Gönderen Konu: Sarı Muhalefet, Sarı Milliyetçilik!  (Okunma sayısı 3864 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2315
  • Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
Sarı sendikacılık olduğu gibi; sarı milliyetçilik, sarı Müslümanlık, sarı muhalefet... vb. diye devam edip gider.

Sarıcılık; yavrusuna öğüt veren Bozkurt'un köpeği gösterip bize benzeyip de bizden olmayan! İşte asıl tehlikeli olan odur! Dediği gerçeğin ta kendisidir!

Müslümana benziyor ama, özü, esası Müslüman değil...
Türk'e benziyor ama, ruhu, fikri, yüreği, dileği Türk değil...
Muhalefet makamında ama; susarak, önemli konuları geçiştirerek, ameliyatlık sorunları pansuman yaparak, ite (iktidar) bulaşmaktansa çalıyı dolaşarak, dostlar alışverişte görsün babından göstermelik sözler söyleyen muhalefettir sarı muhalefet!

Türkiye'de gerçek muhalefet; Cumhuriyet kazanımlarını, Atatürk Aydınlığını ve Türklüğe ait bilcümle milli ve manevi mukaddesatı korumak için; eliyle, diliyle, kalemiyle, tek adam sultanlığının ve açık, gizli, bilcümle, Türklük düşmanlarının yürüttüğü, gayri milli ve gayri İslami, siyasal İslamcı, uygulamalara karşı çıkan, itiraz eden, bu uğurda Türk Milletini aydınlatan ve bu yaptıkları için hiç bir maddi ve manevi kazanç gözetmeyen ve hatta müstekbirlerin kahrını ve şiddetini, peşin peşin, göze alan kanı ve vicdanı temiz, siyasi çıkar ve ayrım gözetmeksizin, Atatürk'ün emanetine sahip çıkan Türk çocuklarıdır.

Kutlu Nebi Hz. Muhammed'in (sav) buyurduğu ve aynı zamanda imanın da tarifi olan:
Bir kötülük gördüğünüzde önce elinizle, güç yetiremezseniz dilinizle, ona da güç yetiremezseniz kalbinizle buğz edin! Lakin bu imanın en zayıf şubesidir!
Sözünün gereğini bir avuç Türk aydını ve Milliyetçileri yerine getirmektedir!
Milliyetçilik bilmem kaç katlı, göğe uzanan, ihtişamlı binalarda, ağdalı beyanatlar vermekle ve hele ki kendilerini tasvip etmeyenleri hainlikle suçlamakla olmuyor.

Türk Milliyetçiliği, kan işi olduğu kadar, vicdan işidir de!

Sağlık ve esenlik dileklerimle...

Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
TTK
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimdışı Bozkurt42

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1879
  • OTAĞ
Ynt: Sarı Muhalefet, Sarı Milliyetçilik!
« Yanıtla #1 : 20 Kasım 2021 »
Milliyetçilik bilmem kaç katlı, göğe uzanan, ihtişamlı binalarda, ağdalı beyanatlar vermekle ve hele ki kendilerini tasvip etmeyenleri hainlikle suçlamakla olmuyor.

Türk Milliyetçiliği, kan işi olduğu kadar, vicdan işidir de!


Sıkıntı burada değil mi? İşine gelince ittifaktayız, herkes özgürce düşüncesini beyan etmiştir. İşine gelince onlar bizden değil.

Ne yani bu tekelcilik mi?
Milliyetçiliği tekel üzerinden yürütüyorsun meydanı da kimseye bırakmıyorsun. Meydana çıkana da hain damgası yerleştir.

Sana ne diyecez?
Ağız dolusu o laflar kimlere gidiyordu zamanında?

Malesef yine malesef en büyük kazançları muhalefet denen bir organın olmayışı. Şuan ki bu parçamsı yapıda da milli bir duruş göremiyorum.
'Ben ve milletim Tanrı'nın Kırbacıyız. Tanrı yoldan çıkan milletleri cezalandırmak için bizi gönderir'

Başbuğ Attila

Çevrimdışı Çağrıbey

  • [GÖKBÖRÜ ANKARA]
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2199
  • Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Ynt: Sarı Muhalefet, Sarı Milliyetçilik!
« Yanıtla #2 : 18 Aralık 2021 »
Korkak adamın davası olmaz!
Cennet mekan Karakoç'un bir dizesinde dediği gibi:
Korkak Müslümanın namaz kıldığı
Camiyi taşlayan deli cennetlik.
Ne var ki akıl ve ilimle beslenmeyen cesarette bir işe yaramaz.

