Gönderen Konu: ŞEHİT MEKTUPLARI  (Okunma sayısı 12079 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı EFE

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 206
ŞEHİT MEKTUPLARI
« : 20 Eylül 2006 »
ŞEHİT MEKTUPLARI

HESAP SORMAYACAĞIZ..KAFA KOPARACAĞIZ...



Adı Soyadı : Serhat GENCER
Rütbesi : Dz.P.Astsb.Çvş.
Doğum Yeri : Kırıkkale
Doğum Tarihi : 1973
Olay Tarihi : 08.01.1994
Şahadet Tarihi : 08.01.1994
Şehit Olduğu Yer : Şırnak - Maden





Sevgili Ailem

İlk önce hepinizi çok sevdiğimi söylemek istiyorum. Bu mektup ancak ben öldükten sonra sizin elinize geçecektir. Beni asla unutmayın. Hep kalbinizin bir köşesinde saklayın. Şunu asla unutmayın. Allah'ın verdiği canı Allah'tan başkası alamaz. Bu yüzden üzülmeyin. Yalnız size söylemek istediğim bir şey var. Ben Burcu’yu çok seviyordum ve bu sevgimi de mezara götürüyorum. Ben burda öldümse Allah yolunda, vatan namus ve millet yolunda öldüm. Benimle aslında gurur duyun ve gülün. Asla ağlamayın. Eğer ağlarsanız ben yattığım yerde rahat edemem. Dedeme de hepinizin selamını söylerim. Kendinize çok iyi bakın. Sizleri çok seviyorum. Hepinizi çok özledim. Oğlunuz. Yazacak başka bir şey bulamıyorum.

Serhat Gencer
Dz.P.Astsb.Çvş.




Adı Soyadı : Rahmi DANA
Baba Adı : Ahmet
Ana Adı : Mürvet
Doğum Yeri : Simav / Kütahya
Doğum Tarihi : 12.03.1972
Şehit Olduğu Yer : İdil - Şırnak
Şahadet Tarihi : 24.06.1994

AĞLAMA ANAM

Eline yakmış bayram kınası
Bayram günü ağlar polis anası
On iki ay dolmayınca yoktur faydası
Yollara bakıp ta ağlama anam

Bayram sabahı şafak atıyor
Sokaktaki yetim bizi bekliyor
Yollardaki yolcular bizi bekliyor
Mektubumu okuyup ta ağlama anam

Polis oldum anam bileğim bükülmez
Kurşun yesem kanım dökülmez
Zalim gurbetin çilesi bitmez
Yollara bakıp ta ağlama anam

Anam rüyamda gördüm seni
Uyanıp ta baktım ki gurbet ocağı
Felek kalbime vurmuş bıçağı
Resmime bakıp ta ağlama anam

Yapraksız dalda bülbül öter mi
Sizlerden ayrılmayı gönül ister mi
On iki ay saymakla biter mi
Arkadaşlarımı görüp te ağlama anam

Hasret ateşi düşmüş göğsüme
Saçlarımı bir bir yolsam biter mi
Ağlasam ağlamasan gider gelir mi
Ağlayıp da gurbette üzme anam

18.01.1993
Rahmi Dana




Adı Soyadı : Ali KARAOĞLAN
Baba Adı : Mehmet
Ana Adı : Nazife
Medeni Hali : Evli / 1 Çocuklu
Memleketi : Kütahya - Simav
Şehit Olduğu Yer : Kars - Selim
Şahadet Tarihi : 09.10.1990







Değerli Babacığım

Mektubuma başlarken, en derin sevgi ve saygılarımla selam eder, Yüce Mevla'mdan sağlığın ve mutluluğunun daim olmasını niyaz ederim. Ben şimdilik iyiyim, hamdolsun sağlığım yerinde. Pek huzur bozucu bir şey de yok. Henüz yakacak almadım. Sobamız da eskidi, yenisi alınacak. Şimdilik mali sebeplerden dolayı bu işler duruyor. Lojmanın büyük odasını senin gelmen için hazırlıyorum. Biraz masrafım oldu oraya. Babacığım burada tek başıma kendime bakamıyorum. Onun için çocukları gelmeleri için çağırdım. Herhalde ayın 15 nde seni ziyaret edip söylemişlerdir. Bugün için Selim’ e gelmeleri lazım Allah izin verirse. Zaten mektubu onları karşılamaya giderken atıyorum. Yazın Anam da "ben yalnız da dururum'' demişti. Ben de iyice sıkıldım burada, çağırdım gelsinler diye. Allah izin verirse 15 tatilinde geliriz. Gerçi biraz zor olur gelmemiz ama gelmeye çalışacağım.

