Hani bir deyiş vardır:
Türk milleti narindir, ağır sözü kaldırmaz...
Aptal dersin kızar, soyarsın aldırmaz!
Bunu ABD kaynaklı senaryolar üzerine yapılan tartışmalara uyarlayıp şöyle diyebiliriz
Türk milleti narindir, ağır sözü kaldırmaz...
Senaryolara kızar, gerçeklere aldırmaz!
Önce senaryoyu aktaralım:
ABD'de Hudson Enstitüsü bir toplantı yapıyor. Toplantıda Türkiye üzerine bugün karşı karşıya kaldığımız gerçekler kadar korkunç bir senaryo tartışılıyor. Ana soru şu: Türkiye nasıl Irak'a sokulur? Büyük bir suikast yaşanacak, büyük bir bombalı saldırı yapılacak... Çok kişi yaşamını yitirecek, Türkiye'nin Irak'a girmesi şart hale gelecek!
Bunun üzerine çeşitlemeler...
Hötson, affedersiniz Hudson gibi kuruluşlar bu tür toplantılar yapıp, en uç duruma göre nelerin şekillenebileceğini tartışırlar. Belki de Bush 'a yönelik bir saldırı yapılması sonrasında nelerin olabileceğini bile konuşmuşlardır.
NATO kapsamında da NATO üyesi ülkelerden birine saldırı olması halinde, ötekilerin ne yapacağına ilişkin bir dizi senaryo vardır. Soğuk Savaş'ın bitmesinin ardından bu senaryoların biçim-içerik değiştirdiğinden de hiç kuşkumuz yok.
***
Yukarıda aktardığımız adı üstünde bir senaryo...
Şimdi gerçeğe dönelim...
ABD'nin Silahlı Kuvvetler dergisinde geçen yıl haziran ayında bir harita yayımlandı. Emekli asker Ralph Peters 'in hazırlayıp sunduğu haritada bütün Ortadoğu'nun sınırları değişiyor. Bundan Türkiye payını alıyor. Türkiye topraklarından ilk aşamada iki devlete daha pay veriyorlar. İran payını alıyor, Azerbaycan aşağı doğru sarkıtılıyor. Pakistan payını alıyor, okyanus kıyılarını ara ki bulasın...
Harita, bir düşünce kuruluşunun olasılıklar tartışmasında değil, ABD'nin Silahlı Kuvvetler dergisinde yer alıyor.
Cumhuriyet bu haritayı manşetine taşıdı ve sordu:
ABD, Türkiye'yi müttefik olarak görüyorsa bu haritalar ne oluyor?
ABD yetkililerinden kaçamak yalanlamalar dışında tepki gelmedi.
Ya hükümetten?
Tıs çıkmadı... Dışişleri Bakanı, Başbakan Yardımcısı ve Türkiye'nin daimi cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül, o günlerde susmayı yeğledi. Yöneltilen soruları yanıtlamaktan kaçındı ya da "Bunları ciddiye almamak lazım" türünden sözlerle geçiştirdi.
***
Aynı Gül, ABD'deki senaryolara çok bozulmuş. Bunların deli saçması olduğunu, kimi kuruluşların bu tür toplantıları çok yaptığını söyledikten sonra ekliyor:
"Toplantıya Türkiye'den iki askeri yetkili katılmış... Terk etmeleri gerekirdi..."
Birkaç gündür AKP ve medyasının altını üstünü çize çize vurguladığı da bu. Toplantıya, Dışişleri'nden ya da Türkiye'den başka bir kurumun temsilcisi katılsa, hiç mesele yapmayacaklar. Aynı medya, tıpkı hükümet gibi yukarıda sözünü ettiğimiz haritaya da kayıtsız kalmıştı.
Pek çok olayda olduğu gibi yine ABD merkezli; Türk askerini yıpratma çabasının tipik bir örneğiyle daha karşı karşıyayız. Bu toplantıda takınılan tutum yanlış da olabilir, eleştirilebilir... Ama yapılan eleştiriden öte saldırı...
Senaryonun üzerine, senaryolar yazılarak yapılan bir saldırı...
Hükümetin ve medyanın bu tavrı Türkiye'yi Irak bataklığına girmekten daha kötü bir ortama sürükleyecek:
Birbirimize girmek!
Bu tür haberleri en çok kimlerin kaşıdığına bakınca insan sormadan edemiyor:
Yoksa birileri son "gülen" mi olmak istiyor?
MUSTAFA BALBAY