Son zamanların en gözde paylaşım platformları olan sosyal medya ve çeşitli WhatsApp grupları; sözlerin, duygu ve düşüncelerin yazıya döküldüğü ve gurup üyeleri arasında ortak duygu ve düşüncelerin geliştirilip, belirlenmiş amaca yönlendirilmesini, amaçlayan sanal bir ortamdır. Yani buralar bir teşkilat, stk, parti, dernek vb. değildir.
Adı üstünde sanal alem.
Çoğu insan buraları ve de sanal aleminin genelini teşkilat gibi görme hatasına düşüyor.

Öte yandan her yapılanın her yerde konuşulması pek doğru olmaz!
Ne diyor bir atasözümüz?
İyilik yapar gibi görünme, iyilik yap ve görünme!
İsimsiz kahramanlarımız o kadar önemli şeyler yapıyor ki, anlatamam.
Hâlâ var olan, milli ve manevi mukaddesatımız onların sayesinde ayakta duruyor.
Biz bu içten ve özverili davranışı Uluğ Bilge ATSIZ Beğ'in:

Hakanların Altaylar'da dikilsin tuğu
Varsın cihanda olmayagörsün mezarımız!

Dizeleriyle anlamlandırıyoruz.

Bizim için Türk Milleti ve devletinin hayrı, yararı ve iyiliği için bir taşı bir taşın üstüne koyan herkes kıymetlidir.
Hizmetin büyüğü, küçüğü olmaz.
Herkes elinin erdiği, olanaklarının elverdiği, gücünün yettiği kadarıyla mükelleftir.
Bu itibarla herkesin eşdeğer şeyler yapması yaratılış ve Adetullah'a aykırıdır.
Ben şunu, şunu yaptım, sen ne yaptın? Sorgulaması ise dava adamları arasında gevşemeye, şevk kırılmasına, küskünlüğe ve nihayetinde birliğin dağılmasına kadar varır.
Bir de, sanal platformlarda, birbirimize ayar verme hastalığımız var ki evlere şenlik!

Ünlü Türk düşünürü Mevlana'nın dediği gibi:
Kusursuz dost arayan, dostsuz kalır!

Fikir ve dava çilesi zordur, ağırdır!
Sahibini yer, bitirir!
Ama dava adamı olmanın şartı bunlara katlanabilmekten geçer.
Ve hatta düşmanınkinden çetin olan, dostun belâsına da katlanabilmektir!

Ortak amacımız başımızdaki belâyı, yasal yollardan, defetmektir.
Bu ortak gaye uğrunda, bir elin parmaklarının bilekte birleşip, yumruk olduğu gibi, güç birliği yapmak gerek.
Bunun için mizaçlarımızı, meşreplerimizi, kimlik ve kişiliklerimizi değiştirmeye, örselemeye, başkalaştırmaya gerek yok.
Fikir, ülkü ve davalar ancak şahsiyetli insanların şahsında anlam taşır, ilerler ve yükselir.
Onlarca enstrümanı olan orkestra gibi, herkes kendi enstrümanını çalacak! Ama eş zamanlı ve eş güdümlü olarak, orkestra şefinin işaret ettiği tonda ve ritimde, aynı notayı çalacak.

Girmeden tefrika bir millete düşman giremez
Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez!

Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.

Ulu Hünkâr Hacı Bektaş Veli'nin buyurduğu gibi:

Bir olacağız!
İri olacağız!
Diri olacağız!

Ne Mutlu Türk doğup Türk gibi yaşayana....
Saygılarımla.
Çağrıbey.

Çevrimdışı Yüzbaşı Sançar

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 246
Ynt: Sarı Muhalefet, Sarı Milliyetçilik!
« Yanıtla #3 : 30 Aralık 2021 »
Bir gün Sokrates talebeleriyle sohbet ederken bir talebesi Sokrates' e sorar:

-Eğer demokrasi çoğunluğun kararını kabul etmekse, adil olan da bu değil midir?
Mesela yüz kişinin oy kullandığı bir yerde, elli bir kişinin kararına mı uymak daha adil ve doğru olur, yoksa kırk dokuz kişinin kararına uymak mı?