Babacığım, bizim köyün öğretmen kontenjanı 5 kişilik oldu. Bu sene derslere girmeyeceğim, Yani müstakil müdür oldum. Ancak senede 20 günlük resmi iznim var. O bakımdan zor olacak. Ara tatilinde falan iznim olmayacak ancak ben almaya çalışacağım. Belki rapor filan ayarlarım. Gelmemiz bu bakımdan zor.

Sen hiçbir şeyi kafana takma. Çünkü düşünsen ya da düşünmesen eline bir şey geçmez. Her zaman, her şey Allah'ın takdiri üzerine olur. Bu başımıza gelen de Allah’ın isteğiydi. Canını hiç sıkma. Sayılı gün gelir geçer. İnan ki şu anda benim de senden bir farkım yok. Evden başka hiçbir yere adım attığım yok. Tek dostum televizyon, ona da baka baka usanıyor insan. Kendimi kitaplara veriyorum bende. Sen de vaktinin çoğunu okumaya ayır. Okudukça kendini daha ileri düşünceli, daha sakin ve daha iyi hissedersin. Çünkü bilginin durağı yok. İnsan her gün yeni şeyler öğrendikçe insandır. Yoksa bir bitki ya da bir taştan farkımız kalmaz.

Şimdilik hoşça kal.Sana ve arkadaşlarına selam eder ellerinizden hasretle öperim. Allah-ü Teala yardımcınız olsun.

Oğlun
Ali Karaoğlan








Adı Soyadı : Bedir Karabıyık
Doğum Yeri : 20.03.1953 - Doğubeyazıt
Baba Adı : Ahmet
Ana Adı : Saadet
Medeni Hali : Evli / 2 Çocuk Babası
Şehit Olduğu Yer : Sarıkamış - Kızılçubuk Köyü - 04.04.1994
Defin Yeri : Balıkesir - Bandırma





VASİYETİMDİR

Canım Anneciğim,

Herşeyimi ama herşeyimi sana borçluyum, hep sana hizmet etmeyi, yanımda kalmanı, sana hürmet etmeyi, güzel kokunu koklamayı arzuladım. Çok az kısmet oldu. Bu dünyada sana doyamadım. Anneciğim dünyayı sevemedim, tad da alamadım. Allah'ın emir ve rızasına aykırı herşey beni rahatsız etti. El hasıl dünya bana küstü bende ona.

Bilmiyorum ama zannediyorum senin dualarının bereketiyle ömrüm uzun olur. Eğer sen veya ben önce gidersek önce giden kucağını açıp beklesin. Elbette kavuşacağız. Saçından bende bir tutam var, onu yanımda taşıyorum. Ölürsem Allah'ın izniyle bu kahramanca olacaktır. Saçının telleri yanımda kalsın, sakın ağlama. Bilki göğsümde kur'an var.

Dudaklarım da, son olarak Allah'ı zikretdi. Gönlün müsterih olsun. İbadetlerimi zikirlerimi hep bağışladım, elimde birşey kalmadı Rabbimin huzuruna bomboş gidiyo- rum. Onun gufranının kuşatacağını umuyorum.

Sana başka ne yazayım evvel gidene selam olsun.

Oğlun Bedir



Adı Soyadı : Osman Çınar
Baba Adı : Mehmet Ali
Ana Adı : Emine
Doğum Yeri : Beyşehir 24.07.1958
Şehit Olduğu Yer : Bingöl - 28.07.1991
Defin Yeri : Beyşehir - Konya







Eşi Meliha ÇINAR'ın Mektubu

71635 yaka ve sicil numaralı şehit polis memuru Osman Çınar'ın eşi Meliha Çınar'ım.

