Dinle Beni Süveyda Yeryüzünde Dardayım
İnsanlık Kir İçinde Kılıç Gibi Kındayım
Bir Söz Söyleme Bana Anlatılmaz Sırdayım
Türklük Oyuncak Olmuş Hainin Ellerinde
Sevdamı Kavuruyor Zemheri Yellerinde
Bu yılın Mayıs ayı başında kansere yenik düşerek, gencecik yaşında, uçmağa varan Türkçü kardeşimiz, Gökbörü Türkçüler Derneği İstanbul kurucularından ve yöneticilerinden olan, aynı zamanda Otağımızda da
AĞASAR kullanıcı adıyla yazan; kalem, şiir ve gönül ehli Onur Kutlu Öztürk'ün de "
Sûveydâ" temalı şiir ve sözleri vardı.
Bu vesileyle, şu mübarek seher vaktinde, aziz kardeşim Onur Kutlu ÖZTÜRK'ü rahmet, sevgi ve özlemle yad etmiş olalım.
Ruhu şad, durağı; Teñğri Dağları ve Türk Uçmağı olsun!
''Ve hiç haberiniz oldu mu? dünyâlar dolusu mülkü bağışlasanız da, bir başkasının kalbini kendi kalbinize sığdıramazdınız. Kalpleri birbirine ısındıran ancak Allah'tır...''
Enfâl Sûresi 63. Âyet
"Ve ben Süveydâ; sufîler rahlesinde, geçersiz âyet İdim"
-Kalk gidelim Süveydâ-
Savaşın çığlıkları dağ tepe köklenirken
Doğudan ve batıdan ordular yüklenirken
Safımıza Leylâ ve Mecnûnlar eklenirken;
Kalk gidelim Süveydâ nereyedir sormadan
Aşılmaz denilen o çöllere aldırmadan
Rûhum kendi teninden bunalıp sıkılırken
Hâşâ dinden îmandan kitaptan bıkılırken
Câhiliye devrinin putları yıkılırken;
Kalk gidelim Süveydâ nereyedir sormadan
İsrâfil kıyâmetin saâtini kurmadan
Bağdat'ı telâş almış Nevâi üzülürken
Nesîmî'nin derisi bin parça yüzülürken!
Rûhum âleme ifşâ göklere süzülürken;
Kalk gidelim Sûveydâ nereyedir sormadan
Hurûfîler saf tutup zikirle yoğrulmadan
Ahvâlimizi görüp cümle cem apışırken
Bozkırı yağmalayan bozkurtlar kapışırken
Yakamıza bin yıllık ihtilâl yapışırken;
Kalk gidelim Sûveydâ nereyedir sormadan
Şamanlar duâ niyâz âşk ile kudurmadan
Uykularım uyanır hayâline göçerken
Lebler kurur adını yudum yudum içerken
Gençliğim gözlerine ibâdetle geçerken;
Kalk gidelim Süveydâ nereyedir sormadan
Sır dolu bu mâbedin kıblesi sorulmadan
Gün doğmadan minârede Gök Tanrı birlenirken
Yorgun tâkâtsiz bedenler huşûyla dinlenirken
Bu muntazâm koca şehîr gün be gün kirlenirken;
Kalk gidelim Süveydâ nereyedir sormadan
Kapkaranlık hesaplar zihnimizi yormadan
Fırat-Dicle kör kütük sarhoşça bulanırken
Kâh Selenge kâh Vey'de boz atlar sulanırken
Ankalar semâh tutup semâda dolanırken;
Kalk gidelim Sûveydâ nereyedir sormadan
Yazgımız başımıza belâlar doğurmadan
Nice korku ve telâş gözleri bürümeden
Rûhum tenden ayrılıp sessizce yürümeden
Tanrı âşkına doğrul bedenim çürümeden;
Kalk gidelim Süveydâ nereyedir sormadan
Dost düşman avuç avuç duâlara durmadan
Züleyhâ'sız Yusuf'a döndü virâne şehrim
Nil beyhûde çağlasın tufânda gönül nehrim
Ey gözümün deminden ciğere akan zehrim;
Kalk gidelim Süveydâ, gök güneşi asmadan
Komutasız ordular obamızı basmadan!
Kutlu murâda erer bittiğinde bu acı
Han sâhibi Hüdâ'dır gönüller bir kirâcı
İlhâm olsun doğrul da Muhammed'in Mirâc'ı
Kalk gidelim Süveydâ kalanlar bizden değil
Boyu posundan belli bu çetrefil âlemin
Mürekkepler kirlenmiş lekeler bizden değil
Böyle devrân içinde hükmü kalmaz kalemin
Onur Kutlu Öztürk