Hem çok mümkündür ki, daha çok insanın daha az insandan yanılma ihtimali daha azdır. Şu halde sizin demokrasiye karşı çıkmanız doğru olmadığı gibi haklı da sayılmaz.

Bunun üzerine Sokrates her zaman olduğu gibi soru cevap yöntemini kullanarak o talebeye önce sorar:
-Bize söyler misin bilge olmak mı daha zordur, yoksa cahil olmak mı daha zordur?

Talebe:
-Elbette ve hiç şüphesiz bilge olmak daha zordur.
Bilge olmak için çok okumak araştırmak ve yorulmak gerekirken cahil olmak için bir şey yapmaya gerek yoktur.

Sokrates:
-Peki o halde bize yine söyler misin, toplumlarda cahil insanların sayısı mı çok olur, yoksa bilge insanların sayısı mı çok olur?

Talebe:
-Elbette ve hiç şüphesiz, cahil insanların sayısı fazla olur.

Sokrates:
-Peki bize yine söyler misin, bir gemide yüz yolcu bulunsa, geminin nerede, nasıl, hangi yönde yelken açması gerektiğini kaptan mı daha iyi bilir, yoksa o yüz yolcu mu?

Talebe:
-Eğer yolcular içinde denizcilik bilgisi olan yoksa, pek tabi, en iyi bilen kaptandır.

Sokrates:
-Peki o halde diyebilir miyiz ki, herkes her konuda karar veremez!
Herkes bildiği yerde konuşmalı.
Her iş ehline verilmeli....

Talebe:
-Pek tabi olması gereken budur.

Sokrates:
-Peki o halde, bize yine söyler misin, kimin hangi konuda bilgili olup olmadığını bilmeden, sadece çoğunluk oldukları için, kararlarını doğru bulmak adil ve doğru olabilir mi?

Hem sen de kabul ettin ki, bir toplumda cahillerin sayısı bilgelerden hep daha çok olur!

Tanrı Türkü ve Türk yurtlarını korusun!
Yüzbaşı Sançar Uçmağa varalı on üç yüz yıldan çok oldu. Onun düştüğü meçhul yerde, ay ışıklı yaz gecelerinde hâlâ ıztıraplı kahkahalar ve şeref ilahileri işitilir. Bu ilahiler rüzgârın çıkardığı sestir. Onu herkes işitir. Fakat o ıztıraplı kahkahaları herkes duyamaz. Onun yankılarını uzak, yakın ellerden, ancak içinde Tanrı Dağı’nın odu yanan gönüller sezer. Bu ıztıraplı kahkahalar Yüzbaşı Sançar’ın soyu, onun düştüğü yerde zafer töreni yapıncaya kadar yıllarca, belki yüzyıllarca sürüp gidecek…

Çevrimdışı Egenin Efesi

  • Gökbörü'nün izinde Tanrı Türk'ü korusun!
  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 178
Ynt: Sarı Muhalefet, Sarı Milliyetçilik!
« Yanıtla #4 : 31 Aralık 2021 »
Fırıldak rüzgârda döner!
Şayet ortada, rüzgârsız havada dönmekte olan, bir fırıldak varsa, muhakkak ki, bir üfleyeni vardır!
     
Yukarıdaki sözlerin sahibi olan Süleyman Demirel''e rahmet ve saygıyla yad ederim.

Günümüzdeki fırıldakları kim üflüyor ki, kimse hızlarına yetişemiyor?

Fırıldakların arkasında, yüzlerini ve kimliklerini saklayan, nefesleri kuvvetli üfürükçülerin olduğu muhakkak.
Türklüğün kahredici hesap görme günü geldiğinde fırıldaklara üfleyen o nefesler kesilecek ve fırıldaklar dımdızlak kalacaktır.
O fırıldakların tersine döneceği günler çok uzak değil!
Varsın fırıldaklar bir müddet daha dönmeye, devranlarına devam etsinler.

Gökbörü'nün izinde Tanrı Türk'ü Korusun!
Dün Efe'ydik, Zeybek'tik; bu gün: GÖKBÖRÜ'dür Adımız!