1980 yılında eşim polis olmuştu. İlk görevini Yozgat'ın Yerköy ilçesinde başladı. Yerköy'de 8 yıl görev yaptı. 1988 yılında tayinimiz Van’a çıktı. Van'da 3 yıl görev yaptıktan sonra 6. ayın 11. nde 1991 de Konya ilinin Beyşehir ilçesine izine gelmiştik. 40 gün izinimizi kullandıktan sonra izin dönüşü Bingöl- Solhan Karayolunda P.K.K terör örgütü yolumuzu keserek kendimize ait arabadan beyimi indirdiler. O anda birçok araba durdurmuşlar, biz o olayın üstüne vardık. Beyim arabadan inerken bana siz arabadan inmeyin dedi. Bende 2 kızımla arabanın içinde 2 saat bekledik. Daha sonra eşim sağındaki ve solundaki teröristler ile yanıma gelip 1-2 dakika sonra "çocuklarıma iyi bak iyi sahip ol" dedi. Eşimin son sözü buydu. O anda beyimle aramızda 15-20 m. vardı. Teröristlerde bana çabuk in arabadan dediler. Bende sadece el çantamı elime alıp 2 çocuğumla arabadan indikten sonra arabamızı yaktılar. Beyimi şehit ettiler. O kalabalığın içinde bir polis ailesi daha varmış. Bizi o polis kardeşimiz, Solhan polis karakoluna kaçırdı. Orada 50-60 tane terörist vardı. O polis kardeşimizde o pislikleri işçiyim diye kandırmış.

Beyimin cenazesini Bingöl hastanesine götürdüler. O zaman ben 3 aylık hamileydim. O korkuyla, o ızdırapla birlikte ben rahatsızlandım. Beni polisler sağlık ocağına götürdüler. Doktorlar bebeğimi kaybetme tehlikesi var dediler. Bana orada bir iğne yaptılar. Daha sonra Malatya Devlet Hastanesine kadar cenazeyle birlikte geldik. Cenaze arabası hastanenin önünde beklerden bende hastanede kürtaj oldum. Ben o anda 1 şehit değil 2 şehit verdim. Ben Aponun etini değil kemiklerini dahi kül edeceğim. Bir de o haini elime bir geçirebilsem, o çocuk katili Apoya doktor hekim götürmemenizi rica ediyorum. Benim 8 yıldır çektiğimi Allah ile ben biliyorum. Ben 8 yıldır sinir hastası oldum. Apoya işkence çektirerek öldürmenizi rica ediyorum.

Meliha Çınar



Adı Soyadı : Erol Ercan
Medeni Hali: Bekar
Memleketi:Bartın
Olay Tarihi: 5.11.1994
Şehit Olduğu Yer : Mardin - Savur Karayolu
Defin Yeri : Bartın - Döngeller Köyü





Saygıdeğer babacığım ve anneciğim.

Benim için üzülmeyin olur mu. Ben çok iyiyim. Buradaki rahatım da iyi. 2000 (İkibin) kişilik bir köydeyim. İlçeye çok yakın. Keçi deresinden Kumluca gibi. Köy gayet sakin, köyün ortasından bir çay akıyor. Çayın iki tarafında kavak tarlaları ve bahçeler var. Köy Arap köyüymüş. 4 tane şıh denilen bir adamlar var onlar sayesinde köyde pek olaylar olmuyormuş. Okulda 15 öğretmen varız. Bana birinci sınıfları verdiler. Çocukların bazıları Türkçe biliyor, bazıları hiç bilmiyor, sadece Arapça biliyor.

Okulun lojmanı yokmuş. Köyün içersinden bir ev tuttum. Bu mektubu da anca yazabildim. Eve taşınmadan önce bir öğretmen arkadaşın evinde kalıyordum. Eve eşya olarak 1 tane çekyat, 1 tane masa, 4 tane sandalye, 1 kilim aldım. Birkaç tane eksikliklerim var, onları da ilerde yavaş yavaş tamamlarım.

Babacığım aylığımı aldım ama hemen para gönderemedim. 6 milyon lira gönderiyorum. 1 milyon lirasını harçlık yaparsın. Televizyonda haberlerde söylüyorlar, öğretmenleri de öldürüyorlar. Siz benim için dua edin ben de biraz dikkatli olurum Allahın izniyle hiçbir şey olmaz inşallah. Keçideresine telefon edin diye Ankara'ya telefon etmiştim. Belki haber almışsınızdır. Bundan sonra da fırsat buldukça ben haber yollamaya çalışırım. Benden haber alamazsanız merak etmeyin olur mu. Devamlı mektup yazamam okunur belki. Devamlı telefon da edemem. Nizamettine mektup yazamıyorum. Ona yazın kusura bakmasın. İki üç ay sonra parası bitmeye başlayınca ben size gönderirim sizde ona gönderirsiniz.

