İşte yıllardır “bediüzzaman” yani “zamanın harikası” diye tanıtılan zatın, Türklüğe, Türkiye Cumhuriyeti’ne ve onun kurucusu yüce Atatürk’e kin kusan satırlarını okudunuz... Kadınları nasıl aşağıladığını da gördünüz. Böyle bir mahlukun, kimlere göre “zamanın harikası” olduğu da ortadadır. Dahili ve harici bedhahlar için kim Saidi Kürdi’den daha “harika” olabilir ki?..
Bakalım Saidi Kürdi kimlere göre “zamanın harikası”ymış:
Recep Tayip Erdoğan, 3.Uluslararası Saidi Nursi Semineri’nde yaptığı konuşmada der ki; “Saidi Nursi keşfedilmeyi bekleyen bir hazinedir!”…
Aynı seminerde konuşan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik de başbakanından aşağı kalmaz; “Eğer Cumhuriyetin başlarında, Bediüzzaman resmi makamlarca dinlenseydi, bugün ülkenin durumu hiç şüphe yok ki böyle olmazdı!”…
Başımızı taşlara mı vursak ne yapsak, kürt Said gibi bir “keşfedilmeyi bekleyen hazine”yi dinlemediğimiz için?!. Şimdi “Ah kürt Said ahh! Anlayamadık seni, değerini bilemedik!” diye ne kadar yakınsak da boş!.. Son pişmanlık fayda etmiyor!..
Bizim ve Cumhuriyetin resmi makamlarının dinlemediği ve keşfedemediği Saidi Kürdi “hazine”sini, İBDA-C terör örgütü de çoktan keşfetmiş!.. Bakın neler yazıyor bu örgütün yayın organlarından olan “Özgür Ülke” adlı gazetede:
“Özgür Kürdistan İçin Savaş
Saidi Nursi’nin rüyası, İBDA-C’nin elinde gerçekleşecektir. Saidi Kürdi, Kürt ve İslam tarihinde yetişen dahi bir ulemadır….. Saidi Kürdi zindandan çıktıktan sonra İstanbul’u terk eder. Vapurla Tiflis üzerinden Kürdistan’ın Xuy kentine geçer. Van ve Bitlis Kürt beylik aşiretlerine ulaşır. Buralarda Kürdistan’ın kurtuluşu için ilim, irfan, plan ve proje yolları arar. Tiflis’teyken bir tepenin başına çıkar. Kafasındaki özgür Kürdistan ve Birleşik İslam alemi projesini tasarlarken birisi ile Saidi Kürdi arasında şu konuşma geçer:
‘Nerelisin?’
‘Bitlisliyim.’
‘Ne yapıyorsun burada?’
‘Ben müstakbel Kürdistan’ın ve İslam aleminin plan ve projesini çiziyorum. Benim kafamdaki plan ve proje bu. Planım er geç gerçekleşecek. İslam aleminin kalbinde müstakil bir Kürdistan’ın kurulması ile İslam alemi o merkez etrafında dönerek bir araya gelecek ve büyük federatif İslam devleti kurulacaktır.’
Gerçekten Saidi Kürdi’nin hayali, gayesi olan, İslam aleminin kalbini teşkil eden, birleşik ve özgür bir Kürdistan temeli atılmaya başlamış ve bu gayeye yönelik özgürlük mücadelesi başarı ile ilerliyor.…..
Saidi Kürdi’nin, ‘Ey Asuriler ve Ciyaniler, cihangirlik zamanında peşidar kahraman kahraman askerleri olan Kürtler, beş yüz senedir yattınız, yeter artık uyanınız, sabahtır’ şeklindeki çağrısı, bugün Kürt halkı tarafından yerine getiriliyor. Ve onun tabiriyle, Kürt halkı artık gafletten uyanıyor.
Saidi Kürdi, ‘Özgür bir Kürdistan tohumu ekiyorum. Onu geliştirip büyütün’ şeklindeki vasiyetini şimdilik şehitlerin kanında açan kırmızı bir gül destesini ithaf etmekle yerine getiriyor, o büyük ruhun hoşnut olmasını niyaz ediyoruz…”
İBDA-C terör örgütünün başka bir yayın organı olan “Taraf” dergisi ise, “Özgür Ülke” gazetesinden bu alıntıyı yaptıktan sonra şunları ekliyordu:
“Yiğit Kürt halkı 70 yıldır faaliyet gösteren Deccal rejimine karşı varını yoğunu ortaya koyarak mücadele ediyor. Bu uğurda İzzet Beyleri, Hacı Musaları, Şeyh Saidleri, Seyyid Rızaları, Said Nursileri şehit verdi. Ve bugün, Said Nursi’nin rüyasını gördüğü, uğrunda şehitler vererek, kan ve can vererek yılmadan mücadele ediyor. Birleşik İslam Devleti için Kürdistan’ı kurmaya kararlı, inatçı, inançlı.
…… Müslüman Kürt halkının mücadelesi, Anadolu merkezli Bağımsız Birleşik İslam Devleti’nin yapı taşıdır.
Kumandan Mirzabeyoğlu dedi ki: ‘Gayet açık olarak söylüyorum. Bugün İBDA, Said Nursi Hazretlerinin rüyasını gördüğü bir temsil planındadır’…” (Aktaran: Ergün Poyraz, “Fethullah’ın Gerçek Yüzü”)
İslamcılar ve nurcular, “Birleşik İslam Devleti” için bağımsız bir Kürdistan’ın kurulmasını isterken, -rastlantı(!) olsa gerek- siyonist Yahudiler ve evanjelist Hıristiyanlar da “Büyük İsrail” için bir Kürdistan devletinin kurulması için uğraşıyorlar. Şu ittifaka bakın; kürtçüler-nurcular-İslamcılar-siyonistler-evanjelistler aynı cephede!.. Amaç; bir kürt devleti kurmak, ortak düşman; Türkiye Cumhuriyeti ve Türklük!
Devamı bir sonraki iletidedir