Selamlara gelince beni soran herkese selamı var. rahatı da iyiymiş, aylığını alınca bize para gönderdi deyiverin. Sizlerinde hepinize ayrı ayrı selam eder, ellerinizden öperim. Haber, mektup alamazsanız merak etmeyin.

Oğlunuz Erol Ercan



Adı Soyadı : Resul Elhan
Doğum Yeri: Yozgat
Ana Adı: Döndü
Baba Adı: Bekir
Medeni Hali: Evli
Sınıfı, Rütbesi: Jandarma Astsubay Kd.Çvş.
Şehit Olduğu Yer : Tunceli Merkez - Uzuntarla 21.07.1996
Defin Yeri : Yozgat / Sorgun





18.7.1996

Canımdan çok sevdiğim anacağım ve babacığım,

Bu mektubu Nazimiye ilçesi Şehit Mehmet Jandarma Karakolundan yazıyorum. Nasılsınız iyimisiniz. inşallah yaramaz bir durum yoktur. Beni soracak olursanız çok şükür iyiyim. Tek sıkıntım varsa o da sizlersiniz. Hele telefon ettiğimde köyü çıkaramayınca daha çok canım sıkılıyor. Sevgili anacağım, biliyorsunuz tayinim çıktı. Gideceğim yer bile belli oldu. Yani buralarda son yirmi günüm. İnşallah yirmi gün sonra oradayım. Babam ne yapıyor? Keşke yeni görev yerim olan Burdur'a gitse de oradan bir ev kiralasa. Düğünden önce mobilyaları bu eve yerleştirirsek düğünden sonra bize yük olmasın. Her neyse.

Anacağım, geçen ki telefon ettiğimde yünü yıkadığınızı söylemiştin. Fakat Fadik bacımla Hatun bacım köye daha gelmemişler sen bu yünleri kimlerle yıkadın? Niye kızlarını beklemedin? Manavgat'a telefon edip Fadik bacıma iyice bir fırça attım. Aynı gün İzmir'e de telefon edip Hatun bacıma da kızdım. Onlar da yarın çıkıyorlarmış. Yani öbürsügün köyde olacaklarmış. Bende onlara bu saatten sonra köye niye gidiyorsunuz? Düğün hazırlığına mı? yoksa tatile mi gidiyorsunuz dedim. Neyse anacığım, bunlarla kafanı şişirmeyim. Geçen gün Zühali aradığımda dört pencerelik tül perde eksikmiş. Alacakken Zuhali de götürün de o da beğensin olur mu? Haa, anacığım geçen oraya gittiğinizde başını açık görmüşsünüz ya? Onu söyledim kızdım. Artık sizin yanınızda başını örtecek. Anacığım, düğün kartını ağbim beğensin bastırsın. 40-50 tane de bana gönderin, arkadaşlarıma dağıtacağım. Gerçi gelemezler ama olsun.

Anacığım, günler geçtikçe içimdeki sızı daha da artmaktadır. Akşam yatağıma uzandığımda olsun, görevde iken olsun hep sizleri düşünüyorum. Bir hissim diyor ki yirmi gün sonra çifte bayram yaşıyacaksın. Bir hissim de diyor ki bütün bu mutlu günleri göremiyeceksin. İnşallah ikincisi olmazda hepinize sağ salim kavuşurum. Şimdilik Hoşçakalın.

Not: Anacığım, tayin iznim tam yirmi gün. Temmuzun 29-30'unda oradayım. Ağustosun ilk hafta sonunu düğün günü olarak belirleyin.

Resul Elhan



Adı Soyadı : İshak Çelik
Baba Adı: İ.Halil
Ana Adı: Alime
Medeni Hali: Evli
Doğum Yeri ve Tarihi: Köprüköy - Erzurum 25.04.1965
Şehit Olduğu Yer : Sason - Batman 26.06.1993
Defin Yeri : Pasinler - Erzurum





ANAM

Büyük güçlüklerle büyüttün beni
En zor anlarımda açtın sineni
Bir yola çıktım ki dönemem geri

Şehit olmak da var kaderde anam

Dağda taşta koşuyorum hiç durmaksızın
Yine hasretim sana senden ayrıyım
Dönemezsem geri hiç ağlamayın

Şehit olmak da var kaderde anam

Ölürsem anam hakkını helal et
Üzülme ağlama ne olur sabret
Karım çocuğum sana emanet

Şehit olmak da var kaderde anam

Batman Sason'dan herkese selam
Şehit olmak benim için en büyük duam
Bu vatan uğruna olayım kurban

Şehit olmak da var kaderde anam

Özel Harekat Timi
İshak Çelik










“TÜRK'ler  Hiçbir milleti taklit etmeyecektir. TÜRK'ler ne Amerikanlaşacak ne batılılaşacak nede araplaşacaktır. O sadece özleşecektir.

Çevrimdışı EFE

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 206
Ynt: ŞEHİT MEKTUPLARI
« Yanıtla #1 : 20 Eylül 2006 »




Adı Soyadı : Sadık Türkyılmaz
Doğum Yeri : Ankara - 1974
Baba Adı: İsmail
Ana Adı: Selma
Medeni Hali: Bekar
Sınıfı, Rütbesi: Jandarma Çavuş
Sicili - Tertibi: 1974-2 İl J.K.lığı - Hakkari
Şehit Olduğu Yer : Hakkari - Çukurca Gölgelibeş Mevkii 10.07.1995



Çukurca'nın dağlarından merhaba

Sevgili Anneciğim babacım nasılsınız iyimisiniz
iyi olmanızı yüce Allahtan dilerim. O pamuk ellerinizden öperim. Abimin ellerinden kardeşimin ve yeğenimin gözlerinden öperim.
Eğer beni soracak olursanız ben çok iyiyim. Az kalan günlerimizi saymakla uğraşıyorum ve ayakta kalmakla uğraşıyorum.
İki tane PKK denilen p...lerle uğraşıyoruz biliyorsunuz ama sonunda acı günlerimiz bitecek yeniden değişik bir hayata kavuşacağım ve yerden Türkyılmaz ailesi toplanacak. Annem senin yüzün her zaman gülecek. Annem bizi bu yaşa kadar çok büyük destekle yetiştirdin. Allah'ın izniyle bundan sonra dertler bitecek tatlı ve mutlu günler gelecek.
Artık şu Zafer gilde, gelsede biz kurtarsalar ama şuan da nöbet harici hiçbir işimiz yok. Kalk nöbet tut yat bu mektubu yazdığımda da maaşımı alıyoruz ve para sıkıntısı yine kalktı anam yine burada patron Sadık. Aynur nasıl iyi mi iyi olmasını cenabı Allahtan dilerim. Baban nasıl dedemgil nasıl iyilerdir inşallah Allah onları başımızdan eksik etmesin.
Anne artık bana ailemize yakışır gelinini hazırlamaya başla kara kaşlı kara gözlü olsun. Neyse canım güzel olsun kızmadın değil mi. Annem şafak çok yakın sizleri yine çok özledim.
Sizi seven asker oğlunuz.
Eski günler burnunda tütüyor Sadık’ın (Türkyılmaz). Çukurca'dan yazmıştı mektubunu; "Teskereyi alınca, Türkyılmaz ailesi yeniden toplanacak. Annem, senin yüzün yeniden gülecek. Bizi büyütene kadar neler çektin. Ama bundan sonra mutlu günler gelecek."
Mutlu günler umuduyla Sadık. Bir de dileği vardı anasından:
"Anne artık ailemize yakışır gelini kızını hazırlamaya başla. Kara kaşlı, kara gözlü olsun. Şaka bir yana şafak çok yakın. Beni bekleyin."

Sadık Türkyılmaz



Adı Soyadı : Ömer Zeki Varan
Doğum Yeri : 1966 - Artvin
Baba Adı: Mehmet Nuri
Ana Adı: Güli
Medeni Hali: Bekar
Sınıfı - Rütbesi : Piyade Asteğmen
Sicili - Tertibi: 221-505558 1.Komando Tugayı Bolu
Şehit Olduğu Yer : Şırnak - Görmeç Köyü





27 Ocak 1992 GÖRMEÇ

Sevgili Anneciğim,

Buraya geldikten ancak kırk gün sonra size bir iki satır şey yazabilmek için fırsatı askerliğini bitiren erlerin gidişinden yararlanarak yakaladım. Şu mektubu yazmak için kağıdı bile askerlerin koğuşundan aratarak zorla buldum. Burada yaşamak zor anne. İsterseniz birazcık size buralardan bahsedeyim.

Burası Şırnak'tan 20-25 km. uzaklıkta doğusunda Cudi dağı, batısında Gabardağı, güney de ise Giraf diye dağların bulunduğu 60-70 hanelik bir köy. Köyün hemen girişinde bulunan bölüğümüzde betondan sadece bizim kaldığımız iki gözlü bir ev yanında bulunan bir haber merkezi var. Bölükte askerlerin kaldığı yer tam bir ahır görüntüsünde. Şu anda ikmallerimize araçların gelebildiği yere kadar gidip, tahminen 10 km kadar yokuş bir yolla sırtımızda taşıyarak yapıyoruz. Burda herşeyimizi kendimiz yapmak zorundayız. Aksi halde aç veya odunsuz kalıp soğuktan donabiliriz. Bir aydır kesik olan elektriğimiz iki gün evvel geldi. Bir şeyin yokluğu olmayınca varlığından bir şey anlamıyormuşuz. O altmış hanelik köyün görüntüsü elektrik gelince bize kocaman bir kent gibi gelmişti. Kısacası burada herşeyin yokluğunu çekiyoruz ama en çok sizlerin ve sevdiklerimizin. Bu yıl kar burada çok fazla yağdı. Köylüler 30 yıldır böyle kar görmediklerini söylüyorlar. Bir hafta devamlı yağan kardan sonra birde terörist peşinde dolaşmak bize hem doğayla hemde teröristle uğraşmak zorunda bırakıyor. Bir görev en az beş gün sürüyor, dağlarda, karla soğukla, teröristlerle ve korkuyla mücadele etmek zor gerçekten çok zor. Fakat her şeye rağmen yaşamak için bunları yapmak zorundayım. Burda benimle birlikte 20 tane askerin sorumlusuyum. Onların hem komutanı hem annesi, babası hemde arkadaşı olmak zorundayım. Bazen üç gün uyumadığım zamanlar oluyor. Burda uyumakla ölmek arasında pek fazla fark yok. Daima uyanık olup hem etrafı hem nöbetteki askerleri kontrol etmek zorundayım. Bir anlık gaflet hepimizin sonu olabilir.

Köylülerin çoğu terörist fakat onlarda hem bizlere hem teröristlere yardım etmek zorunda kalıyorlar. Köylüler iki mt karda bir yere gidemedikleri için önce bizim gidip gelip yolları açmamızı bekliyorlar. Ne sağlık ocağı, ne okul nede köylülerle uğraşacak bizden başka bir kurum var. İster istemez bizimle iyi geçiniyorlar. Geçen gün yine bir köye gitmiştik. İki gün sonra köyün muhtarı yanımıza gelerek bir kadının çok kötü doğum sancıları çektiğini ilk doğumu olduğunu, bir türlü doğum yapamadığını söyledi. O anda bir insan hayatının benim ellerimde olduğunu düşündüm. Köyün yolu kardan kapalı ve kadının yetiştirilmesine imkan yoktu. Zaten kadın geceden beri sancı çekiyormuş. Köylü gece çıkamadığı için gelememiş, gece gördüğümüz herkese terörist muamelesi yapıyoruz. Yapabileceğin tek şey tabur komutanını arayarak helikopter istemekti. Fakat helikopter bizim için bile gelmiyordu nerde kalmış bir köylü için. ama yine de tüm içtenliğimle ve ısrarla helikopter istedim. Köylüyü toplayıp köyün ortasında helikopterin inmesi için iki mt kalındığındaki karı açtırdım. Bütün köylü ve ben büyük gayret gösterdik. Artık her şey helikopterin gelmesine kalmıştı. Sıkıntılı bekleyişler ve birçok ricadan sonra nihayet helikopter geldi. Kadını gönderdik. Artık benim yapabileceğim hiçbir şey kalmamıştı. O kadına dua etmekten başka bir şey yapamazdım.

Köylünün benim elimi sıkıştan ve bana ettikleri dualar belkide sizin yaptığınız dualar kadar vardır. İşte günler burada her şeyi yaşayarak geçiyor. Gündüz elini sıkan köylü akşamları dağa çıkıp üzerime ateş yağdırabilirler. Akşam olunca her şey bitiyor burda. Sadece bekleme başlıyor ta ki bir kaleşnikof un bu sessizliği bozmasına kadar. İşte o zaman insanın aklına hiçbir şey gelmiyor, karşındakileri caydırıp seni yok etmesine izin vermeden bildiğim tüm askerlik kavramlarını uyguluyorum. Yaşamakta ölmekte tuhaf buralarda. Buralara nasıl düştüm? Suçum neydi? Bilmiyorum ama her şeye rağmen başa gelen çekilir diyorum. Her gün ağarmasında acaba batan günü görebilecekmiyim? diyorum. Ne yaşayacağım ne de öleceğim belli herşey olabilir ama buradan sağ salim dönmek ve sizlerle tekrar kavuşmanın özlemiyle yaşamaya daha kuvvetli sarılıyorum.

Sizleri çok seven oğlunuz
Komando Astğm.
Ömer Zeki Varan


KARNEMİN HEPSİ PEKİYİ BABACIĞIM BAKKK....



















Şehitlerimizin aile ve yakınlarından, gazilerimizden ve yine onların yakınlarından gelen her türlü bilgi, belge, yazı, fotoğraf bizlere teslim edilmiş ‘onurlu emanet’lerdir. Ben bir Türk’üm, bir Türk için ‘emanet’ candan da önemlidir. Tek harfine dokunmadan aziz şehidimiz İlhan NAMLI’nın ağabeyi Ayhan NAMLI’dan gelen mektubu, aşağıda bilgilerinize sunuyorum. Makamınız Cennet ve aslını inkar etmeyen Türklerin yüreğidir aziz şehitlerimiz. Bizlere geçen hakkınızı ‘helal ediniz’! Yoksa, Yaradan’ın huzuruna bile varamayız…

“TARİH 18 NİSAN 1992 Her milletin ezbere bildiği belleğine kazıdığı önemli tarihler vardır. O tarihleri unutmak hafızadan silmek mümkün değildir. Bizim de bir şehit ailesi olarak belleğimize kazıdığımız,hafızamızdan silemediğimiz bir tarih var. Ama o tarih milletin bildiği hafızasına kazıdığı bir tarih değil. Çünkü bu ülkede o kadar çok şehit veriyoruz ki sayısını bile hatırlayan çok az insan vardır. Yine de binlerce şehit arasından 4 şehit astsubayımızı hatırlamanızı istiyorum. Çünkü o şehit astsubaylar unutulsunlar istemiyorum… Unutulmamaları için hunharca şehit edilişlerini ve PKK terör örgütünü herkesin ama iyice tanıması için Türk Milletine bir kez daha anlatmak istiyorum. PKK terör örgütü ham bir hayal uğruna bu milletin canına,malına,bayrağına ve vatan toprağına göz dikmiştir. İşte bu nedenle sivil, yaşlı, genç, çocuk, asker, polis ayrımı yapmaksızın her fırsatta günün herhangi bir saatinde saldırmakta ve zarar vermeye devam etmektedir. PKK terör örgütünün devlete verdiği zarar yanında şehit ailelerine verdiği zarar daha çok ve tarifsizdir. O acıyı en derinden yaşayan şehit aileler, anlar ve bilir… Onların hafızalarında her zaman unutulmaz tarihler vardır. Onlar için şehadet tarihi çok önemli ve unutulmaz bir tarihtir. İşte bizim içinde 18 Nisan 1992 tarihi unutulmaz bir tarihtir. O tarihte ne yaşandı? O olaydan acaba kaç kişi haberdar? O olay da şehit edilen Astsubay İlhan HAMLI ve Astsubay arkadaşları Erkan IĞDIR, Mustafa KARAÇİMEN ve Naci YILDIRIM ‘ın Astsubay olmaları suç muydu ki, bu insanlık dışı vahşeti yaşadılar? Kardeşimin ve 3 astsubay arkadaşının şehit edilişlerinin 13. yılında elime geçen ve komutanları tarafından imzalanan “Olay Tutanağı”nın 2. maddesinde yazanları insanlık suçu işleyen PKK terör örgütünün ve militanlarının gerçek yüzlerinin bir kanıtı olarak herkesle paylaşmak PKK’nın kanlı tarihine not düşmek istiyorum: “Şehit İs.Tek.Kd.Üçvş. İlhan HAMLI idaresinde olan sivil araç ,teröristlerin yol kesme eylemi üzerine süratini artırıp bölgeden uzaklaşmak istemiş ,bu esnada teröristlerin açtığı ateş ve yola dizilen taş barikatlar nedeniyle araç kontrolünün kaybedilmesini müteakip yol dışına çıkarak bir kayaya bindirerek durmuştur. Araç bu esnada da teröristlerce ateş altına alınmış ve el bombası atılmıştır. Muhtemelen yaralı oldukları değerlendirilen dört Astsubay teröristlerce araçtan çıkarılmalarını müteakip 40-50 m. sürüklenerek Astsubay olmalarının anlaşılmalarını müteakip yakın mesafeden otomatik silahlarla açılan ateş sonucu hunharca şehit edilmişlerdir.” Bu korkunç terör olayı 18 Nisan 1992 tarihinde Iğdır Pamuk geçidi mevkiinde saat 16.30 ‘da yol kesen PKK’lı teröristler tarafından hunharca gerçekleştirilmiştir. Olayın duyulmasından sonra Kars’ta bir grup sivil kıyafetli subay ve astsubay, terörü lanetleyen bir yürüyüş yapmıştır. O yürüyüş, o tarihte yapılması gereken anlamlı bir yürüyüştü askerlerin o yürüyüşüne babamla birlikte bende katıldım... Herhalde o yürüyüşün ne anlama geldiğini anlayan anlamıştır… Ne yazık ki savaşta bile yaralı insanların öldürülmesi uluslar arası kurallarla yasaklanmışken, kardeşim ve arkadaşları yaralı halde sürüklenmiş sonra da kafalarına kurşun sıkılarak öldürülmüşlerdir. Böyle bir terör örgütünün başı yakalandıktan sonra ilk işi Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine şikayet ediyorsa, kimin insan, kimin insan olmadığını sorgulamak gerekir. Çünkü insan olmak iki göze iki ele iki ayağa sahip olmak değildir, insan olmak insan beyni, insan düşüncesi taşımaktır…Yıllardır batının göz ardı ettiği bu gerçeği kim saklaya bilir? Kardeşimi ve arkadaşlarını hunharca katledenlerin insan olduğunu söylemek için onları insan kılığında görmek yetmez… Eğer gerçekten onlar insan olsaydılar, sivil kıyafetli ve otomobilleri ile seyir halindeki Astsubaylara saldırıp hunharca şehit edebilirler miydi? “Ölü Muayene Otopsi Zaptı”na Şehit Astsubay İlhan HAMLI ile ilgili yazılanlar bir insanlık suçunun işlendiğinin kanıtı değilse nedir? İşte Şehit Astsubay İlhan HAMLI’nın cesedinin harici muayene sonucu:”Cesedin 1,65 boylarında 55-60 Kg ağırlığında koyu kestane saçlı, gri mavi gözlü, yaklaşık 29 yaşlarında sünnetli bir erkeğe ait olduğu görüldü, elbiselerinde tecrit edildi. Harici muayenesine başlandı. Sağ göz yanı 1x1 cm.giriş, sol pariyatal 8x3 çıkış, sağ yan orta hat 0,5x0,5 cm. giriş, burun kökü 2x1 cm. çıkış, sol meme yanı 1x1 cm. giriş, sağ kol altı 3x2 cm. çıkış,omurga bel kısmı sağ yanı1x1 cm. Sağ kol ön yüz 2x1 cm. giriş, sağ kol dirsek üstü yan yüz 8x3 cm. çıkış deliği mevcut, belirtilen silah ateşli silah yarasına bağlı olarak kafatası kemiğinin kırılmış olduğu beyin loplarının çıkış bölgelerinde aktığı sağ kaburganın kırıldığı, kolun(sağ) kırılmış olduğu görüldü. “Otopsi zaptı ile de tespit edilen hususlar göstermektedir ki, PKK’lı teröristler kardeşimi ve arkadaşlarını hunharca katletmişlerdir. Bu olayda hayatını kaybeden 4 Astsubayın ve diğer terör olaylarında asker sivil binlerce insanımızın vahşice öldürülmelerine emir ve talimatlarıyla neden olan terörist başı Abdullah Öcalan’ın şimdi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde hesap vermesi gerekirken Türkiye’den hesap sormasını,Türkiye’yi haksız çıkaracak aşamaya gelmiş olmasını kabul edilebilir bulmuyorum.4 Astsubayın hunharca şehit edilişinin 13. yıldönümünde bir kez daha terörün ve teröristin her türlüsünü lanetliyoruz. Şehit Astsubaylarımız nur içinde yatsınlar mekanları cennet olsun…


“TÜRK'ler  Hiçbir milleti taklit etmeyecektir. TÜRK'ler ne Amerikanlaşacak ne batılılaşacak nede araplaşacaktır. O sadece özleşecektir.